BranŞi: Sefaletİn ÖĞretmenİ

Eğitim hayatımıza dair her şey. Anılar, düşünceler..
Cevapla
Kullanıcı avatarı
CHEHAMO
New Friend
New Friend
Mesajlar: 8
Kayıt: 07-02-2006 00:40

BranŞi: Sefaletİn ÖĞretmenİ

Mesaj gönderen CHEHAMO »

BRANŞI: SEFALETİN ÖĞRETMENİ

Son yılların değişen eğitim ilişkilerine bir öğretmen olarak bakmama neden olan şey, memurun ve bu organın önemli bir damarı olan öğretmenin içler acısı hâli, ve, bu önemli damarın tıkanmaya yüz tuttuğu son yılların eğitim bunalımıdır. Biz, soruna, öz- kitle çıkarlarının takipçisi olarak değil, belkide ilerde bu ülkenin başına gelebilecek ciddi bir problem karşısında ne yapması gerektiğini bilmeyen bir toplumun var olacağından endişe duyarak eğiliyoruz. Bu, ucuz bir milliyetçilik anlayışının taşıdığı sefil bir kaygı değil, tersine, bilincin durması gereken yerden kaydığını hisseden çağdaş bir öğretmenin, çaresiz; ne siyasi iradede ne toplumsal bilinçte yankı ve ciddiyet bulamayan feryadın çizdiği soluk bir tablodur..

Bir eğitimci olarak eğitimden anladığım şey, bireysel boyutta değil, toplumsal düzlemde ifade ve vücut bulan bileşik tinsel hareketin takip ettiği doğrultudur. İşte bu doğrultu, geleceği inşâ eden toplum mimarı olduğundan, bu mimarı eğitecek yeterlilik ve liyakata sahip iç dinamikleri harekete getiren öğretmenin profiliyle yakından ilgilidir. Öğretmenin kalitesini anlamak için hiç bir teste gereksinim yoktur; bu, toplumun içinde yaşadığı özgül değerlerin toplamından başka bir şey değildir.

Eğitim, bileşik toplumsal ruha kan taşıyan organizmanın damarıdır; bu damarın kan basıncını ayarlayan siyasi otoritenin bilisiz bakanları, onların yetersiz genel müdürleri, beyinleri yeterli ölçüde gelişmemiş müfettişleri, bu kanda tek tek rol aldıklarından, evvela onları uygun bir ajanla düzelttikten sonra bu tarafa bakabiliriz. Onların kanda oynadıkları rolü unutursak, yükselen basınç, günümüzün sefaletinde yaşayan memurun ve öğretmeninin işte bu durumuna neden olurlar...

Eğitim, bireyin davranışlarını, hem ona hem de bağrında yaşadığı topluma yarar kazandırma kaygılarının harekete getirdiği edimsellikten başka bir şey değildir. Öyleyse, ruhun biçimsiz olan yönlerini makaslayan, toplumun ruh terzisi olan öğretmenin eline tutuşturulan kör makasla bu işi kotarmasının beklenmesi, bayağı siyasi çıkarların dayatmasından başka bir şey değildir.

Şimdide, önemli bir fenomen olan eğitimin siyasetle olan yakın bağını görmek üzere, siyasetin eğitim alanına geçelim:

Eğitim, hasat zamanının, belkide bir kaç göbek ötesinden alınabilecek uzun soluklu bir ekim işi olduğundan ve, siyasi iradenin böyle bir işe kalkışması kendi çıkarlarıyla çelişeceğinden, şimdiye kadar hiç bir eğitim siyaseti tarihinde böyle bir yönelim görülmemiştir. İşte, yakın zamanda "Eğitime Katkı Payı" adı altında geliştirilen verginin dayandığı neden budur. Onlar, öz-çıkarlarının bölündüğü yerde böyle vergiler dayatırken, bazı saflar bunu erdemli bir politik atılımın dışa vurumu olarak imgelerler.. Siyasi yatırımların uğrak yeri, kısa zamanda alınan toplumsal reflekslerdir. Bunun nedeni, eğitimi yetersiz bir toplum olmamızdır; zira kısa vadeli yatırımlar saf vatandaşın somut dünyasına çabuk doğduğundan aldanma da aynı oranda kendini gösterir. Dikkat edilirse, seçim zamanının yaklaştığı evrelerde göz boyayıcı yatırımlar ivme kazanır; bunun olağan bir şekilde karşılanmasının nedeni, toplumun kazanmış olduğu safça siyasi alışkanlıklardır, bilincin yetersizliğidir. İşte, kısmi toplumsal çıkarları, toplam toplumsal çıkarlardan önde görmelerinin temelindeki çelişki budur. Oysa toplumun çıkarı, bireyin çıkarından daha önemli olmakla kalmaz, dolayımlı yoldan yine bireye bulaşır.

Siyasetle eğitim arasındaki sıkı bağ, onun gelişiminin bir nedeni olmakla birlikte, bugünün eğitim tablosunun dönemsel olarak tamamlanmış ressamıdır da.. Öyleyse, geçmişte ekilen eğitim tohumlarının bir kısmı şimdi hasat dönemine girmiştir; ve bizim karşısına geçip yorumladığımız şey de bunun dışındaki bir olgu değil. Açıkça ortaya çıkan şey, eğitime bulaşan kara leke: siyasettir. Bugün bu illete doğrudan bulaşmayan kuruluşlara bir göz gezdirin, bulaşanlardan kısmen daha diridir, daha temizdir.. Kör olacağına topal olsun mantığıyla yaklaşmak zorunda bulunduğum eğitim meselesi, işte böyle soğuk bir veçheyle kendisini eleştirinin kucağına bırakır.

Öğretmeni, acımasız yaşam koşullarının iğrenç yüzüyle başbaşa bırakan; onu ve toplumu mide bulandırıcı, aşağılık bir fedakârlık edebiyatıyla perdelemeye çalışan; bu yüce ve asil görevi, simitçi, dondurmacı, kumbaracı, daha olmadık bir sürü kılığa sokan; onu, senede birgün öğretmenler gününde zoraki hatırlayan; onu, okumak ve kendini geliştirmek için olmadık palavraların arkasına alçakca gizleyen; onu, alfabenin en sefil kelimesi yapan siyasi irade; kokuşmuşluğunun son demini rahat yaşa, ben göremesemde olur, sonunun geldiğini..!

Bu alçaklıkların hesabını soracak yeni nesilin önüne geçemeyeceksin..!

Saygılarımla, CHEHAMO...
Gerçeğe bağlı olma kaygısı her şeyden üstündür...
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir