bursAnkara KARDEŞLİGİ ..!

[Siyah_iNci]

Cepheden tribüne bir dostluk hikâyesi !

Bursaspor ve Ankaragücü tribünleri, alışık olmadığımız manzaralara sahne oluyor. Sarı lacivertli kaşkollar, yeşil beyazla yan yana dalgalanıyor, ortak tezahürat yapılıyor.

Turkcell Süper Lig'de bir maç. Herhangi bir maç değil, iki yıl aradan sonra tekrar birinci lige dönen Bursaspor'la Ankaragücü arasında gerçekleşiyor bu maç. Hakemin düdüğü, futbolcuların forması, tribünlerin sesi; alışılmadık hiçbir görüntü yok... Taa ki maçın altıncı dakikasına kadar. O dakikada Bursaspor tribünleri Ankaragücü lehine tezahürata başlıyor, alışılmadık olan bu. Dakikalar 16'yı gösteriyor, bu kez de Ankaragücü tribünlerinden Bursaspor lehine tezahüratlar yükseliyor. Merak edilen, klasik deyimle 'sahalarımızda görmek istediğimiz' bu hareketin neden yapıldığı... Bursaspor dergisi Genel Yayın Yönetmeni Süha Gürsoy, bu davranışın kökeninde '1980 yılında Bursaspor'un cezası nedeniyle Ankara'da yapılan Bursaspor-Beşiktaş maçında Ankaragücü taraftarlarının Bursalıları yalnız bırakmamasının yattığını' söylüyor. Bir nevi 'Bizans' takımlarına karşı oluşturulan ortak cephe, ertesi yıl Bursa'da oynanan Ankaragücü-Beşiktaş maçında, bir kez daha kendini gösteriyor. Dostluk temennileri, iki kent arasında kurulan bilumum dayanışma dernekleri, tribün liderlerinin sözleriyle bu cephe güçleniyor, taa ki gerçek cepheden gelen habere kadar.

Cenazeye Saygı

Bursaspor'un tribün liderlerinden Fehmi Bayraktar'ın kardeşi Abdülkerim Bayraktar, Mardin'de şehit düşüyor. Abdülkerim'in cenazesine Ankaragüçlü taraftarlar geliyor, bununla yetinmeyip ilk lig maçlarında Abdülkerim'e saygılarını gösteren bir pankartla sahaya çıkıyorlar. Bursaspor'un 'ateşli' taraftarı Tarkan, "En fantastik kahramanımız," dediği Abdülkerim'in Hacettepe Üniversitesi'nde okurken, İstanbul takımlarıyla yapılan maçlarda Ankaragücü'nü desteklediğini ve bunun bir yakınlaşmaya neden olduğunu söylüyor. Tribünden sanal ortama birlik, beraberlik www.bursaankara.com sitesi, iki takım taraftarının oluşturduğu bir site. Sitede iletişime geçiliyor, dostluk pekişiyor.

İşçi sınıfının takımları

* Ankaragücü kulübünün kuruluşu İstanbul'da gerçekleşmiş. Ankaragücü, İmalat-ı Harbiye'ye dayanır. İmalat-ı Harbiye, Osmanlı Devleti'nde 19. yy ortalarına doğru, ordu ihtiyaçlarına yönelik sanayi politikalarının geliştirilmesiyle zamanın koşullarında, tersanelerle birlikte imparatorlukta işçi yoğunluğu ve istihdamı açısından en başta gelen kurumlarından birisidir.

* 1910'un haziran ayında böyle bir 'birlik' toplantısı organize edilir, fakat bir sonuç alınamaz. İmalat-ı Harbiye Mektebi'nin son sınıf öğrencilerinden ikisinin adı öne çıkmaktadır ve 'birlik' konusunda anlaşma sağlanamamıştır. Agah Orhan'ın öncülüğündeki grup Altınörs İdmanyurdu'nu, Şükrü Abbas'ın öncülüğündeki grup ise, Turan Sanatkarangücü'nü 31.08.1910 tarihinde kurarlar. Altınörs İdmanyurdu Mustafa Kemalci; Turan Sanatkarangücü ise Enver Paşacıdır.

* Ankaragücü tribünün profili, Ankara'ya göç edenler, pazarcılar, kenar mahalle sakinlerinden oluşur. Bu kitlesellikte Ankaragücü'nün bir işçi takımı olmasının da etkili olduğu düşünülebilir. Hacettepe'nin mahallesiyle birlikte ortadan kaldırılmasıyla, mahallenin bıçkın ruhu da Ankaragücü'yle yaşamaya devam etti. Takımın kale arkası tribününün adının 'Gecekondu' olması boşuna değil...

* 1 Haziran 1963'de kurulan Bursaspor ise Akınspor, İdman Yurdu, Çelikspor, İstiklal ve Pınarspor klüplerinin birleşmesinden oluştu. 48 yıl birinci ligde oynayan Bursaspor sanayileşen kentin, bu sanayileşmenin yarattığı yeni işçi sınıfının, köylerden merkeze göç edenlerin takımı oldu. Takım, Türkiye'de kalkınma politikalarına ve zenginlik bölüşümünün İstanbul merkezli oluşuna tepki olarak, Anadolu'da yükselen sesin içerisinde oldu. (Bir dönem Trabzonspor'un dördüncü büyük ve Eskişehirspor'un ikinci ligde olması, Bursaspor'u bu sesin önemli ögesi haline getirdi.)

'Maçları beraber seyrederiz'

Murat Yanıklar (Bursaspor Genel Sekreterİ).

"Benim bildiğim kadarıyla her şey, uzun yıllar önce Bursalı bir işadamının Ankaragücü taraftarlarını maça götürmesiyle başlıyor. Taraftarlar zamanla kendileri arasında bağlantı kuruyor. Tabii Abdülkerim'in şehit olmasından sonra, bu dostluk köprüsü daha da pekişiyor. Biz Ankaragücü taraftarlarıyla maçları beraber seyrederiz, kötü tezahürat olmaz. Ankara'da Bursalılar Derneği, Bursa'da da Ankaralılar için dernekler açılmaya başladı."

'6'ncı ve 16'ncı dakikalara dikkat'

Seyit Kalender (Ankaragücü Basın Sözcüsü).

"Yıllardır her maçın 6 ve 16'ncı dakikasında, tribünler birbirleri lehine tezahüratta bulunur. Bu olay tribün yakınlaşmasıdır. Tabii ki iki başkan da birbirleriyle iyi dost ama asıl olarak tribünlerin yarattığı bir yakınlık var."

'Destekten doğan dostluk'

Süha Gürsoy ( BursasporDergisi Yayın Yönetmeni).

"1981'de Ankara'daki Trabzon-Bursa maçı gergin geçiyor. Bursaspor, Bahtiyar'ın atılmasıyla 10 kişi kalıyor, o maçta Ankaragüçlüler Bursa'yı destekliyor. Ertesi sezon ilk maçını Ankaragücü, cezası nedeniyle Beşiktaş'la Bursa'da oynuyor. Bu kez Bursasporlular Ankaragücü'nü destekliyor. O maçta tribünde Abdülkerim ve ağabeyi Fehmi, Ankaragücü'nden birçok arkadaş ediniyor. Dostluğun temelinde bu olaylar vardır.

TEK DOST ANKARAGÜCÜ ..!