DoĞru Ve YanliŞ Sİyaset

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Cevapla
mumin
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 15
Kayıt: 25-12-2008 18:12

DoĞru Ve YanliŞ Sİyaset

Mesaj gönderen mumin »

Siyaset ; insanların ihtiyaçlarını, belli ölçülere dayandırarak giderme, oluşan maslahatlara cevap verebilmektir.

O halde insan burada başroldedir, işe insanın tarifini yaparak başlayıp , neden siyasete ihtiyaç duyduğunu açıklamak gerekir.

İnsan ; içgüdülerine bağlı uzvi ve Fıtri ihtiyaçları olan, düşünebilen , yaşam alanı sınırlı , toplumsal varlık.

İnsanda var olan iç güdüler ise ;
Beka ; Varlığını devam ettirme
Nevi ; Türünü devam ettirme

Tedeyyün ; Takdis etme, kendinden güçlüye meyil etme , Tapınma
Bu üç iç güdünün , beka ve nevi olanının tezahürü , insanın günlük yaşamında onun için gerekli ihtiyacı açığa çıkarır ve onu bu ihtiyaçları karşılama yolunda harekete geçirir. Yine bu iç güdülerden tedeyyün olanının diğerlerinden farkı tek tezahürü olması ki bu yaratıcıyı takdis etme ve tapınmadır.

İnsan toplumsal bir varlık ve toplum içerisinde ihtiyaçlarını gideriyor ise bunu belli kurallar dahilinde yapması kaçınılmazdır , var olan ihtiyaçları insanı harekete geçirirken bunu düzenleyen bir kanun yok ise o, bu konuda sınır tanımadan toplumda yaşayan diğer insanlara zulmetme pahasına kendini tatmin eder. O halde bunları düzenleyecek bir siyaset lazımdır .
İnsan hayatı doğrular ve yanlışlar ile kurulu iken , siyasetin tek çıkışlı olması düşünülemez. O halde , doğru ve yanlış siyaset vardır.

İnsanlar tarihleri boyunca kendisini yönetecek bir lider ve kendi üzerinde maslahatlarına cevap verebilecek nizamlar altında yaşamışlardır, bu nizam insanın yaşam tarihi boyunca yaratıcı tarafından
insanlara ulaştırılmış , fakat insan değişik zamanlar içerisinde nefsinin daha fazla şeyi arzulamasıyla kuralların dışına çıkmış ve helak olmuştur. Buna örnek Lut , Nuh ,Semud kavimleridir. Yine insanoğlunun yaşadığı cahiliye döneminde ALLAH cc

insanların yaşamlarını kendine kulluk edilmesi yönünde düzenleyen elçisini göndermiş ve kitabı , yaşam şeklini hak olarak indirmiştir.

Ve o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şahit beas ederiz (vazifeli kılarız). Ve seni de onların üzerine şahit olarak getirdik.
Ve sana, herşeyi beyan eden (açıklayan), hidayete erdiren ve rahmet olan Kitab'ı, müslümanlara müjde olarak indirdik. Nahl 89

Bu yaşam şeklini insan kendi aklıyla oluşturamaz mı? Bu soruya cevap ise ;
İnsanın aklını ne kadar ve neye göre kullanabilmesi ile alakalıdır. Çünkü insan kendisinde bir ön bilgi olmaksızın eşya veya konular hakkında fikir yürütemez . yani 1400 lü yıllardan günümüze birini getirsek ve bir cep telefonu göstersek o, ancak bu eşyayı kendinde varolan bilgi ışığında çağrışım yolu ile yorumlayabilir ve tahmini bir yaklaşımla fikir yürütür.
Yine insan , insanlar arasındaki ilişkileri , İhtiyaçları düzenleyecek siyaseti , ancak deneme yanılma yolu ile bulur, her deneme sonucunda , yanılmalar meydana gelir.
Bu uygulama bir grup insanı mutlu eder iken bir grubu rahatsız edebilir , günümüzde sıcak olarak bu konuyu çok basit bir şekilde örneklendirebiliriz.Ev sahibi ve kiracı kanunun, bir ev sahibinden , bir kiracıdan taraf olduğunu görmek mümkündür.

Birisinin düşüncesi bir diğeri için tatmin edici olmaz . İnsan her daim kendi aklı ile kurduğu nizamı değiştirmek, değiştirdikcede yine değiştirme ihtiyacı duymakta ama bir türlü toplumu ferah bir yaşama iletecek siyaseti gerçekleştirememektedir. Bu döngü ebedi sürsede insan bundan tatmin olamayacaktır.

Bu tür insan aklından kaynaklanan nizamlar , insanlığa doğru siyaseti sunamadığı için yok olmaya mahkumdur.

Buna verilecek en yakın örnek Komünizmdir. Ömrü ancak yetmiş sene sürmüştür .
Ortaya çıkış sebebi ise yine insan aklından çıkan kapitalizmin , hayat sahasında insanlara verdiği fikir ve hürriyetlerden kaynaklanan güçlünün güçsüze hükmetmesi , paranın , güç ve kalkınma unsuru gösterilmesi , akabinde oluşan dengesizlik ve güçlüyü hep güçlü, fakiri ise ekmeği peşinde koşan bir mahluka dönüştürmesi sonucunda , arayış içine giren insan aklıdır.

Fakat bu nizam yaratıcıyı reddetmesi , etrafında her şeyi madde olarak kabul etmesi , insan fıtratı ile çelişmesinden dolayı , çok çabuk hayat sahnesinden uzaklaşmıştır ve yok olmuştur.

Hali hazırda var olan Kapitalizmin , hayat sahnesinde yerini koruması onun insan fıtratına aykırılığı bir yana , yapısı itibarı ile bukalemun misali kendisine tehdit olabilecek unsurlara , kolayca nüfus edebilme ve kendini ondanmış gibi gösterme yeteneğindendir.

Fakat insan aklından çıkması ve toplumu aşırı uç kutuplara itmesi (çok zenginlik ve çok fakirlik) yaratıcıyı reddetmemesi fakat hayat sahnesinde saymayan bir akideye (laiklik) sahip olması , onun da yok olmasını sağlayacaktır.

De ki: “Sizler mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?”(Bakara 140)

Dünya işlerinin , insan ihtiyaçlarının ALLAH ile olan ilişkisine gelince bunu ancak yaratan bilir ve kendisine kulluk edilmesi boyutunda , her şeyi kapsayan bir fikri insana ulaştırması , insan için büyük bir lütuf dur.

Şöyle ki ; ALLAH cc insanı ancak kendine kul olması için yaratmış.

Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım. (Zariyat 56)

Ve nasıl bir kulluktan razı olacağını bize bildirmiştir .

"Bugün sizin dininizi sizin için kemale erdirdim.Sizin üzerinizdeki Nimetimi (lütuflarımı) tamamladım ve size din olarak islam`ı seçtim (yanlız islam`dan razı ve ondan hoşnud oldum)" (el-maide,3)

Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin ( Bakara 172)

Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı gibi ALLAH cc , insanoğlunun yaşamsal ihtiyaçlarını , hiç kimsenin kimseye zulm etmeden sağlayabileceği , herkesin ve kendisinin razı olabileceği bir nizam getirmiştir. Bu nizama uymamızı başkada hiçbir nizamı kabul etmemizi emretmiştir.

Bununla ilgili olarak örnek teşkil etmesi , insanların işlerinin dosdoğru şekilde siyaset edilmesi için elçisini göndermiştir.

“İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir” dedik (Bakara 38)

Biz sana kitabı, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye bir gerçek olarak indirdik, hainleri savunma( Nisa 105)

Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar (Nisa 65)

İşte böyle insanlar arasındaki siyasetin yalnız ALLAH cc dan gelene göre yapılması , insana bu dünyada ALLAH’a kulluğu , izzeti ve şerefi , Ahiretde ebedi Cenneti kazandıracaktır.

Doğru siyaset ancak budur.

Müslümanların hayatlarını yeniden kontrol edip yaratıcıyı tabiat olaylarını düzenleyen bir varlık olarak görmemeleri lazım.
ALLAH tam hüküm ve hikmet sahibi tek ilahtır.

“Siz Allah’ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere (düzmece ilâhlara) tapıyorsunuz. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah’a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (YUSUF 40
)
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir