Türkülerimiz

UYARI: Hiç bir sanatçıya veya kişiye ait MP.3 ve benzeri müzik dosyaları ya da linkleri yayınlamak ve paylaşmak yasaktır.
Sevdiğiniz şarkılar, yeni çıkan albüm tanıtımları, sevdiğiniz yerli ve yabancı sanatçılar hakkında yorumlar.
Kullanıcı avatarı
dJ4
Co-Admin
Co-Admin
Mesajlar: 4055
Kayıt: 24-06-2003 01:15
Konum: Real World

Türkülerimiz

Mesaj gönderen dJ4 »

Arkadaşlar hep beraber bu forumda bir de "Türkülerimiz" başlığı devam ettirelim beğendiğimiz Türkü sözlerini hikayelerini burada paylaşalım ben başlıyorum ;)

Çökertme - Bodrum yöresi

Çökertme'den Çıktım Da Halil'im
Aman Başım Selâmet,
Bitez De Yalısına Varmadan Halil'im
Aman Koptu Kıyamet.

Arkadaşım İbram Çavuş
Allah’ıma Emanet,


Burası Da Aspat Değil Halil'im
Aman Bitez Yalısı,
Ciğerime Ateş Sardı,
Telli Kurşun Yarası.

Güverte De Gezer İken
Aman Kunduram Kaydı,
İpekli Mendilimi Halil'im
Aman Mor Rüzgâr Aldı.

Çakır Da Gözlü Gülsüm'ümü
Aman Kolcular Aldı,



Gidelim Gidelim Halil'im
Çökertme'ye Varalım,
Kolcular Gelirse Halil'im
Nerelere Kaçalım.

Teslim Olmayalım Halil'im
Aman Kurşun Sıkalım,


Memleketin keşmekeş içinde olduğu, işgal ordularının yurdu parsellediği yıllardı.Ege ‘de Yunan var.Eli silah tutan tüm gençlerin bellerinde pistov, ellerinde Rus filintası, sırtlarında yatakları, dağları, taşları, ovaları mesken tuttukları yıllar...Küçük Menderes ‘ten, Köyceğiz’e, Denizli ‘den Bodrum’a her karış toprakta onların alın teri.

Bir yandan işgalcilerle boğuşuyorlar, bir yandan da devletin seçip gönderdiği yöneticilerle.Bir yandan düşmanı kovalarken diğer yandan da işbirlikçilerle boğuşuyorlar.İşte o yıllarda Halil adlı yiğit bir delikanlı vardı.Mertti.İyi silah kullanır, üç kuruşluk mevkiye boyun eğmezdi.Çam yarması gibi, kaşı gözü ,eli yüzü düzgün, cesurdu.Yiğitliği de dillerdeydi.Bir de “Bodrum kaymakamı” vardı.Halk düşmanı , astığı astık, kestiği kestik.İstanbul ‘un da gözde adamı.Adına da “Çerkez Kaymakam “ derlerdi.Halk arasında “Kalleş Kaymakam” Bir eli yağda bir eli balda.Sandal sefaları, gece alemleri...Etrafında etek öpenler, fedailik yapanlar...Milletin kıtlıktan kırıldığı günlerde yağlı ballı yemeklerle donatılmış sofralar...

Bir de güzelliği tüm yörenin dilinde Çakır Gülsüm vardı.Bitez yalısında otururdu.Sahilde şipşirin bir köy.Köyün yakınlığından adına “Bitez yalısı” demişler.Herkes güzel Gülsüm ‘ü yiğit Halil ‘e yakıştırıyordu.Gülsüm adı Halil ‘le beraber anılırdı.Bunca dillenen güzellik Bodrum Kaymakamının kulağına da ulaşmıştı.Etrafındaki dalkavuk çömezler kaymakamın kulağını doldurmuşlar.”Gülsüm güzel kız.Saraylara layık.Halil gibi baş kaldırmış bir eşkıyanın eline düşerse yazık olur.Sen evet de on Gülsüm getirelim sana.Zaten Halil dağda, çetelerle dolaşıyor.” diyerek şişirmişler.Amaçları kaymakama yaranmak, hem de çıkarlarına taş koyan Halil ‘e zarar vermek...

Çerkez Kaymakamın ‘ın çok hoşuna gitmiş bu düşünce .Hem güzel Gülsüm’e sahip olacak, hem de büyüklerinin kulağına gitmiş bir efenin nişanlısını kaçırıp daha da yaranacak onlara.Kaymakam Bitez yalısına göndermiş kolcularını.Bir feryat, bir figan sarıp sarmalıyıp götürdüler Gülsüm ‘ü.Gülsüm ‘ün apar topar içine atıldığı sandal kıyıdan uzaklaşmak üzereyken çökertme tarafından hızlı hızlı gelen sandal göründü.Sandalın kürekleri kanat gibi açılıp kapanıyordu.Bir yanda kaymakam kolcularının sandalı bir diğer yanda da Bitez yalısına girdi girecek olan Halil’in sandalı.Yanında en güvendiği arkadaşı İbrahim Çavuş.İbrahim Çavuş asılmış küreklere, Halil ise ayakta gözünü siperlemiş eliyle kolcuları gözlüyor.Millet sahile dökülmüş yürekleri ağzında seyrediyor onları.

Halil’in sandalı uçuyor gibi.İki sandal burun buruna geldi vuruşma başladı.Patlayan silah sesleri.Ve ardından Gülsüm’ün figanı.İbrahim Çavuş’un figanı. İbrahim Çavuş kapanmış sandala haykırıyordu.”Gitti.Yiğit Halil gitti.Vurdular Halil’i.Kalleş Kaymakamın adamları vurdu Halil‘i.

Kolcuların sandalı Bodrum’a hızla Gülsüm ‘ü götürürken, Halil’in sandalı da ağır ağır sahile yaklaşıyordu.Sonra sandaldan çıkardılar Halil’i.Oluk oluk kan akıtordu. İbrahim Çavuş’un kollarında verdi son nefesini.Sonra kalabalığı bir uğultu sardı.Bir hıçkırık, bir gözyaşı seli.Bunların arasından da yanık içli bir ses yükseldi.Ağlayan,ağlatan...
Kullanıcı avatarı
sTePHaN_pAtRicK
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 445
Kayıt: 26-09-2004 19:56
Konum: İstanbuL

Mesaj gönderen sTePHaN_pAtRicK »

Vaww çok güzel ya,bu başlığı açmanız iyi olmuş,ben de aklıma geldikçe yazarım ..
[color=black][b][size=117] †öLüM bUySa,TaNRıM BuYSa YaŞaMaK,SiL aLnıMDaN YaZDıĞıN bU YaZGıYı,yA BiR yErE ÇıKSıN ArTıK bU SoKaK,yA Da öLDüR İçiMDeKi TaNRıYı..! †[/size][/b][/color]
ZOYA

Mesaj gönderen ZOYA »

Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm

Vara vara vardım şu kara taşa
Yazılan geliyor sağ olan başa
Aman aman aman aman oy
Beni hasret ettin dosta kardaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk biride ölüm
Aman aman aman aman oy

Nice sultanları tahtan indirdim
Nicesinin gül benzini soldurdum
Aman aman aman aman oy
Nicesini dönmez yola gönderdin
Bir ayrılık bir yoksulluk biride ölüm
Aman aman aman aman oy

Söz: Karacaoğlan
Müzik: Neşet Ertaş
ZOYA

Mesaj gönderen ZOYA »

KARA TREN

Gözüm yolda gönlüm darda
Ya kendin gel yada haber yolla
Duyarım yazmışsın iki satır mektup
Vermişsin trene halini unutup

Kara tren gecikir belki hiç gelmez
Dağlarda salınırda derdimi bilmez
Dumanın savurur halimi görmez
Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez

Yara bende derman sende
Ya kendin gel yada bana gel de
Duyarım yazmışsın iki satır mektup
Vermişsin trene halini unutup
Kullanıcı avatarı
EcCeNtRiC
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 6915
Kayıt: 21-06-2004 13:49
Konum: izmiR

Mesaj gönderen EcCeNtRiC »

yazın valla benim çok hoşuma gidiyor...
[i]*Her yeni başlayan macera
Heyecan dolu çilek kokar.. ;) [/i]
Kullanıcı avatarı
amyyy
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1270
Kayıt: 30-08-2004 10:12
Konum: evden ;Pp

Mesaj gönderen amyyy »

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler

Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim

Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse

Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim



Söz ve Müzik: Anonim
[size=150][color=blue]† Amma da sevdim bana ait olan yanlızlığımı, hiç birinizi sevmediğim kadar..†[/color][/size]
Kullanıcı avatarı
amyyy
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1270
Kayıt: 30-08-2004 10:12
Konum: evden ;Pp

Mesaj gönderen amyyy »

Çok eski söylentilere göre Malkara Köylerinde birinde Zeynep adında bir kız vardır. Onun güzelliği dillere destandır.Yaşı tam onbeşine gelip çatmış, herkesin dikkatini çekmeye başlamıştır.
Günün birinde ,Zeynep’in köyünde büyük bir düğün olur.Bu düğün köy ağasının düğünüdür.Düğüne, uzak kasaba ve köylerden insanlar çağırılır.Yedi gün yedi gece davullar dövülür, zurnalar çalınır.Kazanlar kaynar.Pehlivanlar yağlı güreş tutarlar.Çeşitli gösteriler yapılır, oyunlar oynanır.Gösterilerin en önemliside at yarışlarıdır.
Bu düğüne üç gün üç gece yol tepip gelen Ali adında bir genç iyi bir at yarışçısıdır. Bu gencin gözü bir ara Zeynep’e ilişir.Ali Zeynep’i görür görmez abayı yakar.Yüreğinde sıcak nehirler dolanmaya başlar. Köyüne döner dönmez ağa olan babasına yalvarır yakarır. İllede Zeynep ile evlenmek ister.Babası oğlunun isteğini yerine getirmek için, köyün ileri gelenleriyle atlara atlar, Zeynep’in köyünün yolunu tutar.Zeynep’i babasından isterler. Kız babası-anası kızlarını uzak yere vermek istemezlerse de köyün ağaları araya girerler ve söz kesilir.Kısa zaman sonra düğünleri olur.
Zeynep gelin olduktan sonra anasını, babasını kardeşlerini ve köyünü yedi sene göremez. Kocasına yalvarır, yakarır, kulu kölesi olur, bir türlü onu yola getiremez.Zeynep’in içerisinde hasret yanar durur. Bu özlem yüreğinde günden güne büyüyerek dayanılmaz hal alır.Anası, babası ve köyü her gece rüyasına girer. Zeynep artık teselliyi türkülerde bulur. Ezgiler yakmaya başlar. Kına gecelerinde ve duvaklarda söylediği türkülerle gelinleri, kızları büyüler.
Zeynep’in evi köyün en yüksek tepesindedir. Her gün evinin bahçesine çıkar “yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” türküsünü çağırır.
Kocası Zeynep’in hasretine aldırış bile etmez.Onu itip döver, işkence eder.Zaten Zeynep’e olan sevgisi çoktan yok olmuştur.Zeynep kocasının bu tutumundan yataklara düşer.İğneden iplik kesilir.
Sonunda köy halkı toplanır.Anasının babasının gelmesini kararlaştırırlar.Zeynep’in kocasının başka çaresi kalmamıştır.Uzun bir yolculuktan sonra Zeynep’in anası ve babası gelir.Zeynep son nefesinde “yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” türküsünü anasına babasına mırıldanır.Çevresindeki tüm insanlar duygulanıp gözyaşı dökerler.
Hasretini biraz olsun gideren Zeynep için çok geç kalınmıştır.O bir daha yataktan kalkamaz. Türküsü o günden bu güne söylenip durur.

not : hikayesini yazmayı unutmuşum özür dilerim :(
[size=150][color=blue]† Amma da sevdim bana ait olan yanlızlığımı, hiç birinizi sevmediğim kadar..†[/color][/size]
ZOYA

Mesaj gönderen ZOYA »

Hastane Önünde İncir Ağacı
Hastane önünde incir ağacı (Annem ağacı)
Doktor bulamadı bana ilacı (Annem ilacı)
Baş tabip geliyor zehirden acı (Annem vay acı)

Garip kaldım yüreğime dert oldu
Ellerin vatanı bana yurt oldu

Mezarımı kazın bayıra düze (Annem vay düze)
Yönünü çevirin sıladan yüze (Annem vay yüze)
Benden selam söylen sevdiğinize (Sevdiğinize)

Başını koysun karalar bağlasın
Gurbet elde kaldım diye ağlasın





Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç askerde vereme yakalanır. Hava değişimi olarak Yozgat'a (Akdağmadeni) gelir. Sözlüsünün ailesi gence kızlarını göstermek istemez. Genç tedavi için İstanbul'da hastaneye yatar, pencereden gördüğü incir ağacından aldığı ilhamla aşağıdaki türküyü söyler.Yakalandığı amansız hastalıktan kurtarılamayarak hastanede ölür. Ailesi cenazesini Yozgat'a getiremez, İstanbul'da kalır.
Ninni

Mesaj gönderen Ninni »

Drama Köprüsü

Drama köprüsü Hasan dardır geçilmez
Soğuktur suları Hasan bir tas içilmez
At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda Hasan Karakedi dinlesin

Mezar taşlarını Hasan koyun mu sandın
Adam öldürmeyi Hasan oyun mu sandın
At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda Hasan dostlar dinlesin

Drama köprüsü Hasan dardır daracık
Çok istemem Yanko Çorbacı bin beş yüz liracık
At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda Hasan Karakedi dinlesin

Drama köprüsünü Hasan gece mi geçtin
Ecel şerbetini Hasan ölmeden mi içtin
At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda Hasan dostlar dinlesin



Drama Köprüsü


Debreli Hasan, Drama'da yetişmiştir.Debreli namıyla mübadele öncesi dönemde Drama-Serez-Sarısaban bölgelerinde faaliyet göstermiş bir halk kahramanı eşkiyadır. Drama köprüsünü,o devrin haksızlıkla para kazanan halkı ezen zenginlerinden aldığı haraçla yaptırmıştır.Debreli Hasan'ın yaşadığı,dönem kesinlikle bilinmemekle beraber Çakırcalı Efe ile çağdaş olduğu görüşleri,hatta atıştıklarına dair hikayeler onun 1870-1920 yılları arasında Makedonya dağlarında egemen olduğunu göstermektedir. Bu konuda halk arasında söylenen menkibeye göre;Selanikli Yahudi bir tüccar ticaret için İzmir'e gidecektir.Eğer bu civar dağlarda hükümran olan Debreli'den geçsen, Ege dağlarında Çakırcalı'dan geçemezsin denir,kendisine.Nitekim de öyle olur.

Debreli'nin çetesinde pek çok kişi yoktur.Bilinen Karakedi namıyla bir tek kızanı olduğudur.Halka onu sevdiren eşkıya kişiliğinin en üstün tarafı ise fakirlere yardım etmesi,bilhassa birbirini seven yoksul gençleri evlendirmesidir.Bu konuda şöyle bir menkıbe de vardır."Evlenmek niyetinde olan dağlı bir genç,tek danasını almış,İskece pazarına inmektedir.Yolu,Debreli Hasan tarafından kesilir.Delikanlının evlenmek için parası olmadığını anlayınca Debreli kendisine düğün için yetecek parayı verir ve ayrıca danasını satmamasını salık verip uğurlar." Makedon dağlarının Debreli'si sonunda padişah affına uğrar veya söylentiye göre mübadelede güvenlik güçlerinin elinden kaçmayı başarır ve Türkiye'ye göç eder.

Kısacası Rumeli Türklerinin gönlüne yerleşmiştir efsanesiyle Debreli Hasan..
Kullanıcı avatarı
dJ4
Co-Admin
Co-Admin
Mesajlar: 4055
Kayıt: 24-06-2003 01:15
Konum: Real World

Mesaj gönderen dJ4 »

Halil İbrahim

Dağda kızıl ot biter
İçinde keklik öter
Eşkıyadan da beter
Uslan be Halil İbrahim

(Bağlantı)
Kıvırcık saçlarına
Ak düşmüş uçlarına
Dağın yamaçlarına
Yaslan be Halil İbrahim

Derede su durulur
Daldan köprü kurulur
Elli yerinden vurulur
Aslan be Halil İbrahim

Bağlantı

Müfreze dağı sarar
Dağda kaçaklar arar
Geçit vermez kayalar
Hızlan be Halil İbrahim

Bağlantı


Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir