Gittin,Git...

Aşk ve sevgi sözleri, sevgiliye haykırışlar.
Kullanıcı avatarı
sTePHaN_pAtRicK
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 445
Kayıt: 26-09-2004 19:56
Konum: İstanbuL

Mesaj gönderen sTePHaN_pAtRicK »

Çözemediğin açık..
[color=black][b][size=117] †öLüM bUySa,TaNRıM BuYSa YaŞaMaK,SiL aLnıMDaN YaZDıĞıN bU YaZGıYı,yA BiR yErE ÇıKSıN ArTıK bU SoKaK,yA Da öLDüR İçiMDeKi TaNRıYı..! †[/size][/b][/color]
Kullanıcı avatarı
Shera...
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 185
Kayıt: 22-10-2004 20:19
Konum: Yağmurdan...
İletişim:

...

Mesaj gönderen Shera... »

Bedel ödemeyi göze alanlar, yelkenleri atlastan gemilerle, arkalarinda
külden köprüler birakarak, meçhul bir istikbale dogru dümen kirarlar....
Yikilan sirat köprüsüdür....

Geçer ve orada kalirsiniz:

cennetse cennet, cehennemse cehennem...

Dönüsü yoktur....

Kod: Tümünü seç

Can Dündar... 
[color=red][i][b]"SöZüMKi TeK SaNa GeÇMeZ CeLLaDıMSıN EY ZaMaN..."[/b][/i][/color]
Kullanıcı avatarı
pıssa
Lover of TurkiyeForum
Lover of TurkiyeForum
Mesajlar: 856
Kayıt: 16-09-2004 14:12

Mesaj gönderen pıssa »

dönüşü olmayan yollar
ne kadar zorlar
Yerine sevemedim ki...
Kullanıcı avatarı
Shera...
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 185
Kayıt: 22-10-2004 20:19
Konum: Yağmurdan...
İletişim:

...

Mesaj gönderen Shera... »

Parmaklarıma sığdıramazken ben
Bu yağmurun ağırlığını..
Şimdi düşünüyorum..Tahmin etmişmiydi hiç yüreğimiz..
Bir serüven bu kadar uzun sürer?

...
[color=red][i][b]"SöZüMKi TeK SaNa GeÇMeZ CeLLaDıMSıN EY ZaMaN..."[/b][/i][/color]
Kullanıcı avatarı
amyyy
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1270
Kayıt: 30-08-2004 10:12
Konum: evden ;Pp

Mesaj gönderen amyyy »

ONU ÇOK SEVİYORDU !..

Kabus dolu bir gecenin sabahında başlamıştı her şey... Ortalık sakin

olmasına sakindi ama beynindeki sorular ne olacaktı? Kim verecekti

kurduğu

onca hayali bir seferde siliveren o korkunç kabusların hesabını? Bütün

yaşadıklarının suçlusu kimdi? Acaba kendisi miydi yoksa bir başkası mı?

Aklı

o kadar karışıktı ki ne yapacağını bilmiyor, bir mahkum edasıyla odanın

duvarları arasında volta atıp duruyordu. Belki de mahkumun ta

kendisiydi

aslında ama kendini yargılamaya cesareti var mıydı ki? Peki kim

yargılardı

böylesine karmaşık bir kişiliği? Acaba suçlu muydu yoksa masum mu?

Ortada

bir suç var mıydı gerçekten? Kendisini tanıyamıyordu artık... Kimdi,

kimin

nesiydi? Sorular, sorular, sorular... Cevaplanmayı bekleyen onlarca

soru

karmaşık hislerle dolu karanlık düşünceler deryası içinde yüzerken

nasıl

rahat edebilirdi? Aklına sorudan başka bir şey de gelmiyordu zaten...

Cevapsız sorulardan başka hiçbir şey...



Ne zaman bunalsa içini kağıtlara dökerdi, bu sefer de öyle yapacaktı...

Oturdu sandalyesine ve yazmaya başladı. Kelimeler birbirini kovalıyor,

içindekileri bir çırpıda kağıda döküyordu... İşte bu dört dörtlük

damladı

kağıda dolma kaleminin ucundan:



Korkunç bir gecenin sakin sabahındayım

Yalnızım odamda, sensiz deryalardayım

Issız bir ada görüyorum çok uzaklarda

Gitmek istiyorum lakin rüyalardayım...



Gözlerini görüyorum odamın duvarında

Dalıyorum yine korkunç bir kâbusa

Seni benden ayıran o garip çığlığa

Lanet ediyorum lakin rüyalardayım...



Uyanıyorum bir ara kan ter içinde;

Sanki odam daralıyor, ufalıyor gitgide...

Biliyorum sevmek kolay, yaşamaksa işkence;

Dokunduğunu hissediyorum lakin rüyalardayım...



Rüyalardayım ben, rüyalardayım;

Sensiz geçen günlerde derin duygulardayım

Ağlıyorum, yalvarıyorum ölmek için;

Sana koşmak istiyorum lakin rüyalardayım...



Ayrılmışlardı. Yaşanmış onca güzel hatıranın ardından hiçbir şey

olmamışçasına bir çırpıda ayrılmak ne demekti? Kolay mıydı yedikleri

kağıt

helvaları, gittikleri yerleri, tuttukları balıkları unutabilmek? Kolay

mıydı

yaşlar süzülürken yanaklarından gülmeye çalışmak? Düşünmek istemiyordu

artık... Artık her şeyi unutmak istiyordu ama olmuyordu işte,

yapamıyordu

ki!.. Sanki içinde daima canlı kalacak sıcak bir duygu vardı. Bu duygu

aşk

olamazdı. Olsa olsa sevgiydi bu; dünyanın en üstün duygusuydu...

Öylesine

ağır basıyordu ki bu duygu, öylesine yakıyordu ki içini, ne yapacağını

bilemiyor, deliler gibi düşünüyor, düşünüyor, düşünüyordu... Ortada

hiçbir

neden yokken nasıl ayrılmışlardı? Aptalca bir inat uğruna bunca

zamandır

paylaşılan o güzel duyguları nasıl da feda etmişlerdi... Telefona

sarıldı.

Aklında kalan tek numarayı, onun numarasını tuşlarken telefona, neler

konuşacağını planlıyordu. Telefondaki “Alo!” sesini duyunca tüm

cesaretini

yitireceğini nereden bilebilirdi? Her şey iyiye gideceğine daha da

kötüye

gidiyordu. Cesaretini toplayacağı yerde bir tavuk gibi korkakça

davranıyor

ve bundan utanç duyuyordu. Telefonu kapattı. Hayır, bütün suç

kendisinin

değildi. Uykusuz kaldığı üç gün boyunca verebildiği tek karar buydu.

Suçu

beraberce işlemişlerdi, beraberliklerinin bitmesine izin

vermeyeceklerini

söyleyerek yemin eden iki kişinin böylesine gereksiz bir inatla

birbirinden

kaçmalarının suçlusu elbette ki yalnız kendisi olamazdı. O da

kaçmasaydı.

Hayallerini kurdukları o güzel dünyaya vurmasaydı tekmeyi. Olmuyordu

işte!

İnadını sürdürmeyi bırakması gerekiyordu. Belki de aşkın gurur

dinlemeyeceğini unutmuştu. Bunu ona birisinin hatırlatması mı

gerekiyordu

sanki? Ama onlarınki aşktan üstün bir şeydi, sevgiydi... Telefon

çalıyordu.

Acaba kimdi? Kim arardı böylesine karmaşık duygularla boğuşup duran,

acizliğini kendisine kabul ettirmeye çalışırken sürekli inadının

kurbanı

olup, her seferinde yenilgiyi kabullenmek zorunda kalan, duygularını

bir

kenara itip sırf mantığıyla karar verebilmeyi hedef edinen aptal bir

insanı?

Kim arardı?.. Telefonu yerinden kaldırmaya cesaret edebilmesi de bir

olgunluk sayılabilirdi ama bunu becerebilmek için beş dakikasını verdi.

Demek ki kendisinden daha inatçı olan insanlar da yaşıyordu

yeryüzünde...

Hafif bir ses tonuyla “Alo!” dedi. Bu kez telefon kendisinin yüzüne

kapanmıştı. Acaba o muydu? Evet, evet... Kesinlikle oydu...



Biraz yumuşamıştı nasır bağlamış, taş kesilmiş, inadının kurbanı olmaya

alışmış o zavallı yüreği... Biraz yumuşamıştı... Hatalarını

görebiliyordu

artık... Ona nasıl da insafsızca hakaretlerde bulunduğunu

hatırlayabilmişti

sonunda. Gururunu ayaklar altına almayı da başarabilirse her şey en az

eskisi kadar güzel olabilirdi. Peki onu nasıl razı edecekti, gönlünü

nasıl

alacaktı o melek kalpli insanın? Yapabilirdi, bu kez konuşabilirdi. Bir

ok

gibi fırladı ve telefonu son bir kez aldı eline. Her şey kendiliğinden

oluverdi. Ne konuştuklarını bile hatırlamıyorlardı ama her şey

düzelmişti.

Bir telefon konuşmasıyla mı olacaktı yani bütün bu kara düşüncelerin

aydınlığa kavuşması? Çok kolay olmuştu... Demek ki sevgi engel

tanımıyordu.

Belki de suçlu olduğunu bildiği için utanıyordu kendisinden... Neyse...

Artık hiçbir şey önemli değildi onun için, sevdiğinden başka...



Yaşadıklarından öğrendiklerini düşündü bir an. Gereksiz bir inat uğruna

en

sevdiği insanı nasıl kaybetmek üzere olduğunu, gururunu yenmenin

zorluğunu

ve bunu yapabilmenin getirdiği mutluluğunu düşününce yaşadıklarının

kendisine çok şeyler kazandırdığını kolayca gördü. Her şeyden önemlisi

de

sevginin üstünlüğüydü onun için... Sevgi öylesine güzel ve anlamlı bir

histi

ki onun karşısında durabilecek bir engel göremiyordu artık. Sevginin

üstünlüğüne inanmıştı sonunda. Sevgi, aşktan da diğer bütün duygulardan

da

üstündü. Sevdiği insana bir kez daha bağlanmıştı. Affetme büyüklüğünü

göstermesi, kendisini ne kadar çok sevdiğini ortaya koymuştu. Telefonu

kapattı; sokakları yeni yeni ıslatmaya başlayan bir bahar yağmuru

altında

ıslanarak sevdiği insana koştu. Onu çok seviyordu...
[size=150][color=blue]† Amma da sevdim bana ait olan yanlızlığımı, hiç birinizi sevmediğim kadar..†[/color][/size]
Kullanıcı avatarı
pıssa
Lover of TurkiyeForum
Lover of TurkiyeForum
Mesajlar: 856
Kayıt: 16-09-2004 14:12

Mesaj gönderen pıssa »

Yaşanan tüm güzelliklerin ansınamı
Yoksa sana olan aşkımmı beni geri getiryordu
Yoksa sen bir alışkanlıkmıydın
Neolursa olsun seni gerçekten çok seviyordum
Buna dayanamazdım seni istiyordu ellerim
Seni istyordu gözlerim ve konu özlemiştim

Sen neden gitmiştinki
Benmi kırmıştım kalbini

Gittin ya beni nasıl mahvettin bilmezsin
Soruyorsun ya neden aramadın onca zaman
Hiç düşünmedin değilmi
Nasıl beni yıktığını
Ya sana güvenimin bittiğini
Sen katlana bilrmiydin
Benim seni terk edişime
Susma konuş
Benimde düğümlnemişti işte O gece sahilde ayılık üzerine kouşurken
Ya yüzüklerimiz sanki birbirimizin suratına atar gb denize atışımızı
Evine bırkışımı ve son dal sigarını alışımı
Hiç birini unutmadım
Sen TEKRAR dedğinde hepsi aklıma geldi ve sana
HAYIR dedim

KIrıldım aşkım seni çok severken kaybetmekten kırıldım
a.s.b.h
Yerine sevemedim ki...
Kullanıcı avatarı
ipek
New Friend
New Friend
Mesajlar: 10
Kayıt: 04-11-2005 23:47

Mesaj gönderen ipek »

Sıralamışın baba..Helal diim..
Bi gün ünlü bi yazar olacağım.Sende,''ben bu yazarın yazılarını çok sewerim'' diyeceksin..
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Google [Bot] ve 0 misafir