cuma hutbesi

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

MİLLETİMİZİN VAROLUŞ MÜCADELESİ: ÇANAKKALE ZAFERİ
Muhterem Müminler!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda eziyete uğratılanların, savaşanların ve öldürülenlerin, işte onların günahlarını elbette sileceğim. Andolsun ki, Allah katından bir mükâfat olarak onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Şüphe yok ki nimetin güzeli Allah katındadır!”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah, sadece kendi yolunda cihad etmek ve kelime-i tevhidi doğrulamak üzere yola çıkan kimseyi cennete sokmaya veya çıktığı evine sevap ve ganimet ile döndürmeye kefil olmuştur.”2
Aziz Müminler!
Vatan, insanın yuvasını kurduğu ve huzur bulduğu yerdir. Baskı ve zulümden uzak, güven içinde özgürce yaşanan topraktır. Vatan sevgisi, Yüce Allah’ın kalplerimize nakşettiği benzersiz bir duygudur. Kahraman ecdadımız soylu bir mücadeleyle bu vatanı müdafaa ederken imanından güç almış, vatan sevgisiyle ayakta kalmıştır. Onlar, ezanımız dinmesin, bayrağımız inmesin, namusumuz çiğnenmesin diye canlarını feda etmekten kaçınmamıştır. Zira vatanı savunmak, bir milletin sahip olduğu maddî ve manevî bütün değerleri savunmaktır. Mukaddesâtı savunmanın karşılığı ise ya gazilik ya da şehitliktir.
Muhterem Müminler!
Şehitlik, öyle ulvi bir makamdır ki, Rabbimiz tarafından övülmüş, Peygamberimiz tarafından arzulanmıştır. Şehitlik yeryüzünde hakkın, hakikatin ve adaletin hâkim olması için varlığını ortaya koymaktır. Kötülüğün ve zulmün karşısında iyiliğe ve barışa şahit olmaktır. Bu şehadetin mükâfatı, dünya hayatında şeref, ahirette ise cennettir. Şehitler diridir, ölmezler, onlara “ölü” denmez. Nitekim Yüce Rabbimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır:
“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.”3
Aziz Müminler!
Tarihin akışını değiştiren nice şanlı zaferler vardır. Çanakkale zaferi de bunlardan biridir. Yüreği sarsılmaz bir imanla ve vatan aşkıyla çarpanların, hayâsızca bir işgale gövdesini siper ettiği yerdir Çanakkale. Mehmetçiğin “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” parolasıyla istiklali ve istikbali uğruna toprağa düştüğü yerdir Çanakkale. Enginlere sığmayıp taşan bir milletin yeniden var oluş destanı yazdığı yerdir Çanakkale. Anadolu’nun her köşesinden, Rumeli’den, Bağdat’tan, Şam’dan, Üsküp’ten, Bosna’dan kopup gelmiş, dilleri ve renkleri farklı ama davaları aynı olan bir milletin omuz omuza verdiği mücadelenin adıdır Çanakkale. Kadınıyla erkeğiyle ecdadımızın taşıdığı bir sancak, her karışında o aziz ruhu barındıran bir topraktır Çanakkale. “…Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin…” 4 ayetini düstur edinen Mehmetçiğin yaralı düşman askerine su içirip onu sırtında taşıdığı, esir düşenlere insanca davrandığı, dünyaya savaş ahlakını öğrettiği yerdir Çanakkale. 103 yıl önce bugünlerde, maneviyatın maddi güç karşısında bir kez daha üstün geldiğine bütün dünya şahit olmuştur. İmanın küfre, hakkın batıla, aydınlığın karanlığa galip geldiğini insanlık bir kez daha idrak etmiştir. Çanakkale “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.” 5 müjdesinin tecelli ettiği yerdir. Bu hakikati İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif şöyle dile getirir:
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, “Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Aziz Müminler!
Birlik, beraberlik ve kardeşliğimize kastedenler dün olduğu gibi bugün de hiçbir vicdâni ve ahlakî değer tanımadan üzerimize gelmektedir. Terör örgütleri ve zulüm çeteleri, aziz milletimizin huzurunu, birliğini ve dirliğini bozmaya çalışmaktadır. Ancak, aramıza fitne tohumları ekmeye, irademizi ve basiretimizi zayıflatmaya uğraşanların sonu
hüsran olacaktır. İmanımızdan aldığımız güç ve tarihimizden aldığımız ilhamla bizler bugün de barışı, huzuru, kardeşliği ve adaleti tesis etmek için mücadele etmekteyiz.

Öyleyse Aziz Kardeşlerim!
Tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi, bizi biz yapan ve bugünlere getiren zaferlerimizi unutmayalım, unutturmayalım. Çanakkale’yi geçilmez kılan ruhu, şühedâ fışkıran toprağımızın izzetini evlatlarımıza öğretelim. Ecdadımızın emanetine sahip çıkalım. Bu emaneti aynı bilinç ve idealle yarınlara taşıyalım.
Muhterem Müslümanlar!
Önümüzdeki Pazartesi günü bir kez daha rahmet, bereket ve bağışlanma mevsimi olan üç aylara kavuşmanın sevincini yaşayacağız. Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece de Regâib Kandili’ni idrâk edeceğiz. Yüce Rabbimiz üç ayları en güzel şekilde değerlendirmeyi, rızasını kazanmış olarak hep birlikte Ramazan’a kavuşmayı cümlemize nasip eylesin. Dinimiz ve
mukaddesâtımız, vatanımız ve milletimiz, barışımız ve esenliğimiz için can veren bütün şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar ihsan eylesin. Hutbemi Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi ile bitiriyorum: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”6
1 Âl-i İmrân, 3/195.
2 Buhari, Tevhid, 28.
3 Bakara, 2/154.
4 Maide, 5/8.
5 Âl-i İmrân, 3/139.
6 Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, IV, 189.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

TARİH : 19.06.2020


HALİS NİYET VE SAMİMİYET Muhterem Müslümanlar! Yüce dinimiz İslam’da imanın, ibadetin, güzel davranışların kabulü halis niyet ve samimiyete bağlıdır. Niyet her işin başı, kulluğun sırrıdır. Cenab-ı Hakkın rızasını kazanma arzusudur. Samimiyet ise inancın ve amelin yalnızca Allah’a has kılınmasıdır. İnsanın içiyle dışının, kalbiyle halinin bir olmasıdır.
Aziz Müminler! Niyet ve amel, birbirini tamamlayan ruh ve beden gibidir. Namazı fiziksel hareketten, orucu aç ve susuz kalmaktan, hac ve umreyi seyahatten ayıran niyettir.
Mümin imanında samimidir. “Biz bu kitabı sana gerçeğin bilgisi olarak indirdik. Öyleyse samimi bir inanç ve bağlılık göstererek sadece Allah’a kulluk et.”1 ilahi emrine canıgönülden uyar. Yalnızca Allah’a kulluk eder ve sadece O’ndan yardım ister. Rabbinin kendisini gördüğü ve hep yanında olduğu bilinciyle yaşar.
Mümin ibadetlerinde samimidir. Diliyle, bedeniyle ve gönlüyle Rabbinin nimetlerine şükreder. O’nun büyüklüğü karşısında kendi acizliğini itiraf eder. “De ki, şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”2 ayet-i celilesine son nefesine kadar sadık kalır.
Mümin çevresine karşı samimidir. Ailesiyle, akrabasıyla, komşularıyla iyi ilişkiler kurar. Güler yüzlü, doğru sözlü, alçak gönüllüdür. Vefalı ve yardımseverdir. Güveni ve dürüstlüğü yaygınlaştırır. Kötülüğe engel olur. Vahdetin yanında, fitnenin karşısında durur. Hâsılı mümin, hayatının her safhasında hüsn-i niyet ve samimiyet üzere yaşar.
Değerli Müminler! Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur: “Allah, ancak samimiyetle ve sadece kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.”3
Evet! Ameller, niyetlere göre kıymet kazanır. Herkes yaptığının karşılığını niyetine göre alır.4 Samimiyetsiz işlerin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Unutmayalım ki imanın lezzetine, ibadetin huşuuna, salih amelin huzuruna ve Cenab-ı Hakkın rızasına ancak halis bir niyet ve samimiyetle varılır. Hutbemi Sevgili Peygamberimizin bize öğrettiği şu duayla bitiriyorum: “Ey her şeyin Rabbi olan Allah’ım! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana samimiyetle bağlı kıl.”5

1 Zümer, 39/2. 2 En’am, 6/162. 3 Nesâî, Cihâd, 24. 4 Buhâri, Bed’ül vahy, 1; Müslim, İmâre, 155. 5 Ebû Dâvûd, Vitr, 25.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

TARİH: 10.07.2020
﷽ َّ َّ ٰ نِا َُّ الل َِّ ـعِ د اف ُي َّ ع ن َّ ين ۪ ال ذ َّ واُم ن ٰا َّ ٰ نِا َّ الل َُّ ل َّ بِحُي لُك َّ َّ خ و ان .ور ُك ف َّ َُّ و ق ال َِّ ٰ ول ُ ر س الل ي َُّ ٰ ص ل َِّ الل َّ هْ ع ل ي و س ل م: َُّ وُ مِلْسُمْال َِّ أ خ َّ مِلْسُمْال َُّ ل َّ هُون ُ ي خ َُّ و ل َّ هُبِذْ ي ك َُّ و ل هُلُذْ ي خ َُّ َِّ لُك م ى ِلْسُمْال َِّ ع ل َّ مِلْسُمْال َُّ ح ر ام َُّ هُضْرِع َُّ هُ و م ال .هُ و د م 15 TEMMUZ VE BİRLİK RUHU Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Biliniz ki Allah, iman edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) bizleri şöyle uyarıyor: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir; ona ihanet etmez, ona yalan söylemez, onu yüzüstü bırakmaz. Her Müslüman’ın ırzı, malı ve kanı bir diğer Müslüman için dokunulmazdır.”2
Aziz Müminler! Milletimizin ağır bir ihanete, vatanımızın hain bir işgal girişimine uğramasının üzerinden dört yıl geçti. 15 Temmuz gecesi, Cenâb-ı Hakkın yardımı ile aziz milletimiz, vatanına, bayrağına, ezanına ve iradesine sahip çıktı. Dine hizmet ediyor gibi görünerek yıllarca menfaat devşirenlerin emellerini boşa çıkardı. Zalimlerin tuzaklarını başlarına geçirdi elhamdülillah!
Kıymetli Müslümanlar! Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “Onlara ‘Yeryüzünde fesat
çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Şunu bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridir, lakin anlamak istemezler.”3
İyi bilinmelidir ki 15 Temmuz’da milletimizin istiklal ve istikbaline kasteden FETÖ, bir fitne şebekesidir. Dinî bir grup değil, bir fesat yuvasıdır. Allah’a olan bağlılığımızı, Resûlullah’a olan muhabbetimizi, sadakamızı, kurbanımızı, mukaddes saydığımız nice değerlerimizi istismar etmiştir. Göz bebeğimiz olan gençlerimizi sinsi planlarla ana babasına ve milletine düşman hale getirmiştir. Saf ve samimi müminleri kandırarak kazandıklarını zannedenler, hakikatte yalnızca kendilerini kandırmıştır.
Değerli Müminler! Allah Resûlü (s.a.s)’in çağları aşan apaçık bir uyarısı vardır: “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz.”4
O halde, bilinçli, sağduyulu ve dirayetli olalım. Milli ve manevi değerlerimizi istismar etmeye çalışanlara asla fırsat vermeyelim. Kur’an-ı Kerim’in rehberliği, Peygamberimizin örnekliği hayatımıza istikamet verecektir. Güvenilir kaynaklardan öğreneceğimiz sahih dinî bilgiyle yaşayalım. Vatanımızın selameti, devletimizin bekası ve milletimizin huzuru için birlik ve beraberliğimizi koruyalım.
Hutbemi bitirirken geçmişten günümüze vatan uğruna canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla yâd ediyoruz. 1 Hac, 22/38. 2 Tirmizî, Birr, 18. 3 Bakara, 2/11,12. 4 Buhârî, Edeb, 83. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

Tarih: 24.07.2020


AYASOFYA: FETHİN NİŞANESİ, FATİH’İN EMANETİ Muhterem Müslümanlar! Bugü n, Ayasofya’nın kubbelerinde yeniden tekbir, tehlil ve salavatların yankılandığ ı, minarelerinden ezan ve salâların yü kseldiğ i gü ndü r. Evlad-ı Fatihan’ın hasreti, ulu mabedin sessizliği sona eriyor. Ayasofya Cami-i Şerifi bugün yeniden mümin ve muvahhit cemaatine kavuşuyor. Bizleri böyle şerefli ve tarihî bir günde bir araya getiren Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun. “Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır! Ve o asker, ne güzel askerdir!”1 buyurarak fethi müjdeleyen Resûl-i Ekrem Efendimize salat ve selam olsun. Bu müjdeye nail olma aşkıyla yollara düşen İstanbul’un manevi mimarı Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri başta olmak üzere, ashab-ı kirama, onların kutlu izinden gidenlere, Anadolu’yu bize vatan eylemiş, korumuş ve emanet etmiş olan bütün şehit ve gazilerimize selam olsun. Çağının en gelişmiş teknolojisini üreten, gemilerini karadan yürüten, Allah’ın izni ve inayetiyle İstanbul’u fetheden, sonra da bu aziz şehrin tek bir taşına bile zarar gelmesine izin vermeyen, o genç ve dirayetli padişaha, Fatih Sultan Mehmet Han’a selam olsun. Ayasofya, asırlar öncesinden gelen gül rengi bir muştudur. Ayasofya, fethin nişanesi ve
kıyamete kadar cami olması kaydıyla onu vakfeden Fatih’in emanetidir. Bu nadide emanetin cemaatine kavuşması için dü nden bugü ne canla başla emek veren bü yü klerimize, ilim ve fikir insanlarımıza, irfan ve ihsan ö ncü lerimize, tü m kardeşlerimize selam olsun. Aziz Müminler! Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması, beş asır boyunca cami olarak müminleri bağrına basan mukaddes bir mekânın, aslî vasfını kazanmasıdır. Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması, başta Mescid-i Aksa olmak üzere, yeryüzünün bütün mahzun ve mazlum mescitlerinin ümide kavuşmasıdır. Ayasofya’nın ibadete açılması, temeli tevhid, tuğ lası ilim, harcı erdem olan medeniyetimizin yü kselmeye devam edişidir. Kıymetli Müslümanlar! Bizim medeniyetimiz, cami merkezli bir medeniyettir. Camilerimiz, birlik ve dirliğimizin, ilim ve irfanımızın kaynağıdır. Yüce Rabbimiz, cami ve mescitleri imar edenler hakkında şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yolda oldukları umulanlar bunlardır.”2 Bir caminin yapılması ve varlığını koruması için gayret gösteren kimseleri Peygamberimiz cennetle müjdeler: “Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah da ona cennette bu mescidin benzeri bir köşk bina eder.”3 Aziz Müslümanlar! Şimdi bize düşen, birlik ve kardeşlik şuuruyla camilerimizi canlı tutmaktır. Camilerimizi hayatımızın merkezine almaktır. Kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla camilerimizde olmak, camilerimizle hayat bulmaktır. Ayasofya Cami-i Şerifi’nin ifade ettiği ulvi anlamlara sahip çıkmak için daha büyük bir inanç, azim, kararlılık, heyecan ve özveri ile çalışmaktır. 1 Ahmet b. Hanbel, Müsned IV, 335. 2 Tevbe, 9/18. 3 Müslim, Zühd, 44.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

Tarih: 31.07.2020

KURBAN BAYRAMI: TAKVA YOLCULUĞU Muhterem Müslümanlar! Okuduğum Kevser suresinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz biz sana bitip tükenmez nimetler verdik. O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes! Doğrusu sana kin tutan, soyu kesik olanın ta kendisidir.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Bugün ilk işimiz, bayram namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.”2
Aziz Müminler! Bugün imanımızı pekiştiren, yüreklerimizi buluşturan, şükrümüzü artıran Kurban Bayramı. Bugün kurban ibadetinin eda edildiği, dua ve gayretin takva ve teslimiyetle güçlendiği gün. Bizleri bu müstesna güne kavuşturan Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd ü senalar olsun. Bayramları barış ve sevinç günleri ilan eden Sevgili Peygamberimize salat ve selam olsun.
Kıymetli Müslümanlar! Bütün ibadetlerimizin olduğu gibi, kurbanlarımızın da en önemli gayesi Rabbimize kulluğumuzu, tazim ve muhabbetimizi sunmaktır. Takva şuuruna ulaşarak Rabbimizin razı olduğu kullar zümresine ilhak olmaktır. İnşallah bu bilinçle kurbanlarımızı keseceğiz. Hz. İbrahim’in
sözüne sadık oluşunu, Hz. İsmail’in Rabbine teslim oluşunu kendimize örnek edineceğiz.
Değerli Müminler! Bu bayram, temizlik konusunda her zamankinden daha fazla duyarlı olmaya ihtiyacımız var. Peygamberimizin “Temizlik imanın yarısıdır.”3 hadis-i şerifini hatırlamaya, mümine yakışır bir hassasiyetle hareket etmeye ihtiyacımız var. Korona salgınıyla mücadele ettiğimiz şu günlerde, tedbirlere uymaya, samimiyetle ibadet ederken kendimizi ve çevremizi korumaya mecburuz.
Kardeşlerim! Kurbanlarımız bize emanettir. Onları incitmeyelim. Şefkatli ve özenli davranalım. Bayramlar sevinç günleridir. Komşularımızı, akrabalarımızı, hasta, yaşlı ve yalnız kardeşlerimizi bu sevince ortak edelim. Mübarek günlerde dargınlıklara ve küskünlüklere son verelim. Bayramın huzurunu hep birlikte yaşayalım. Ancak hastalıkların yayılmasına sebep olarak bu kıymetli günleri hüzne çevirmeyelim. Maske ve güvenli mesafe kuralına riayet edelim. Bayram günlerinde ve salgın süresince tokalaşmaya, kucaklaşmaya ve musafahaya ara verelim. Ayrıca Arefe günü sabah namazıyla başladığımız ve bayramın dördüncü günü ikindi namazıyla birlikte tamamlayacağımız teşrik tekbirlerini unutmayalım.
Kıymetli Müminler! Hutbemi bitirirken sizleri bayram süresince kurban kesiminde, ziyaretleşmede, bilhassa trafikte anlayışlı ve sabırlı olmaya davet ediyorum. Yüce Rabbimiz, bizleri her türlü kaza ve beladan muhafaza buyursun. Salgın hastalıklardan, savaş ve acılardan halâs eylesin. Nice bereketli bayramlarda buluştursun. Allah’ın selamı, rahmeti, ikram ve inayeti üzerimize olsun! Bayramımız mübarek olsun! 1 Kevser, 108/1-3. 2 Buhârî, Îdeyn, 3. 3 Tirmizî, Deavât, 86.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

MÜMİNCE BİR DUYARLILIK: İYİLİĞİ EMRETMEK, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK
Muhterem Müslümanlar! Kâinatın yaratılışında ve varlık âleminin birbirleriyle ilişkisinde asıl olan iyiliktir. Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayesi de iyiliğin yeryüzünde hâkim olması, kötülüğün ortadan kalkmasıdır. Müslüman; iyi bir insan, salih bir kul, erdemli bir birey olmalıdır. Ancak aynı zamanda bünyesinde var olan iyilik niyetini ve kötülükle mücadele gayretini topluma da yansıtmakla sorumludur. Bu sorumluluğun adı, emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’lmünker, yani iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmaktır. Cenâb-ı Hak, imanlı, vicdanlı ve duyarlı bireylerden oluşan İslâm ümmetini Kur’an’da şöyle anlatır: “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız.”1 Aziz Müminler! İman ve iyilik birbirinin ayrılmaz eşidir. Peygamberimizin ifadesiyle, “İyilik güzel ahlâktır.”2 Dolayısıyla hayatta adalet, merhamet, saygı, dürüstlük, vefa ve hoşgörü gibi, güzel ahlâka dair ne varsa, hepsi birer iyiliktir. Mümin ise iyiliğin temsilcisidir. Bir yandan davranışlarıyla iyiliği yaşatırken, diğer yandan da hikmetli bir dille, güzel öğütle, doğru bilgiyle çevresini iyiliğe davet eder.
Peygamberimizin tavsiyesine uyarak, hayatı kolaylaştırır, zorlaştırmaz; insanları müjdeler, nefret ettirmez.3 Mümin, hüsn-i zan besler, iyi düşünmenin ve iyiyi söylemenin imanın gereği olduğunu bilir. İnsanlara karşı iyi niyet besler ve şefkatli davranır. Hayatının her alanında safiyetin, dürüstlüğün ve doğruluğun yanında yer alır. Mümin, kötülüklerin son bulması için elinden gelen gayreti gösterir. Kötülüğe göz yummaz, dilini yalan ve iftirayla, zihnini su-i zanla kirletmez. Fitne ve dedikodu ateşine odun taşıyan asılsız sözlerin peşine düşmez. Zira o bilir ki insanların şeref ve haysiyetleri birbirine emanettir. Emanete hıyanet ise kötülüğün bir şubesidir. Kıymetli Müslümanlar! Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur: “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgarî gereğidir.”4 O halde, bilgimiz ve tecrübemiz, gücümüz ve imkânımız nispetinde daima iyiliği tavsiye edelim, kötülüklere engel olalım. Bunun her birimizin üzerine dinî bir vecibe ve insanî bir vazife olduğunu unutmayalım. İyiliğin yayılması ve kötülüğün engellenmesi uğruna attığımız her adımın bir sevabı olacağına gönülden inanalım. Muhterem Müminler! Hutbemin sonunda önemli bir hususu hatırlatmak istiyorum. Kendimizin, sevdiklerimizin ve toplumumuzun sağlığını korumak için salgınla mücadelede tedbiri elden bırakmayalım. Hastalığı hafife almayalım, gerekli özeni gösterelim. Maske, mesafe ve temizlik konusunda kararlı davranalım. İyiliğimiz, sağlığımız ve güvenliğimiz için özveriyle çalışan kardeşlerimizin işlerini zorlaştırmayalım. Böyle önemli bir konuda ihmal ve kusurumuzun hem insanlara hem de Cenâb-ı Hakka karşı bize vebal yüklediğini unutmayalım.
1 Âl-i İmrân, 3/110. 2 Müslim, Birr ve Sıla, 14. 3 Buhârî, Cihâd, 164. 4 Müslim, Îmân, 78. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

ŞÜKREDEN HUZUR BULUR Muhterem Müslümanlar! Peygamber Efendimiz bir gece namaz kılarken o kadar çok ağladı ki, sakalından süzülen gözyaşları göğsüne hatta yere damladı. Bu hali gören Hz. Âişe hayret ederek, “Yâ Resûlallah! Yüce Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affettiği halde niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.s) şöyle cevap verdi: “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?”1
Aziz Müminler! Peygamberimizin gözyaşlarında saklı olan şükür, yapılan iyiliğin değerini bilmek ve iyiliğe iyilikle karşılık vermektir. Namazın anlamında var olan şükür, maddi ve manevi bütün nimetlerin asıl sahibinin Allah Teâlâ olduğunu idrak etmektir. Kulun dilinde daim olan şükür, Allah’a gönülden itaat edip günahlardan uzak durmak suretiyle, nimete minnettar olmaktır.
Kıymetli Müslümanlar! Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Artık siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin!”2
Rabbimiz Vehhâb’dır, Rezzâk’tır, Melik’tir, Kerîm’dir. Küçük-büyük, zenginfakir, güçlü-zayıf her insan, hayatını ancak O’nun verdiği imkân ve ikram sayesinde sürdürebilir. Bu gerçeğin farkında olmak, kadir
kıymet bilmek ve Nimetin Sahibi’ne şükretmek, mümin bir kul olmanın vazgeçilmez gereğidir.
Mümin, Rabbine olan minnettarlığını bütün varlığıyla hisseder, dile getirir ve gösterir. Kalbiyle şükreder; Rabbini daima gönlünde taşıyarak O’na karşı borçlu olduğunu bilir. Diliyle şükreder; Rabbini her an övgüyle anar. Bedeniyle şükreder; elini, dilini, gözünü, kulağını iyi işlerde kullanarak her türlü çirkinlikten uzak tutar.
Mümin bilir ki aklın şükrü iman etmek ve faydalı bilgi üretmek, ilmin şükrü bildiğini öğretmek ve uygulamak, malın şükrü ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, sağlığın şükrü ise hayırlı bir insan olmak için çalışıp çabalamaktır.
Değerli Müminler! Peygamber Efendimiz buyurur ki, “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.”3 O halde, mümin, kendisine yapılan hiçbir iyiliği küçük görmez; nankörlük ve kibir göstermez. Anne babası, eşi ve çocukları başta olmak üzere, iyilik gördüğü herkese teşekkür etmekle mutlu olur.
Aziz Müslümanlar! Rabbimiz, Şekûr’dur; yaptığımız faydalı işleri ödüllendirir. Hırslı ve açgözlü davranmayan, aksine kanaatkâr ve nimete razı olan kullarını sever. Hutbemi bu hakikati anlatan bir ayetle bitiriyorum: “Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: ‘Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.’”4 1 Buhârî, Teheccüd, 6; Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 79; İbn Hibbân, Sahîh, II, 386. 2 Bakara, 2/152. 3 Tirmizî, Birr, 35. 4 İbrahim, 14/7. Din Hizmetleri Gene
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

