Paralarını çalan hırsızla dost oldular

Yaşanmış düşündürücü ve duygulandığımız yazılar.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Paralarını çalan hırsızla dost oldular

Mesaj gönderen commando »

Paralarını çalan hırsızla dost oldular

Resim İşsiz, beş parasızdı. İstanbul’un varoşlarında bir semtte üç çocuğu ve eşiyle birlikte yaşıyordu. Günlerini iş arayarak geçiriyordu ancak nafile... Borç alabileceği kimse de yoktu. Halbuki biraz sermaye ile bir tezgah açsa üç-beş bir şeyler satabilse kıt kanaat geçinebileceğini düşünüyordu. Bütün sıkıntıların canına tak ettiği bir gün ihtiyacı olan parayı çalmaya karar verdi. Banka soymayacaktı elbette. Gazeteci Mine İzgi ve Kur’an kursu öğretmeni eşi Rahmi Bey’in Bahçelievler Soğanlı’da bulunan kafesini gözüne kestirdi. Zekice bir plan yaptı kendine göre. Müşterileri çoğunlukla öğrenci olduğu için ellerinde bir hayli bozuk para olmalıydı. Bir öğlen vakti büfenin içi çocuk kaynarken geldi. Mine İzgi ve kız kardeşi çocuklara kağıt, kalem, sakız, hamburger yetiştirme telaşındaydı. Şöyle bir dolaşıp Mine Hanım’a, arka caddedeki eczaneden geldiğini, bu gece nöbetçi olduklarını, bozuk paraya ihtiyaçları olduğunu söyledi. “Şimdi olmaz, akşamüzeri gel konuşalım.” diyerek başından savdı Mine Hanım. İkindiden sonra tekrar geldi. Mine Hanım o gün dükkan kirası verecekti. Bir torba dolusu bozuk para vermektense paralarını bütünletmenin iyi olacağını düşündü.

Sözde eczacı kalfası Mine Hanım’a paraların eczanede olduğunu söyleyip almak için birlikte gitmeyi önerdi. “Paraları buraya getir.” demek gelmedi aklına onun da. Bozuk para torbasını nezaketen istiyormuş gibi ‘ben taşıyayım’ diyerek aldı adam. Birlikte sokağa çıktılar. O sırada bir arkadaşının 9 yaşındaki oğlu İkbal’i gördü. ‘Hadi birlikte gidelim’ diyerek tuttu elinden Mine Hanım.

Ana caddede bir süre yürüdükten sonra sözde kalfa özür dileyerek “Paralar eczanede değil, hemen şu sokaktaki evde. Ben gidip alıp geleyim. Siz yorulmayın. Güvenmezseniz İkbal de benimle gelsin.” dedi. Bu teklife nasıl razı olduğunu bir türlü anlayamadı Mine Hanım. Adamla çocuk apartmana girdikten sonra aklı başına geldi. Eczaneye gidip adamın orada çalışıp çalışmadığını sordu. Hayır, orada çalışmıyordu. “Çocuk kaçırdılar!” diye bağırmaya başladı. Hemen etrafına kalabalık toplandı. Çocuk ve adam tarif edildi. Bu arada birinin aklına polisi aramak geldi. Karakol çok yakın olduğu için kısa sürede bir ekip geldi. İkbal ile hırsızın girdiği apartman didik didik arandı; ama bir şey bulunamadı. Mine Hanım’ın en büyük korkusu adamın İkbal’e bir kötülük edip canına kıymasıydı. Çevre apartmanlar ve sokaklar arandı; ama ikisi de yoktu. Bu arada İkbal’in isminden dolayı kız sanıldığını fark edemedi Mine Hanım. İkbal ismi de kulaktan kulağa yayılırken İlkbahar’a dönüştü. Umutsuzca çocuğu arayan Mine Hanım, belki gelmiştir; diye dükkana doğru giderken yolda birdenbire karşısına çıktı İkbal. Sözde kalfa, Mine Hanım eczaneye gidince ilk apartmandan çıkıp arka sokakta bir binaya girmiş; ama dönmemişti. Merdivenlerde oturmaktan sıkılan İkbal, Mine ablasına adamın kaçtığını söylemek için dükkana dönmeye karar vermişti. Bu arada İlkbahar diye bir kızın kaybolduğunu da duymuştu. Mine İzgi, çocukla birlikte karakola gidip bulunduğunu haber verdi ve hırsızdan şikayetçi oldu. Bulunacağından pek de ümidi yoktu.

Bir hafta sonra Şirinevler’deki ana caddede eşinin kullandığı arabayla ilerlerken karşı kaldırımda yürüyen adamı hemen tanıdı. Arabanın durmasını beklemeden kendini dışarı atıp akan trafikten hızla geçerek adamın yakasına yapıştı. Bir taraftan da “Sen osun!” diyordu. Adam da ‘Hayır abla, beni birine benzettin’ diyerek kurtulmaya çalışıyordu. Bu arada Rahmi Bey yetişti; ancak adam ellerinden kurtulup ara sokakta kaçmaya başladı. Rahmi Bey de arkasındaydı. O sırada lokantada yemek yiyen bir polis memuru dışarıdaki patırtıyı fark etti. Rahmi Bey’in soluğunun kesildiği yerde yetişti ve adamı yakaladı. Sözde kalfa hâlâ inkar ediyor ‘Ben ayakkabıcıyım, işim gücüm var” diyordu. Karakoldaki sorgusunda ise suçunu itiraf etti. Hayatı boyunca işlediği tek yasadışı işti bu. Çaresiz kalınca bu yola başvurmuştu. Mine Hanım’ın paralarının bir kısmıyla toptancıdan terlik almış pazarda tezgah açmıştı. Üzerindeki 150 milyon lirayı karakolda iade etti. Kalanını da ödeyeceğine söz vererek şikayetini geri almasını istedi. İkbal’in kaybolmasından dolayı yaşadığı korkuyu unutmayan Mine Hanım şikayetinden vazgeçmiyordu. O gece karakolda kalacak, ertesi gün mahkemeye çıkacaktı.


Adam, ailesine bile hırsızlık yaptığını söylememişti. Evden merak ederler diye arayıp üç günlüğüne Ankara’ya gideceğini söyledi. Mahkeme günü gelmişti. Rahmi Bey adamın samimiyetle pişman olduğuna inanıyordu. Kendilerinden sonra başka hırsızlık yapmamasını da delil olarak görüyordu. Paralarını ödemesi şartıyla affetmekten yanaydı. Adamın en az 6 ay hapis yatma ihtimali vardı. Daha da kötüsü sabıka kaydı oluşacak, bundan sonra resmî hiçbir kurumda çalışamayacaktı. “Bir daha yapmayacağına söz ver, eşimi ikna edeyim.” dedi adama ve söz aldı. İş bulmayı da vaat etti. Mine Hanım önce karşı çıktı; ama adamın yalvarmalarına dayanamayıp borçları için senet imzalatarak şikayetinden vazgeçti. Sözde kalfa bir hafta içinde kalan parayı da ödedi. İzgi ailesi ile sözde eczacı kalfasının ilişkisi burada bitmedi. Evine döndükten sonra olan biteni eşine anlatmıştı. Kadıncağız büyük bir üzüntüyle Mine Hanım’ı arayıp eşi adına tekrar özür diledi ve helallik istedi. Geçen yılki kandil gecelerinde ve bayramlarda İzgi ailesini arayıp tebriklerini ilettiler. Rahmi Bey de onları evlerinde ziyaret etti. Ramazan ayında esnaf olarak gıda yardımı yaptıkları muhtaçlar listesine onları da dahil etti. Kurban Bayramı’nda et götürdü bizzat. Rahmi Bey, aileye bu yıl da yardım edeceklerini söylüyor.

Mine Hanım, hâlâ bu ilişkiye alışabilmiş değil. Cep telefonunda hırsızın ismini görünce dehşete düşüyor. Telefonda konuşmayı eşine bırakıyor. Rahmi Bey ise topluma bir insan kazandırdığı için memnun olduğunu söylüyor. Adamın hapse girince ıslah olmayacağını, geride kalan ailesinin daha perişan olacağını hesap ederek affetmekten yana olmuş. Sözde eczacı kalfası hırsız ise bir daha böyle bir yola sapmamak için yeminli artık. Az gelirli de olsa bir işte çalışıyor. Kendisine en büyük hayat dersini veren Rahmi Bey’i de hiç unutmuyor.



ŞEMSİNUR ÖZDEMİR
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
selims
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 39
Kayıt: 05-11-2005 02:05
Konum: Seher Vakti yollardan

Mesaj gönderen selims »

"Sevdiğin kimseyi biraz idareli sev, olabilir ki günün birinde sana buğzedici olur. Buğzettiğin kimseye karşı da aşırıya kaçma, olabilir ki günün birinde dostun olur."

Hz Muhammed (sav)
[img]http://img98.imageshack.us/img98/9568/buyukresim9wc.jpg[/img]
hosted.filefront.com/kargili19
Kullanıcı avatarı
ComiC
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 6250
Kayıt: 18-01-2004 13:00

Mesaj gönderen ComiC »

Helal Rahmi Bey derim..
enjoy the silence..
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir