Eminem Feat. Rihanna Love The Way You Lie Çeviri

UYARI: Hiç bir sanatçıya veya kişiye ait MP.3 ve benzeri müzik dosyaları ya da linkleri yayınlamak ve paylaşmak yasaktır.
Sevdiğiniz şarkılar, yeni çıkan albüm tanıtımları, sevdiğiniz yerli ve yabancı sanatçılar hakkında yorumlar.
Cevapla
nilaysu23
New Friend
New Friend
Mesajlar: 1
Kayıt: 28-06-2011 13:12

Eminem Feat. Rihanna Love The Way You Lie Çeviri

Mesaj gönderen nilaysu23 »

Eminem ve Rihanna yorumuyla love the way you lie şarkısı çevirisi.

Just stand there — Sadece orada dur
And watch me burn — ve benim yanışımı seyret
But that’s alright — ama bu sorun değil
Because I like — çünkü seviyorum
The way it hurts — bunun acıtışını
Just gonna stand there — sadece orada dur
And hear me cry — ve ağlamamı duy
But that’s alright — ama sorun değil
Because I love — çünkü seviyorum
The way you lie — yalan söylemeni
I love the way you lie — yalan söylemeni seviyorum

I can’t tell you what it really is — Bunun gerçekte ne olduğunu söyleyemem
I can only tell you what it feels like — Sadece nasıl hissettirdiğini anlatabilirim
And right now there’s a steel knife — Buramda çelik bir bıçak var
In my windpipe — Nefes borumda
I can’t breathe — Nefes alamıyorum
But I still fight — Ama hala savaşıyorum
While I can fight — Kavga edebilirken
As long as the wrong feels right — Yanlış doğru gibi hissettirdikçe
It’s like I’m in flight — Sanki uçuyor gibiyim
High of a love — Aşırı doz aşktan
Drunk from the hate — Nefretten sarhoş olmuşum
It’s like I’m huffing paint — sanki bu resime küsmüş gibi
And I love it the more that I suffer — ve bunu acıdan daha çok seviyorum
I suffocate — Nefes alamıyorum
And right before im about to drown — Tam boğulurken
She resuscitates me — Beni hayata döndürüyor
She fucking hates me — Benden ölümüne nefret ediyor
And I love it — ve onu seviyorum
Wait — Bekle
Where you going — Nereye gidiyorsun
I’m leaving you — Seni terkediyorum
No you ain’t — Hayır yapamazsın
Come back — Geri dön
We’re running right back — Eskiye dönüyoruz
Here we go again — Yine buradayız
It’s so insane — Bu çok deli
Cause when it’s going good — Çünkü ilişkimiz iyi gidiyorken
It’s going great — Herşey mükemmel oluyor
I’m Superman — Süpermen oluyorum
With the wind in his back — Arkasında ki rüzgarla
She’s Lois Lane — o da Lois Lane
But when it’s bad — Ama kötüyken
It’s awful — Berbat
I feel so ashamed — Çok utanıyorum
I snap — Kırılıyorum
Who’s that dude — O da kim kanka
I don’t even know his name — Adını bile bilmiyorum onun
I laid hands on her — Ellerimi ona uzattım
I’ll never stoop so low again — Bir daha böyle alçalmayacağım
I guess I don’t know my own strength — Sanırım kendi gücümün farkında değilim

— Nakarat —

Just stand there — Sadece orada dur
And watch me burn — ve benim yanışımı seyret
But that’s alright — ama bu sorun değil
Because I like — çünkü seviyorum
The way it hurts — bunun acıtışını
Just gonna stand there — sadece orada dur
And hear me cry — ve ağlamamı duy
But that’s alright — ama sorun değil
Because I love — çünkü seviyorum
The way you lie — yalan söylemeni
I love the way you lie — yalan söylemeni seviyorum

You ever love somebody so much — Birini böyle çok sevince
You can barely breathe — Zor nefes alırsın
When you’re with them — Onlarla beraberken
You meet — Tanıştığında
And neither one of them — ve onlardan hiçbiri
Even know what hit ‘em — kime laf attıklarını bilmezler
Got that warm fuzzy feeling — amaçsız heyecanlı bir duyguyla
Yeah them chills — evet onlar titriyorlar
Used to get ‘em — Eskiden böyleydin
Now you’re getting fucking sick — şimdi lanet bir hastaya dönüşüyorsun
Of looking at ‘em — Onlara bakınca
You swore you’ve never hit ‘em — Onlara hiç vurmayacağına yemin ettin
Never do nothing to hurt ‘em — Asla onları acıtacak hiçbir şey yapmamaya
Now you’re in each other’s face — Şimdi yüzyüzesiniz
Spewing venom — Kin kusuyorsunuz
And these words — Ve bu sözler
When you spit ‘em — Onlara tükürdüğünde
You push — İtiyorsun
Pull each other’s hair — Birbirinizin saçlarınızı yoluyorsunuz
Scratch, claw, bite ‘em — Tırmala,pençele,ısır
Throw ‘em down — Meydan oku onlara

Pin ‘em — Ellerini kollarını bağla
So lost in the moments — Anın içinde resmen kayboluyorsun
When you’re in ‘em — Onlar üzerinde iktidardayken
It’s the rage that took over — Bu kazandığın hırstır
It controls you — seni kontrol eder
So they say it’s best — onlar en iyisi olduğunu söylerler
To go your separate ways — ayrı yollara gitmenizin
Guess that they don’t know ya — galiba onlar bilmiyolar
Cause today — senin bugün ne bildiğini
That was yesterday — o ”dün”dü
Yesterday is over — dün bitti
It’s a different day — bugün başka bir gün
Sound like broken records — rekor kırmışsın gibi
Playin’ over — yeniden oynuyorsun
But you promised her — ama ona söz verdin
Next time you’ll show restraint — bir dahaki sefere kendini tutacaksın
You don’t get another chance — başka şansın yok
Life is no Nintendo game — hayat bir Nintendo oyunu değil
But you lied again — yine yalan söyledin işte
Now you get to watch her leave — şimdi onun gidişini izlemek zorundasın
Out the window — pencereden
Guess that’s why they call it window pane — galiba buna bu yüzden pencere diyorlar

Now I know we said things — şimdi,birşeyler söyledik biliyorum
Did things — birşeyler yaptık
That we didn’t mean — kastetmediğimz
And we fall back — ve geri döndük
Into the same patterns — aynı örneklere
Same routine — aynı rutine
But your temper’s just as bad — ama senin davranışın da kötü
As mine is — benimki kadar
You’re the same as me — benim gibisin
But when it comes to love — ama konu sevmeye gelince
You’re just as blinded — Kamaştırıyorsun işte
Baby please come back — bebeğim lütfen geri dön
It wasn’t you — o sen değildin
Baby it was me — bendim bebeğim
Maybe our relationship — belki de ilişkimiz
Isn’t as crazy as it seems — göründüğü kadar karmaşık değildir
Maybe that’s what happens — belki bu
When a tornado meets a volcano — bir kasırganın volkanla buluştuğunda olan şeydir
All I know is — bütün bildiğim
I love you too much — seni çok sevdiğim
To walk away though — çekip gitmek yerine
Come inside — içeri gel
Pick up your bags off the sidewalk — kaldırımda duran çantalarını kaldır
Don’t you hear sincerity — durmuyor musun samimiyetimi sesimde
In my voice when I talk — konuştuğum zaman
Told you this is my fault — bunun benim suçum olduğunu söyledim
Look me in the eyeball — gözlerimin içine bak
Next time I’m pissed — bir dahaki sefere sarhoşum
I’ll aim my fist — yumruğumu yönelteceğim
At the dry wall — kuru duvara
Next time — bir dahaki sefere
There will be no next time — ”bir dahaki sefer”olmayacak
I apologize — özür dilerim
Even though I know it’s lies — yalan olduğunu bilmeme rağmen
I’m tired of the games — oyunlardan bıktım
I just want her back — onu geri istiyorum
I know I’m a liar — yalancı olduğumu biliyorum
If she ever tries to fucking leave again — eğer yine kahrolasıca gitmeye kalkışırsa
I’mma tie her to the bed — onu yatağa bağlayacağım
And set the house on fireve — evi ateşe vereceğim

yabancisarkisozu.com/eminem-feat-rihanna-love-the-way-you-lie-cevirisi.html
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir