Allah'ın Sebep Sanatı

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Cevapla
ahmetsecer
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 130
Kayıt: 04-11-2008 17:58

Allah'ın Sebep Sanatı

Mesaj gönderen ahmetsecer »

İnsanlar herşeyin oluşumunu belli sebeplere bağlarlar. ‘Güneş olduğu için gölge olur’ mantığı insanların hayattaki mucizeleri görmelerini engeller. Bir çok insan için mucizeler ‘Sebepler Silsilesidir’. Bu silsile şu şekilde oluşur; Örneğin:
Ekmek pastanede yapılmıştır. Pastanede, ekmek undan yapılmıştır. Un, satıcıya fabrikadan gelmiştir. Fabrika unu, toptancıdan buğday olarak almıştır. Toptancı buğdayı köylüden almıştır. Köylü buğdayı topraktan elde etmiştir... İnsanların tam inanacağı gibi bir sebep sistemi vardır. Fakat bu silsile açık şuurla bakıldığında, her detayını Allah’ın yarattığı ‘Mucizeler Silsilesidir’.
Allah gölgeyi yarattıktan sonra güneşi ona sebep kıldığını bir ayette şu şekilde bildirmiştir:
‘Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır. ’(Furkan Suresi, 45)

Sebeplerle düşünüldüğünde, spermle yumurtanın birleşiminden kusursuz bir insanın oluşması makul karşılanır, fakat aslında hiç de makul değildir. Bu konuda samimi düşünen bir insan tek bir su damlasının, akıl ve ruh sahibi bir insana dönüşmesinin büyük bir mucize olduğunun hızla farkına varır. Allah’ın özenle, büyük bir mucizeyi tecelli ettirerek bir insanı var ettiğini açıkça görür. Çünkü açık şuurla bakıldığında, ne tür sebepler sıralanırsa sıralansın Allah’ın yaratma sanatının üstünlüğü açıktır. Allah bir ayetinde şöyle bildirmektedir:

..."Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin? Fakat, O Allah benim Rabbim'dir ve ben Rabbim'e hiç kimseyi ortak koşmam." (Keyf Suresi, 37)

Ülfetsiz bakıldığında, Dünya, koskoca evrende boşlukta duruyor gibi gözükmektedir. Çeşitli çekim kuvvetlerinin etkisiyle dünyanın evrenin derin boşluğunda sakince durması makul görülür ama makul değildir. Normal şartlarda Dünya’nın Güneş’in çekim kuvvetinden dolayı ya tamamen Güneş’e doğru sürüklenmesi ya da dengesinin tamamen bozulması beklenir. Fakat bu şekilde olmamaktadır. Devasa gezegenimizin milyarlarca yıldır sonsuz evrende, zarar görmeden aynı yörüngede kalması, dengesinin asla bozulmaması, Dünya’nın hiç bir gök cisminden zarar görmemesi, tüm yaşam koşullarının canlılara uygun olması sebeplerle makul kılınamaz. Çünkü sebepler son derece hassas dengelere bağımlıdır ve hassasiyetin bozulması an meselesidir. Aslında ‘sebep’ mantığında düşünüldüğünde dünyanın zarar görerek yok olması bu şartlarda çok makuldur. Böyle bir şeyin yaşanmaması, üzerimizde Allah’ın yüce rahmetinin ve üstün korumasının olmasından dolayıdır. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:

Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)

Güneşin sıcaklığının, insanların ihtiyacı olan kadarının yeryüzüne ulaşması da makul karşılanmaktadır. Oysa onca uzaklığa ve boşluğa rağmen güneşin sıcaklığının dünyamıza ulaşması çok önemli bir olaydır. Isıcamlarda iki camın arasına ısı iletimini engelleyebilmek için boşluk yapılmaktadır. Bu boşluğun ısı kaybını önlemesi amaçlanmaktadır. Bu mantıkta düşünüldüğünde, boşluğun ısıyı geçirmeyeceği dikkate alınarak, Güneş’ten gelen ısının uzay boşluğunda nasıl kaybolmadan bize kadar ulaşabildiğini anlamak zorlaşır. Yani sebepler dahilinde bile olsa Güneş’in sıcaklığının boşluktan hiç geçmemesi gerekir. Güneşin ısısının boşlukta hedefe kilitlenmiş gibi ilerleyip Dünya’ya ulaşması ancak Allah’ın dilemesiyledir.

İnsanların genelde olağan gördüğü ‘Sebepler Silsilesi’, üzerinde ciddi düşünülmesi gereken iman hakikatleridir. Bu iman hakikatleri iman edenlerin Allah’a yakınlaşmasına vesile olduğu için çok değerlidir.
İnsanın sınırsız iman hakikatlerinden bir tek gözü düşünmesi dahi şuur açıcıdır. Göz her an insana net görüntü sağlar. En mükemmel fotoğraf makinesi bile gözdeki merceğin yaptığı otomatik optik ayarını yapamaz. Fotoğraf makinesinin otomatik ayarında bile bir uğraşı gerekir, net görüntünün sağlanabilmesi için belli bir zaman geçer. Fakat insan bir yere bakarken, ‘ben şimdi merceğimi daha netleştireyim, şimdi uzak görmeye ayarlıyayım’ diye dahi düşünmez. Bu kadar detaylı bir yaratışın şuursuz bir mercek tarafından yapıldığını düşünmek elbette imkansızdır. Allah gözün net görmesi için merceği sebep kılmıştır. Zihnimizde mükemmel netliği ile renkli, ışıklı ve hareketli bir dünya yaratan Yüce Rabbimiz Allah’tır. Kuşkusuz Rabbimiz muhteşem yaratışıyla övgüye layık olandır.

Allah dileseydi herşeyi sebepsiz yaratırdı. Sebeplerin olması Allah’ın sonsuz aklını kavramamız için önemlidir. Sebeplerin her birinin birbiriyle bağlantılı yaratılması, hiçbir şeyin tesadüfen olamayacağının da ispatıdır. Çünkü Allah üstün aklıyla her şeyi en ince ayrıntısına kadar takdir edip düzenlemektedir.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir