Bir karınca olmalıyım;
Erkek gözüyle, esmer, doksan altmış doksan
Kadın gözüyle, zarif, naif, çalışkan; özgürlüğü elinde tutan…
Bir hamam böceği olmalıyım;
Geceleri keşfe çıkan, iki ayaklılardan korkan,
Yatakta dört ayaklı olduklarında
Tıynetinde yoksa eziyet çeken varsa haz alan…
Bir sümüklüböcek olmalıyım belki de,
Dışardan bakıldığında hayatına pislik içinde daim eden,
Ama var olma nedenini erkenden kavrayan ve diyarları özümseyerek aşan…
Ya da bir yusufçuk olmalıyım;
Gövdesiyle gökyüzüne hayranlığını kanıtlayan,
Kodluysa gözlerinde mavi,
Kanatlarımı milyon kez çırparak maviye dik duran!
Bir yılan olmalıyım ya da,
Hem korkan hem korkutabilen
Çirkin ama zeki
Soğuk ve kibirli
Güzel diye güzeli zehirlemeyen…
Fareyi çiğnemeden yutan,
Ve gözlerinde siyahı, beyazı saklayan…
Belki de solucan olmalıyım,
Akıllıca boyunu uzatan!
Ne yazık ki bir balığa yem olan…
Ama olta ucunda da olsa var oluş nedenini bulan…
—Karınca oluyorum!
Yılmadan çalışan ve zengin olan…
—Ne gerek!
—Ağustos böceklerinden bir yaz alsam… Değişir mi hemen karıncaların felsefi? Ama ne yazık ki o bilmez ki; Azrail’i çok sevdiği şeker Ya da bir sıkımlık limon dilimi…
Sigortalı mıdır onların işi?
—Yeni açılan bir yerde çalışmasın söyle o karıncaya… Yoksa hep düşük maaş alır
—Ağustos böceği de bir yalakalık yapar Bir yıllık maaşın yarısını iki ayda ikiye katlar di mi? Sonra ne olur peki?
—Sonrasını boş ver, bırak çalışıp didinsin… Onun daha taksitleri var!
—E, hayatın anlamı?
—O mu? Bilmem canlısınız işte her canlı ayrı…
—e insan kalsam…
—onunda yok pek bir farkı
—var işte! Düşünceme girme! Benim tartım anca beni tartar hadi sana eyvallah… Uyumam gerek, yarın yoğun olurum, malum yarın Cuma; ödemeler, tahsilâtlar…
—bir karınca kadar değerim yok mu yani?
—ben gelmedim, çağırmadım, sen geldin. Selam vermeye kalkışmayan yürekle bir midir yuvasını yıkımlara rağmen, hep bir arada, aynı merhamet ve şefkatle ayakta tutmaya çalışan bir karıncanın yüreği?
—değil!
—Karıncanın sosyal sigortası aşkına! Defol git o zaman!