TÖMER Kayseri Şube Müdürü Ali İhsan Yalçın, yabancı dili tam anlamıyla öğrenmek isteyen bir kişinin, bu dilde en az 150 hikaye kitabı okuması gerektiğini söyledi.
Yalçın, Türk toplumunda olmayan kitap okuma alışkanlığının, yabancı bir dil öğrenilirken de kendini hissettirdiğini söyledi.
Bunun yabancı dili öğrenmeyi hem geciktirdiğini hem de güçleştirdiğini belirten Yalçın, şöyle devam etti: ''Bir dili tam anlamıyla öğrenmek isteyen kişilerin bu dilde en az 150 hikaye kitabı okuması gerekir. Dil öğrenmeye karar veren bir kişi, ana dilini öğrenirken en son grameri öğrendiğini unutarak, öncelikle dil bilgisi kitabı almayı tercih ediyor. Çünkü dil bilgisi çalışmak daha kolay geliyor. Oysa bu şekilde dili öğrenemeyeceğini bilmiyor.''
Uzun yıllar yabancı dil eğitimi alan kişilerin bu dili konuşamamasının tek nedeninin yeterli depolama yapmamaları olduğunu belirten Yalçın, yeni sözcükleri, kalıpları, yapıları okuyarak kafasına yerleştirmeyen kişilerin yabancı dili konuşmasının çok güç olduğunu vurguladı.
Okumanın önemine katılmakla beraber. Kendimden örnek vermem gerekirse ben konuşmaktan çok daha fazla okumuşum. Kim ne derse desin yabancı bir dili öğrenebilmenin en önemli ayrıntısı konuşabilmektir ... Özellikle okunuşu ve yazılışı farklılık gösteren dillerde bu çok önemli yoksa sizde benim gibi bildiğiniz bir kelimeyi bile duyduğunuzda anlamakta zorluk çekersiniz. Yabancı bir dili okumak-yazmak ile konuşabilmek arasında oldukça fark vardır ...
Bence okumanın o kadarda önemi yok okursun okursun yabancı ülkede yada başka bir yerde biriyle konuşma olayına girdiğinde bir bakmışsın karşındaki hiçte kitaptaki gibi detaylı konuşmuyodur.Basit ve günlük konuşmalar yapıyordur.Bence yabancı dili en iyi öğrenmenin yolu çok kelime öğrenmek,insanlarla bol bol konuşmak.Çünkü İngilizce'yi Amerika'da bir kaç ay kalan birisi çok kitap okuyarak öğrenmeye çalışan birisinden daha kolay öğrenir,hatta yutar.Tabi kitap okumakta önemli ama sanıldığı kadar önemli değil kanaatimce.İşin sırrı kelimelerde insan 'tense' leri hemen öğreniyor zaten geriye en önemli nokta olan kelimeler,çok kelime bilmek kalıyor ve bunları konuşa konuşa pratiğe dökmek.
[size=75][color=grey][b]I found her...[/b][/color][/size]
uzun bir süre ingilizce eğitimi aldım ve bu dönem zarfında pratikte yani konuşarak kendimi daha fazla eğitme ve geliştirme şansı buldum. aynı dönem zarfında ingilizce kitaplar da okuduğum oldu, elbette bana katkılarını gördüm lakin konuşarak bu işin daha kolay aşılabileceği kanısındayım.
kitap okuyarak kelime haznesini ve cümle kullanımlarını geliştirebiliyorsunuz ama günlük konuşma dili daha geçerli olduğu için mümkün olduğunca diyaloglara girmek de çok faydalı. şahsen, ingilizce konuşmak için çevresinde bir arkadaş bulunmayanların, yabancı dil konuşabilecekleri chat ortamlarını kullanmalarını da tavsiye ederim. o bile katkı sağlıyor.
ben çok iyi ingilizce bildiğimi düşünüyordum..yani notlarım ve anlamam onu gösteriyordu.hazırlığı da atlayınca "way bana waylar bana helal banaa yuppi ne ingilizce bilirmi$im bea" dedim.
7 yıl ingilizce okudum, 1 sene hazırlık devamında 3 sene dersleri de ingilizce gördüm. lise'de de haftada 6 saat ingilizce almaya devam ettim.
sonuç..
evet sonuca gelsek fena olmaz
$imdi amerika'da ya$ayan bir kaç arkada$ edindim (internet sen bizim her$eyimizsin!) insanlar bana "eh biraz ingilizce öğrenseydin ke$ke..yazdıklarından pek bi$ey anlayamıyorum yaa" diyorlar.
eh ben $imdi size yazsam siz de "ohh ne iyi biliyorsun" diceksiniz.
dilin dile değmesi - kısmına ben de fena halde katılıyorum. Allah'ın izniyleeeee USA yolcusu kalmasın.
[b][size=84]
haberini sal kara bahtlım
beni yanına al yarası saklım
üzerime hatıran yağıyor
bu yokluk yaktı bizi
..[/size][/b]
İngilizce eğitimi aldığım dönemlerde bir hocamız bize hep şunu söylerdi; "Söylenenleri anlaşılan İngilizce müzikler dinleyin ve onları anlamaya çalışın."
Eğer müzik dinlemekten zevk alınıyorsa, orda neler söylendiğini anlamaya çalışmak da çaktırmadan İngilizce öğrenmenin bir metodu sanırım. İşe yaramadı diyemem.
Arkadaşlar ben de dil konusunda problem yaşayanlardanım. tavsiyelerinizden yararlanacam. Fakat aşağıdaki metin sınavda sorumlu ve sorunlu olduğum bir yer tercümesine yardım ederseniz sevinirim.
What are we to say, on this account, in answer to the question whether an omnipotent God can make a being whom he cannot control? The power to create, while remaining omnipotent, a being that one cannot control is not a logically possible power, since description of the power contains a hidden contradiction. The power to create a being that one cannot control and thereby give up one’s omnipotence is not a power that could logically be possessed by a being who had the attributes of God including immutability. Consequently, the answer to the conundrum is in the negative: but this does not clash with the notion of divine omnipotence as we have now described it.
Powers such as the power to weaken, sicken, and die will not be parts of divine omnipotence since they clash with other divine attributes. What of the power to do evil? Clearly, the actual performance of an evil deed would be incompatible with divine goodness: but some theologians have thought that the mere power to do evil, voluntarily unexercised, is not only compatible with, but actually enhances the splendour of divine beneficence. If so, then the power to do evil, since it is clearly in itself a logically possible power, would be part of divine omnipotence.