DİN İSTİSMARINA KARŞI FERASETLİ VE BASİRETLİ OLALIM Muhterem Müslümanlar! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; başka yollara sapmayın. Sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınasınız diye Allah bunları size emretti. ”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın kitabıdır. Rehberliğin en güzeli, Muhammed’in rehberliğidir.”2 Aziz Müminler! Yüce Dinimiz İslam; insana Rabbini tanıtmak, var oluş gayesini bildirmek, dünya ve ahiret saadetini temin etmek için gönderilmiştir. İslam, Kur’an’ın rehberliğinde, Peygamberimizin örnekliğinde şekillenmiş değerler ve kurallar bütünüdür. Müminler öteden beri bu değerlere sımsıkı sarılmış, bu kurallara uyarak İslam’ı doğru anlamak, doğru anlatmak ve doğru yaşamak için gayret göstermiştir. Ne var ki hak, hakikat ve istikamet dini olan İslam’ı, dünyevi çıkarları uğruna istismar etmeye çalışanlar da dünden bugüne var olagelmiştir. Kıymetli Müslümanlar! Din istismarı, dinin manevi otoritesini kullanarak maddi kazanç, güç, şöhret ve makam elde etmektir. Dini istismar edenler, Allah’la ve Peygamberimizle görüştüklerini iddia ederek insanların iradelerini teslim almaya yeltenir. Hatasız ve masum oldukları yalanıyla kendilerini hakikatin yegâne temsilcisi gibi göstermeye
çalışır. Sözde keramet ve rüyalarla, bidat ve hurafelerle saf Müslümanları yönetmek ister. Şifa dağıtma, kısmet açma vaadiyle insanların çaresizliklerinden menfaat devşirir. Bilhassa gençleri hedef alarak toplumun heyecanını, hayal ve ideallerini, dinî inanç ve duygularını sömürür. Din istismarcıları, kendileri gibi düşünmeyenleri dışlar, mutlak itaat göstermeyenleri ötekileştirir hatta tekfir eder. Kendilerine kayıtsız şartsız bağlılığı şart koşarak aile, millet, kültür ve kimlik bağlarını zayıflatır. Menfaati uğruna yalanı, ikiyüzlülüğü, hırsızlığı, şantajı, şiddeti meşru görür. Sonuçta hem kendisi sırat-ı müstakimden sapar, hem de başkalarını saptırır. Değerli Müminler! Din istismarı karşısında her birimize düşen, ferasetli ve basiretli davranmaktır. İstismar hareketleriyle samimi gayretleri birbirinden ayırt etmek için teyakkuzda olmaktır. Yüzyıllardır bu topraklarda dinî hayatımızı besleyen güçlü ve güvenilir maneviyat damarlarımızı tanımaktır. İslam’ı tahrif ve istismar etmek isteyenlerin bir amacının da köklü Anadolu irfanına zarar vermek olduğunu unutmamaktır. Şu da bir gerçektir ki inancı ve dinî değerleri üzerinden insanları aldatmak nasıl din istismarı ise iftira, hakaret ve ithamlarla Müslümanların tamamını zan altında bırakmak, İslam hakkında korku ve nefret oluşturmak da aynı şekilde din istismarıdır. Değerli Müminler! Son ve mükemmel dinin mensupları olarak, Cenab-ı Hak bize akıl ve irade ihsan etmiştir. Dinimizin değişmez ilkeleri, kültürümüzün değerleri ve 14 asırlık sağlam bir ilim geleneğimiz vardır. Bunların kıymetini bilelim ve hazinelerimizi heba etmeyelim. İstismara fırsat vermemek için dinimizi uzman kişilerden, iyi niyetli ve sağlam kaynaklardan öğrenelim. Ölçümüz daima Kur’an-ı Kerim’in değişmez hakikatleri ve Peygamberimizin sünnet-i seniyyesi olsun.
1 En’am, 6/153. 2 Nesâî, Îdeyn, 22.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

Tarih: 18.09.2020
﷽ ِاءَٰٓمَ الس َنِ م ٍ اتَكَرَ بْمِهْيَلَ ا ع َنْحَتَفَ ا ل ْوَقَ اتَ وا و ُنَمٰ ى ا ٰٰٓرُقْ ال َلْهَ اَ نَ اْوَلَو ِ ضْرَْ . الَْو َ ُ الَقَو ِ ٰ ول ُسَر يَ الل ُ ٰ لَص ِ الل :َ هْيَلَع مَ لَسَو َ خَسِ بُهَذَخَ أْنَمَ ف ٌةَوْلُ حٌةَرِضَ خَالَمْ ا ال َذَ هَ نِإ ِيهِ فُهَ لَكِورُ ب ٍسْفَ نِةَاو ِ يهِ فُهَ لْكَارَبُ يْمَ ل ٍسْفَ ن ِ . افَرْشِإِ بُهَذَخَ أْنَمَو BEREKET: MANEVİ BOLLUK
Muhterem Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyurur: “O memleketlerin ahalisi iman etseler
ve günahtan sakınsalardı, elbette onların üstüne
gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık.”1
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise bizi şöyle
uyarır: “Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim
bu mala cömert bir gönülle sahip olursa, malı
bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse, malının bereketi kaçar.”2
Aziz Müminler!
Okuduğum ayet-i kerime ve hadis-i şerif bize
bereketin sırrını öğretmektedir: Hayatına bolluk
gelsin istiyorsan, elindekileri biriktirmeye değil
paylaşmaya bak! Çünkü mal, ilim, rızık ve sevgi
ancak paylaşınca artar. Bereket, gönül zenginliği ve
cömertlikle gelir. İsraftan, hırs ve tamahtan, nimete
karşı nankörlükten ve cimrilikten uzak dur! Zira
bereket, sahip olduklarına esir düşmeden yaşayarak
ulaştığın huzurdur. Yalan, riya, gösteriş, aldatma ve
haksızlıktan kaçın! Çünkü günahlar ve ahlaki
zafiyetler bereketi yok eder. Bereket, Allah’a
teslimiyetle, kanaat ve şükürle, doğruluk ve
dürüstlükle, tevazu ve tevekkülle elde edilir.
Kıymetli Müslümanlar!
Ömrümüzün bereketi; iman, ibadet, salih
amel ve güzel ahlaktır. Gönlümüzün bereketi
Kur’an-ı Kerim’dir. Hanemizin bereketi ülfet,
muhabbet ve merhamettir. Malımızın bereketi,
zekât, infak ve sadakadır. Ticaretimizin bereketi,
dürüstlük, alın teri ve helal kazançtır. Çalışmamızın
bereketi, işimizin hakkını vermek ve özverili
olmaktır. İlmimizin bereketi, öğrendiğimizle amel
etmek ve bilgimizi paylaşmaktır. Zamanımızın
bereketi onu heba etmemek, kıymetini bilip
değerlendirmektir. Neslimizin bereketi İslam’a ve
insanlığa hayırlı evlat yetiştirmektir.
Değerli Müminler!
Cenâb-ı Hak, Tebâreke ve Teâlâ’dır;
bereketin yegâne kaynağı, yüceler yücesidir. Zü’l
Celâl-i ve’l-İkrâm’dır; azamet sahibidir ve
cömerttir. O halde kulluk ve ibadetimizle, dua ve
niyazımızla varlığın özüne bereketi yerleştiren
Rabbimize yönelelim. Huzur ve mutluluğu çok
olanda değil, bereketli olanda arayalım.
Unutmayalım ki biz niyetimizi Rahmanın rızasına
bağlarsak, O Kudret Sahibi de bereket kapılarını
bize açacaktır.

1 A’raf, 7/96. 2 Buhârî, Zekât, 50.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: cuma hutbesi

Mesaj gönderen umiturkmez »

CAMİ VE İLİM
Muhterem Müslümanlar! Peygamber Efendimiz, Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde ilk iş olarak bir mescit inşa ettirmişti. Bu mescidin hemen bitişiğinde ise ashâb-ı kirâm için yatılı eğitim merkezi işlevi gören bir gölgelik yaptırmıştı. Bir muallim olarak gönderilen Rahmet Peygamberi (s.a.s), böylelikle Mescid-i Nebevî’de ilim ile ibadeti buluşturmuş ve Medine’nin merkezine yerleştirmişti. Nitekim ilk vahiy, ona şöyle seslenmişti: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alaktan yaratmıştır. Oku! Kalemle yazmayı öğreten, böylece insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir.”1
Aziz Müminler! Yüce dinimiz İslam’a göre, iman ahlâktan, ibadet edepten ve bilgi hikmetten ayrı düşünülemez. Cami, hayatın merkezi ve şehrin kalbi olduğu gibi, aynı zamanda ilim ve hidayet yuvasıdır. Âlemlerin Rabbi’ne kulluğumuzu arz ettiğimiz camilerimiz, aynı kubbe altında bizleri vahdet bilincine, birlik ve kardeşlik ruhuna eriştirir. Minareler tevhide, ezanlar ibadete davet

ederek imanımızı ve umudumuzu pekiştirir. Aynı mihraba yönelerek Cenâb-ı Hakkın rızası için secdeye kapanırız. İyiliği emreden, kötülükten sakındıran, İslâm’ın hakikatini öğreten hutbe ve vaazlar ise, hayatımıza yön verir. Peygamber Efendimiz, Allah’ın mescitlerinden birinde toplanıp Kur’an-ı Kerim okuyan ve onu müzakere edenlerin üzerine sekînet ve rahmet ineceğini müjdelemiştir.2
Kıymetli Müslümanlar! Her yıl 1-7 Ekim tarihleri arası “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak idrak edilmektedir. Bu yılın teması, “Cami ve İlim” olarak belirlenmiştir. Hafta boyunca camilerimizin medeniyetimizdeki yerini ve hayatımızdaki anlamını yeniden hatırlayacağız. Ömrünü din hizmetine adayan fedakâr hocalarımızı, camileri inşa ve ihya eden aziz milletimizi rahmet ve minnetle yâd edeceğiz. Açılışıyla büyük bir coşku ve mutluluk yaşadığımız Ayasofya Camii’nin ibadet ve ilim tarihimizdeki yerini işleyen bir sempozyum düzenleyeceğiz.
Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Hutbemi Peygamberimizin şu hadisiyle bitiriyorum: “Beldelerin Allah’a en sevimli olan mekânları, camilerdir.”3

1 Alak, 96/1-5. 2 Müslim, Zikir, 38. 3 Müslim, Mesâcid, 288.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir