sarık sarmanın Şok önemi

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Cevapla
fahren55
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 15
Kayıt: 17-11-2008 00:27

sarık sarmanın Şok önemi

Mesaj gönderen fahren55 »

Allah'ın Resulü (sav) şöyle buyurmaktadır: "Sarıkla kılınan iki rekât namaz, sarıksız olarak kılınan yetmiş rekattan daha hayırlıdır" (1).
Rükâne (ra) Peygamber (sav) ile görüşmüştür. Rükâne der ki:
"Resûlullah (sav) in şüphesiz bizimle müşrikler arasındaki fark, takkeler üzerindeki sarıklardı, buyurduğunu işittim" (3).
İbn abbas (ra) Resûlullah (sav)'in şöyle buyurduğunu ifade eder:
"Sarık sarınız, vakarınız artar".
İbn Ömer'den Resûlüllah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilir:
"Sarık sarmaya devam ediniz. Çünkü o meleklerin simasıdır. Onları sırtınıza sarkıtınız" (Taberanî).
Resûlullah (sav): "Şüphesiz sarık İslâm'ın simasıdır. Müslümanlar ile müşrikler arasındaki engeldir" buyurur
İbn Teymiye bu son hadis için şöyle der: "Şüphesiz müslümanlarla müşrikler arasında itikatte ve amelde, sarık olmadan farkın hasıl olmadığını gösterir." Ebû Bekir b. Arabî de: "Şüphesiz sarık peygamberlerin
sünnetindendir" demiştir.
Ahmet el-Farukî, sarığın müslümanlara has bir kıyafet olduğu için şunları söyler: "Zimmi, sarık ve rida gibi ilim ve din ehline mahsus olan kıyafetleri giyemez" (7).
fahren55
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 15
Kayıt: 17-11-2008 00:27

Mesaj gönderen fahren55 »

(İKİNCİ LEM'A) Hem meselâ, farz namazını kılmayan ve vazife-i ubudiyeti yerine getirmeyen bir adamın, küçük bir âmirinden küçük bir vazifesizlik yüzünden aldığı tekdirden etkilenen o adam, Sultân-ı Ezel ve Ebed'in tekrar edilen emirlerine karşı farzında yaptığı bir tembellik, büyük bir sıkıntı veriyor. Ve o sıkıntıdan arzu ediyor ve mânen diyor ki, keşke o vazife-i ubudiyeti bulunmasaydı! Ve bu arzudan, bir mânevî adâvet-i İlâhiyeyi (Allah'a karşı bir düşmanlık) netice veren bir inkâr arzusu uyanır. Bir şüphe, vücud-u İlâhiyeye (Allahın inkara dair) dâir kalbe gelse, kat'î bir delil gibi ona yapışmaya meyleder; büyük bir helâket kapısı ona açılır. O bedbaht bilmiyor ki, inkâr vasıtasıyla, gayet cüz'î bir sıkıntı vazife-i ubudiyetten gelmeye mukabil, inkârda milyonlarla o sıkıntıdan daha müthiş mânevî sıkıntılara kendini hedef eder. Sineğin ısırmasından kaçıp yılanın ısırmasını kabul eder. Ve hâkezâ, bu üç misâle kıyas edilsin ki, '' bel rane ala gulubihim'' sırrı anlaşılsın. (arapçayı (ayet sanırım) latinle yazmak ZORUNDA kaldım. )
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir