Atamız Hakkında 30 Özellik

Atamız hakkında güzel yazılar, hikayeler, resimler...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
g_burcak_s
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 165
Kayıt: 12-07-2006 16:03

Atamız Hakkında 30 Özellik

Mesaj gönderen g_burcak_s »

1."ATA" LAFINI SEVMEZDİ
"Atatürk" lafını ilk kez donemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı. Kendisine "Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

2.EN SEVDİĞİ YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.

3.EN BÜYÜK HAYALİ DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.

4.BAŞUCU KİTABI "ÇALIKUŞU"YDU
Binlerce kitabi vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü "Çalıkuşu" romanını hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden acar, birkaç sayfa okurdu.

5.KABUL SALONUNDAKI AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adını verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.

6.TAM BİR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu.Klasik Bati müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

7.GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.

8.DOLABINDA LACİIVERTE YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.

9.ÖLÇÜLERİ
Boyu 1.74 idi. Hayatının son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46'ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.

10.RUMELİ ŞİVESİ
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.

11.HAZİN BİR HİKAYE
Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarının nerede olduğu bilinmiyor.

12.CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU
Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.

13.PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.

14.KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanin üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.

15.DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.

16.HOŞGÖRÜLÜ LİDER
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tutunu içmeye çalışırken eli yanmış, "Alin bunu kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.

17.SİGARA PAZARLIĞI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti: "Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım".

18."BU NASIL HALKÇILIK?"
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına sasırmış nedenini sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, "Ne de güzel halkçılık ama" demişti.

19."LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!"
İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: "Adam olmak demektir hocam, adam olmak!"

20.KURBANLARI BAĞIŞLARDI
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.


21.YABANCI DİLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.

22.FASULYESİNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.

23.KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.

24.KULAKLARI DUYAN TEK KİŞİ
Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulaklarının duyuyor olmasına sasırmış anılarında bunu esprili bir dille anlatmıştı: "T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar".

25.BİR RİCASI BAŞ TACIDIR
Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, "Hafız Hanim benim hatırım için başındaki örtüyü acar mısın?" diye sormuştu. Kadın bas örtüsünü açarak, Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü.

26.BİLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı.

27.EN BAŞARILI DERS
Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü.

28.YAĞCILARA GECİT YOK
Yağcılara çok kızardı Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.

29.SON YILBAŞI GECESİ
1937'yi 1938'e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile bas basa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti.

30.KÖŞKTEKİ GÜVERCİNLİK
Kuşları çok severdi.Çankaya Köşkü`nde özel bir bakıcının ilgilendiği güvercinliği vardı.
tamchee
New Friend
New Friend
Mesajlar: 1
Kayıt: 25-07-2006 14:50

Mesaj gönderen tamchee »


  • Aşağıda yazan olay gerçekten yaşanmış ve Atatürk'ün En sevdiği hikayelerden biriymiş. Arada kendi anlatır, arada
    başkasına anlattırır, hep gülermiş. (F. R. ATAY)
    Yeşilaycı bir profesör bir konferans veriyor. Bir ara dinleyicilere
    Sormus: "Bir eşegin önüne iki kova koysanız. Biri su dolu, biri rakı.
    Hangisini içer?" Cevabı kendi veriyor: "Tabii suyu."
    Gene bitirmiyor soruyor: "Neden?"
    Arkadan bir bekri söz alıyor. Yüksek sesle cevaplıyor.
    "Eşekliğinden."
    Atatürk bu cevaba bayılıyor. Gülüyor, gülüyor.
    Bir akşam Orman çiftliğinde yanında erkanı, açık havada oturuyorlar.
    Rakılarını yudumluyorlar. Biraz ilerde 15-16 yaşlarında bir çiftçi çocuk çalışıyor. Atatürk el edip, çağırıyor. Soruyor:
    "Söyle çocuk: Bir eşegin önüne iki kova koysan. Biri rakı dolu, biri su. Hangisini içer?"
    Anadolu tosunu yutkunuyor. Bakıyor. Gazi Paşanın ve yanındaki Muhterem zevatın önünde rakı kadehleri. Devletin en büyükleri...Esas vaziyetine geçiyor:
    "Rakıyı kumandanım!"
    Atatürk kahkahayı basıyor. Herkes şaşkın. Ata onlara dönüyor. Muzip:

    "Aman beyler! Neden güldüğümü sormayın"


    1000 liralık çek


    Atatürk, ünlü güresci Kurtdereli'ye ödül olarak 1000 liralik bir
    is Bankasi ceki veriyor.
    Altini Kemal Atatürk diye imzaliyor, zaten ceklerde resmi de
    var. Pehlivan ceki is Bankasi' na götürüyor; kendisine 1000
    lirayi ödüyorlar. Muazzam bir para.

    Ama Kurtdereli hala bekliyor. "Ne bekliyorsun pehlivan?"
    diye sorduklarinda ceki bekledigini söylüyor.
    "Parayi aldin, cek bizde kalacak" diyorlar.
    "O zaman alin 1000 liranizi, verin cekimi" diyor. "Onda Atatürk'ümün imzasi var."
    Ve parayi iade edip Atatürk imzali ceki sevgiyle cebine
    yerlestirerek gidiyor....!!!


    Atatürk Amasya ziyaretinde.Vali konaginda yörenin ileri gelenleri ile sohbette. Bir ara tam karsisinda oturan birine takilir gözleri. Yasi ellinin üzerinde bu adam beline kadar inen sakaliyla Atatürk'ün dikkatini çeker. Ata, yanindaki valinin kulagina egilip sorar;

    - Kimdir bu?

    Vali yanit verir;

    - Efendim kendisi Sih'tir. Yörede çok hatirlisi vardir.

    Atatürk Sih'i yanina çagirir ve;

    - Bak baba, imanin ölçüsü sakalin boyunda degildir. Sunu rica etsem de en azindan Peygamber efendimizinki gibi kisaltsan
    der ve eliyle de boyunalti hizasini gösterir.

    Sih;

    - Emrin olur Pasam
    diyerek yerine çekilir.

    Aradan zaman geçer, bir aksam Atatürk Amasya'daki Sih'i hatirlar ve Vali'yi telefonla arayip durumu sorar. Vali nasil söyleyecegini bilememekle birlikte, Sih'in sakal boyunda en küçük bir kisalma bile olmadigini aksine kimselere el sürdürmedigini anlatir. Atatürk telefonu kapatir, kagidi kalemi eline alir ve az sonra nazirini çagirip, yazdigi yaziyi Amasya Valiligi'ne teblig etmesini ister. Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki Sih Efendi Ata'yi görmek üzere Ankara'ya yola çikmis...

    Sih gelir, Ata'nin karsisina çikar. Sakal tamamen kesilmis, sinekkaydi bir tiras olunmus, saçlar kisaltilmis, kilik kiyafet bastan sona degistirilmis, bambaska bir görünüme bürünülmüstür. Atatürk'ün mesai arkadaslari bu degisimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar;

    - Aman Pasam, o Sih ki sakalina el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sagladiniz?

    Ata gülümser, sonra da yanindakilere dönüp;

    - Dün aksam Amasya Valiligi'ne bir yazi gönderdim ve Sih'i Afyon'a vali atadigimi bildirdim

    der.

    Ardindan da yeni bir yazi hazirlayip nazirina bu yaziyi da Sih'a vermesini söyler. Yazida söyle yazmaktadir;

    - Inancin ölçüsünün sakalda olmadigini anladigina sevindim. Valilik
    meselene gelince, bugün koltuk ugruna kirk yillik sakalindan vazgeçebilen yarin baska seyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme mahkum birakmayalim. Kal saglicakla...
    Atatürkün davet ettiği ingiliz kralı türkiyeye gelir ve dolmabahçe sarayında sohbete başlarlar.Atatürk'ün şöförü kazayla kahveyi kralın ustune doker.Kral sınırlı sınırlı ynaındakılere "Ne becerıksız adam.Yanındakılere dısıplın verememıs ulkesını nasıl kurtarmıs?" demıs.Ataturk demiski:"Ne dıyor bu kocaoglan?" Olayı anlatmıslar Ata cok kızmıs ve demıskı:"Ben bu mıllete herseyı ogrettım sadece usak olmayı ogretmedım" demıs.
    Birgün Müslüman memleketlerinden birinde (Mısır'da) bağımsızlık davası için çalışan liderlerden biri, Mustafa Kemal'i görmeye gelmişti. Kendisine:

    -"Bizim hareketin de başına geçmek istemez misiniz?" diye sordu.

    Olabilecek şey değildi ama insan yoklamalarını pek seven Mustafa Kemal:

    -"Yarım milyonunuz bu uğurda ölür mü?" diye sordu.

    Adamcağız yüzüne bakakaldı.

    -"Fakat Paşa Hazretleri yarım milyonumuzun ölmesine ne lüzum var? Başımızda siz olacaksınız ya..."

    -"Benimle olmaz beyefendi hazretleri, yalnız benimle olmaz. Ne vakit halkınızın yarım milyonu ölmeye karar verirse, o zaman gelip beni ararsınız."
    Ankara'da yakici bir yaz günü idi Atatürk beraberinde arkadaslari ve yaverleri oldugu halde Kizilcahamam'a giderken Kazan köyü yakinlarinda durmus ve otomobilinden inmisti. Köyün kadini, genci, yaslisi, ihtiyari köylerin içinden geçen, sosede duran bu yabanci konuklari görünce hep kosustular. Kimi su seyirtti, kimi ayran , bunlardan biri, gügümünden aktardigi soguk ayrani ata'ya uzatti:
    - bir soguk ayran içermisiniz,dedi.
    Bu çorak iklimin kavurdugu yüzünde bronzlasmis Türk kadinin en bariz ifadelerini tasiyan, bir türk anasi idi. Bögrüne sikistirdigi kundagi biraz daha bastirdiktan sonra, sag elindeki ayran bardagini uzatti, bekledi. Ata'si, ayrani kana kana içmis ve biran durakladiktan sonra ona :
    - senin kocan kim ? Diye sormustu
    Köylü kadini,yüzü tunçlasmis, elleri nasirli bir Türk anasi Ankara'nin kendine has sivesi ile kocasinin Sakarya harbinde bogazindan yaralanmis bir cengaver oldugunu söyledi. Ata bir soru daha sordu :
    - ne zaman dogdun?
    - 1919'da Atatürk Samsun'a çiktigi zaman dogdum.
    Ata, bir an düsündü. Yil 1934 idi. Kadinin bu ifadesine göre 15 yasinda olmasi lazim gelirdi. Halbuki karsisindaki kadin 25 yaslarinda görünüyordu tekrar sordu :
    - nasil olur
    - evet , nasil olurdu .bu sati kadin hiç tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin isgal altinda geçirdigi aci yillari ima ederek:
    - evet pasam,ondan evvel yasamiyordum ki !
    Bu espiri ata'yi bir hayli düsündürdü. Ayrilirken yaverine kadinin ismini ve adresini not ettirdi.daha sonra biz sati kadini büyük millet meclisine giren ilk kadin milletvekili olarak görmekteyiz.

    Yazilmayan yönleriyle Atatürk, S. Arif Terzioglu sayfa 22-23
    Kral Edward (Edvırd) İstanbul'a geldiği zaman,yatından bir motara binerek Dolmabahçe sarayı'na yanaştı.Atatürk de rıhtımda onu bekliyordu.Deniz dalgalı idi.Kralınbindiği motor inip çıkıyordu.Kral rıhtıma çıkmak istediği bir sırada eli yere değdi ve tozlandı.O sırada Atatürk de kıralı rıhtıma almak üzere elini uzatmış bulunuyordu.Bunu gören kral bir mendile elini silmek istediği anda Atatürk:
    -Vatanımın toprağı temizdir, o elinizi kirletmez! diyerek,elinden tutup rıhtıma çıkarıverdi.
Kullanıcı avatarı
grace
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3676
Kayıt: 13-02-2006 13:55

Mesaj gönderen grace »

Teşekkürler...
Yaşamak ne güzel şey;
Anlayarak usta bir kitap gibi
Bir sevda şarkısı duyup
Bir çocuk gibi şaşırarak yaşamak..

Nazım Hikmet
Kullanıcı avatarı
b0riss1
New Friend
New Friend
Mesajlar: 3
Kayıt: 25-07-2006 14:15

Mesaj gönderen b0riss1 »

valla eyw sizlere...
GALATASARAY lı olmak farklı bişeydir
anlatılmaz yaşanır
Kullanıcı avatarı
Gürz
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2063
Kayıt: 01-04-2006 17:11

Mesaj gönderen Gürz »

Bir özelliği var ki yaterde artar , Türkiye Cumhuriyeti ... :)
Kullanıcı avatarı
keops
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3907
Kayıt: 20-07-2005 15:08
Konum: nowhere

Mesaj gönderen keops »

g_burcak_s yazdı: 25.BİR RİCASI BAŞ TACIDIR
Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, "Hafız Hanim benim hatırım için başındaki örtüyü acar mısın?" diye sormuştu. Kadın bas örtüsünü açarak, Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü
Böyle eli öpülesi insanlara ihtiyacımız var sanırım
[size=117][b]İnsan, düşünen tek hayvan değildir,

ama bir hayvan olmadığını düşünen tek hayvandır.[/b][/size]

[align=right][b]Pascal Picq[/b][/align]
Kullanıcı avatarı
batuhan1907
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 28
Kayıt: 27-06-2006 17:02
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen batuhan1907 »

Yazılar için sağ olun arkdaşlar. ;)
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 20 misafir