Kasetçilerden caddeye yayılan bangır bangır müzik sesleri, otobüsler, kornalar, seyyar satıcıların bağırtısı, sokak aralarında dönmeye çalışan arabalar, bir yanıp bir sönen trafik lambaları ve yoğun bir insan seli. Bu şehir beni yutuyor, üzerime geliyor, kulaklarım uğulduyor, sesten ve tozdan
midem bulanıyor. Kendimi kaybediyorum yanıp sönen ışıklarda, uğuldayan vızıldayan kornaların içinde. Bağırmak avazım çıktığı kadar bağırmak ve susturmak istiyorum etrafımdaki her şeyi.
Onlarca yüz bir anda bana dönmüş bakıyor, yok olamaz beynimin içinden geçen sesleri mi duydular nedir, derken önüme biri geçiyor uzun boylu ve yapılı biri, saçları sarıya boyanmış. Herkes ona bakıyor genci yaşlısı, kadını erkeği çocuğu... Gözlerimin önünde meydana gelenlere inanmak istemiyorum ruhum acıyor, korkuyorum, irkiliyorum.
Pembe elbiseli siluet yüksek topukların üzerinde pek acemice ve ürkekçe yürüyor, yüzü yerde etrafına hiç bakmadan ilerliyor. Çantasına asılmış sıkı sıkıya hayata asılır gibi... Gözlerini görmek istiyorum, bakışındaki ifadeyi..
.
Seyyar satıcı bağırıyor of anam!!! Dükkanlardaki esnaflar teker teker dışarıya çıkıyor, kadınlar yerlere tükürüyor, yaşlı sakallı bir bey çıkıyor son olarak sahneye ve bela okuyor. O ise yürüyor ağır aksak adımlarla. Hepimiz namus bekçisi olmuşuz, birer ahl^ak zabıtaları, Tanrı yerine
yargıçlık yapan birer kuklalar. Acımasız, insafsız yaratıklar, korkunç ejderler.
Tüm bu bağırtılar, okunan tüm beddualar, tükürüşler bir transeksüel içindi. Onaylıyor değilim sakın yanlış anlamayın, anlatmak istediğim karşımızdaki insanın da cinsel kimliğinin haricinde bir insan olduğunu unutmamız, beni en çok yaralayan bu. Kişilerin cinsel kimlikleri kendilerini bağlar. Onları bu
yüzden aşağlamaya ve duygularını incitmeye bizim hiç hakkımızın olmadığını düşünüyorum.
Toplum olarak aslında biraz dönüp kendimize bakmamız gerekiyor, artık fosilleşmiş ahlak anlayışlarımıza, hala bir kızın evlenirken bakire olmasını arayan ahmak kafalara, bastırılmış cinsel dürtülere. Gündüz tükürüp, beddua ettikleri insanları geceleri sokak kenarlarında arabalarına
alan zihniyetlere...
Nedir bu ikilem, yaşadığımız bu kaos. Beyinlerimiz bir damla bilgiye hasret, köhnemiş sussuz kalmışız. Kalplerimiz katılaşmış, insan olduğumuzu unutmuşuz. Kendimizden başkasının önemi yok. Kırabiliriz, incitebiliriz, yaralayabiliriz bunlar bizim doğal haklarımız olmuş. Toplum tarafından bize verilen haklar!!!
Gece çökmüş yüreklere, zifiri karanlık, günün ilk ışıklarını görmeye sanırım kimsenin niyeti yok!!![/b]