Dinin "Dili" Olur mu? İlla Arapça İbadet, Neden?

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Kullanıcı avatarı
eurus
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 30
Kayıt: 09-11-2005 22:41

Dinin "Dili" Olur mu? İlla Arapça İbadet, Neden?

Mesaj gönderen eurus »

Merhaba,

Öncelikle bu soruyu başka bir forumda daha sorup "islam bölümünü provake etmek" gibi komik bir iftira ile suçlanıp forumdan atıldığımı belirterek başlıyorum. Böyle bir amacım yok, olamaz. Sakın yanlış anlamayın. Sadece belli fikirlerimi belirtmek ve bu konudaki fikirlerinizi almak istiyorum.

Belki biraz uzun sürecek yazacaklarım ama, üşenmeden okuyup o şekilde yorumda bulunursanız sevinirim.

Din konusu insanla Tanrı arasında olan bir bağdır. Bu konuda sanırım kimsenin itirazı yok. Bize yıllardır verilen din eğitiminden benim çıkardığım sonuç şu: "(haşa) Allah Arapça'dan başka dil bilmez mi?". Beni bu anlamsız sonuca götüren ve bana aynı şekilde anlamsız gelen olaylar neler mi, hemen izah edeyim.

İlkokuldan başlayalım. Bize ilkokulda hep dualar ezberletilirken, Arapça olarak ezberletildi ve anlamını bile bilmediğimiz bu Arapça dualar bize okutturuldu. Size bir şey söyleyeyim, ilkokul, ortaokul ve lisede bana ezberletilen dualardan sadece 1-2 tanesi aklımda kaldı. Neden mi? Çünkü konuşmasını bilmediğim bir dilde zoraki olarak öğretildiler de ondan. Çünkü ezberlediğim şeylerin anlamlarını bilmiyordum da ondan! (Ek olarak, okullarda dua ezberletmek bildiğim kadarıyla yasaktır, ama bize ezberletildi, hala da öğrencilere ezberletilmektedir maalesef.)

Dil sadece din için bir araç değil midir?
Din konusunda önemli olan inanç ve amaç değil midir?
İslam bir mantık diniyse, tabulara dayanarak insanlara körükörüne ortaçağ zihniyetiyle hala ve bıkmadan dinlerini Arapça öğretmeye çalışmak hangi mantıkla bağdaşır?

Tüm bu soruların cevabını merak ediyorum, çünkü ben Allah'la iletişim kurarken sadece Arapça konuşulabileceğine inanmıyorum. Bu bir tabudur, bu bir kültür dayatmasıdır, bu yüzyıllardır süregelmiş bir dogmadır.

İslam dini eğer ki İngilitere'ye indirilseydi şu an İslamiyet tüm dünyada İngilizce olarak kabul edilecekti. Türk devletine indirilseydi, Türkçe kabul edilecekti. Yani şu an dinimizi Arapça icra etmemizin sebebi tamamen vaktiyle indirilmiş olduğu coğrafyadır.

Mesela bir arkadaşım Fatiha suresini okurken, ben aynı sureyi Japonca okusam ne farkedecek? Arapça okuyan arkadaşım daha mı çok sevaba girecek? İkimizin de amacı ibadet etmek, ikimizin de amacı dinsel güdülerimizi doyurmak değil mi?

Şöyle de sorabilirim bu soruyu, bizler dua ederken o duayı "anlayarak" edersek dinimizi daha doğru yerine getirmiş olmaz mıyız? Yani bir duayı anlamadıktan sonra 9999999999 kere okumaktansa, "anlayarak" bir kez okumak daha hayırlı bir iş değil midir? Ben Fatiha suresinin Türkçe mealini anlıyorsam, Türkçe'sini okumayı tercih etmek bana daha mantıklı geliyor. Anlamadığım bir dilde neden okuyayım, neden ezberleyeyim?

İbadetimizi anlayarak yapmak, anlamayarak yapmaktan daha hayırlı bir iş değil midir yani?

Ezan ülkemizde Menderes dönemine kadar Türkçe okunuyordu ve insanlar ezanın ne anlattığını, ne amaçla okunduğunu anlıyorlardı. Oysa şu an iddia ediyorum ki sokağa çıkıp 10 kişiye sorsanız en az 2-3 tanesi ezanın niçin okuduğunu bilemez. Ezanın bir namaz çağrısı olduğunu bilemez, çünkü Arapça bilmiyordur.

Ülkemizde Türkçe ezan uygulamasının var olduğu dönemlerde ibadetlerini Türkçe ezan ile yapan insanların ibadetleri geçersiz midir şimdi? Bunu iddia edebilecek olan var mı?

Yani daha fazla uzatıp başka başka örnekler de verebilirim ama benim merak ettiğim temel soru bunca şeyin sonucunda şu:

"Dinin dili olur mu?".
Ninni

Mesaj gönderen Ninni »

arapça dua edilmesinin nedeni kuranın arapça olarak indirilmiş olması ve kuranın indirildiği dil olan arapçanın tam olarak bizim dilimize çevrilememesi, çevirme işlemi sırasında oluşan mana değişikliklerini önlemek, duaları aynen gönderildiği şekilde etmek , kuranın indirildiği dönemdeki arapçanın,deyimlerin vs.. o dönemin anlayışını ve değer yargılarını yansıtması bu gün tam olarak karşılıklarının oluşturulamaması gibi sebeplerden dolayı dualarımızı ve ibadetlerimizi arapça olarak gerçekleştirdiğimizi okumuştum... maksat ilk indirildiği şekli muhafaza etmesi...bana bu düşünce gayet mantıklı geliyor.....

tabi bu konuda daha çok bilgi verebilecek arkadaşların düşüncelerini ve bilgilerini paylaşması daha doğru olur...
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Re: Dinin "Dili" Olur mu? İlla Arapça İbadet, Nede

Mesaj gönderen commando »

eurus yazdı:
"Dinin dili olur mu?".
Bütün ilahi kitaplar, onları insanlığa tebliğ ile görevlendirilen Peygamberlerin konuştukları dille indirilmişlerdir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.) Arabistan’da Araplar arasında yetiştiği ve Arapça konuştuğu için, O’nun tebliğ ettiği Kur’an-ı Kerim de Arapça olarak indirilmiştir.

Ancak Yüce Rabbımızın bütün insanlığa son kitabı ve ebedi hitabı olan Kur’an-ı Kerim, sadece Araplar ve Arapça’yı bilenler için değil, bütün insanları sapıklıklardan korumak, onlara Hakkı ve hakikati öğretmek, hidayet ve gerçek saadet yolunu göstermek için indirilmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için de, Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği ilahi gerçek ve öğütlerin herkese, bütün insanlığa tebliğ edilmesi, herkes tarafından öğrenilmesi, anlaşılması, üzerinde düşünülmesi, kavranması ve kalplere yerleşmesi gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:

“Bu Kur’an, bütün insanlara bir açıklama, sakınanlara yol gösterme ve bir öğüttür.” (Al-i İmran, 3/138)

“Ey Peygamber, Rabbından sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yapmamış olursun...” (Maide 5/67)

“Kendilerine, indirileni insanlara açıklayasın diye sana Kur’an’ı indirdik.” (Nahl, 16/44)

“Bu Kur’an, ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler, tam akıl sahipleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitaptır.” (Sad, 38/29)
buyurulmuştur.

İfade edildiği üzere Kur’an-ı Kerim Arapçadır. Cenab-ı Hakk’ın yüce kelamı kutsal kitabımızın dilinin her müslüman tarafından bilinmesi ve anlaşılması, arzu edilen bir durum ise de, âdeten mümkün değildir. O halde Kur’an-ı Kerim’in Arapça bilmeyenlere tebliğ edilebilmesi ve onların da bu Yüce Kitapta bildirilen ilahî gerçek ve öğütleri anlayıp üzerinde düşünebilmeleri ve O’nun hidayetinden yararlanabilmeleri için, başka dillere tercüme edilmesine, kısa ve uzun açıklamalarının yapılmasına kesin ihtiyaç hatta zaruret vardır. Nitekim, İslamın ilk dönemlerinden itibaren buna ihtiyaç duyulmuştur. Ashabın ileri gelenlerinden Selman-ı Farisî’nin İranlı hemşehrilerinin isteği üzerine Fatiha Sûresini Farsçaya çevirip onlara gönderdiği bazı kaynaklarda (bk. Serahsi, el-Mebsut, I, 37, Beyrut, 1398/1978) yer almıştır. Günümüzde Kur’an-ı Kerim, dünyadaki belli başlı hemen bütün dillere çevrilmiş durumdadır. Dilimizde de yüzün üzerinde meal, terceme ve tefsiri bulunmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’in namazda Türkçe tercemesinin okunmasına gelince:

Kur’an-ı Kerim’de “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” (Müzzemmil, 73/20) buyrulduğu gibi, Hz. Peygamber (s.a) de bütün namazlarda Kur’an-ı Kerim okumuş ve namaz kılmayı iyi bilmeyen bir sahabiye namaz kılmayı tarif ederken “... sonra Kur’an’dan hafızanda bulunanlardan kolayına geleni oku.” (Müslim, Salat, 45) buyurmuştur. Bu itibarla namazda kıraat yani Kur’an okumak, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit bir farzdır. Bilindiği üzere Kur’an, Cenab-ı Hakk’ın Hz.Muhammed (s.a,)’e Cebrail aracılığı ile indirdiği manaya delalet eden elfazın (nazm-ı münzel’in) ismidir. Sadece mana olarak değil, Resülüllah (s.a.)’in kalbine elfazı ile indirilmiştir. Bu itibarla bu elfazdan anlaşılan ve başka lafızlarla (sözlerle) ifade edilen mana Kur’an değildir. Çünkü indirildiği elfazın dışında, hatta Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mana Cenab-ı Hakk’ın kelamı değil, mütercimin ondan anladığı yorumdur. Oysa Kur’an kavramının içeriğinde, sadece mana değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Nitekim:

“Şüphesiz O, alemlerin Rabbı tarafından indirilmiştir. Onu Ruhu’l-emin (Cebrail), uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine apaçık Arap diliyle indirdi.” (Şuara 26/192-195)

“Böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Ta-Ha 20/113)

“Korunsunlar diye dosdoğru Arapça bir Kur’an indirdik.” (Zümer, 39/28 )
“Bu bilen bir toplum için, ayetleri Arapça bir Kur’an olmak üzere ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.”
(Fussilet, 41/3) gibi tam on ayrı yerde (Yusuf, 12/2; Ra’d, 13/37; Nahl, 16/103; Şura, 42/7; Zuhruf, 43/3; Ahkaf, 46/12)
nazm-ı münzel’in Arapça olduğunu ifade eden ayetlerden, sadece mananın değil, elfazının da Kur’an kavramının içeriğine dahil olduğu açık ve kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, tercemesine Kur’an denilemeyeceği ve tercemesinin Kur’an hükmünde olmadığı konusunda İslam bilginleri görüş birliği içindedir.

Bilindiği üzere terceme, bir sözün anlamını başka bir dilde dengi bir sözle aynen ifade etmek demektir. Oysa her dilin, başka dillerde bulunmayan (kendine ait) ifade, üslup ve anlatım özellikleri vardır. Bu yüzden, edebî ve hissî yönü bulunmayan bazı kuru ifadeler dışında, hiçbir terceme aslının yerini tutamaz ve hiçbir terceme de her bakımdan aslına tam bir uygunluk sağlanamaz. O halde, Kur’an-ı Kerim gibi, ilahî belağat ve i’cazı haiz bir kitabın aslı ile tercemesi arasındaki fark, yaratan ile yaratılan arasındaki fark kadar büyüktür. Çünkü biri Yaratan Yüce Allah’ın kelamı; diğeri ise yaratılan kulun aciz beyanı. Hiç böylesi bir tercemenin, Allah kelamının yerine konulması ve aynı hükümde tutulması mümkün olur mu?
Kaldı ki, İslam dini evrensel bir dindir. Değişik dilleri konuşan bütün müslümanların ibadette ortak bir dili kullanmaları onun evrensel oluşunun bir gereğidir.

Herkesin konuştuğu dil ile ibadet yapmaya kalkışması, Peygamberimizin öğrettiği ve bugüne kadar uygulana gelen şekle ters düşeceği gibi içinden çıkılmaz bir takım tartışmalara da yol açacağı muhakkaktır. Konuya ülkemiz açısından baktığımızda ise böyle bir uygulamanın dışarıda Türkiye aleyhinde, içerde ise Devlet aleyhinde bir malzeme olarak kullanılacağı, vatandaşların birlik ve beraberliğini zedeleyeceği, sonuç olarak bir takım huzursuzluklara sebebiyet vereceği dikkatten uzak tutulmamalıdır.

Diğer taraftan, yüzleri aşan terceme ve meal arasından din ve vicdan hürriyetini zedelemeden, üzerinde birlik sağlanacak birisinin namazda okunmak üzere seçilmesi ve buna herkesin benimsemesi mümkün görülmemektedir.

Türkçe namaz ile Türkçe dua birbirine karıştırılmamalıdır. Çünkü dua kulun Allah’tan istekte bulunmasıdır. Bunun ise herkesin konuştuğu dil ile yapılmasından daha tabii bir şey olamaz ve zaten genelde de ülkemizde Türkçe dua yapılmaktadır.


Diğer taraftan, Kur’an-ı Kerim’in en önemli özelliklerinden biri de i’cazdır. Bir benzerinin ortaya konulması konusunda, Kur’an bütün insanlığa meydan okumuştur. Bu i’cazın sadece anlamda olduğu söylenemez. Aksine, onun Allah katından indirildiğinde şüpheniz varsa, haydi bir benzerini ortaya koyun” anlamındaki tehaddi (meydan okuma) ayetlerinden (Bakara 2/23-24; Yunus, 10/37-38; Hud, 11/13; İsra, 17/88; Tur, 52/33-34) bu özelliğin daha çok lafızla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

Ayrıca bir benzerini ortaya koymak için, insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirlerine destek olsalar bile bunu başaramayacaklarını ifade eden ayet-i kerime (İsra, 17/88 ) den de, Kur’an’ın bir benzerinin yapılamayacağı ve bu itibarla tercemesinin Kelamullah sayılamayacağı, o hükümde tutulamayacağı ve dolayısıyle namazda tercemesinin okunamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim, 1926 yılında İstanbul Göztepe Camii İmam-Hatibi Cemal Efendi’nin Cuma namazında Kur’an-ı Kerim’in Türkçe tercemesini okumasıyla ilgili olarak İstanbul Müftülüğü(nün 20 Mart 1926 tarih ve 92-93 sayılı yazısı üzerine, altında Atatürk tarafından göreve getirilen ilk Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi’nin imzası bulunan 9 Ramazan 1324/23 Mart 1926 tarih ve 743 numaralı Müşavere Hey’eti kararında:

“Namazda kıraet-i Kur’an bi’l-icma farz ve Kur’an’ın hangi bir lügat ile tercemesine Kur’an itlakı kezalik bi’l-icma gayr-ı caiz ve namazda kıraet-i Kur’an mahallinde terceme-i Kur’an’ın adem-i cevazı da bi’l-umum mezahib fukahasının icmaı ile sabit olduğundan, hilafına mücaseret, namazı vaz’-ı şer’isinden tağyir ve emr-i dini istihfaf ve mel’abe şekline vaz’ı mutazammın olduğu gibi, beyne’l-müslimin iftirak ve ihtilafa ve memlekette fitne hûdusuna bâis olacağından, fiil-i mezbure mecasereti sabit olan merkum Cemal Efendinin uhdesindeki vezaif-i ilmiye ve diniyenin ref’i, emr-i zaruri halini almış olmakla ol vechile tebligat icrası...” denilmiştir.


Şüphesiz bir müslümanın en azından namazda okuduğu Kur’an-ı Kerim metinlerinin anlamlarını bilmesi ve namazda bunları anlayarak ve duyarak okuması son derece önemlidir ve bu zor da değildir. Ancak manasını anlamak, onun hidayetinden faydalanmak ve Yüce Rabbimizin emir, yasak ve öğütlerinin neler olduğunu öğrenmek için Kur’an-ı Kerim’i terceme etmenin ve bu maksatla meal, terceme ve tefsirlerini okumanın hükmü başka; bu tercemeleri Kur’an yerine koymanın ve Kur’an hükmünde tutmanın hükmü yine başkadır.

Namazda ve ibadet olarak Kur’an-ı Kerim asli lafızları ile okunur. Yüce Rabbımızın bize olan öğüt, buyruk ve yasaklarını öğrenmek, onun irşadından yararlanmak maksadıyla ise, terceme, meal ve açıklamaları okunur. Bu maksatla Kur’an-ı Kerim’in terceme, meal ve açıklamalarını okumak ta çok sevaptır ve genel anlamı ile ibadettir.


eurus bu T.C. Diyanet İşlerinin konuyla ilgili kurul kararıdır.. Açıkça belirtildiği gibi dua kulun Allah’tan istekte bulunmasıdır. Bunun ise herkesin konuştuğu dil ile yapılmasından daha tabii bir şey olamaz fakat Namaz da türkçe okunamayacağı bilindiği halde bu temcit pilavını yedirmeye çalışanlar her dönemde çıkar mutlaka.. Bu insanlara sormak lazım hayatlarında Namaz kılmışlar mı? Keşke kılsalar da Türkçe okusalar en azından hayırlı bir başlangıç olur.. Dua ile Namaz ibadetlerini bu açıdan birbirine karıştırmamak gerekir..Sonuç olarak aslında senin de söylediğin gibi İbadetimizi anlayarak yapmak, anlamayarak yapmaktan daha hayırlı bir iştir tabiki bunun için en azından Namazda okuduğumuz surelerin anlamlarını öğrenmemiz şarttır.. Bunların hepsi iki sayfadan ibaret zaten öğrendikten sonra asıl lafzı ile Namazda okunurken manaları kendiliğinden zihninize geliyor. Bir bardak suda fırtına koparmak bu konuda mümkün değil artık..
Son olarak ezan ile ilgili
Oysa şu an iddia ediyorum ki sokağa çıkıp 10 kişiye sorsanız en az 2-3 tanesi ezanın niçin okuduğunu bilemez. Ezanın bir namaz çağrısı olduğunu bilemez, çünkü Arapça bilmiyordur...
sözüne %99 u müslüman olan bir ülkede bu müezzin neden ezan okuyor bu sesin amacı ne türkçe olsa anlardım belki diyen 4 yaşında bir çocuk bile bulunmayacağı için yorum bile yapamıyorum.. Selametle..
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
eurus
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 30
Kayıt: 09-11-2005 22:41

Mesaj gönderen eurus »

Ama bakın ben bu konuda takılıp kalıyorum işte. Tercümesi birebir örtüşmez denilmiş, ama zaten hiçbir tercüme aslı ile birebir örtüşmez ki? Bakın, ben namaz kılıyorsam eğer belli bir amaç doğrultusunda kılarım. İbadet ediyorsam, içimdeki Allah sevgisini yansıtmak için ederim. Ama ben bu sevgiyi yansıtırken kullanılan dilin önemi olduğuna inanmıyorum.

Duyguların dili yoktur ki? Mesela sevgi duygusu her dilde aynı şeyi ifade eder farklı şekilde telaffuz edilse de. Aynı şekilde ben Allah büyüktür demek için sadece Allahu Ekber demem ki? Bunun Almanca'sı da aynı şeydir Arapça'sı da aynı şeydir. Dua ile ibadet arasındaki farka değinilmiş ama ben her ikisi için de bu durumun geçerli olduğunu düşünüyorum. İki durumda da Allah'a sesleniyoruz ve iki durumda da ona duygularımızı ifade ediyoruz.

Bir de şu %99 müslüman olma konusuna değineyim. Türkiye'nin %99'u kafakağıdında yazdığı üzere müslüman olabilir. Ama bu gerçek değerleri yansıtmaz. Laik ülkemizde hala kafakağıdına din hanesinin bulunmasını da kınıyorum bu vesileyle. Ve iddiam devam ediyor, çıkıp sorsam ezan'ın amacını bilmeyenler muhakkak çıkacaktır.

Bunlar benim fikirlerim, kimseyi bağlamak durumunda değil :) Bu konuyu arkadaşlarımla da çok tartıştım ama asla elime somut bir yanıt geçmedi. Hiç doğru düzgün bir sonuca varamadık. Bir de şansımı burada deneyeyim dedim, bakarsınız bir sonuca varırız :)
Kullanıcı avatarı
taNGo
WebMaster
WebMaster
Mesajlar: 3959
Kayıt: 23-06-2003 20:54
Konum: Geriden
İletişim:

Mesaj gönderen taNGo »

Ninni yazdı:arapça dua edilmesinin nedeni kuranın arapça olarak indirilmiş olması ve kuranın indirildiği dil olan arapçanın tam olarak bizim dilimize çevrilememesi, çevirme işlemi sırasında oluşan mana değişikliklerini önlemek, duaları aynen gönderildiği şekilde etmek , kuranın indirildiği dönemdeki arapçanın,deyimlerin vs.. o dönemin anlayışını ve değer yargılarını yansıtması bu gün tam olarak karşılıklarının oluşturulamaması gibi sebeplerden dolayı dualarımızı ve ibadetlerimizi arapça olarak gerçekleştirdiğimizi okumuştum... maksat ilk indirildiği şekli muhafaza etmesi...bana bu düşünce gayet mantıklı geliyor.....

tabi bu konuda daha çok bilgi verebilecek arkadaşların düşüncelerini ve bilgilerini paylaşması daha doğru olur...
Katılıyorum ve ekliyorum.

Bundan yıllar önce bizim atalarımız ve şu anda yaşadığımız topraklar Osmanlı İmparatorluğuna aitti.Ve o zamanlarda Arapça, Farsça, Türkçe gibi diller ülkemizde konuşulurdu.Zamanla Osmanlı İmparatorluğu parçalandı ve yeni Türk Devleti kuruldu.Yeni Türk Devleti kurulduğu vakitlerdede bir çok kişi arapça ve farsça gibi diller bilirdi.Fakat daha sonra şu an konuştuğumuz Türkçemiz kabul edildi, bağımsızlığımızı aynı topraklar üzerinde kurduk.Ve diğer diller unutuldu.Ve tam aksine batılı diller daha çok konuşulmaya başlandı.Halbuki batılı dilleri öğrenmeden önce inandığımız dinimizin kitabındaki dili öğrenmemiz ve bilmemiz gerekiyor.

Tekrar söylüyorum Türklerin İslamiyeti kabulü bundan seneler önce Arapça dili konuşulurken meydana gelmiştir.Ve şu an hala dilimizde Arapça ve Farsça kelimeler kullanılmaktadır.İngilizce kelimeler sonradan girmiştir dilimize.Örneğin "chat yapıyorum" kelimesi.

Dinin dili olur mu? diye soracağına Neden Dinimizin Dilini öğrenmiyoruz? diye sorarsan daha güzel olurdu.
Dreams
Kullanıcı avatarı
eurus
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 30
Kayıt: 09-11-2005 22:41

Mesaj gönderen eurus »

Senin mantığından hareket edersek, ülkemizin dilini Arapça'ya çevirmemiz gerekir. Yeni bir dil öğrenene kadar, varolan dilimizle dinimizi bütünleştirip rahat rahat ibadetimizi yapmak varken, neden yeni bir dil öğrenmeye çalışıp işimizi zorlaştıralım ki?

Türkler İslamiyet'i kabul ettiklerinde Türkçe konuşuyorlardı, tamam Fars ve Arap dilinin etkisi vardı ama anadil Türkçe idi. Biz İslamiyet'i Arapça olarak kabul ettik dersek daha doğru olur.

Tekrar ediyorum ve soruyorum, kendi dilimizde rahat rahat ibadet etmek varken neden yeni bir dil öğrenip vakit kaybedelim? İbadet ederken önemli olan amaç değil midir? Dil bir araç olduğuna göre, istersek elfçe ibadet edelim önemli olan duygularımız ve düşündüklerimizle içimizdeki Allah sevgisi değil midir? Bu Arapça takıntısı niye?
Kullanıcı avatarı
taNGo
WebMaster
WebMaster
Mesajlar: 3959
Kayıt: 23-06-2003 20:54
Konum: Geriden
İletişim:

Mesaj gönderen taNGo »

Ülkenin dilini niye değiştiriyorsun.Arapça öğren diyorum ben sana.İngilizce v.s. batılı diller yerine ilk önce kutsal kitabın yazdığı dili öğren diyorum.Yazdıklarımı anlamamışsın.Türkler İslamiyeti kabul ettiklerinde sene kaçtı?

İlk hali Arapça olduğundan hiç değiştirmeden okumak daha güzeldir mantıken.Diğer bir taraftan Arapçanın Türkçeye çevirisi o kadarda kolay değildir.Yanlış çevirmeler yapılabiliyor.En iyisi ilk haliyle öğrenip ve dua etmek.Yani inandığımız kutsal kitabın dilini neden değişikliklere uğratalım değil mi?Bugün dili değişse, yarın başka neleri değiştirirler kim bilir.Ee sonra? Değişikliğe uğratılırsa kutsal kitabın bir anlamı olur mu?.Fakat isteyen kendi dilinde de dua eder.Bu günah mıdır? Bana göre değildir.Önemli olan o niyeti yerine getirmektir.


Anlatmak istediğim bugüne gelişimizin kökeninde olan bitenler.Çok uzun yıllar önce olmuş bir şey bu çünkü.
Dreams
Kullanıcı avatarı
dEEp
Super Friend
Super Friend
Mesajlar: 557
Kayıt: 18-09-2004 04:30
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen dEEp »

commando anlaşılır bir biçimde izah etmiş hadiseyi,başka söze ne hâcet..?
En güzel örneklemelerle belirtmiş,okunduğu zaman "haa evet.." deniliyor,okuyun..
Ne dava haramisi, ne entelektüel sanat çığırtkanı, ne ütopya devşirmeni. Kuş olup uçtuk semaya..
Kullanıcı avatarı
eurus
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 30
Kayıt: 09-11-2005 22:41

Mesaj gönderen eurus »

taNGo,

Ben doğu veya batı dillerinden bahsetmiyorum. Herhangi bir dilden bahsediyorum. Japonca da olur, İngilizce de olur. Ne olursa olsun. Herhangi bir dil, bizim dilimiz olan Türkçe de buna dahil.

İslamiyet bir mantık dini değil midir? Bana bunun cevabını verin? Eğer İslamiyet mantık dini ise, bana mantıklı gelen husus herkesin kendi bildiği dilde ibadet edebilmesi gerekliliğidir.

Kitabımızın farklı dillere çevrilince özünü yitireceğini düşünüyorsunuz. Hayır özünü yitirmez, sadece tam olarak çevrilemeyen bazı kısımlar olacaktır. Bu muhakkak olacaktır, buna bir şey demiyorum. Ama sonuçta çevrilebildiği kadarıyla çevrilip anlamında bir değişiklik yapmadan kendi dilimizde dinimizin gereklerini yerine getirmemiz bana daha mantıklı geliyor. Eğer senin dediğin gibi olsaydı, yani Kuran başka dile çevrildiği zaman hemen bozulacak bir yapıda olsaydı çevrilmesine izin verilmezdi zaten. Bugün Türkçe'si de mevcut, İngilizce'si de mevcut, Japonca'sı da mevcut. Hiçbirinin anlamlarında değişiklik yok, ama hiçbirisi de tam olarak çevrilebilmiş değil. Yine de inanıyorum ki önemli olan ANLAM ve İNANÇTIR, önemli olan AMAÇTIR.

Eğer ki anlamını bozmadan, amacın dışına çıkmadan, inancım doğrultusunda kendi dilimde ibadet edersem bence bunun Arapça ibadetten hiçbir farkı yoktur. Böyle bir durumda benle aynı ibadeti yapan bir Arap benden daha çok mu sevaba girecektir?
Kullanıcı avatarı
capan_aga
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 321
Kayıt: 04-11-2005 21:56
Konum: 68 axaray
İletişim:

Mesaj gönderen capan_aga »

aslında senin dediğinde doğru eurus.Gerkeçken düşündürücü ve kafa karıştırıcı bir durum.
[glow=red]''Eğer dünyayı sevseydim doğarken ağlamazdım'' diyorlar ama ben yinede seviyorum...[/glow]


[img]http://capan_aga.sitemynet.com/mynet_resimlerim/er.gif[/img]
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 11 misafir