Bülbülsüz Eşek

Yaşanmış düşündürücü ve duygulandığımız yazılar.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
ushuaia
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2721
Kayıt: 15-02-2006 11:34

Bülbülsüz Eşek

Mesaj gönderen ushuaia »

Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkanı

varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış.Çok soğuk

bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan

yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası.Günler boyu iş

aramış ama bulamamış. Yük taşımış,bulaşıkçılık yapmış,yine de evinin kirasını

ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca,

küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini.Mevsim kış, hava

ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir

sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında.

Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba

yanaşmış kaldırıma.Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş

arabadan inen yaşlı adam,

"Yalnız bırakın beni,parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş.

Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan

sonra bankta titreyen terziyi görmüş.Terzi, adamın üzerindeki paltoya

bakıyormuş dikkatle. Birden siniri geçiveren ihtiyar,

"Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem

acaba?"diye düşünmeye başlamış.

Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve

kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun

vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş.

Yaşlı işadamı terzinin yanına yaklaşıp,

"Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun. İstersen paltomu

sana verebilirim" deyince,

"Hayır,teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size

göre olmadığını düşünüyordum.Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman

göstermiş" diye cevap vermiş terzi.

Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış. Çünkü o da üzerindeki paltoya onca

para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş.

"Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?"diye soran yaşlı

adam,

"Ben terziyim" cevabını alınca

"Benimle gel,hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi.

Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş.Böyle yetenekli bir

insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever yaşlı adam,terziye bir

dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun karşılığında tek istediği

kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş. Terzi yeniden bir işe hem de

kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış. Bu arada

yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle

tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş.Küçük dükkan önce kocaman

bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya

başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş.

Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş.Terzi çok büyük bir iş bağlantısı

yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman

varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi

geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmış.Yeni

işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş.Yaşlı adam

krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez

telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş.

Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü

yaşlı adamı ziyarete gidememiş. Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu

sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş.

Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını

kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış.

Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son

derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü

dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş.

Ve başlamış anlatmaya:

"Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış.Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun

keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın

bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını

alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş. Ağaçların arasında yürürken birinin

kendisine seslendiğini duymuş.Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu

görmüş.Bülbül ona "Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki

eşeğin çok güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp

çok para kazanacaksın" demiş. Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar

söylemeye başlamış.Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine

şarkı söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş.Oduncu ve

şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye

yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu.

Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemeküzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama

gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş,arkasına bakmadan

kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar

söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış.Oduncu

kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını zor kurtarmış. İşte o

zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış. Ben de senin bülbülündüm

ve sen beni öldürdün,büyü de o yüzden bozuldu.Keşke güzel giysiler dikerken

dostluk ipliğini koparmasaydın..." Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi,

çünkü söyleyecek bir sözü yokmuş...

Dostluk iplerinizi koparmamanız dileğiyle.......
Yetişmiş her insanın içinde, oynamak isteyen bir çocuk vardır.

Nietzsche
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir