Kur-an'ı Anlamak Hayatı Yönlendirmektir.

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Cevapla
mumin
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 15
Kayıt: 25-12-2008 18:12

Kur-an'ı Anlamak Hayatı Yönlendirmektir.

Mesaj gönderen mumin »

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Esselamu aleykum kardeşler
Bugün sizlere hayat ve hayatın ne manaya geldiğini anlatmaya çalışacağım
Bizler üzerinde yaşadığımız dünyaya gayri ihtiyarı bir şekilde geldik. Doğal bir sonuç olarakda ilk işimiz ağlamak ve açlık oldu. Ağzımıza tıkıştırılan meme ve açlığımızı tatmin edecek bir süt ile doyduk ve uyuduk . Hiç bir ihtiyacımızı kendi başımıza, gideremez, bize bakacak birine muhtaç şekilde büyümeye başladık. İyiyi ve kötüyü ayırt edemeden ne bulduysak ağzımıza götürdük ve annemizin kontrolunde açlık isğetimizin, bize zarar vermeyeceği şekilde tatmin olabilmesi için doğruya yönlendirildik. Tabi hayat devam etti ve artık soru sorar, cevap arar bir duruma geldik. Sorularımızada cevabı yine bizi koruyan anne ve babalarımızdan aldık.

Sobaya yaklaştığımızda cıs aman yanarsın, sokağa çıktığımızda giy şunu üşürsün ,ağzımıza tehlikeli birşey götürdüğümüzde at onu e e kaka, sözünü duyduk. Evet bunlar bizlere, bizde çocuklarımıza söyledik. Fakat her uyarıya karşı aksini yaptık. ancak elimiz yandığında,soğuktan üşüdüğümüzde, dilimiz acıdığında gerçekten annemizin haklı olduğunu gördük. Bir daha sobaya zorlama olsa bile yaklaşmamaya , gocuksuz, eldivensiz ,kartopu oynamamaya, ve kötü şeyleri ağzımıza atmamaya meyl ettik.
Önümüze çıkan, hissedeceğimiz , sonucundada mutlu veya mutsuz olacağımız olaylara karşı, fikir sahibi olduk. Buradan insanın sahip olduğu fikrin, insanı nasıl şekillendirdiği sonucunu rahatlıkla çıkarabiliriz. Fakat bu fikir örfi değil, hissi idrak ile alınmalıki insanı şahsiyetli yapsın. Aksi halde insan, daima fikirleri değişen,ne yapacağını bilmez halde ortada hareket eden bozuk bir şahsiyete sahip olur.
İnsan, daha çocukken hayatta karşılaştığı sorulara cevap ararken güvenerek danıştığı tek insan olarak anne ve babasını, karşısında onun sorularına cevap vermeye hazır bulur. Ben nasıl oldum,nereden geldim, ölümü ise tecrübe edindiği cenazelere katılınca görür ve neden ölünüyor. Ve nereye gidiliyor sorusunada yine anne ve babası cevap verir. Aldığı cevaplar onu tatmin eder çünkü annesi babası onun için güvenilecek tek mercidir. Çünkü sobaya değme dedikleri zaman o , dinlememiş eli yanmıştı. Bizzat ebeveyninin doğru söylediğini beş duyu organından biri ile hissetmişti. Ebeveyninin doğru söylediği kanıtlanmıştı. Fakat doğum ve daha öncesi , ölüm ve daha sonrası ile ilgili olayları duyu organları ile hissedemiyor. Güvene dayalı bir iman söz konusu oluyordu. Halbuki ALLAH insana şöyle sesleniyordu;
A’RAF 7/172-173. Rabbin, insanoğlunun sulbünden soyunu alıp devam ettirmiş, onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da: "Evet şahidiz" demişlerdi. Bu, kıyamet günü, "Bizim bundan haberimiz yoktu" dersiniz veya "Daha önce babalarımız Allah’a ortak koşmuşlardı, biz de onlardan sonra gelen bir soyuz, bizi, boşa çalışanların yaptıklarından ötürü yok eder misin?" dersiniz diyedir.
Her doğan islam fıtratı ile doğar. Onu ailesi şekle sokar. O artık olayları kendi algılayıp ayırt etme özelliğine kavuştuğundaki; bu, akıl etme düşünme meylidir.
‘‘Ey iman edenler, Allah’tan korkup sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.’’ (Enfal suresi, 29)
İyi nedir, kötü nedir bunu ayıklaması gerekiyor. İyiyi kötüyü ayırt edebilmesi içinde, doğru olan ve herkesin doğru olarak kabul ettiği bir şeye kıyas yapması gerekir.
Örnek verecek olur isek; pazardan tarttırıp aldığımız bir yiyeceği, eksikmi aldık tammı aldık şüphesini ortadan kaldırabilmek için, zabıtanın terazisine kıyas yapar, tam ise ferahlar ,eksik ise kandığımıza yanarız.
Fikirlerde böyledir; Birileri birşeyler söyler fakat söylediği şeyin doğru veya yanlış olduğunun araştırılmadan sadece güvene dayalı alınması insanı helaka götürebilir.
(Kâfirler Allah’a karşı yalan uydururlar ve çoğu da akletmez. Onlara, “Gelin Allah’ın indirdiği Kitaba ve Resule uyun” denildiğinde, “Atalarımızın yolu bize yeter” derler; ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyse?) [Maide 103, 104]
Öncelikle söylenen fikrin fıtrata uygun olması kesinlikle şarttır. Bu aklı tatmin eder. Kalbe mutmainlik verir. Çünkü iman edilecek şey kesin delile dayalı olması gerekirki tastik oluşsun.
O halde bu günkü insan yaşadığı hayatı ,etrafına bakarak sorgulamalı insanlık iyi veya kötü durumdamı buna cevap aramalıdır. En doğru cevabı ise içinde yaşadığı kainata bakarak, tefekkür ederek ALLAH ı bulmalı, sonra varlık sebebini sormalıdır. İnsanın iyi veya kötü ayrımı ,hayattaki var oluş sebebine dayanır. Vasfına binaen hareket etmesi onu iyi, aykırı hareket etmesi ise onu kötü kılar. İyi olur ise mutlu , kötü olur ise mutsuz olur.
Rabbini bulan insan varlık sebebinin cevabını ise ancak ve ancak rabbinden alır ki kesin net bir doğruya ulaşsın. İnsanın Rabbi ( terbiye eden düzenleyen kanun koyan) insana vasfını bildirir. Aslında rahmet eder. Kur-an’ı bize, bu hayatı vasfımıza göre yaşamamız için Resul s.a.v efendimizide Kur-an nasıl hayatta tatbik edilir, bunu göstermek için gönderilmemişmidir? ALLAH Azze ve Celle, bizi öldürdükten sonra dirilttiğinde atın bunları cehenneme dese buna kim mani olabilir. Rabbimiz bizim ateşe girmememiz için bize yardım ederken, nankör insan bunu neden görmüyorda böbürlenerek her problemi çözeceğini sanarak yeryüzünde yürüyor.
Doğrusu Biz sana gerçeğin ta kendisi olan kitab (Kur'an)'ı indirdik ki insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin. Sakın hainlerin savunucusu olma! Nisa 105

Biz, mü’minlere şifa ve rahmet olan Kur’ân âyetlerini bölüm bölüm indiriyoruz. Bu âyetler, inkâr ile isyan ile baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, İslâm aleyhinde propaganda yapan zâlimlerin yalnızca hüsranını artırıyor. (isra 82)

“Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 107)
Burada Kur-an’ın ALLAH Azze ve Celle tarafından indirildiğinin delili ise ayetlerinden anlaşılabilir seviyededir. Tıp, bugün insanın, kadının kaburga kemiği ile erkeğin beli arasından çıkan bir sıvıdan meydana geldiğini bilimsel olarak ortaya koyabilecek teknolojiye sahipken çölde hiçbir teknolojinin olmadığı bir dönemde Kur-an bunu bize bildiriyor.
ALLAH bizlere kitap ve elçisi aracılığı ile kendisini nasıl razı edebileceğimizi, O ‘na NASIL KULLUK EDECEĞİMİZİ onun şeklini şemalini tepeden tırnağa kadar bize tarif etmiştir. Biz bugün bu tarifle alakası olmayan bir hayatta yaşamıyormuyuz? Bunu tekrar düzeltmek bizim işimiz değilmi ?bunu düzeltmek için yapacağımız fiili hiç eğrilmeden ,eğriltmeden dosdoğru asıl yapana göre birebir yapmak bu gün bizim işimiz değilmi? Biz yapmaz isek, cahiliye hükmünde yaşayan insanlardan farkımız nedir ? KUR-AN insanın ihtiyaçlarını gidermeye yönelik çözümleri bize sunmuyormu? Kur-an’a bakan, onda nasıl giyineceğine,ne yiyip ne içeceğine, komşusuyla olan ilişkisine, mirasına , tartısına, annesi ,babası ,kardeşleri , çocuğu, yaşadığı toplumu ve diğer toplumlarla alakalı olması gereken neyse buna göre yazılmış bir hayat nizamı manzumesi görmüyormu?
Şu an yaşadığımız dünyada, geçmişte yaşayan ve yaptıklarından dolayı helak olanlara vesile olan o hayatı , toptan biz yaşamıyormuyuz? KUR-ANDA haram kılınanlar vergisini verdiğiniz sürece bugün normal, hatta kutsal sayılmıyorlarmı? Bunlar bizim içinde, artık hayatın ALLAH ile ilişkisinin kesildiğinin göstergesi değilmi? Hayatın (İNSANIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYACAĞI VE DİĞER İNSANLARLA PAYLAŞACAĞI İLİŞKİLER YUMAĞININ) yine ALLAH Azze ve Celle ile ilişkilendirilmesi gerekmezmi? bunun için bir elçi daha gelmesinimi bekleyeceğiz? (Bu soruya cevap herkeste aynıdır hayır son Resul s.a.v geldi. Başkada peygamber, başka kitap gelmeyecek.) O zaman daha neyi bekliyor, ve bakınıp duruyoruz. Yoksa iman ettiğimiz Rabbimize bize yardım edeceğine dair bir şüphe içindemiyiz? Bakın kardeşlerim ALEMLERİN RABBİ NE DİYOR ;
Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir."NUR 55
SİZ HALA ŞÜPHE İÇİNDEYSENİZ BENCE BU ŞÜPHEDEN VAZGEÇİN.ÇÜNKÜ ALLAH VAADİNDEN VAZGEÇMEZ.
KUR-AN’I BU BAKIŞ AÇISI İLE OKUMANIZ ,ANLAMANIZ VE AMEL ETMENİZ DİLEĞİ İLE ALLAH’A EMANET OLUNUZ.
th3
New Friend
New Friend
Mesajlar: 3
Kayıt: 24-04-2012 03:30

Re: Kur-an'ı Anlamak Hayatı Yönlendirmektir.

Mesaj gönderen th3 »

Kalbini bilen Allah'ı bilir.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir