AYETLERLE DELİLLER
Hiçbir kimse Kuran ı kendi anladığı şekilde yorumlamamalıdır.Sizin anladığınız değil, Allah ın kasdettiği önemlidir.Kuran en açık şekilde açıklanmıştır. Artık onda, başka bir şey aramamıza gerek yoktur.
Biz onu ,Akıl erdiresiniz diye Arapça lisanda bir Kuran olarak indirdik.
(Yusuf-2)
Allah kitabını Arapça bir kuran olarak indirmesinin sebebini bu ayette açıklıyor. Arap kavminin, anlayıp akıl erdirebilmeleri için kuran ı Arapça bir lisanda indirdiğini bildirmektedir.Bu Ayetin hükmünün ana vurgusu kur an dır. “Biz onu”, derken Allah kuran ı kast etmektedir ve o Kuran ın içindeki hükümleri ,bilgileri kast etmektedir. Lisanının ise önemli olmadığını ancak anlayabilmeleri ve akledebilmeleri için Arapça bir kuran olarak indirdiğini bildirir.
Eger biz onu başka bir dilde bir kuran yapsaydık onlar mutlaka, “onun ayetleri genişçe açıklanmalı değimliydi? Başka dilde bir kitap; Arap peygamber öyle mi” derlerdi. (fussilet-44)
Allah bu ayette; Kur an-ı Arap kavmine başka bir lisanda indirmiş olsaydık Onlar mutlaka biz bundan bir şey anlamıyoruz, onun ayetleri genişçe açıklanmalı bize iyice bildirilmeli değimliydi diyeceklerini ,bildirmektedir.
Başka lisanda bir kitap ve Arap peygamber öylemi? Böyle olur mu? biz o zaman nasıl anlayacağız diyeceklerdi. Bu ayetlerde de Kuran ın Arapça bir lisanla inmesinin maksadını açıklamaktadır.O dönemde ki inkar edenler, Allah ın ayetleriyle uğraşanlar dediler ki “Eğer bu kuran Allah tan sa ,o zaman ayetler başka bir lisanla (Allah ın kendi lisanıyla veya başka bir lisanla) gelmeli değilmiydi” dediler. Allah da onlara karşı bu ayetleri indirmiştir.Bu ayetlerde de her şey açıktır, önemli olanın lisan olmadığı Arapça bir kuran olarak indirilmesinin sebebini anlamaları için olduğu hükmü çıkmaktadır.Sizler de kendi lisanınız da okumanız için açık işaretleri görmelisiniz.
Böylece biz sana Arapça lisanda bir Kuran vahyettik ki , şehirlerin anası olan Mekke de ve çevresinde bulunanları uyarasın. (şura-7)
“Böylece biz sana Arapça bir kuran vahyettik ki” İfadesini incelerseniz Arapça kelimesi kuran ı niteleyen bir sıfat görevindedir.Arapçayı çok iyi bilenler bunu doğrulayacaklardır.Gerçek vahyedilenin Kuran yani ondaki bilgiler ve hükümler olduğu ve Yöntem ve tercih edilen iletişim aracını Arapça olmasının da Şehirleri anası olan Mekke de ve çevresinde bulunan Arapları uyarması içindir. Çünkü onlar Arapça lisan konuşuyorlar dı, ve din de ancak böyle yayılabilirdi.Önce Mekke ve çevresi , sonra küreselleşen yeni dünya.Bu sebeple dir ki günümüz dünyasının her lisanı Kuran ı kendi lisanıyla okumalıdır. O Allah ,kitabını mükemmel indirmiştir. Görüyorsunuz ya tüm zamanlara hükmediyor.
Apaçık kitaba andolsun ki , iyice anlayasınız diye biz, onu (o kitabı) Arapça bir kuran yaptık.
(Zuhruf 2-3)
Allah, Kitabı üzerine yemin ediyor.(Apaçık kitaba andolsun ki) Arapların iyice anlamaları için Arapça bir kuran yaptı. Yemin ediyorum onu başka bir lisanlada yapardı , ancak nasıl anlayıp akıl erdireceklerdi.
Kuran daki anlamların ve o mükemmel manaların , müthiş anlatımların iyice anlamaları için Araplara, Arapça bir kuran olarak indirdi.O Araplardan da bu dini bütün insanlara anlatmaları ve yaymaları , cihad etmeleri istendi. Ancak bu kitabın tüm insanlara gelmesiyle onu kendi lisanınızda okumalısınız hükmü yukardaki ayetlerin delilleriyle kesinlikle çıkartılır.
Bu ,bilecek bir toplum için Arapça bir Kuran olarak ayetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır. (fusıllet-3)
Bu kitap Arapların bilebilmeleri için Arapça bir kuran olarak ayetleri genişçe ve iyice açıklanmış ,bir kitaptır.Maksadın kitap (Kuran ın hükümleri) olduğu bu ayetlerde belirtilmektedir. ‘Arapça bir Kuran’ ifadesinde ;Arapça lisanla bir Kuran olduğunu ifade etmektedir. Bunun nedeni de o Arapların bilmeleri içindir.
Biz her peygamberi ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara, (Allah ın emirlerini) iyice Açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. 14/4
Allah seçmiş olduğu bütün peygamberleri kendi ülkeleri, kavimleri hangi lisanda konuşuyorlarsa ; emirlerini ,hükümlerini, öğütlerini ; anlamaları ve açıkça beyan etmeleri için o lisanda göndermiştir.Bu Allah ın adetidir.Allah en uygun usulü kullanır.Böylece dilediğini doğru yola iletir.
Kitabı bilmek ,anlamak, akletmek en önemli vurgudur. Allah sürekli bunu vurgulamıştır.”Şüphesiz ki kuran gerçek ve kesin bir bilgidir ve o Allah a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.” Buna göre öğüt alamayan bir toplum bitmiştir.Yer yüzündeki kurtarıcı tek yol olan Kuran ı bilemeyen ülkeler de bitmiştir.Ve onlar kendi içlerinde debelenip duracaklardır.
“Andolsun ki Biz onların ‘Kuran ı ona bir insan öğretiyor’ dediklerini biliriz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kuran ise gayet açık Arapçadır.”
Bu Ayet konumuzla tam ilişkili olmamakla beraber insanlarımızın bu ayette takılmamaları için açıklanmıştır.Çünkü şeytan ve din düşmanları bu ayetle üzerinize gelebilirler. Müşrikler Kuran ın Allah tarafından indirilmiş olduğunu inkar ediyor ve okuma yazma bilmeyen Peygamberin de, Böyle yüksek edebi yapıya sahip Kuran ı yazmış olacağına da ihtimal vermiyorlar. Olsa olsa, onu Arap olmayan birinden öğrenmiş olabileceğini iddia ediyorlardı. Bu ayette de onlara karşı Allah cevap vermektedir. İma ettikleri kişinin lisanı yabancıdır derken Allah ın kimi kast ettiği tam olarak bilinememekle beraber, pek çok tefsir kitaplarında çelişkili ifadeler vardır. Bu kimse;her kim ise, lisanının yabancı olduğu bildiriliyor. Nasıl olurda lisanı yabancı olan bir insandan bu bilgileri alabilir.Bu Kuran ise gayet açık Arapça dır. Allah tarafından’ Peyganberin kalbine indirilen ve benim de size, kendi lisanınız da söylediğim , açık Arapça hükümlerdir.’diyor Allah ımız.Onu(O Kuran ı)
Yabancı lisanda bir insanın ,öğretmediği bildiriliyor. Müşrikler o zamanda çok yaygara çıkartıyor , Bu dinin yayılmasını engellemek için böyle pek çok uydurma sözleri etrafa yayıyorlardı.
Şu ayetler de sizlere delillerdir.
“Ve ondan evvel de ,Musa nın bir rehber ve bir rahmet olan kitabı var idi. Ve işte bu da bir kitaptır.Tastik edicidir. Arapça bir lisan ile gönderilmiştir.Zulm edenleri korkutmak için, Muhsin olanlara da bir müjdedir.” 46/12
“Bir eğriliği olmayan, Arapça lisanda bir kuran ki, belki sakınırlar.” 39/28
“Muhakkak ki biz onu Arapça lisanda bir Kuran kıldık, umulur ki siz düşünürsünüz.” 43/03
“İşte böylece bu Kuran ı Arapça lisanda bir kitap olarak indirdik ve onda uyarı ve tehditlerimizi farklı üsluplarla anlattık. Ta ki insanlar, Allah a karşı gelmekten korunsunlar ve ta ki o , kendilerine bir ibret ve uyanış versin.” 20/113
Bu ayetlerin hepsinde şu yargı çıkıyor. Arap peygamberin ve Arapça lisan konuşan Arap halkının anlamaları ve bilebilmeleri için bu kitap Arapça lisanda inmiştir.Gerçekte önemli olan kitaptır ve onun içinde ki hükümlerdir.Doğru olan kesinlikle budur.
İniş nedenleri farklı olan dolaylı deliller.
Göklerde ve yerdeki her şey Allah ı tesbih etmektedir.
(Hadid-1),(Haşr-1),(saff-1),(Cum a-1),(teğabun-1)
Yeryüzündeki , gökyüzündeki bütün hayvanlar, bitkiler,melekler ve bütün varlıklar Allah ı tesbih ederler. İnsan ve cinlerden iman edenler ve bütün yaratılmışlar Allah a teşekkür etmektedirler.Hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Bütün bunların hepsi farklı lisanda Allah ı tesbih etmektedir.Çünkü hepsi farklı lisanda konuşmaktadır. Kendi lisanınızda Allah ı tesbih ettiğinizde Allah ın bilmeyeceğini mi zannettiniz. .Allah her lisanı bilir.Sizleri lisanlarınızdan dolayı hesaba çekmez. Lisanlarınızın , şekillerinizin ,renklerinizin farklılığı onun delillerindendir.Ayrıca birbirlerinizi tanımanız içindir.Bunlar onun çok büyük ve üstün olduğunu gösteriyor.
Yoksa bu (kendi lisanımızda okumamız ve namazımızı kendi lisanımızda kılmamız)uygun değildir diye şeytanla beraber mi düşündüler. O Şeytan sizi Aldatır.Onu size güzel göstererek Allah ı tesbih etmenizi engellemek ister.Allah dilerse hakkı batılın üzerine koyarda, o batılı ,deviriverir.Gerçekten siz o kitabı anlayamıyorsunuz.Size de büyük bir engeldir. Size ne oluyor da ,Allah ı uygun bir yolla ,tesbih etmiyorsunuz. Halbuki kendi lisanınızda tesbih etmekten daha uygun ve daha güzel bir yol yoktur.
"Ey iman edenler ,Siz ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar , sarhoşken namaza yaklaşmayın." (Nisa-43)
Bu ayet içki ile ilgilidir.Ancak bu ayette bizi ilgilendiren bir yargı,bir amaç vardır.İçki yasaklanmadan önce inen ayettir. Daha sonraki ayetlerde içki yasaklanmıştır.Bu ayet iman eden müminlere, içkili iken ne söylediğini bilemeyen, bilinçsizce ve şuursuzca söylediklerinden dolayı inmiştir. Allah içkili iken ne söyleyeceklerini bilinceye kadar namaza yaklaşmamalarını emretmektedir. Bu ayetlerde ne söyleyeceğinizi bilerek ibadet etmeniz yargısı çıkmaktadır.Sizler ise ibadetlerinizde ne söylediğinizi biliyor musunuz.Sizin durumunuzda içkili bir insanın ne söylediğini bilmemesi gibidir.Ne söylediğinizi bilerek namaz kılmalısınız.
"Vay haline o namaz kılanların ki, onlar namazlarından gafildirler.(ne yaptıklarından habersizler)
Bu ayetin iniş nedeni ve iniş amacı konumuzla doğrudan ilişkili olmasa da, dolaylı olarak ilişkilidir. Sizler de bu ayette ki belirtilen kimseler gibi namazlarınızda ne söylediklerinizden ve ne yaptıklarınızdan habersizsiniz. Allah namazlarından gafil olanlara, habersiz olanlara uyarı veriyor. Onlara “vay haline” diyor.Dikkat edin.!!!
Ne zannediyorsunuz ki. O Kitap hepinize geldi.O hoca zannettiğiniz kimselere mi geldi. Dini sadece onlar mı bilecekler? Bazıları da der ki namazı kıldıracak bir hoca olsunda bu bize yeter der.Ne kötü karar veriyorsunuz. Her insan dinini bilmelidir. Tek tek hesaba çekileceksiniz. Onlar namazlarında bilerek ve anlayarak mı namaz kıldırıyorlar. İçlerinden kimileri biliyor.Ama çoğu ne söylediğini bilmeden namaz kıldırıyorlar.Bir kere bilmekle onu bildiklerini zannedip ,ondan sora Arapça okumalarıyla şeytan onları kandırmıştır.Bir kere bilmekle değil ,Her seferinde her namazda bilerek ve anlayarak O ayetleri okumalısınız.Doğru olan da budur.Bu da ancak kendi lisanınızda olur.
Bazıları da bilinçsizce korkuya düşüyorlar.İmam hatip Liseleri ve İlahiyat fakülteleri ziyan olacak diye Onca Kuran kursu var diye,Din sadece bu okullara gidenlere değil, bütün insanlarımıza geldi.Hepsi bu ayetlerden haberdar olmalılar. Onlar o okullarda Arapça yı öğrenmek için büyük zamanını harcıyorlar. Bunlara ne gerek var. Direk kuran ı anlamaya ve o ayetlerin derinliklerine inerek gerçek ilimlerle meşgul olsunlar.Onlara, iman, daha sağlam yerleşir. Hem herkes kendi lisanında okudu mu insanların çoğu ayetlerden haberdar olacak böylece imam hatipliler ve ilahiyatçıların asıl görevleri olan onları ayetlerden haberdar etme çabası kökten hallolmuş olmuyor mu. Hayır siz bunu düşünemiyorsunuz belki de sırf bunlardan dolayı doğruyu reddediyorsunuz. Allah her şeye bir kolaylık vermiştir. Onlar belki de kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar.Allah ın dinine hizmet doğrultusunda hareket etselerdi onlar için daha güzel olur du. Onların bu durumlardan dolayı korkuları yersizdir.
Zamanla bizim lisanımız değişti.O zamanlar karanlık günlerdi ,Cumhuriyet döneminde pek çok ayaklanmalar ve isyanlarda vardı ,Onların çoğunluğu hatalıydı, bir kısmı da dinlerinin önünün kapatılmaması için mücadele veriyordu. Karışık günler geçmişte kaldı.
İki seçeneğiniz vardır.Ya lisanınız Arapça olmalıdır, ya da kendi lisanınızda uygulamalısınız.Arapça lisana geçmek mümkün değildir. Zaten bunu da isteyici değilimdir. ayrıca bütün ülkeler kendi lisanlarında kılmalılar.Kendi lisanınızda okumalısınız.Namazı da kendi lisanınızda kılmalısınız.
Müminler muhakkak felah bulmuş(umduklarına ermişler) dur. Ki onlar namazlarında huşu içinde (Kalbi ve bedeniyle tam teslimiyet halinde ) olanlardır. (Müminun:/1-2)
Bu ayette müminlerin bir vasfı anlatılmaktadır.O vasıf da namazların da huşu içinde olmalarıdır.Namazda huşu içinde olmak da ancak kendi lisanınızla anlayarak,bilerek ve kalbinizle tam bir teslimiyet haliyle olacak bir iştir.Huşu’nun kalbe yerleşmesi için ,Kuran ı çok defa okumalı, anlamalı, düşünmelidir.Ve böylece iman güçlenir.Kalbe yerleşen imanla beraber huşu oluşur.
Diğer dolaylı deliller.
"Ona hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlamazsınız.” 17/44
"Namazı dosdoğru kıl. çünkü namaz hayasızlıktan ve kötü şeylerden alıkor. Allah ın zikri (olan namaz) ne güzel bir ibadettir.” 29/45
"O halde ona, O’nun dininde ihlaslı (gönülden bağlı ve samimi) olarak ibadet (kulluk ) et.” 39 /2
“Onlar ki iman etmişler ve kalpleri Allah ı anmakla huzura kavuşmuştur.”13/28
“ Nitekim kendi aranızdan, size Ayetlerimizi okuyan, Sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten , ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik. “ 2/151
“ Öyleyse yalnız beni anın ki Ben de sizi anayım.Bana şükredin ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.” 2/152
“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki kalpler ,ancak Allah ı anmakla huzur bulur.” 13/28
“Sabrederek ve namaz kılarak Allah tan yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.” 2/45
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” 39/9
“İnsanlar imtihandan geçirilmeden, sadece ‘iman ettik’ demeleriyle bırakılı vereceklerini mi sandılar.” 29/2
“Bu (Kur an) insanlar için bir açıklama , Allah a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.” 3/138
İnsanlarımız açıklamayı anladılar mı ve öğüt aldılar mı.O kitabı Arapça okuyun diyorlar. Söyleyin siz.. Allah verdiğiniz karardan dolayı bakın nasıl hesaba çekiyor. Başkalarının da anlamasını ve iman etmelerini bilinçsizce engelliyorlar. Hesap günü ALLAH a ne diyeceklerdir.
HADİSLERLE DELİLLER
"Kul için , kıldığı namaz sebebiyle ancak, şuuruna erebildiklerinin sevabı vardır." (hadis)
Şuur bir bakıma fark ediştir.yaptıklarını ve ettiklerini bilmek demektir.Aklından geçirdiklerini ve düşündüklerini bilinçle beraber yapma işidir.Onlar namazlarında ne söylediklerini bilmediklerinden hiçbir sevap alamaya caklardır. Ayrıca Allah a ne dediğini bilmeyenlerin kalplerinde, iman da iyice sağlamlaşmayacaktır.
“Her kul Allah la görüşecektir.Aralarında hiçbir perde ve tercüman olmaksızın.” (hadis)
Her kişi Allah la birebir görüşecek ve Allah insanları tek tek hesaba çekecektir.Bu sorgulamayı da aralarında hiçbir perde birbirlerini görecek engel olmayacaktır. Allah hiçbir tercümana ihtiyaç duymadan her lisanı bildiği için konuşacaktır.Ve kimseyi kendi lisanında ibadet etti diye hesaba çekmez.
“Her müminin kılmış olduğu namazın ecri ve sevabı kendi derecesine göredir” (hadis)
Kendi durumunuza ,ilminize, Allah hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunuza imanınızın derecesine bir bakın.elbette ki bilenlerle bilmeyenler hiç ,bir olur mu.? Gerçekten Alimin uykusu cahilin ibadetinden efdaldir. Size ancak doğru bir yolu tavsiye ediyorum o ayetleri bilmenizi.Kendi lisanınızda okumanızı. Doğru olan budur.
“Ey Ümmet; Sizin bilmediklerinizden korkmam. Bakınız; bildiklerinizi nasıl yapıyorsunuz” (buna dikkat edin)
( Hz. Ebu Hüreyre r.a)
“İman ,kalp ile bilmek.lisan ile söylemek ve erkan ile amel etmektir.” ( Hz. Ali r.a)
“ Bir taife ürüyecek ve Allah ın kitabını dillerinin uçunda okuyacaklar ve okun cesedden çıkması gibi boş olarak dinden çıkacaklar.Ben onlara yetişseydim kendilerini, semudu katleder gibi katlederdim.”
( Hz. Ebu Said r.a)
“Şu üç sebepten dolayı Arap ı sevin. Ben Arabım, Kur an Arapça dır Ve Cennet ehlinin lisanı da Arapçadır.”
(Hz. İbni Abbas r.a)
Bakınız peygamber ne demiş. üç nedenden dolayı Arabı sevin. Ne kadar açık ve söylediklerimizi doğrular nitelikte bir hadis.Cennet lisanının Arapça olması da Yıllardır çennete giren arapların sayısının, peygamberin, Kuranın ilk lisanı olması sebebiyledir ki osmanlı da Arapça kullanıyordu.Şimdiki dünya dilinin ingilizce olması gibi cennet de de çok diller olacaktır ancak hakim lisan Arapça olacaktır.
“Allah , yumuşaklık ihtiva eden bir emri, Mukarrebin olan meleklere vahyetmek murat ettiğinde ,onu Farsça vahyeder. Şiddet ihtiva eden bir emri vahyetmek murat ettiğinde ise onu açık bir Arapça ile bildirir.”
(Hz. Ebu Umame r.a)
(Allah her lisanda konuşur. Konuşamaz diyen küfre düşer. Melekler de öyle her lisanda konuşurlar. Çünki onlar farklı öz maddeden (nurdan) yaratılmıştır. Onlar anlam , manayı görürler ve onunla beraber sizin lisanınızla konuşurlar.
“Ümmetimden bir taife şediddir. Kuran üzerine dilleri fasihtir.Fakat bu dillerinden aşağı gitmez.Ve imandan okun atıldığı gibi çıkarlar.Onları gördüğünüz yerde öldürünüz.” ( Hz. Ebu bekre r.a )
“ Namazı kılanlar arasında öyle adamlar var ki namazı (huzurla) tam kılar.Onlardan namazı tam kılan, yarım kılan,çeyrek kılan ,beşde bir, altıda bir, yedide bir,sekizde bir onda bir kılan da vardır.”
( Hz. Ammar r.a)
“Altı hal vardır ki onlar vaki olduğunda ölümü temenni edebilirsiniz.Sefihlerin beyliği, Hükmün para ile satılması, Kanın istiffah edilmesi, Zaptiyenin çoğalması, Akrabalığın kesilmesi, Kuran ı kerim in eğlence yapanların çoğalması ve onun musiki gibi dinlenilmesi. Öyle ki adamı mihraba , nağme dinlemek için geçirirler. Halbuki o adamın fıkıhtan haberi bile yoktur.İşte bu durumlarda ölümü istemekte haklı olursunuz.”
(Hz. Abis El Gıfari r.a)
“İyi bilin ki her kim Kuran ı öğrenir, Onu öğretir ve onda olanı anlarsa, Ben onun cennete sevk edicisi ve delili olurum.” ( Hz. Enes r.a)
“ Ümmetime yakında bir zaman gelir ki, Kuran okuyucu çok, Fakihler az olur.İlim kabz olunur.Kargaşalık çoğalır. Ondan sonra bir zaman gelir ki, Ümmetimden birtakım adamlar Kuran ı okurlar ama bu gırtlaklarını geçmez. Bundan sonra yine öyle bir zaman gelir ki müşrik müminle aynı mevzuda söylediğinin mislinde mücadele eder.”
(Hz. Ebu Hüreyye r.a)
“Ümmetim için en korktuğum şeyler; Alimin hatası, Münafığın kuranla mücadelesi,maneviyatınızı mahveden dünya.” ( Hz. İbni Ömer r.a)
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki , Camilerde halka halka oturacaklar, Ancak dünya üzerine muhabbet edecekler.Onlara katılmayın.Zira Allah ın o kimselerle alakası yoktur.”
( Hz. İbni Mesut r.a)
“ sizlerden biri namaza durduğunda rabbi ile hususi konuşuyor demektir.Binaen kendisi ile kıble arasında rabbi vardır.Sakın ha kıbleye karşı tükürmeyin.”
(Hz. Enes r.a)
“ İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki Kur an ın merasimi ve Müslümanlığın da ismi kalacak. Onlar Müslüman ismi alırlar.Halbuki kendileri Müslümanlıkta insanların en uzağıdır.Camileri süslü olur. Hidayet bakımından ise viran olur. O zamanın alimleri , gök kubbesi altındaki alimlerin en şerlisi olup, fitne onlardan başlar yine onlara döner.”
( Hz Muaz r.a)
“İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki , Camilerde onlardan binden fazla adam namaz kılacak da içlerinde haza mü min bulunmayacak.”
( Hz. İbni Ömer R.a)
“Kulun kıyamet gününde ilk sorulacağı şey , namazına bakılmasıdır.Eğer namazı Salih ise o, muhakkak felah bulmuştur.Eğer namazı bozuksa hüsranda kalır.”
(Hz. Enes r.a)
“Ahir zamanda bir kavim çıkacak . yaşları genç, akılları hafif olacak Sözleri ise halkın en iyi sözlüsü olacak . Kuran okuyacak, lakin hançerlerinden aşağı geçmeyecek. Ve onlar islamiyetten okun yaydan çıkması gibi, bir iz kalmamacasına çıkacaklar. Kendilerine rastladığınızda onları öldürün.Zira kıyamet gününde Allah indinde , onları öldüren için nice ecir vardır.”
( Hz. Ali r.a)
“ Haberiniz olsun ki , islamın direği şiddetlere maruz kalacaktır.Denildi ki; ‘Ya resulallah ne yapalım ’Buyurdu ki;Hadislerimi kitaba arzedin.Ona uygun olan bendendir.Ve ben onu söylemişimdir.”
(Hz. Sevban r.a)
“Yakında ümmetimin içinde bazı kimseler olacak ki, Çeşitli yemekler yiyecekler, çeşitli içkiler içecekler ve renk renk elbiseler giyecekler ve sözü de dilini döndürüp konuşacaklar.İşte bunlar ümmetimin şerlileridir.”
( Hz. Ebu Umame r.a)
“ Araplardan ilk cennete girecek benim.Faristen ilk cennete girecek Selman dır.Rumlardan ilk cennete girecek Suheyl dir. Habeşten ilk cennete girecek kimse ise Bilal dir.”
(Hz. Ebu Umame r.a)
“Benden sonra yakında , ümmetimden bir taife zuhur eder ki , Kuran ı okurlar ama boğazlarını geçmez. Dinde de okun yaydan çıktığı gibi çıkarlar ve avdette etmezler. Onlar , halkın ve mahlukatın en şerlisidirler. Alametleri de yüzünü ve gözünü traş etmeleridir.”
( Hz. Ebu Zer r.a)
“Allah a iman dil ile ikrar,Kalp ile tasdik, aza ile amel etmektir.”
(Hz Aişe r.a)
“Kur an ı Arap şivesi ve Arap makamı ile okuyun.Ehli fıskın ve Nasara veya Yahudi şivesinden de sakının. Benden sonra bir kavim gazel gibi, Ruhbanların mersiyeleri gibi okuyacaklardır.Onların okudukları kuran hançereleri geçmeyecek,Onların kalpleri ve onları beğenenlerin kalpleri de fitneye uğramış olacaktır.”
(Hz. Huzeyfe r.a.)
“Ahmak ahmaklığı sebebiyle,fasıkın fıskından daha büyük bir derde düşer.İnsanlar Allah a akılları nispetinde yakınlaşır.”
( Hz.Enes r.a)
“Adam cennet ehlinin amelini yapar görünür, halbuki cehennemliktir.Bir kimsede görünüşte cehennem ehlinin amelini yapar.Halbuki o cennetliktir.
(Hz. Sehl İbni Saad)
“ ahir zamanda ümmetimin üzerine şiddetli bir bela zuhur eder.Bundan ancak iki sınıf kurtulur;Biri Allah ın dinini tanır ve onun için lisanı ve kalbi ile mücadele eder.İkincisi ise dinini anlamış ve tastik etmiştir.
(Hz Ömer r.a)
“Kuran ı okuyun ve ağlayın . veya ağlar gibi yapın. Kuran ı kendi edası ile okumayan bizden değildir.”
(Hz. Saad İbni Ebi Vakkas r.a)
“ Kuran okuma bakımından, insanların en güzeli, Okuduğu zaman Allah dan Haşyet ettiğini gördüğün kimsedir.” (Hz. Halid İbni Fadale r.a)
“Ümmetim içinde birtakım kavimler olacak ki , Fakihleri , ince ve karışık meseleleri ele alacaklar.İşte onlar ümmetimin şerlileridir.” (Hz Seyban r.a)
“Adamın layıkıyla Müslüman olması için dili kalbiyle, Kalbi diliyle bir olmalı, ameliyle sözü aynı olmalı. Komşusu da onun şer ve gailesinden emin olmalıdır.
(Hz. Enes r.a)
“Adam oruç tutar,namaz kılar,haç ve umre yapar. Mükafatını kıyamette aklı kadar alır.”
(Hz. İbni Ömer r.a)
“İleride kuran ı dünya için öğrenecekler gelmeden önce , Siz kur an ı okuyun, ve o sebeple cenneti taleb edin. Bilin ki Kuran ı şu üç kişi öğrenir.Kuran ı öğrenmek için öğrenen, Kuran ı geçim kaynağı yapan, ve bir de Allah için okuyan.”
( Hz. Ebu said r.a)
“Adam camiye gider, namaz kılar.Allah indinde sivrisinek kanadı kadar kıymeti olmaz.Kiminin de namazının Uhud dağı kadar kıymeti olur.Bunun sebebi , ikincinin birinden daha akıllı olmasıdır.’akılca güzel nasıl olur diye soruldu.’ Buyurdu ki eğer haramdan kim daha çok sakınıyorsa hayra kim daha çok haris ise o daha akıllıdır.”
( Hz. Ebu Hamiddissaidi r.a)
“Yakini, Kuran ı öğrendiğiniz gibi, örgenin ve benim Onu öğrendiğim gibi biliniz.(yakin;görüyormuş gibi bilmek, asıl iman budur.)
( Hz.Serr İbni Yezid r.a)
“Alimin günahı bir günahtır.Cahilin ki iki günahtır.Alim günah a düşmesiyle azap olunur.Cahil ise hem günaha düştüğü, hem de öğrenmediği için azap olunur.”
( Hz. İbni Abbas r.a)
“Ne kötü kavimdir o kavim ki, Allah için adaletle hareket etmez.ve aralarında ki işlenen masiyete mani olmazlar.” (Hz. Cabir r.a)
“Yev mi kıyamette hesaba önce namazdan başlanır.Eğer namaz hesabı doğru verilirse diğer amellerinde kabulüne yardımı olur.Aksi taktirde diğer amellerin hesabında zorluk çeker.”
“Namazınızın kabulünü isterseniz,Alimleriniz imam olsun.Zira onlar rabbinizle aranızda aracıdırlar.
( Hz. Nersed r.a)
“Ahir zamanda ümmetimden birtakım insanlar meydana gelir ki, kendimizin de babalarımızında işitmediği şeyleri anlatırlar.Sizler ve babalarınız kendinizi bunlardan çekin.”
(Hz. Ebu Hüreyre r.a)
“Kuran ı kerim ,Fasih bir Arabi lisanla inzal edildi. Keskese ve keşkeşe ile indirilmedi.
( Hz. Ebu Büreyde r.a)
“Kuran ı kerim, elfazı ve manası itibari ile ondan hoşlanmayana çetindir. Hoşlanana ise her iki itibarla da müyesserdir.Ve o hakemdir.Benim hadisim de sözleri ve manası itibariyle çetindir ve hakemdir.Kim ki ona tutunur, onu anlar ve ezberlerse kıyamette Kuran la beraber gelir.Kuran a ve hadisime ehemmiyet vermezse dünya ve ahiret te hüsrana uğrar.”
( Hz. İbni Ümeyr r.a.)
“Ne kötü kavim o kavim ki, mümin onların arasında gizlenerek ve sakınarak dolaşır.”
(Hz. İbni Mesut r.a)
“Kolaylık mübarek, Çetinlik ise şumdur.”
(Hz Said İbni Cübeyr r.a)
“Yakında benim üzerime hadis rivayet eden raviler
gelecek. Siz o hadisleri Kuran a arzedin. Uyarsa Alın uymazsa bırakın.”
(Hz. Ali r.a)
Yukarda ki bazı hadisler Arapça lisan içindir.Bu hadislerde Arapça lisanın boş kelimelerden , ve gereksiz seslerden olmadığı anlatılır.Bazılarında Arapça nın güzel okunması, şivesi ve okunuş tarzıyla ilgilidir.Arapça lisanın okunuş kuralları ve okunuş güzelliğinin dışına çıkılmamasını bildirmektedir.Bazılarında anlayarak namaz kılmayı ve ibadet etmeyi önemli kılmıştır. Bu hadislerin hepsi sizlere delildir. Kimisi doğrudan kimisi de dolaylı delildir.
LİSAN ARAÇTIR
Anlam bilimciler ve dil bilimcileri her şeyin anlamlardan ibaret olduğunu ve lisanın da bunu ortaya koyan araç olduğunu belirtirler.Anlamın tek, araçların çok olduğunu bildirirler. Aynı anlam ,pek çok araçla ifade edilebilir.Amaçlanan, seçilen anlamın, ifade edilmesidir. İnsanlar dimağındaki anlam ve manaları dili ile anlatırlar.Anlatılmada kullanılan araç lisandır.Bazen insan bir anlamı karşılayan iki ,üç kelime bile kullanabilir.
Anlama soyut ,anlatma somut kavramlardır. Konuşmamızı sağlayan kelimeler önce mana olarak zihnimizde belirir, sonra harika bir tarzda ağzımızdan dökülerek hayat bulurlar.Biz konuşurken düşüncelerimizi madde kıvamına kelimelerle döküyoruz. Kelimeler suret giymiş, diğer bir ifadeyle cisimleşmiş manalardır.
Konuşma çift yönlüdür. Biri konuşurken diğeri bunu işitip anlamalıdır.Sadece konuşma olup anlama olmasaydı lisan olmazdı .İnsanlar hayvanlar gibi garip sesler çıkartırdı.lisan insanın anladığı ve bildiği duygu ve düşünceleri dışarıya anlatmada kullandığı bir araçtır.
İnsanda önemli olan anlam ve manadır.
İnsana konuşma imkanını sağlayan düşünme kudretidir. Bir başka ifadeyle düşünme, konuşmayı doğuran amildir.
GÜNÜMÜZ DE DURUM
Her insan gibi Anadan ve Babadan aldığım dini eğitimle ve kulaktan duyma şeylerle Allah a taklidi iman ediyordum.(böyle imandan korkulur)Ancak, yıllar önce yaşadığım bir olay sonucunda Allah a gerçek iman etmeye başladım.Bu bana şunu gösterdi; "Allah ın izni olmadan kimse Allah a iman edemez." ve "halbuki onlar iman ettiğini zannederler, gerçekte ise iman etmiş değillerdir." sonra Namaza başladım.Camiye gidiyordum.Namazdan bir zevk alamıyordum.Allah a kesin inanıyordum.İnancımdan dolayı kendimde bir değişiklik olmuyordu.İmanımı daha da kuvvetlendirmek ve gerçek deliller arıyordum.Bende mi bir hata var diyordum. Yaşlıların bulunduğu camide, Yaşlı amcaların namaz kılışları dikkatimi çekti. Namaz kılıyorlardı ama ne yaptıklarını , ne söylediklerini ve neden yaptıklarını dahi bilmiyorlardı. Bir şeye inanmışlar ama neye inandıklarını bilmiyorlardı. Çabukça hareketler ediyorlar , Secde de ve Rüku de çabukça üç defa söyleyip kalkıyorlardı. Dinimizi bunlardan ibaret sanıyorlardı.Ne söylediklerini ve anlamlarını da bilmiyorlardı. Onların hali beni üzdü.Ülkede bu insanlar gibi milyonlarca insan var.Şunu iyi biliyorum ki, Allah onları, yaptıklarından dolayı hesaba çekecektir.
Bu ülkede insanların çoğu, Kur-an nın bir anlamının olduğunu dahi bilmiyorlar. Kandillerde, O Kuran ı, bir ses ritmi olarak dinliyorlar. Sonrasında "Oh azına sağlık ne güzel okudu " diyorlar. Namazınızın en güzel tarafı , namaz bittikten sonra ettiğiniz dualar değil midir?. Çünkü Allah a ne söylediğinizi biliyorsunuz. Bundan daha büyük sapıklık var mı.? O Kur an nın bir anlamı yani manası var. Siz onu bilmedikçe tam iman edemezsiniz.İman Kuran ı okumakla , anlamakla ve bilmekle oluşur. Başka bir şeyle değil.
Kuran Allah ın insanlara indirttiği kitaptır. Allah bu kitabı ,sizin okuyup anlamanız sonra düşünüp akıl etmeniz ve sizleri doğru bir yola sevk etmek için göndermiştir.Sizler onu anlamadıkça bilmedikçe, düşünüp uygulamadıkça asla doğru bir yola giremezsiniz. Yeryüzünde ki, tek doğru Kuran dır. Başka yoktur. Kur an sizlere gelmiştir. Onu anlayacağınız bir lisanda yani Türkçe bir lisanda okuyun.Gerçekte de lisan sadece bir araçtır.Önemli olansa anlam ve manadır.
Kur an ın lisanının yani Arapça lisanın, bir ilahiliği yoktur.Kuran ın her sözü Allah ın sözüdür.Ancak Peygamberin Arap olması ve kavminin de Arap olmasıyla bu lisanla inmiştir. Allah ın dininin, insanlara gelmesi için öncelikle bir peygamber , sonra kavmi olmalıydı. Allah durum bakımından en uygun şartları belirledi. O kavme daha önce hiçbir peygamber gelmemiştir. Kitabını da elbetteki o peygamberinin ve kavminin lisanında seçecekti. Yoksa nasıl anlayıp , inanacaklardı.
Elbette ki önce o kavim iman edecekti, sonra Mekke ve çevresi, diğer ülkeler, tüm dünya ve tüm zamanlar. Böylece kıyamete kadar devam edecekti.Bu Allah ın adeti, usülüdür.Bundan daha doğru ve gerçek ne var. Elbette ki önce kendi lisanlarında sonra da bu kürede ki diğer milletler de kendi lisanlarında.O Araplara söyleyin ırk ve lisan milliyetçiliği yapmasınlar. Peygamber onlardan hani bir misak söz almıştı , Arapların , başka ırklara üstünlüğü yoktur demişti.
Onlar o ashap ve Peygamberin etrafında toplananlar övülecek ve şerefli kimselerdir. Allah ın dinini yayıp bugüne kadar getirdiler.Arapça lisan, bence en üstün iletişim aracıdır. Arapça lisan, kendi lisanımdan üstündür. Ben bunu kabul ederim.Zamanla bizim lisanımız değişti. Cumhuriyet dönemiyle lisanımız Türkçe oldu. Biz yeni gelen nesil bunun (kuran ın ve namazın) anlamından uzaklaştık. Eskiden neden Allah ın veli kulları vardı?. Her Belde de çok sayıda türbeler ve evliyaların olması , Onların Allah a, namazlarında ne dediklerini bilmeleri nedeniyledir. Kuran ı da anlayarak okuyorlardı. Namazı ne güzel kılıyorlardı. (Bu şartlarda pek çok kimse Allah ın veli kulu olabilir.bu zor değildir. Sadece önünüzdeki lisan engelini kaldırmalısınız.)
Namaz bir anlamda Allah la buluşmak, ona dua ve ibadet etmek, onu zikretmek onunla konuşmak demektir.Sizler namazlarınızda Allah a ne dediğinizi bilmiyorsunuz. Ne dediğinizi bilmiyorsanız yanlış yoldasınız.Gerçek, Sizlerin bu ayetleri bilmeniz ve kalbinize yerleştirmenizdir. Allah kalplere bakar şekillerinize suretlerinize ve lisanlarınıza bakmaz.Her namazda ,Allah a her dediğinizi, mutlaka anlayarak ve bilerek söylemelisiniz. Bu olmazsa, namaz olmaz.
Bugün topluma bakın ;boşanmalar, kapkaçlar, hırsızlıklar, içki, kumar, kardeşlik bilincinin yoksunluğu, karşı cinsi , cinsel bir obje olarak görmek , bencillikler, çıkarcılık ,başkaların eksikliklerini anlatmak, insanların hatalarını açığa çıkarmak ve daha niceleri ……….
Sizin gerçekten o kitabı okuyup anlamadığınız içindir. Hanginiz Kuran ı anlayarak okudu ve bitirdi. Aranızda çok az kimse çıkacaktır.Onu anlamayarak seslerden okuyanı kast etmiyorum.Anlamını bilerek okuyanlardan bahsediyorum.Çok az çıkar.
İnsanlarımızın çoğu; neden zekat verdiğini , neden oruç tuttuğunu ve neden namaz kıldığını bilmiyorlar. Çünkü onların anlamalarına engel vardır.Anlamadan ve nedeni bilinmeden ve niye yaptığını bilmeyen insan ahmaktır .
Allah ın pek çok sözlerinde; Aklet miyorlar mı?, Düşünüp ibret almayacaklar mı?. Düşünmüyorlar mı gibi birçok hitapları vardır. Sizler anlamadan nasıl düşüneceksiniz. Nasıl akıl erdireceksiniz.
Aranızda hala dinimizi bir ses ritminden ibaret olduğunu sananlar var. Onlar dini ,Arapça nın okunuş şeklinden ve okunuş tarzından ibaret sanıyorlar. Onlar , harflerin birleşmiş halini okuyorlar. Bu durum İngilizce’nin okunuşu gibidir.
Diğer tüm dinlerde de namaz ,oruç , zekat gibi ibadetler vardı.Hepsi de kendi lisanlarında dini görevlerini yerine getirdiler. Arkalarından gelen nesiller bu ibadetlerden uzaklaşmışlar ve sapıtmışlardır. Şu anda bizlerinde ibadetlerimizde ne yaptığımızı bilmeyişimiz gibidir.
Namaz ibadeti , tüm dinlerde ortak olarak bilinen bir kavramdır.Zamanla eski ümmetler Musa ya ve İsa ya inananlarda bu ibadetleri bıraktılar.Bu bir tür, Allah a yalvarma ve yakarış demektir.Salat yani namaz sözcüğü, İslam ın ortaya koyduğu yeni bir kavram değildir. İslam dan öncede Araplar namaz anlamındaki salat sözcüğünü “dua ve istiğfar” anlamında kullanıyorlardı. Salat sözcüğü aslında “es sılatü” sözcüğünden türemiştir.Bu da ulamak ,eklemek,ulaştırmak birleştirmek anlamındadır. Namaz ibadeti de mümini, rabbi olan Allah a bağladığından ona ulaştığından dolayı, Allah la birleşmesi buluşması nedeniyle bu manada salat denmiştir.
Namaza başlarken hem ruhun hem bedenin namaza hazır hale getirilmesi,namazda fatiha süresinin bize telkin ettiği duygular,namazdaki ruku nun manası, secdelerin anlamı ve namaz bitiminde okunan Tahiyyat ın telkin ettiği duygular çok mükemmeldir.
İftitah tekbiriyle namaza başlayan bir kimse kimi hak mezheplere göre şu duayı okur.”Kuşkusuz ben yüzümü Allah a birleyici, tam bir Müslüman olarak , gökleri ve yeri yaratan Allah a çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Benim namazım da, ibadetlerimde ,hayatımda, ölümümde Alemlerin Rabbi Allah içindir. Onun benzeri ve ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum.” Der. Ancak bunu anlayamadığı Arapça lisanla okumuşsa ona hiç birşey kazandırmamıştır. Çünki o duayı anlayarak okuyamamış ve psikolojik olarak Namaza kendini hazırlayamamıştır. Hatta onun verdiği anlamsızlık o kimseyi boşluğa sürüklemiştir.
Namazdan önceki gamet, psikolojik olarak namaza hazırlanmaktır.Sonra tekbir getirerek, ellerinizi kulak hizasında, Allah ı karşınızda bilerek ve onu görüyormuşçasına Allahın varlığına ve birliğine inandım diyerek namaza başlıyorsunuz. Sübhanekeyi okuyorsunuz .Onun anlamı çok güzeldir. O her gün okuduğunuz süphanekedir. Fatiha süresinde Allah a ne dediğinize bir bakın. “Bağışlayan ve koruyan Allah a sığınırım.Bütün teşekkürler Alemlerin Rabbi Allah içindir,o merhamet edendir bağışlayandır,hesap gününün sahibidir, Rabbimiz sadece sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım dileriz,bizleri dosdoğru yola hidayet eyle, o kendilerine nimet vermiş olduklarının yoluna gazaba uğramış olanların ve dalalete düşmüş olanların yoluna değil. Kabul eyle “
Gördünüz mü Allah la ne güzel konuşuyorsunuz. Bu anlamları taşımayarak namaz kılıyorsanız her namazınız önünüze atılacaktır. İlk hesap , namazdan sorulacaktır.
Bakın o kabre gelen melekler sizinle sizin lisanınızla konuşacaklar. yoksa ne sorduğunu nasıl anlayacaksınız ve cevabınızı nasıl anlayacaklar. O melekler sadece Rabbin kim , peygamberin kim demeyecekler , yaşamınızdan da sorgulayacaklar.
Dikkat edin.!. Namazda ne yaptığını bilmeyenlersiniz. O kelimelerin ve hareketlerin, ne anlama geldiğini bilmeyerek yaptığınız işler ancak size bir eziyettir. Siz ancak spor veya birtakım hareketler yapıyorsunuz. Doğru yolda değilsiniz.
Rüküü de ise Allah ı bir hükümdar gibi görüp, önünde saygıyla, hürmetle, tazimle ve muhtaçlığınızla, üstünlüğün sadece ona ait olduğunu bilerek eğilmenizdir.
“Müminler muhakkak felah bulmuş(umduklarına ermişler) dur. Ki onlar namazlarında huşu içinde (Kalbi ve bedeniyle tam teslimiyet halinde ) olanlardır.”
Hanginiz bu duyguları taşıyarak rükü ediyor. Çok nadir kişiler çıkar.Bir Cuma topluluğunda belki bir, belki iki, fazla çıkmaz. Diğerleri ise hiçbir şey yapmıyorlar.Onlar ibadet etmiyorlar, onlar boş, birtakım hareketler yapıyorlar.
Anlamak ve bilmek her şeydir.Sizin servetinizdir. Onlarla yaşarsınız.Ve sizleri uyanık, şuurlu ve iyi bir hale getirir. Ölünce de kefenle gitmezsiniz. Sizinle beraber yaptıklarınız ve edindiğiniz bilgileriniz gider.
"Namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz hayasızlıktan ve kötü şeylerden alıkor. Allah ın zikri (namaz) ne güzel bir ibadettir.”
Peygamberimiz vefatında dahi, yatağında “namaza dikkat edin! namaza dikkat edin!” diyordu. Çünkü insanların sapıtacaklarını ve saptırılacaklarını çok iyi biliyordu. Şeytanda sizlerin, Allah ı tesbih etmenizi engellemek ister.
Siz gerçekten iman edip ibadetlerinizi doğru mu yapıyorsunuz, yoksa iman ettiğinizi zannedip ibadetleriniz eksik ve yanlış mı. Namaz da ,Allah ın huzurunda olduğunu bilmemek yanlışlıktır. Nasıl bir zikir içinde olduğunu bilmemek ise büyük yanlışlıktır.
Bilmediğiniz için, anlayarak okuyamadığınız için namazda boşluğa düşüyorsunuz. O boşlukta şeytan var.Sizin aklınıza yaşadığınız pek çok şey getirir.Artık namaz da onunla berabersiniz. Allah ı unutursunuz..
Namaz insanı rahatlatır.Allah a bağlar. Kötülüklerden sakındırır. Günahları temizler. En mükemmel ibadet şeklidir. Sizler bunları tadamıyorsanız Kendinize bakın.En büyük engel lisanınızdır.Kendi lisanınızda namazı kılın. Aranızdan Alimler çıkar.Bunlar sizin öz çocuklarınız ve öz kardeşleriniz olur.
Dini, iyi bildiğini zannedenlere, bilerek okuyun dediğimde ‘ tabiki anlamını bilerek okumak daha çok sevaptır.’diyorlar.Halbuki anlamını bilmeden kılıyorsanız, size hiçbir şey yok.Hatta sorguya çekilecekler.
Namazda , Örneğin ; Hz Ali, bir gün sırtından ok yer. ve çıkartamazlar.Ali de ; “ben namaza durduğumda çekin çıkartın” der.Ali namazda iken çekerek çıkartırlar.Namazı biten Ali; “ne yaptınız çıkardınız mı” diye sorar.Hz Ali nin bu hali Akıl, idrak, Şuurluluk, dikkat, bütünüyle kendini verme işidir.Bu durum , televizyon seyrederken bir konuya çok ilgi duyduğumuzda, tüm dikkatimizi vermemizle Çevremizdeki sesleri duymamamız ve annemizin gelip “oğlum sana söylüyorum niye bakmıyorsun” demesi gibidir. Şimdi kendi lisanınızla ibadet etmeden nasıl böyle olabilirsiniz ki.
.