Resme öykü yarışması 2

Paylaşmak istediğiniz aklınıza gelen konular, olaylar..
Kullanıcı avatarı
eniyikameraman
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2525
Kayıt: 01-11-2005 17:01
Konum: gök yüzünden

Mesaj gönderen eniyikameraman »

gttiginiz yerdeki bekleyeninizin degeri kadardır yolların uzunlugu kimi beklerseniz bekleyin buluşma kadar sıcak gelicektir yanlız yurudugunuz yollar gideceginize gittiginzde ise bakıcaksınız ki zor sandıgınız yolların hepsinde anlatılacak sadece yolların uzunlugu derinligi degil gidilecege gitme özlemidir birde gitiginiz yerdeki sevgiliyse eger her zaman kolayı bekleyemez insan vurur duşlere akıllara zara tırmanışlara yollar gecer zamanlar gecer denizler gecer tirenler gecer yanından akılda hep sevene kavuşma hasreti...yurur yurur
[img]http://img148.imageshack.us/img148/3443/28rl1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
aaKe
R.Ö.Y. 2. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 2. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 1271
Kayıt: 14-04-2005 22:55
Konum: Çıktın: Karşıma:

Mesaj gönderen aaKe »

Trenci
Söylentilerle ortaya atılmış bir adam vardı.Çoğu kişi gördüğünü ve kendisine yardım ettiğini söylüyordu.' Trenci '...Peki kimdi bu neydi gerçekten var mıydı...? Sadece şu söylentilerden yola çıkıp onu görmek için 20 kere trene binmişimdir.Tabi ki göremedim,artık saçma olduğuna inanmaya başlamıştım ki bazı gelişmeler oldu...
Günlerden cuma idi...Ben yaşlı anneannemle yaşıyordum ve gazeteciydim.Şu trenci meselesi bana çok vakit kaybettirmişti artık işime konsantre olmalıydım.O gün evden erken çıktım.Güzel ve güneşli bir gündü...Mahallenin aşağısındaki tren yoluna doğru yaklaşmıştımki bazı sesler duydum.Birileri konuşuyordu yüksek sesle.Sokağın köşesini döndüğümde ufak bir kalabalık gördüm.Aklıma ilk gelen gene birinin ezildiği olmuştu.Mahallemizin aşağısındaki bu tren yolunda bir üst geçit yoktu herkes raylardan geçerdi.Çok kişi ölmüştü burda işin garip yanı yaklaşık 7 senedir hiç kimse ölmemişti ve bu Trenci söylentilerinin başladığı zamana denk geliyor gibiydi.
Olay yerine yaklaştığımda ortada ölü yoktu.17 yaşlarında bir kız çocuğu vardı ve ağlıyordu.Etrafındakiler sakinleştirmeye çalışıyordu,su veriyorlardı.Küçük kız çok titriyordu,yüzü bembeyaz olmuştu.Ordaki tek gazeteci olarak bir şeyler sormak istedim ve öne doğru çıktım kalbalığın arasından.
"Ben gazeteciyim ne oldu burda ?","Bu küçük kızı nerdeyse tren eziyormuş" dedi yaşlıca bir teyze.Beş dakika sonra kız toparlanınca ve kalabalık hafiften dağılınca yanına gittim."Sana bir şeyler sorabilir miyim ben gazeteciyim ?" diye sordum o da hafif çatallı ve kısık bir sesle "Olur" dedi.Onda garip bir şeyler vardı sanki gözleri tuhaf bakıyordu.Ufak bir bahçe duvarına oturduk ve "Ne oldu ?" dedim.Kafasını hızlıca çevirerek "Ne ne oldu tren beni az daha eziyordu ayağım takıldı"dedi."Peki nasıl kurtuldun ?" diye sorduğumda yutkundu ve "Ayağımı kurtardım ve kenara doğru yuvarlandım" dedi.Daha sonra hızlıca oturduğu yerden kalkarak "Benim acelem var gitmem lazım" dedi ve gitti.Aklım çok karışmıştı aklıma hep şu 'Trenci' geliyordu.Ordan ayrılıp işime gittim...
Akşam eve geldiğimde hala düşünceliydim ve anneannem "Neyin var oğlum" dedi.Onunla 'Trenci' hakkında hiç konuşmamıştık.Sormamıştım yani hiç ama o gün konuşmak istedim aklımdakileri birine anlatmam gerekiyordu.Ben uzun uzun anlattıktan sonra "Trenci'yi mi merak ediyosun,niye daha önce hiç sormadın"dedi.Bir anda afallamıştım "Anneanne sen biliyor musun yoksa ne biliyorsun anlatsana"dedim heyacanla.Sakin olmamı ve oturmamı söyledi.Anlatmaya başladı...Onu can kulağı ile dinliyordum,bitirdikten sonra hızlıca evden çıktım ve tren yoluna doğru koşmaya başladım.Hava karanlıktı tren yoluna vardığımda rayların arasına girerek trenlerin gidiş geliş yönüne doğru koşmaya başladım.Bir yandan da bağrıyordum "Trenci" diye.Anneannemin anlatmasından sonra bende inanıyordum ama onu görmek istiyordum.Hava gerçekten karanlıktı ne bir ışık ne bir iz vardı.Koşmaya devam ederken ayağım bir taşa takıldı ve yere düştüm,kafamı raylardan birine vurmuştum.Çarpmanın etkisi ile başım dönmeye başladı yerden kalkamıyordum.Sonra hafif bır ışık gördüm tren geliyordu.Bense öylece yatıyordum rayların arasında.Sesini duyuyordum yaklaşıyordu ama ben kalkamıyordum.Biraz doğrulmaya çalıştım ama başım çok dönüyordu.Buraya kadar olduğunu düşünmeye başladım.Aklımdan bir sürü saçma sapan şey geçiyordu ölmek üzereydim tren bana doğru geliyordu ve ben kaçamıyordum,bayıldım...Daha sonra uyandım ve kendimi tren raylarının yan tarafında buldum.En son hatırladığım şey trenin bana doğru gelmesiydi.Nasıl kurtulduğumu düşünürken havanın soğuduğunu farkettim bu mevsimde ne soğukluğuydu bu...Daha sonra o belirdi karşımda."Trenci ?" dedim yüzüne bakarak kısık sesle.Başını salladı.Yerden kalktım ve ona kim olduğunu sordum bana anlatmasını istedim.
O gece onunla uzun uzun konuştum bana kendini anlattı.
Trenci ailesini burda kaybetmişti.Daha doğrusu annesini.Bir tek annesi vardı ve onuda kaybedince boşluğa düşmüştü.Her gece içiyordu hayatı boşvermişti ve bir gece bu tren raylarından geçerken sızıp kalmıştı ve o son uyuyuşu olmuştu.Burası onun herşeyiydi.Trenler geçiyordu,insanlar geçiyordu,ölüyorlardı.Eğer o olmasaydı bende bugün ölmüş olacaktım beni de diğer kişiler gibi kurtarmıştı.O hep trenlerin bu durağında olacaktı sonsuza dek ve burda kimsenin ölmesine izin vermeyecekti.Burdakilerin tabiri ile o trenciydi...
[size=75][color=grey][b]I found her...[/b][/color][/size]
Kullanıcı avatarı
vişne
Super Friend
Super Friend
Mesajlar: 575
Kayıt: 25-06-2003 01:25

Duydum ki gardenyalar çoktan çiçek açmış oralarda

Mesaj gönderen vişne »

Duydum ki gardenyalar çoktan çiçek aşmış oralarda
Ah bir de ev saat başı sallanmasa


Yok kardeşim yok bendeki şans, şans değil! Karar vermiştim izlerini evden silmeye. Çiçeklerinin dibine ilaç döküp öldürmeye. Fotoğraflarına bıyık bile çizmiştim ki bakınca güzel görünmesin diye. Ve bundan böyle hiç patlıcan yemeyeceğim diye karar almıştım sırf o karnıyarık seviyor diye. Ama ne oldu? Olmadı. Evdeki saksılar kurumaya başlamışken yan komşum sanki sırf bana inat balkonunu gardenyalarla doldurdu. Ne zaman aşk filmi izlesem ve ne zaman gözlerim –azıcık- dolsa, çizdiğim bıyığın altından dudakları yukarı kıvrılıverdi. İş arkadaşlarımın verdiği partide patlıcan moru kazağın yılbaşı hediyem oluşu ise herşeyi değiştirme kararımın son noktası oldu.

Ve kar yağarken içime
Şu tren evimin yanından keşke hiç geçmese


Borç harç, biraz anadan biraz babadan, olmadı canım ablamdan aldıklarımla bulduğum evi neden mi sevdim? Bilmem. Her şeyi, herkesi ondan kurtarıncaya kadar yapayalnız olmamı sağladığı için sevdim belki de. Hoşçakal telefon, hoşçakal televizyon, hoşçakal radyo, elveda kapının zili. Merhaba duvarlar, merhaba aynanın üzerine örttüğüm çarşaf, merhaba poşetinden yeni çıkmış tek kişilik yatağım.

Beşinci günün sonunda canım biraz sıkılmaya başlayacak. Zaten evdeki yemekler de bitmiş olacak. Ben pilavdan arta kalan kırıntıları da yesem mi diye düşünürken hafif lapa pilavı ne çok sevdiğin aklıma gelecek ve hemen yemekten vazgeçeceğim.
Yedinci gün zili onarma gereği duyacak ama beceremeyeceğim. Bu da telefonu fişe takıp bir tamirci çağırma düşüncesini aklıma yatıracak. Böylece ertesi gün kapıcının sabah servisini duyup süt ve gazete ısmarlayacağım. Onuncu gün evdeki eşyaları yeniden normal durumlarına getireceğim ve evet, öğleden sonra dışarı çıkıp dolaşmak beni rahatlatacak. İşte o zaman taşındığım günden beri uykumda ya da en dalgın okuma anımda beni yerimden hoplatan ve her geçişinde çıkardığı sesle sanki ismini sayıklayan, seni benden alıp uzaklara götüren trenle yüzleşeceğim. Senden kaçarken seni yine karşıma çıkaran tren raylarına söveceğim.

Duydum ki gardenyalar çiçek açmış uzaklarda
Bu, gülümsememe engel olamayacak


Zindan artık bana bu koca şehir . Kalp atışlarını duyacağım bütün sahillerde. Daha uzağı görecek gözlerin ve sen yokken daha deli esecek artık rüzgâr demiştim istasyonda. Ve yalvarmıştım gitme diye. Gururmuş, kadınlıkmış, zavallılıkmış hepsi lafta kalmıştı o an. “Hani” demiştim trene binerken; “Hani, bir gün gitmen gerekirse beni de yanına alacaktın?” Baka kalmıştım. Ama gördüğüm sadece gözümün önünde akan vagonlardı artık.

Tepemde bahar, kalbimde güneş ve balkonum çiçek dolmalıymış.
Hatta sallanmalıymışım da arada


Şimdi dağınık, başıboş duran yatağımı toplamayı sever oldum ve tüm fotoğraflarımın tozunu aldım. Yıllanmış bir şaraba bile sırf seviyorum diye kıydım günün ilk saatlerinin hatırına. Balkonumda “tutmaz kolay kolay” denilen orkidelere bakıyorum da işte benim en sevdiğim bu diyorum. Meğer gün ışığı yüreğe yararmış. Meğer, trenler sadece alıp götürmezmiş.Kavuştururmuş da…
Kullanıcı avatarı
Eternity
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 2877
Kayıt: 23-06-2003 22:52

Mesaj gönderen Eternity »

yine çıkmıştı uzun bir yolculuğa. keyif alırdı seyahat etmekten. yolların hızla tükenmesi yerine, ağır ama daha keyifli bulduğu tren yolculuğunu tercih ederdi daima.

en çok hoşuna giden ise; pencere kenarından dışarıyı seyretmek ve mola verilen istasyonlarda çevreyi gezmekti. yine öylesi anlardan birine denk gelindi. oturduğu yerden kalktı ve şöyle bir silkinip kendine geldi. bacakları sanki uyuşmuştu ve hafif bir uyku sarhoşluğu vardı üzerinde.

küçük bir kasabanın istasyonuna gelinmişti. daha önce hiç görmediği ve merakla gezmek isteyebileceği bir yerde olduğunu düşündü. şöyle bir dışarıyı süzdü. yeşilin hakim olduğu ve mistik bir havası olan ufacık bir kasabaydı. hemen vakit kaybetmeden adımlarını attı dışarı doğru.

meraklı ve hayretle bakan gözlerle çevresini gezmeye başladı. kendini kaptırmıştı doğanın güzelliğine. içinden 'burası cennetten bir köşe olmalı' diye fısıldadı. bu anın keyfini çıkarmak için bir çay bahçesi aradı, salaş bir mekan gözüne çarptı. aldığı bir bardak çay ile gezinmeye devam ederken, gözüne uzaklarda bir su birikintisi ilişti.

hemen hızlı adımlarla göle doğru yaklaştı. yere eğilip bir ağacın altına oturdu. cebinden baba yadigarı tabakasını çıkardı ve bir keyif sigarası yaktı. huzuru bulduğu dakikaların keyfini ölümsüzleştirmek için fotoğraf makinesine sarıldı ve o anı resme döktü. güneş tepede parlarken, bir ağacın altında sigara ve çay eşliğinde keyif yaparken gözlerinin uykuya teslim oluşuna engel olamadı.. daldı rüyalara hiç karşı koymaksızın.

ve uzaklardan gelen bir sesle tatlı uykusundan irkilircesine uyandı. şaşkın ve uykulu gözlere etrafına baktı, baktı ve 'aman allahım' diyerek hızla yerinden kalkarak koşmaya başladı.

çünkü treni kaçırmıştı ve ona kalan ise sadece trenin dumanlarıydı. akılsız başın cezasını ayaklarının çektiği uzun ve pişmanlıklarla dolu bir yolculuğa adım atmaya başladı.
Kullanıcı avatarı
Cucu
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 470
Kayıt: 15-04-2005 01:07
Konum: bir bilsem...

Mesaj gönderen Cucu »

nerdeyim ben burası neresi
yağmurda yağıyor ıslanıyorum bir paltom bile yok
saçımda bozulacak şimdi
gidiyorum her taraf karanlık çok korkuyorum mary
Bir ses ver etraf yankesici kapkaççı dolu
koşsam mı acaba
Tren de kaçta geçecek kimbilir raylara yakın yürümeyeyim de beni savurmasın zaten rayfobim var.
acaba bu yön nereye çıkar medeniyet uzakmı daha ne kadar yürümem gerekecek of of..
Arabanın da tam bozulacağı tuttu bu akşam maç da var kaçıracağım
kahretsin böyle şansın ben..
Telefon kapsama alanı dışında zaten kapsama alanı içinde olsa şaşardım
inşallah doğru yöne gidiyorumdur,
Ne işim var allahın unuttuğu bu yerde içime kasvet bastı
eve gitmek koltuğuma kurulmak elime biramı almak ve maç izlemek
istiyorum yürü niyazi yürü.....
Yer demir Gök bakır ee ortası....
Kullanıcı avatarı
angelmanken
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 26
Kayıt: 23-11-2005 15:02

Mesaj gönderen angelmanken »

İzbelikden yükselen köhne bir gülümseyiş...
Karanlık ıssız bir yerdeyim.Ne burada var oluşumun nedenini biliyorum ne de olmayışımın acısını.Gözlerimde tebessümle karışmış iki damla göz yaşı akıyor dudaklarıma,ağzıma gelen o tat sanki unutulmuşluğun,terkedilmişliğin ya da hiç sevilmemişliğin bir nişanesi.Aklımda yürüdüğüm sisin daha da yoğunu yatıyor ve aklım şu kalbimin sisleri içinde boğulmamak için son sabrını gösteriyor.Zihnimin bu karışıklığına ve kalbimin akıttığı göz yaşlarına karşı dudaklarımın ucundan yine de küçük bir tebessüm kucaklaşıyor havayla.Yavaşça süzülüyor ve etrafa yayılıyor.
Ve şu an keşke bile diyemiyorum,yalnızlığın keşkesinin olmadığını bilmediğim için yenideni yeğliyorum ve yeniden küçük bir tebessüm salıyorum dudaklarımdan...
istanbul güzeli aranıza katıldıı
Kullanıcı avatarı
taarruz
New Friend
New Friend
Mesajlar: 7
Kayıt: 24-11-2005 18:08
Konum: ankara

Mesaj gönderen taarruz »

Son yolculuğumdu ,Ilık bir sonbahar gecesi yola çıkmıştım Ankara’dan,aklımda sevdiğimin bana dedikleri ve babamın tembihleri…düşünceler aleminde yürüyordum.Sevginin anlamını bulmaya gidiyordum,anlamsızlıklar ülkesinde gezinmekten bıkmış ayaklarımın,belki bu sene gönlünü alabilirdim,hiç düşünmüyordum gerçekleri,sanki ben yürümüyor dünya kayıyordu ayaklarımın altından,kaydıkça gidiyor gittikçede açılıyordum ,Akbaba misali seyredenler görüyordum,korkuyordum,ama gidiyordum…Kaç bahar geçtim hayal gerçek arasın da,ama ne ben durmak biliyordum diyeceklerimi söylemeden ve nede durdurabiliyorlardı,Aşkım dediğimin sözleri aklımdan hiç çıkmıyordu ,Sevmek anlamsızmış,sevgi yokmuş,mutluluk kendini kandırmakmış….Yürüyorum işte;belki ben ölümsüz değilim,belki bu yollarda bir gün gelecek atacak adımın kalmadı denilecek,ama o gün bütün alem anlayacak ki ben hala yürüyorum ve sevgiyi asıl sahibini sevmekte kullanıyorum…..

Saygılarımla TURGUT ACAR…….tarruuz
hak beim mesleğimdir değil,benim mesleğimde haktır doğrusu...b.s.n
Kullanıcı avatarı
vişne
Super Friend
Super Friend
Mesajlar: 575
Kayıt: 25-06-2003 01:25

Mesaj gönderen vişne »

Yeniden merhaba Türkiye forumun harika üyeleri :)
İzninizle sözüme bir itirafla başlamak istiyorum .Geçen sene bu zamanlarda “Acaba nasıl olur?” diye düşünüp, Eternity’e bu yarışma fikri ile ilgili düşüncemi açtığımda katılımın olup olmayacağına çok da emin değildik. Eğer süreklilik olmazsa bu başlık da bir çok başlık gibi soluk renkle forumun sayfalarında takılı kalır diye düşünmüştüm.Ama olmadı :) Kendi adıma, tüm katılımcılara paylaşımları ve destekleri için teşekkür ediyorum.

27 Ekim 2005 Perşembe günü başlattığımız yarışmamızın ikinci etabı ufak bir aksamayla tam zamanında olmasa da 29 Ekim 2005 Salı yani bugün sona ermiş bulunmaktadır. Kurallarda da belirtildiği üzere bu andan itibaren başlık kilitleneceğinden yazı eklemeler de durdurulmuştur.

Şimdi tüm forum dostlarından isteğimiz yarışma için emek vermiş katılımcıların yazıları hakkındaki beğenilerinizi oylayarak göstermektir. Oylama süresi 1 hafta olarak belirlenmiştir ve 6 Aralık 2005 Salı günü saat 24:00 da bitecektir.

Düşünceleri, duyguları yazıya dökmek kişinin kendisiyle verdiği mücadelede bir çeşit galibiyettir. Cesarettir. Kendinle yüzleşmektir. Kendini görmektir bir nebze de. Hayaller üretip ümitlenmektir. Hayallerini sizlerle paylaşanları yalnız bırakmamak adına bu oylamaya hepinizi davet ediyorum.

Sevgimle
vişne
Kullanıcı avatarı
Eternity
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 2877
Kayıt: 23-06-2003 22:52

Mesaj gönderen Eternity »

Resme Öykü Yarışması 2'nin galibi aaKe. kendisini tebrik ediyor ve gerek öyküleri gerekse oylarıyla katılımda bulunan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. bir sonraki yarışmada buluşmak dileğiyle 2. etap ödülünü hatırlatıyor ve başlığı kilitliyorum.

2. Etap birincisi: [ resmi görüntülemek için tıklayın ]
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir