Kuran-ı Kerim in Bilimsel Mucizeleri

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Kuran-ı Kerim in Bilimsel Mucizeleri

Mesaj gönderen commando »

ATMOSFERİN KATMANLARI

Kuran ayetlerinde evren hakkında verilen bilgilerden biri, gökyüzünün yedi kat olarak düzenlendiğidir:

Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir. (Bakara Suresi, 29)

Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi... Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti... (Fussilet Suresi, 11-12)

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
Dünya, yaşam için gerekli olan özelliklerin tümüne sahiptir. Bunlardan bir tanesi de canlıları koruyan özel bir kalkan görevini yerine getiren atmosferdir. Bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir. Atmosfer aynen ayette bildirildiği gibi, tam yedi temel katmandan oluşmaktadır. Bu, elbette ki Kuran'ın mucizelerinden biridir.



Kuran'da pek çok ayette kullanılan gök kelimesi tüm evreni ifade etmek için kullanıldığı gibi, Dünya göğünü ifade etmek için de kullanılır. Kelimenin bu anlamı düşünüldüğünde, Dünya göğünün, bir başka deyişle atmosferin, 7 katmandan oluştuğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

Nitekim bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir.19 Kimyasal içerik veya hava sıcaklığı ölçü alınarak yapılan tanımlamalarda, Dünya'nın atmosferi 7 katman olarak belirlenmiştir.20 Bugün halen 48 saatlik hava durumu tahminlerinde kullanılan ve "Limited Fine Mesh Model" (LFMII) olarak adlandırılan atmosfer modeline göre de atmosfer 7 katmandır. Modern jeolojik tanımlamalara göre atmosferin 7 katmanı şu şekilde sıralanmaktadır:

1- Troposfer
2- Stratosfer
3- Mezosfer
4- Termosfer
5- Ekzosfer
6- İyonosfer
7- Manyetosfer



[ resmi görüntülemek için tıklayın ]

Bu konuyla ilgili bir diğer mucizevi yön ise Fussilet Suresi'nin 12. ayetinde geçen "Her bir göğe emrini vahyetti" ifadesinde yer almaktadır. Yani ayette Allah'ın her tabakayı belli bir görevle görevlendirdiği belirtilmektedir. İleriki bölümlerde daha detaylı inceleyeceğimiz gibi, yukarıda saydığımız tabakaların her birinin insanların ve yeryüzündeki tüm canlıların yararı açısından çok hayati görevleri vardır. Yağmurların oluşmasından zararlı ışınların engellenmesine, radyo dalgalarının yansıtılmasından göktaşlarının zararsız hale getirilmesine kadar her tabakanın kendine özgü bir işlevi bulunmaktadır.


Aşağıdaki ayetler ise bize atmosferin 7 katmanının görünümü ile ilgili bilgi vermektedir:

" Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15)

O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır... (Mülk Suresi, 3)


Bu ayetlerde Türkçeye "uyum" olarak çevrilen Arapça "tibakan" kelimesi, aynı zamanda "tabaka, bir şeyin uygun olan kapağı ve örtüsü" anlamlarına da gelir ki, üst katın alt kata uygunluğunu vurgular. Kelimenin çoğul kullanımında ise "tabaka tabaka" anlamı kazanmaktadır. Ayette tarif edilen tabaka tabaka halindeki gök, kuşkusuz atmosferi en mükemmel şekilde ifade eden açıklamalardır.

20. yüzyıl teknolojisi olmadan tespit edilmesi hiçbir şekilde mümkün olmayan bu bilgilerin, 1400 yüzyıl önce indirilmiş olan Kuran-ı Kerim'de açıkça bildirilmesi ise elbette ki çok büyük bir mucizedir.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
salimcan22200
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1100
Kayıt: 20-06-2005 22:58
Konum: edirne
İletişim:

Mesaj gönderen salimcan22200 »

ne biliyim karısık konular bunlar
Did My Time
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

salimcan nesi karısık yedi tane katman işte.. :) Anlaşılmayacak Birşey yok.. Ortaokulda görmüş olmalısın Fen Bilgisinde..
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
salimcan22200
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1100
Kayıt: 20-06-2005 22:58
Konum: edirne
İletişim:

Mesaj gönderen salimcan22200 »

yokya o kadar yazıyı okumak bana karısık geldi ama ben sozelci oldugum halde oss de fen yapmıs adamım o yuzden beni yanlıs anlama lutfen ama senin calısmanıda takdir etmeden gecemiycem
Did My Time
Kullanıcı avatarı
excalibur
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 375
Kayıt: 15-08-2005 20:19

Mesaj gönderen excalibur »

salimcan22200 kardeşim, aşağıdaki makale biraz uzun fakat okursan bir çok soruya cevap bulmuş olursun...

METEOROLOG EDWARD LORENZ, kompüterin karşısına büyük bir güvenle oturmuştu. Zamanının en gelişmiş kompüterinde bir “atmosfer modeli” inşa etmişti. Bu modelin, gerçek olana benzemesi için elinden geldiğince özen göstermiş, bu amaçla atmosferik hareketlerin niteliğini değiştiren her türlü doğal ve yapay etkenlere yer vermişti. Uçaklar, uydular, dev balonlar ve çeşitli roketler aracılığıyla Lorenz’in bilgisayarına muazzam bir bilgi akışı gerçekleşiyordu. Lorenz, 1963 şartlarında saniyede 60 tane çarpma işlem yapabilen McBee bilgisayarıyla yetinmemiş, daha sonraları saniyede bir milyona yakın işlem yapabilen CDC Cyber 205 kullanmaya başlamıştı.

Emrindeki cihazla, atmosferin nabzını elinde tutmaya çalışıyordu. Ne var ki, gerçek atmosferin tıpkısının aynısı olan bu modelde Lorenz’in husule getirdiği bir siklon, aynı hareketini, bütün uğraşları boşa çıkarırcasına bir daha tekrarlamıyordu. Modeldeki sayısal değerlerin onbinler hanesinde yapılan küçücük bir değişiklik yapay atmosferde muazzam değişikliklere —sözgelimi fırtınalara— neden oluyordu. Atmosferde bu denli yakın şartlar altında ileriye yönelik hava tahminleri yapma ümidindeki Lorenz, hayal kırıklığına uğramış ve kaos teorisine nüve olacak görüşlerini 1963’te “Belirgin Periyodik Olmayan Akış” adlı makalesiyle bilim dünyasına duyurmuştu. Bu arada, artık dev meteorolojik sistemlerle uğraşmaktan vazgeçen Lorenz, bakıye–i ömrünü kahve fincanındaki türbülans gibi daha mütevazi işlerle uğraşmaya adamıştı.

Aslında haksız da değildir Lorenz. Zira, büyük uğraşlarla ulaştığı hesaplarını hiç ummadığı birşeyler altüst ediyordu. Meselâ, San Fransisco için yaptığı bir hava tahmininde, havanın açık ve güneşli olacağını söylüyor; ancak, yağmur San Fransisco sokaklarına ansızın “merhaba!” diyebiliyordu. İşin ilginç tarafı, tüm bu hesapları altüst eden de bir “kelebek”ten başkası değildi. Evet, bir kelebek. Üstelik bu kelebek, San Fransisco’ya yağmur yağışına vesile olabiliyordu. Kelebeğin kanatlarının atmosferde husule getirdiği minik bir hava akımı sonunda dev bir fırtınaya, yahut beklenmedik bir yağmura dönüşebiliyordu. İşte teknolojinin bu kadar gelişmişliğine rağmen meteorolojik tahminlerin hemen birinci günden sonrası için büyük başarısızlıklara uğramasının temelinde, adına “The Butterfly Effect” denilen “Kelebek Etkisi” vardı —kelebek, sembol olmak şartıyla. Her ne kadar Dr. Mikdat Kadıoğlu gibi meteorologlar bu kaotik olayın meteorologlar için geçerli bir mazeret olduğunu haklı olarak söyleseler bile, “Kelebek etkisi” sadece bir mazeret olmanın ötesinde, bilim için yeni çığırlar ifade etmektedir.

Nitekim, bazı araştırmacılar kelebek etkisinin onlara çok küçük bir dokunmayla kontrol edilebilecek sistemler üretme imkânı sağladığını tesbit ettiler. Maryland Üniversitesinde, James Yorke başkanlığındaki araştırmacılar —Newsweek’in yazdıklarına bakılırsa— şimdilerde kaosun, bir dizi noktada kullanılabileceğini söylüyorlar. Kömürün hiçbir kirlenmeye sebep olmadan yakılabilmesi; düşük güçteki mikroelektronikle güçlü bir komünikasyon imkânının sağlanması ve belki de kalp atışlarındaki ritmin normalleştirilmesi işleminin kolaylaştırılması gibi çok değişik alanlardaki çalışmalar bu bir dizi işlemden sadece birkaçı.

Ve bu haliyle kaos, yeni bir bilim dalı olma yolunda hayli mesafe kat etmiş görünüyor. Birçok noktada tıkanan pek çok bilimciye hızır gibi yetişen kaos, bilim dünyasında yepyeni ufuklar açmaya devam ediyor. Ama yine de siz dışarı çıkarken şemsiyenizi yanınıza almayı unutmayın. Çünkü, Hz. Mikail, kelebeğin kanatlarına dokunabilir, siz de yağmur altında sırılsıklam ıslanabilirsiniz. Ona göre!

yazar :Ahmet D. Şahin
Çağların bilgeliğini ara fakat dünyaya bir çocuğun gözleriyle bak !
Kullanıcı avatarı
PsychopathiCaT
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1929
Kayıt: 29-09-2004 14:51
Konum: İzmir

Mesaj gönderen PsychopathiCaT »

Kuran'ı okumak,mensubu olduğu dinin kitabını okumak,bunu yapmayan yada okuma zahmetıne bıle gırmeyen o kadar cok müslüman varki..Öte yanda ben kuranı okumaya bi ara çok heves etmiştim,yarısına kadarda okumuştum yaşar nuri öztürk'ün mealini,ama sonra harddisk badsector yedı ve okumaya ara vermek zorunda kaldım.Bu bilgilerden sonra merakım arttı ve en baştan okumaya başlıyacam büyük ihtimal.
[b][glow=blue][color=white][size=67]I Love You...I'll Kill You!!!!~~bUT I LoVe YoU FOrEver~~[/size][/color][/glow][/b]
Kullanıcı avatarı
IWAS
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1961
Kayıt: 27-07-2004 15:27
Konum: Tekirdağ

Mesaj gönderen IWAS »

dünya güneşten koptuktan sonra soğurken ortaya çıkan gazlar atmosferi oluşturmuştur diye öğrendim ben fen bilgisinde. şimdi bunun mucize olan tarafı ne 7 katman atmosfer
Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek...
Kara çarşafa girsin diyorsanız,
Yobazın gazabından ürkerek...
Diyorsanız ki, okumasın
Kadınımız, kızımız;
Budur bizim alın yazımız...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

HAMİLELİK VE DOĞUM Resim

Kahrolası insan, ne kadar nankördür. (Allah) Onu hangi şeyden yarattı? Bir damla sudan yarattı da onu 'bir ölçüyle biçime soktu.' Sonra ona yolu kolaylaştırdı. (Abese Suresi, 17-20)

Anne karnındaki çocuğun "fetus" hali tam olarak altıncı ayın sonunda oluşur. Daha sonra rahim kuluçka dönemine girer. Bebeğin tüm vücut organları ve sistemleri, bu süre içinde gelişmiştir ve rahim fetusun büyümesi için besin sağlayarak bu gelişimi hızlandırır. Bu süreç, fetusun annenin rahminden çıktığı doğuma kadar sürer.

Normal olarak doğum kanalı çok dardır ve fetusun buradan geçmesi çok zordur. Ancak doğum esnasında, annenin vücudunda çeşitli fizyolojik değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler fetusun doğum kanalında kolaylıkla hareket etmesini sağlar. Bu değişikliklerin bir kısmı şöyledir: Leğen kemiklerindeki eklemlerin doğum kanalını genişletmek üzere esnemesi, kanalın daha da genişlemesi için kasların gevşemesi, fetusun çevresinde bulunan amniotik sıvının kanalı yağlaması.95 Bilimsel bir kaynakta doğumdan evvelki bu değişim şöyle tarif edilir:

Yeni bir dünyaya adım atacak cenin için bütün hazırlıklar tamamlandığında, amniyon sıvısı da doğum için yeni faaliyetlere başlar. Rahim ağzını genişletecek su kesecikleri oluşturan amniyon sıvısı, bu sayede rahmi bebeğin geçeceği büyüklüğe ulaştırır. Bu keseler aynı zamanda ceninin doğum sırasında rahimde sıkışmasını da engelleyecektir. Ayrıca doğum başlangıcında keseler delinip de içindeki sıvılar aktığında ise, ceninin gideceği yol kayganlaşır ve sterilize olur. Bu şekilde doğum hem daha rahat hem de mikroplardan doğal olarak arınmış bir şekilde gerçekleşir.96

Görüldüğü gibi Kuran'da bu sürece, "Sonra ona yolu kolaylaştırdı" (Abese Suresi, 20) ayetiyle açıkça işaret edilmektedir. 1400 sene evvel Allah'ın bildirdiği bu fizyolojik değişimlerin tespiti ise, günümüzde ancak pek çok teknolojik alet sayesinde mümkün olmuştur.

İNSANLARDAKİ ORGANLARIN GELİŞİM SIRASI

Resim
Anne karnındaki bebeğin organlarının oluşumu hakkındaki çok yakın bir dönemde edinilen bilgiler Kuran ayetlerinde verilen bilgiler ile birebir uyum içinedir.
O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz. (Mü'minun Suresi, 78 )

Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi. (Nahl Suresi, 78 )

De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah'tan başka getirebilecek ilah kimdir?"... (En'am Suresi, 46)

Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. (İnsan Suresi, 2)

Yukarıdaki ayetlerde Allah'ın insana bahşettiği birtakım duyulardan bahsedilmektedir. Dikkat edilirse, Kuran'da bu duyulardan hep belli bir sıra ile bahsedilmektedir: Duyma, görme, hissetme ve anlama.

Embriyolog Dr. Keith Moore, Journal of Islamic Medical Association'da yayınlanan bir makalesinde, embriyonun gelişim sürecinde iç kulakların ilk halinin belirmesinden sonra gözün oluşmaya başladığını ifade etmektedir. Hissetme ve anlama merkezi olan beynin ise, kulak ve gözün ardından gelişimine başladığını söylemektedir.97

Anne karnındaki çocuk fetus halindeyken, hamileliğin yirmi ikinci günü gibi erken bir dönemde kulaklar gelişir ve hamileliğin dördüncü ayında kulak tam olarak fonksiyonel hale gelir. Fetus bundan sonra annenin karnındaki sesleri duyabilir. Dolayısıyla yeni doğan bir bebek için işitme duyusu, diğer yaşamsal fonksiyonlardan önce oluşur. Kuran ayetlerindeki öncelik sırası bu bakımdan dikkat çekicidir.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

DENİZLERİN BİRBİRİNE KARIŞMAMASI




ResimDenizlerin, araştırmacılar tarafından çok yakın bir geçmişte tespit edilen bir özelliği, Kuran'ın Rahman Suresi'nde şöyle bildirilir:

Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler. (Rahman Suresi, 19-20)

Birbirine açılan fakat suları kesinlikle birbiriyle karışmayan denizlerin ayette bildirilen bu özelliği, okyanus bilimciler tarafından çok yakın bir zaman önce keşfedilmiştir. "Yüzey gerilimi" adı verilen fiziksel bir kuvvet nedeniyle, komşu denizlerin sularının karışmadığı ortaya çıkmıştır. Denizlerin farklı yoğunluklarından kaynaklanan yüzey gerilimi, adeta bir duvar gibi sularının birbirine karışmasını engeller. 63

Elbette ki insanların, fizikten, yüzey geriliminden, okyanus biliminden haberdar olmadıkları bir devirde bu gerçeğin Kuran'da bildirilmiş olması son derece dikkat çekici bir durumdur.

Resim Akdeniz'de ve Atlas Okyanusu'nda büyük dalgalar, güçlü akıntılar ve gel-gitler vardır. Akdeniz'in suyu, Cebelitarık Boğazı'nda Atlas Okyanusu ile karşılaşır. Ama bu karşılaşma sonucu kendi sıcaklık, tuzluluk ve yoğunluk özellikleri değişmez. Çünkü iki deniz arasında görülmeyen bir sınır vardır.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir