Bir gün "Aylin'in parlak döşemesi" gibi içeriğini isminden anlayamayacağın bir kitap alırsın, hikaye alır götürür seni ve bir bakmışsın yanakların ıslanmış.Bir çoğuna göre aynı hikaye çok anlamsız, sıradan gelmişken sen bir şeyler bulmuşsundur orada, belki de seni anlatan bir cümle yetmiştir iki damla göz yaşına. İşte o kitap baş ucu kitabın olur.
Ama ismi "gözyaşı hikayeleri" olan ve tanıtımında ""Hikâyeler vardır, bitirdiğinizde üzerine iki damla gözyaşı dökülen…Bir solukta okunacak kadar kısa; yüreğinize dokunacak kadar uzun,
boğazınıza bir şeyler düğümleyecek kadar duygulu, benim hikâyem diyecek kadar sizi,
bizim hikâyemiz diyecek kadar hepimizi anlatan… " yazılmış bir kitabı almışsan ağlamaya hazırsın demektir, hatta arzulama noktasındasındır ve çok şey beklersin kitaptan. Aslında ihtiyacın olan iki damla göz yaşıdır ama satırlarda yoksundur. İşte o zaman baş ucun ve yastığın hayal kırıklığıyla dolar.
"Hiç bir özel yeteneğim yok. Sadece tutkulu bir şekilde meraklıyım." Albert Einstein
Doğru söylüyorsun aslında ben de kitabı bu amaçla elime aldım ancak aradığımı da buldum. hikayelerin çoğunluğu duygusal geriye kalanlar ise oldukça başarılı ibretlik.