Satranç oynamayı bilmez çoğu insan, o yüzden yapar hataları sonrasını düşünmeden...Teker teker giden piyonları önemsiz görürsün ama bilmezsin ki bu oyun sadece ŞAH’tan ibaret değildir...Bir anlık hevesler uğruna değerleri kaybedersin, yine sonucunu düşünmemişsindir di mi?? Hepsinin farklı bi yolu vardır bu oyunda kendi bildiğini okuyamazsın hiçbir zaman, kurallar çıkar karşına...Oyunu bilmek, tecrübeli ya da zeki olmak yetmez düşünmeli, sabretmelisin...Savaşmalısın çoğu zaman çabalamalısın çünkü tek değilsin ya kazanacaksın ya da kaybedeceksin...Ağlayacak gibi olursun kaybettiklerine ama pes etmezsin, edemezsin...Yorulursun, sıkılırsın giden gitmiştir geriye alamazsın tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi...Zorlarsın kendini, beynini, herşeyini, ilerisini daha da ilerisini düşünürsün, bir sonraki hamleyi kurarsın aklında çok zekisin ya onunkinide bildiğini düşünürsün çoğu zaman...Bunun zekayla alakası yoktur, ŞANSTIR aslında unutursun...Ve sonunda o an gelir ŞAH-MAT mutlusundur
artık, hakettiğini düşünürsün...Ya masanın yanındakiler atlar, filler, kaleler, piyonlar? Onlara nolduğunu düşünmezsin bile...Peki ya kaybetseydin, bulamasaydın mutluluğu...İşte o zaman ŞAH’tan çok onları düşünecektin, kaybettiklerine ağlayacaktın!! Ama haklısın SATRANÇ BİR AŞK OYUNUDUR , sadece kaybedersen ağlarsın...
*mükemmel bir yazı bayıldım.okuduğumda vay be dedim.Gerçekten böyledir ama..Artık Satranç oynarken bu yazı aklıma gelecek eminim..