Kurban kesmek kimlere vaciptir?
Mukim olan, akıl-baliğ, hür ve müslüman erkek ve kadının ihtiyaç eşyasından fazla nisap miktarı, malı veya parası varsa, Kurban bayramı için niyet ederek, belli günlerde, belli bir hayvanı kesmeleri vacip olur. Dinen karı kocadan hangisi zengin ise kurbanı o keser, ikisi zengin ise ikisi de keser, ikisi de fakir ise ikisi de kesmez. Fakir kurban kesmek zorunda değildir ama keserse çok sevap olur.
Kurban, davar [koyun, keçi], sığır [manda, inek, dana, öküz, boğa] veya deveyi, Kurban bayramının ilk üç gününde, kurban niyeti ile kesmek demektir.
Kurban, dünyada vacip vazifesini yerine getirmiş olmak ve ahiretteki sevabına nail olmak için kesilir.
Babanın, çocuğu için, çocuğun malından da kurban kesmesi gerekmez. Deli ile bunak, çocuk hükmündedir. Büyük çocuk ve hanımdan izinsiz, onlar adına kurban kesilmez.
Kurban İbadeti Hanefi Mezhebinde Vacib Diğer Mezheblerde Sünnet-i Müekkede dir..
En son commando tarafından 26-12-2005 11:51 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
1- Fıtra ve kurban nisabına malik olana zengin denir. Bunun fıtra vermesi vacip olur. Mükellef ise, yani akıl, baliğ ve mukim ise, yalnız kendisi için kurban kesmek de vacip olur. Bunun zekat alması haram olur ve fakir olan kadın mahrem akrabasına ve çalışamayan fakir erkek akrabasına yardım etmesi vacip olur.
2- Miras ve mehir malları, nisap hesabına katılır. Nisap miktarı malı teslim aldıktan bir yıl sonra yalnız o yılın zekatı verilir.
3- İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekat nisabı kadar malı veya parası bulunan müslümanın kurban kesmesi vaciptir. Kurban nisabı ve eşyanın kıymeti, altın ve gümüş ile tespit edilir.
4- Kurban nisabı hesabına katılacak malın, ticaret için olması şart olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da lazım değildir. Borçlar alacaklardan ve mevcut maldan çıkarılır. Kalan alacaklar, zekatta olduğu gibi, kurban nisabına dahil edilir.
5- İhtiyaç eşyaları kurban nisabına dahil edilmez. İhtiyaç eşyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl 3 kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşya ve aletler, hizmetçiler, binecek vasıtası, meslek kitapları ve ödeyeceği borçlarıdır. Bu eşyanın mevcut olması şart değildir. Eğer mevcut iseler, zekat, fıtra ve kurban için nisap hesabına katılmazlar.
6- Ticaret için olmayan, ihtiyacından artan eşya, kiradaki evler, evindeki süs eşyası, yere serili olmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyası, sanat ve ticaret aletleri, burada ihtiyaç eşyası sayılmaz. Yani, bunlar kurban nisabına dahil edilir. Hepsi hesaplanınca 96 gr altın değerinde olursa, böyle kimsenin kurban kesmesi vacip olur. Oturduğu ev büyük olsa, ihtiyacından fazla, kullanılmayan odaları olsa, nisaba katılmaz.
7- Kadınların incisi ve her çeşit süs, ziynet eşyası kurban nisabına katılır.
8- Evde kullanılan tabanca, teypler, kasetler, kıymetli dini levhalar, avizeler kurban nisabına dahil edilmez. Bunlar kullanılan eşyadır.
9- Nisap değerinde Mushafı, hadis, fıkıh ve diğer ilim kitapları bulunan kişi, bunları okuyorsa, nisaba dahil etmez. Okumuyorsa, okumayı bilmiyorsa, dahil eder.
10- Evde kullanılmayan eşyalar nisabın üzerinde olursa, kurban kesmek vacip olur. Mesela çeyiz olarak alınan eşyalar, kimin ise, o kurban keser. Baba, çeyiz olarak aldığı halde, kızına hediye etmemişse, çeyiz hâlâ babanın malıdır. Babanın kurban kesmesi gerekir. Hediye etmişse, kızının kesmesi gerekir. Çeyiz nisabı buluyorsa böyledir.
11- Her yıl evdeki 3 kat elbise ihtiyaç eşyasıdır. Fazlası eski de olsa nisaba dahil edilir. Kullanılmayan eski ev eşyaları, kapkacak da, kurban nisabına dahil edilir. (Üç kat elbise demek, üç ceket, üç pantolon, bir palto, üç gömlek, üç atlet, üç don ve bir kazak demektir. Bundan fazla olanlar kurban nisabına katılır.)
12- Bir evi olan kadın, zengin sayılır, içinde otursa da, oturmasa da, kurban kesmesi gerekir. Bir evi olan erkek zengin sayılmaz. Ama hanım için ev nafakadan sayılmaz. Kocası onu bir ev bulup oturtmaya mecburdur. Ama kadının kocası yok ise, oturduğu evi nafakadan sayılır.
13- Biri yazlık, diğeri kışlık iki evi olanın kurban kesmesi gerekir.
14- Kurban kesmenin vacip olmasında, bayramın üçüncü gününe itibar olunur. Bayramın birinci ve ikinci günü, zengin-fakir, mukim-misafir, akıllı-deli olmaya bakılmaz. Bayramın üçüncü günü nisaba malikse, diğer şartlar da varsa kurban kesmek vacip olur.
15- Zengin kimse, elinde parası olmasa da, ödünç alarak veya herhangi bir malını satarak kurban kesip büyük sevaba kavuşmalıdır.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Sual: Kurban nisabının zekat nisabından farkı nedir?CEVAP
İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekat nisabı kadar malı, parası bulunan her hür Müslümanın kurban bayramında kurban kesmesi vacip olur. Kurban nisabı hesabına katılacak malın, zekatta olduğu gibi ticaret için olması ve elinde bir yıl kalmış olması şartı yoktur.
İhtiyaç eşyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşya ve aletler, binecek vasıtası, meslek kitapları ve ödeyeceği borçlarıdır. Bu eşyanın mevcut olması şart değildir. Eğer mevcut iseler nisap hesabına katılmazlar. Ticaret için olmayan, ihtiyacından artan eşya, kiradaki evler, evindeki süs eşyası, yere serili olmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyası, sanat ve ticaret aletleri, burada ihtiyaç eşyası sayılmaz. Bunlar kurban için, nisap hesabına katılır. Oturduğu ev büyük olsa, ihtiyacından fazla, kullanılmayan odaları bile olsa nisaba dahil edilmez.
Sual: Kimlerin kurban kesmesi vacip olur? Kurban ne zamana kadar kesilebilir?
CEVAP
Mukim, akıl-baliğ müslümanın, ihtiyacından fazla nisap miktarı malı veya parası varsa, kurban kesmesi vacip olur. Bayramın birinci ve ikinci günü, zengin-fakir, mukim-misafir, akıllı-deli, baygın-ayık olmaya bakılmaz. 3. günü yukarıdaki şartlar mevcutsa, kurban kesmek vacip olur. Demek ki, bayramın ikinci günü de baliğ olmayıp, 3. günü büluğa erene, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.
Bayramın ilk günü komada iken 3. günü ayılana, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.
Bayramın ilk günü fakirken 3. günü zengin olana diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.
Bayramın ilk günü seferi, 3. günü mukim olana, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.
Bayramın ilk günü, esir iken, 3. günü hür olana, diğer şartlar da varsa, kurban kesmek vacip olur.
Kurban bayramının üçüncü günü fakir olacağını veya sefere çıkacağını bilen kimseye, birinci günü kurban kesmek vacip olmaz. Keserse vacip olarak eda etmiş olur.
Fakir, bayramın ilk günü bir koyun alıp kestikten sonra, 3. günü zengin olsa, iade gerekmez. Vacip yerine gelmiş olur. 3. günü zengin olacağını bilenin de, ilk günü kurban kesmesinde mahzur yoktur.
Bir zengin, bayramın birinci ve ikinci günü kurban kesmeden ölse, kurban borcu ile ölmüş olmaz.
Sual: Akıl baliğ olma yaşı kaçtır? 13 yaşındaki oğluma kurban düşer mi?
CEVAP
Kızlar 9 yaşında, erkekler 12 yaşında büluğa erebilirler. Bazıları gecikebilir. 15 yaşını geçtiği halde ergenliğe ermezse artık o ergen kabul edilir.
Büluğa ermişse ve 96 gram altın veya o kadar parası varsa kurban kesmesi gerekir. Büluğa ermemişse zengin de olsa kurban kesmez.
Sual: Kurban nisabı 96 gr. ama neden bazıları 80 gr. diyor? 80 gr olursa altınlarım nisap miktarını buluyor. Şimdi kurban bana vacip mi oluyor?
CEVAP
Nakli esas almadıkları için yanlış konuşuyorlar. Borçlarınızı düştükten sonra nisap miktarı 96 gramı bulunca kurban size vacip olur.
Sual: Şu anda nisap miktarı malı olmayan ancak Kurban bayramından hemen sonra eline nisap miktarından çok fazla para geçecek kimsenin kurban kesmesi gerekir mi?
CEVAP
Gerekmez. Vacip olması için, bayramın üçüncü günü eline geçmesi gerekir.
Sual: Kıymeti nisabın üstünde olan bir arsam var. Kurban kesmem gerekir mi?
CEVAP
Kurban kesmeniz gerekmez
Sual: Nisabı aşan alacağım var ama alamıyorum. Başka da param yok. Kurban kesmem vacip mi?
CEVAP
Alacaklar zekatta olduğu gibi nisaba dahil edilir, fakat elinde parası olmayan kesmez.
Sual: İçinde oturduğum bir evim, bir binek otomobilim, borsada hisse senetlerim var. Borçlarım da var. Bu durumda kurban kesmem vacip oluyor mu?CEVAP
Bir ev ve araba nisaba dahil edilmez. Borçlarınız mevcut paranızdan ve hisse senetlerinizden çıkarılır, geriye nisap kadar paranız kalırsa kurban kesmeniz gerekir.
Sual: Ne zaman verileceğini bilmediğim beş on milyar alacağım var. Borcum yok. Bu alacağımı nisap hesabıma katacak mıyım, zekatını verecek miyim, kurban kesecek miyim?
CEVAP
Senetli veya inkâr edilmeyen alacaklar, iflas edende ve fakirde de olsa, nisaba katılır. Ele geçince, geçmiş yılların zekatı da verilir. Eğer kurban kesecek kadar paranız varsa, kurban kesersiniz.
Sual: Kurban bayramına tekabül eden ama bayram tatil olduğu için bayramdan sonra ödenmesi gereken elektrik, telefon, su vb... paraların tutarı cebimizde iken bunları da kurban nisabına dahil edecek miyiz?CEVAP
O paraları hesaba katmazsınız. Çünkü o paraları bayramdan sonra vereceksiniz. Yani o para sizde emanet gibi durmaktadır. O paralardan fazla nisap miktarı kadar parası olanın kurban kesmesi vacip olur.
Sual: Benim borcum var. Ancak borcumun karşılığı elimde para da var. Bu miktar nisap miktarını aşıyor. Borcu düşersem nisap miktarını bulmuyor. Kurban kesecek miyim?CEVAP
Borcu olan önce borcunu öder, kalan miktar nisap miktarını bulmuyorsa kurban kesmez.
Sual: Ayda elime 600 milyon civarında bir para geçiyor. Eşim de 350 milyon alıyor. 225 milyon ev kiramız var. Arabamızın taksiti, diğer taksit ve ödemelerde 500 milyonu buluyor. Kenarda 550 $ birikmişimiz var. Kurban bize vacip olur mu?
CEVAP
Aylığın az veya çok olmasının hiç önemi yoktur, adam ayda bir milyar alır, harcar elinde para kalmaz zekat da vermez kurban da kesmez. 100 milyon alan birinin elinde ise 96 gram altın değerinde para veya bileziği olur, borcu olmaz, zengin olduğu için hem zekat verir hem de kurban keser.
İkinci bir husus, kadın erkek dinen birbirinden ayrıdır, herkesin kazancı kendinedir. Diyelim ki hanımınızın 100 gram altını varsa, borcu yoksa dinen zengindir, zekat verir ve kurban keser.
Bayram günü borçlarını mevcut paradan çıkarırsın, geriye elinde nisap kadar paran kalırsa zenginsin demektir kurban kesersin. Hanım da aynısını yapar. Bayramda elinde nisap miktarı para ve altını varsa zengindir.
Sual: Alacağım var ama elimde para yok. Alacağım olan şahısa desem ki, (diyelim bir hayvan 100 milyon lira) benim için beş tane kurban kes, yarım milyarı da hesabımdan düş. Bu caiz olur mu?
CEVAP
Evet caiz olur. Hatta hiç alacağınız olmasa, benim için bir kurban kes deseniz, o da kesse vacip sevabına kavuşursunuz. Zekat verirken de böyledir. Birini vekil etseniz, benim için şu kadar zekat ver deseniz o da verse, zekatınız verilmiş olur. Para vermekle ilgisi yok. Yani vekil kendi parasından verebilir. Vekil kendi parası ile kurban kesebilir. Daha sonra isterse sizden para alabilir veya hediye de edebilir.
Sual: 96 gr. altını olan kişinin borcu varsa vacip kurban mı kesmeli yoksa akika borcunu mu ödemeli?CEVAP
Akika borç değildir, kesilmesi müstehaptır, yani kesilmese de olur. Kurban vaciptir. Fakat borcu olan, borcunu çıkardıktan sonra nisabı bulmazsa, kurban kesmesi gerekmez. Nisabı bulursa kesmesi vacip olur.
Sual: Almanya’da yaşayan ve zengin hükmüne giren şahıs, fiyat olarak daha ucuza gelen bir yerdeki piyasaya göre kurbanını vekaletle orada kestirebilir mi?CEVAP
Önemli olan fiyatı değil, kurbanın kesilmesidir. Bedava alıp kesse yine kurban borcu ödenmiş olur.
Sual: Zekat borcu olan bir insan muhakkak kurban kesmesi lazımmış doğru mu, böyle bir şey var mı?
CEVAP
Zekat borcu olan önce zekat borcunu vermesi farz. Belki siz yanlış anladınız, zekat verecek kadar zengin olan kurban keser demişlerdir.
Sual: 120 gr. altınım var, borcum yok, gelirim yok. Ne yapmam lazım?CEVAP
Kurban vacip olur. Bir miktar altın satıp kurban kesmek lazım.
Sual: Altını olan bir kişinin zekatını verdiği taktirde kurban kesmesi de gerekir mi?
CEVAP
Zekat ayrı, kurban ayrı. Altın hem kurban nisabına dahil edilir hem de zekat nisabına. Yani nisabı buluyorsa, hem zekat vereceksiniz, hem de kurban keseceksiniz.
Sual: Kurban kesildiği zaman kesilen kurbanın kanı, kesenin veya aile efradından birinin anlına, yeni alınan arabaya vb. yerlere sürülüyor, bunun hükmü nedir?CEVAP
Kan hiçbir yere sürülmez. İbadet niyetiyle yapılıyorsa bid’at olur, haram olur.
Sual: Horoz kurban edeceğim diyen ne yapar?
CEVAP
Horoz kurban olmaz. Horoz adamak caizdir. Eti fakirlere verilir.
Sual: Bayrama iki ay kala kurban alan, kurbanın sütünü içmesi caiz mi?
CEVAP
Kurban etmek niyetiyle alınan hayvanın sütü içilmez, fakire verilir.
Sual: Kurbanlığın bayramdan önce yavrusu olsa, bunu ne yapmak lazımdır?
CEVAP
Kurbanın sütü, yünü gibi yavrusu da fakirlere sadaka olarak verilir. Satın alındıktan itibaren, kurbanlık hayvanın yününden, sütünden istifade caiz değildir.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Cenab-ı Hakk'ın dostu olma şerefiyle şereflenmiş bir peygamber olan İbrahim (a.s.) bir adakta bulunmuş, bir oğlu olduğu takdirde onu Allah'a kurban edeceğini adamıştı. Aradan geçen zaman içerisinde oğulları olmuş ama o, adağını nasılsa unutmuştu. Rüyada oğlunu kurban ediyor görmüş ve irkilmişti. Hz. İbrahim bu rüyayı üç ayrı gece görmüştür. Peygamberlerin rüyası vahiy olduğu gibi onlar tarafından yapılan tabirleri de vahiydir. İbrahim a.s. da rüyasını, oğlunu kurban etmesi gerektiği şeklinde tabir etmiş ve böylece bu tabir de vahiy olmuştur. Artık Hz. İbrahim'in bu vahyi yerine getirmesi gerekiyordu.
Elbette bu çok zordu ama Allah'tan aldığı vahye uymaması daha zordu. İbrahim a.s büyük bir imtihan karşısında olduğunu anladı. Hiç tereddüt etmeden Allah'a teslim oldu ve durumu oğlu İsmail aleyhi's-selâm'a açmaya karar verdi.
Şimdi konu ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'in açıklamalarını dinleyelim: Allah Teala buyuruyor:
"İbrahim 'Ey Rabbim, bana iyilerden (bir oğul) ihsan et' dedi. Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Oğlu yanında koşacak çağa gelince, 'Ey oğlum, ben seni rüyamda boğazladığımı gôrüyorum, bir düşün, ne dersin ?' dedi. (İsmail) Babacığım, sana ne emrolunuyorsa yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.' dedi. Her ikisi de Allah'a teslim oldular (Allah'ın emrine boyun eğdiler). İbrahim, oğlunu şakağı üzerine yatırdı. Biz de ona şöyle seslendik: 'Ey İbrahim, rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı.' Dedik ve ona (İsmail'e karşılık ) büyük bir kurbanlık fidye verdik. Kendisine sonradan gelenler için de iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İbrahim'e. İşte biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Çünkü 0, bizim mümin kullarımızdandır." (1)
Görülüyor ki, Kur'an da Hz. İbrahim'in gördüğü rüyanın vahiy olduğunu teyit etmiştir. Çünkü Cenâb-ı Hak kendisine seslenirken: "Ey İbrahim, gördüğün rüyaya gerçekten sadakat gösterdin." buyurmuştur.
İbrahim a.s, Allah'ın emrine boyun eğerek oğlunu kurban etmek üzere şakağı üzerine yatırınca Cenab-ı Hak, İsmail'in yerine bir koyun kurban etmesini emretmiştir. Bu, Allah'ın insanlığa büyük bir lütfudur. Allah, insanları Hz. İbrahim'in aracılığı ile insanı kurban etmekten korumuş olmasaydı muhtemelen insanlar, insan kurban etme, gibi korkunç bir geleneğe sahip olabilirdi ve insanları bu korkunç gelenekten kimse de kurtaramazdı.
İbrahim a.s oğlu yerine Cenâb-ı Hakk'ın kendisine gönderdiği koçu kurban etmiştir. Böylece kurban Hz. İbrahim'den sünnet olarak bize intikal etmiştir.
Kurban, insanın Allah'a yaklaşmasına ve O'nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. "Kurban"kelimesinde bu mana vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim (a.s.) gibi Allah'a ve O'nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O'nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur.
Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her şeyde esas olan iyi niyettir. Kurbanda da böyledir, iyi niyet ve ihlas esastır. Bakınız, bu konuda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
"Onların (kurbanların ) ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır. Fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır.'' (2) Esasen Allah Teâla ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder. Maide suresindeki şu ayet-i kerimeler bu konuyu bir örnek vererek açıklıyor. Allah Tealâ buyuruyor.
"(Ey Muhammed) Onlara Adem'in iki oğlu ile ilgili haberi hakkıyle oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti (Kurbanı kabul edilmeyen ötekine).
-Seni öldüreceğim, demişti. Diğeri ise :
- Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder, dedi ve devam etti : "Allah'a yemin ederim ki sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.'' dedi. (3)
Görülüyor ki, kurban kesenlerden biri iyi niyeti ve Allah'tan korkması sebebiyle sunduğu kurban kabul görmüş, diğeri ise kötü niyeti sebebiyle kurbanı kabul edilmemiştir.
Sevgili Peygamberimiz de bu konuda şöyle buyurmuştur :
"Amellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur.''(4)
Kurban, İslâm'daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın bir başka örneğidir. Her gün dünyada sayısız hayvan kesilir ve bundan çoğunlukla varlıklı kimseler yararlanır. Halbuki kurban bayramında kesilen kurbanlardan daha çok yoksullar ve hayır kurumları istifade eder.
Kurban Bir İbadet midir Yoksa Gelenek midir?
Kurban bir gelenek değil, kitap ve sünnetle meşrûiyeti sabit olan bir ibadettir. Kurban da zekat gibi Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
"Kurbanlık deve ve sığırlar, Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O halde onları ön ayaklarından biri bağlı olduğu halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit onların etlerinden yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, şükredesiniz."(5)
Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Ademoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin."(6)
Peygamberimiz kurbanı tavsiye ederlerken kendileri bizzat kurban keserek de örnek olmuşlardır. Müslim'in rivayetine göre Enes (r.a.) şöyle demiştir :
"Allah'ın Resûlü, beyaz renkli iki koç kurban ederdi." (7)
Kurbanın hükmü (yani vacip mi sünnet mi olduğu) hakkındaki bu farklı görüş ve içtihatlar sebebiyle; bir kimsenin zekât, hac, sadaka-i fıtır, ve kurban borcu olduğu halde vefat edip bu borçlarının ödenmesi için malının üçte birini vasiyet etse (ki ancak malının üçte birini vasiyet etmeye mezundur) malının üçte biri yeterse borçlarının tamamı ödenir. Malının üçte biri borçlarını ödemeye yetmediği takdirde önce zekât borcu ödenir. Çünkü borçların içerisinden önemli olanı zekâttır. Bu borcu ödendikten sonra malı artarsa haccı yaptırılır. Bundan sonra sadaka-i fıtır borcu ödenir. Daha sonra da malı kalırsa kurban borcu ödenir.
Kurban Kimlere Borçtur?
Kurban, mukim olan ve sadaka-i fıtır nisabına malik olan her kadın ve erkek müslümana vaciptir.
Bu tariften şu anlaşılıyor: Müslüman olmayan, seferde bulunan müslümana ve fakir olana kurban vacip değildir.
Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer seferde bulunduklarında kurban kesmemişlerdir. Şayet seferde olan kimse kurban kesmek isterse, kurban kendisine vacip olduğu için değil, nafile olarak kesebilir, kesmediği takdirde sorumlu olmaz.
İmam Azam Ebû Hanife ile Ebû Yusuf'a göre kurbanın vacip olmasında akıl ve erginlik çağına gelmiş olma şart değildir. Yani zengin olan çocuğun ve delinin mallarından babaları veya vasileri kurban keserler. Bu kurbanlardan sadece kendileri yiyebilir, başkaları yiyemez.
İmam Muhammed ile İmam Züfer'e göre kurbanın vacip olması için akı1 ve erginlik çağına gelmiş olma şarttır. Bu itibarla zengin olan çocuklarla deli olanların mallarından kurban kesilmez. (13) Fetvâ da bu görüşe göredir, yani zengin de olsalar çocuklarla delilerin kurban kesmesi gerekmez. (14)
Zenginliğin Ölçüsü
Herhangi mali bir ibadetin borç olması için ön görülen zenginlik ölçüsü 'Nisap' kelimesi ile ifade edilmektedir.
Kurban nisabı, kişinin temel ihtiyaçları olan oturacak evi, evinin yeter derecede eşyası, binek için olan hayvanı, üç kat elbisesi, kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bir yıllık nafakalarından ve borcundan fazla 80, 18 gr. altın veya bunun kıymeti para ve eşyaya malik olan kimse kurban kesecek kadar zengin demektir. Bu kimseye yılda bir defa kurban günlerinde kurban kesmek vacip olur.
Bu ölçü aynı zamanda zekat için de geçerlidir. Ancak zekat nisabında malının artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmiş bulunması şarttır.
Kurban nisabında bunlar aranmaz. Kurban kesme günlerinde zengin olan kimseye kurban kesmek vacip olur.
Hangi Hayvanlar Kurban Edilir?
Kurban edilecek hayvanlar; koyun, keçi, deve, sığır ve mandadır.
Bu hayvanlardan devenin 5, sığır ile mandanın 2 ve koyun ile keçinin 1 yaşını doldurmuş olmaları gerekir. Ancak koyunlar altı ayı tamamladıkları halde bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olurlarsa bunlar da kurban edilebilir.
Bir koyun veya keçiyi ancak bir kişi kurban edebilir. Fakat sığır, manda ve deve yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban edilebilir. Ortakların tek veya çift olmalarında bir sakınca yoktur.
Ortakların hepsi ibadet niyetiyle katılmak durumundadır. Meselâ ortaklardan biri vacip olan kurbanı, diğeri adak kurbanı, bir diğeri de nafile kurbanı niyet edebilir. Çünkü hepsinin niyeti ibadettir. Fakat ortaklardan biri her hangi bir ibadet değil de et kasdiyle katılmış olsa bu sahih olmaz, diğerleri de niyet etmiş oldukları kurbanı kesmiş, sayılmazlar.
Hangi Ayıplar Hayvanın Kurban Olmasına Mani Olur?
Bilindiği üzere kurban bir ibadettir. Bunun için kurbanlık hayvanların kusursuz olmaları esastır. Her kusur olmasa da bazı kusurlar kurbana manidir. Bu kusurlar kısaca şunlardır:
-İki veya bir gözü kör olan,
-Aşırı derecede zayıf olan,
-Kesim yerine yürüyerek gidemeyecek derecede aksak olan,
-Kulağının, kuyruğunun veya tenasül organının üçte birinden fazlası gitmiş olan,
-Dişlerinin yarıdan fazlası düşmüş olan,
-Doğuştan kulağı ve tenasül organı olmayan,
-Koyun ve keçide bir, sığırda iki memesi kurumuş olan,
-Burnu kesilmiş olan,
-Dilinin çoğu kesilmiş olan,
-Ölüm derecesinde hasta olan.
Böyle kusuru olan hayvanları kurban etmek câiz değildir. Bunun için kurbanlık satın alınırken kusurlu olup olmadığına dikkat etmek gerekir.
Kurban, bayram namazı kılınan yerlerde namazdan sonra olmak üzere bayramın ilk üç günüdür. (Şafiîlerde dördüncü günü de olabilir.)
Arefe günü veya bayramın ilk üç gününden sonra kurban kesmek, kurban olmaz. Peygamberimiz buyuruyor :
"Bu günümüzde yapacağımız ilk şey bayram namazı kılmaktır. Sonra evlerinize dönüp kurban kesmek olacaktır. Her kim böyle yaparsa sünnetimize uygun iş yapmış olur. Kim önce kurban keserse o da ancak ailesine bir et sunmuş olur, bu kestiği kurban olmaz.''(15)
Kurbanın Bedelini Yoksullara Vermekle Kurban Kesilmiş Olur mu?
Bazı kimseler hemen her yı1 kurban bayramında bu soruyu sorarlar: Hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini yoksullara vermekle kurban kesilmiş olur mu? Kurbanın rüknü, kurban edilmesi câiz olan hayvanlardan birini kesmek olduğundan, hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini yoksula vermekle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz, bu ancak sadaka olur.
Yalnız kurban kendisine vacip olan kimse satın aldığı kurbanı her hangi bir sebeble kurban günlerinde kesmez veya hiç kurban satın almaz ise kurban günleri geçtikten sonra, bu kimse kurbanlık hayvanının kıymetini fakirlere sadaka olarak verir. Satın alıp kesmediği kurbanını ise canlı olarak fakire verir. Kurban günleri geçtikten sonra daha önce satın alınmış kurbanlık artık kesilmez.
Kurbanı kesebiliyorsa kendisi keser. Çünkü bu bir ibadettir. Onu, kişinin kendisinin yapması, başkasına vekâlet vermesinden daha faziletli ve sevaptır. Peygamberimiz vedâ haccında yüz deve kurban etmiş, bunların altmış üç tanesini bizzat kendileri kesmiş, kalanlarını da Hz. Ali'ye vekâlet vererek kestirmiştir.(16) Şayet kendisi kesemiyorsa o takdirde ehil olan birisine vekâlet vermek suretiyle kestirir ve kendisi de orada hazır bulunur. Peygamberimiz kızı Hz. Fâtıma'ya :
"Kurbanın kesilirken orada hazır bulun. Zira işlemiş olduğun her günah, kurbanın kanından ilk damlası yere düştüğünde, bağışlanır" (17) buyurmuştur.
Az önce de söylediğimiz gibi, kesebiliyorsa kendisi, kesemiyorsa ehil olan birisine kestirmelidir. Hayvan kesmede ehil olmayan yani bunu beceremeyen kimseler, hayvana eziyet ederler ki, bu haramdır, günahtır. Bir ibadet yapılırken günah işlenmez.
Hemen her yıl kurban bayramı günlerinde televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler, seyredenlere büyük rahatsızlık vermektedir. Bu görüntülerin ortadan kalkması, kurbanların ehil olan kimseler tarafından kesilmesine bağlıdır. Ehil kimse bulamayanlar kurbanlarını mezbahalarda kestirmelidirler.
Yurtdışında bulunanlardan kurbanlarını memleketlerinde kestirmek isteyenler, bir tanıdıklarına vekâlet vermek suretiyle kurbanlarını kestirebilirler. Böyle yaptıkları takdirde hem kurbanları kesilmiş, hem de daha iyi değerlendirilmiş olur.
Kurban Nasıl Kesilir?
Hayvan incitilmeden kesilecek yere götürülür. Devenin dışındakiler kıbleye karşı sol tarafları üzerine yavaşça yatırılır. Kolaylık olması için üç ayağı da bağlanır. Sonra kesecek olan:
"Allahü ekber, Allahü ekber, lâ İlâhe illallahü vellahü ekber, Allahü ekber ve Lillahilhamd. Bismillâhi Allahü ekber'' der, ara vermeden büyük ve keskin bir bıçakla keser.
Sadece "Bismillâhi Allahü ekber'' diye kesse de olur.
Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için, hayvanın yemek ve nefes boruları ile iki şah damarının kesilmesi gerekir.
Kurban kesildikten sonra sahibi, Allah rızası için iki rekat namaz kılar, sonra da dua ederek Cenâb-ı Hak'tan dileklerde bulunur.
Kurban Etinin Taksimi
Deve ve sığır gibi hayvanlar ortaklaşa kurban edildiğinde etleri ortaklar arasında tahmini olarak değil, tartılarak taksim edilir. Ancak bir ailenin fertleri için kurban edilen hayvanın etini taksim etmek gerekmez. Bunun gibi ortaklaşa kurban kesenler kurban etini tamamen yoksullara veya bir hayır kurumuna verecek olurlarsa yine kurban etini taksim etmeleri gerekmez.
Kurban etinin hepsini yoksullara sadaka olarak dağıtmak veya kendisi ve çoluk çocuğu için alıkoymak caiz ise de, en uygun olanı, kurban etini üçe taksim edip, birini kurban kesmeyen yoksullara sadaka olarak dağıtmak, bir bölümünü de akraba, tanıdık ve komşulara ikram etmek, birini de kendi çoluk çocuğu ile yemektir.
Kurban etinden müslüman olmayan komşulara da vermek caizdir.
Şayet kurban kesen kimsenin çoluk çocuğu kalabalık ve hali vakti de çok iyi değilse bu takdirde kurban etini sadaka ve hediye olarak dağıtmayıp, tamamını çoluk çocuğu için alıkoyması daha uygun olur. Çünkü kan akıtmakla kurban vecibesi yerine getirilmiştir.
Bayram
Peygamberimizin Mekke'den Medine'ye hicretlerinin ikinci yılında meşru kılınmıştır.
Peygamberimiz Medine'ye hicret buyurduklarında Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz: "Bu günler ne oluyor?" diye sorduğunda, onlar "Biz cahiliyette bu günlerde oynayıp eğlenirdik.'' dediler. Bunun üzerine peygamberimiz : "Bunların yerine Allah Teâla size daha hayırlı iki gün verdi: Ramazan bayramı, kurban bayramı" (18 ) buyurdu. Ramazan bayramı namazı gibi kurban bayramı namazı da vaciptir ve Cuma namazının şartlarına tabidir. Yani Cuma namazını kılmakla yükümlü olanlar, bayram namazını kılmakla da yükümlüdürler. Ancak Cuma namazı farz, bayram namazı ise vaciptir.
Bayram namazı
Güneş doğduktan ve kerahet vakti çıktıktan sonra, öğleye kadar kılınır. Herhangi bir sebeple ilk günü kılınamazsa ertesi günü kılınır. Bayram namazı Cuma namazı gibi ancak cemaatle kılınır. İki rekattır. Şöyle niyet edilir:
"Niyet ettim Allah rızası için kurban bayram namazını kılmaya, uydum imama.'' Bundan sonra tekbir alınır. Birinci rekatta "Süphaneke" okunur. Sonra imam açıktan, cemaat tarafından da gizlice üç defa "Allahü ekber" diye tekbir alınır. İlk iki tekbirde eller yukarı kaldırılır, sonra yanlara salıverilir. Üçüncü tekbirin peşinden eller yanlara salıverilmeyip bağlanır. İmam Fatiha ve sure okur; cemaat dinler. Sonra diğer namazlarda olduğu gibi rukû ve secde yapılır. İkinci rekata kalkıldığında imam önce Fatiha ve sûre okur. Sonra birinci rekatta olduğu gibi üç defa tekbir alınır. Her üç tekbirde de eller yukarı kaldırılıp yanlara salıverilir. Dördüncü tekbir ile rukûa gidilir ve secdeler yapılarak oturulur, tehiyyât ve salli barik okunur, sonra selâm verilir.
Bayram Gecesi ve Günlerinde Yapılması Müstehap Olan Şeyler
a) Bayram gecelerini dua ve ibadetle ihya etmek, kaza namazı kılmak, Kur'an okumak ve Allah Teâlâ'dan af ve mağfiret dilemek. Çünkü duaların makbul olduğu gecelerden birisi de bayram geceleridir. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Ramazan ve kurban bayramı gecelerini, sevabını umarak ibadetle geçiren kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü gün ölmez."(l9)
b) Bayram sabahı erken kalkarak yıkanıp temizlendikten sonra namaza gitmek.
c) Güzel koku sürünmek.
d) Temiz ve yeni elbise giyinmek.
e) Gücü yetiyorsa namaza yürüyerek gitmek.
f) Güler yüzlü ve sevinçli görünmek.
g) Yoksullara çokça sadaka vermek.
h) Bayram namazına giderken yolda tekbir getirmek.
i) Kurban kesecekse kurban etinden yiyinceye kadar oruç tutuyormuş gibi bir şey yiyip içmemek.
j) Kurban etinden iftar etmek. Çünkü peygamberimiz böyle yaparlardı.
k) Çoluk çocuğuna bolluk göstermek.
Bütün bunlar bayramda yapılması müstehap olan işlerdir.
Bayram günleri sevinç günleridir. Bu günlerde sevinçli ve güler yüzlü görünmek tavsiye edilmiştir.
Bu itibarla bayramın toplum hayatımızda üstün yeri ve değeri vardır. Bayram günleri toplum şuuru bütünleşir. Toplum fertleri birbirleriyle sevinip kaynaşır. Hayatın bitmek tükenmek bilmeyen sıkıntıları içinde bunalan, bitkin ve yorgun hale gelen insanları bayramlar dinçleştirir ve çalışma azimlerini artırır.
Bu günlerde akraba ve komşularımızla olan ilişkilerimiz kuvvetlenir, birlik ve kardeşliğimiz güçlenir. Bayram sabahı camilerimizi dolduran kalabalıkların hep birlikte ve içtenlikle yüce Allah'a yönelmeleri, O'ndan af ve bağış dilemeleri ayrı bir önem taşır. Çünkü böyle bir amaçla bir araya gelen, aynı iman ve heyecanı taşıyan toplulukları yüce Allah'ın rahmeti kuşatır ve onları affeder.
Bu günlerde annemizin-babamızın ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Dinimizde Allah'a ibadetten sonra anne ve babaya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı "öf" demek dahi yasaklanmıştır. Akraba ve komşularla tebrikleşerek, karşılıklı sevgi ve saygı duyguları aktarılmalı, karşılaştığımız herkesle selâmlaşarak tebrikleşmeliyiz. Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını sormalı ve gönüllerini almalıyız. Hastahanelerde ve evlerde yatan hastaları görmeli, şifa dileklerimizi sunmalıyız. Yetimlerle ve kimsesiz çocuklarla ilgilenip onları okşamalı ve onlara anne ve baba gibi davranmalıyız. Çevremizdeki yoksullara ve bakıma muhtaç çocuklara yardım ellerimizi uzatmalı, onların da bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız.
Bizden hayır dua bekleyen ölülerimizin mezarlarına giderek onlara dua etmeli, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmalıyız. Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız. Her zaman olduğu gibi bayram günlerinde de İslâm'ın emrettiği şekilde çevremizdeki insanlara iyi davranmalı, incitici ve zarar verici davranışlardan sakınmalıyız. Bütün bunlar, toplumu oluşturan fertleri birbirleriyle kaynaştırarak milli birliğin sağlanmasında ve toplumu rahatsız eden ayrılık ve düşmanlıkların yok olmasında etkili olur. Bu duygularla hepinizin kurban bayramını tebrik ediyor, daha nice bayramlara sağlıkla, huzurla erişmemizi Cenâb-ı Hak'tan diliyorum. Mübarek bayramın ülkemize, İslâm alemine ve bütün insanlığa iyilik ve hayırlar getirmesini diliyorum. Cenâb-ı Hak yaptığımız ibadetleri ve keseceğimiz kurbanları rızasına muvafık eylesin ve bizi kendisine ibadetten ayırmasın. Amin.
1- Saffât, 100-111.
2- Hacc, 37.
3- Maide, 27-28.
4- Buharî, Bedülvahiy, 1.
5- Hacc, 36.
6- Tirmizî, Adâhî, 1; İbn Mâce, Adâhî, 3.
7- Müslim, Adâhî 3, İbn Mâce, Adâhî, 2.
8- Kevser, 2.
9- İbn Mâce, Adâhî, 2.
10- Mebsût, c. 12, s. 8, Neylülevtar, c. 5, s. 126.
11-Müslim, Adâhî, 7.
12- Ahmed b. Hanbel.
13- Bedayiu's-sanayi, Beyrut, 1974, c. 5, s. 64.
14- Reddülmuhtar, c. 5, s. 309.
15- Buhari, Adâhî, 1.
16- Müslim, Hac, 19.
17- Et-Tergib ve't-Terhîb, Beyrut, 1968, c. 2, s. 154.
18- Ebû Davût, Salat, 245.
19- Mecmeu'zevâid, Beyrut, 1967, c. 2, s. 198.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kurban keserken nelere dikkat edilmelidir?
Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet verilmemelidir. Hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir. Ayrıca, çevre temizliği ve ekolojik dengenin korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Kurban kesimi esnasında, psikolojik açıdan etkilenmemeleri için çocukların kesim mahallinden uzak tutulmalarına dikkat edilmelidir. Aynı şekilde, hayvanların diğerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına özen gösterilmelidir.
Taksitle kurban alınabilir mi ?
Kişi, mülkiyetinde bulunan ve kurbanlık vasfını taşıyan hayvanı, kurban olarak kesebilir. Bu itibarla ister peşin ister taksitle olsun satın aldığı hayvan kişinin mülkiyetine geçtiğinden, bu hayvanın kurban edilmesinde sakınca yoktur.
Kurbanlık seçiminde dikkat edilecek hususlar
Satın alınacak hayvanın Veteriner Sağlık raporu ve Menşei Şehadetnamesi bulunmalı.
Kurbanlık olacak koyun ve keçiler, 1 yaşından küçük olmamalı. Ancak, annesi büyüklüğünde olmak şartıyla 6 aylıktan büyük hayvanlar da kurban edilebilir.
Sığırlar en az 2 yaşında olmalı.
Kurbanlık hayvanın, bir veya iki gözü kör, kulakları kopuk, bir veya iki boynuzu kökünden kırık, kuyruğunun yarısı kopmuş veya doğuştan kuyruksuz, dişlerinin çoğu dökük, meme başları kopuk, yürüyemeyecek kadar topallığı olamamalı.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]