Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten O, herşeyi sarıp-kuşatandır. (Fussilet Suresi, 54)
Bir insan tüm hayatını çok keskin ve açık bir şuurla da geçirebilir, yarı açık ya da tam kapalı bir şuurla da. Ancak Allah Kuran'ın pek çok ayetiyle iman edenleri “dikkatli olmaya” çağırmıştır. Kuran ahlakının yaşanabilmesi ancak tam olarak açık bir şuurla mümkün olabilir. Müminin vicdan hassasiyeti ancak bu keskin akıl açıklığıyla mümkün olur. Allah'ı çok sevmek, Allah'tan korkup sakınmak, güzel ahlakın detaylarını uygulayabilmek, İslam ahlakını hakkıyla tebliğ edebilmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırabilmek, hayırlarda yarışıp öne geçebilmek ve Müslümanlara takvada örnek olabilmek için böyle bir dikkat ve şuur açıklığı gerekir.
Şuurları yarı açık ya da tam kapalı olarak hayatlarını sürdüren insanlar da vardır. Ancak bu kişilerin gerçek anlamda imanı kavrayabilmeleri ve Allah'ın razı olacağı şekilde üstün bir ahlak gösterebilmeleri söz konusu olmaz. Bu ancak Müslümanın yaşayabileceği bir kavrayış şeklidir. Kuran'da bu akıl açıklığının ancak iman ile kazanılacağı şöyle haber verilmiştir:
EY İMAN EDENLER, ALLAH'TAN KORKUP-SAKINIRSANIZ, SİZE DOĞRUYU YANLIŞTAN AYIRAN BİR NUR VE ANLAYIŞ (FURKAN) VERİR, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)
Her müminin bu gerçeği düşünüp, Allah'ın lütfettiği bu imkanı son noktasına kadar kullanmak için çaba harcaması gerekir. Kapalı şuurun insana hiç bir fayda getirmeyeceği unutulmamalıdır. Ne rahatlık ne dinlenme ne de konfor sağlar. Nefsin de hiçbir işine yaramaz. Aksine kişinin hayat kalitesini çok olumsuz şekilde etkileyen bir yaşam şeklidir. Daha da önemlisi, insanın Kuran ahlakını gereği gibi yaşayamamasına ve Allah'ın seveceği bir tavrı tam olarak uygulayamamasına da yol açabilir. Kesin bir dikkat ve tam bir şuur açıklığı ise hem dünyada büyük bir konfor, hem de inşaAllah ahirette nimete ulaşmaya vesile olacaktır.