Resme Öykü Yarışması

Paylaşmak istediğiniz aklınıza gelen konular, olaylar..
Kullanıcı avatarı
Jedi
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1444
Kayıt: 08-08-2004 15:48
Konum: A galaxy far far away

Mesaj gönderen Jedi »

Bence şöle bi saber resmi falan koyun bakın nası yazıorum o zaman (:
[b]I'm the haunter of the embracing dark.
I'm the bringer of fear.
I'm the scorner of peace and tranquility.
I ride the stormcloud and the night!
I seek to be Sith, in all its manifestations. [/b]
Kullanıcı avatarı
ibryapici
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1448
Kayıt: 27-07-2004 12:52
Konum: anadoludan
İletişim:

Mesaj gönderen ibryapici »

Ağlamak: Duyguların suyu

Bu nasıl bir kaynak böyle? Duyguların inişi ve çıkışıyla besleniyor, gözlerde buğuya, rahatlatıcı bir sele ya da hıçkırıklara dönüşüyor. Bedenimiz ve ruhumuz bu ıslak temizliğe neden ihtiyaç duyuyor? Araştırmacılar, ağlama davranışıyla ilgi sorulara yanıt ararken şaşırtıcı gerçeklere ulaştılar.


Yaşlı bir kadın, vatanı Srebrenica'dan kaçmak zorunda kaldığı için sessiz sessiz ağlıyor.
İstatistikler, insanın yaşamı boyunca 95 litre, yani yaklaşık 10 kova gözyaşı döktüğünü söylüyor. Bu veriler, kuşkusuz genel bir bilgi sunuyor. Çünkü konuya ilişkin rakamlar insana ve kültürlere göre değişiyor. Yetişkinler, duygu yoğunluklarını gözyaşına aktarmak için genellikle 19-22 saatleri arasını seçiyorlar. Oturup ağlamaya başladıklarında, kadınlar yaklaşık 5 dakika boyunca 50 damla gözyaşı akıtırken, erkekler olayı nemli gözlerle sınırlı tutmayı tercih ediyorlar. Bir damla gözyaşı 15 miligram ağırlığında. Öyle küçük göründüğüne bakmayın, yarattığı etki çok büyük. Özellikle ağlayan bir kadın ya da bir çocuk, herkesin şefkat ve koruma duygularını harekete geçiriyor. Ancak, bazen ters etki de yaratabiliyor. Araştırmacılar 274 tecavüz olayını mercek altına almışlar ve görmüşler ki; kurban ne kadar çok ağlarsa, suçlu da o oranda saldırganlaşıyor.

Ağlama, insanın doğuştan getirdiği bir davranış motifi. Avusturyalı davranış bilimci Irenaeus Eibl-Eibesfeldt, yeni doğan bebeklere bant kayıtlarından sesler dinletmiş. Bazı seslere bütün bebekler ağlayarak tepki vermişler. Yine, kör doğan bebekler de, gören bebekler gibi içgüdüsel olarak gülmüş ve ağlamışlar.


Ağlama, çocuklar için çok önemli bir iletişim aracı. Yaşamın zor koşullarıyla yüzleşince sığınabilecekleri tek liman gözyaşları.
Çocuk doktorları, yeni doğan bebeklerin ağlarken, yüzde 12 oranında daha çok enerji kullandıklarını belirtiyorlar. Ağlamak için yetişkin insanlar da dikkate değer bir zaman ve enerji harcıyorlar. Bu zahmete katlanmanın mutlaka bir nedeni olmalı değil mi? Var da. Bebekler, gözün kornea tabakasını nemli tutan ve enfeksiyonlara karşı koruyan gözyaşını doğuştan itibaren üretiyorlar. Ama, gözyaşı bezlerine giden sinirler altı haftalık olduklarında olgunlaşıyor. Gerçek gözyaşı dökmeye o zaman başlıyorlar. Bebekler, engel tanımadan ve toplumsal kuralları gözetmeksizin ağlıyorlar.

İhtiyaç duydukları ilgi kendilerinden uzun süre esirgendiğinde, gülme davranışı giderek kayboluyor, ağlama davranışı kalıyor. Yardıma muhtaç bebek için ağlama, önemli bir iletişim aracı. Anne, bebeğinin ses tonunu tamamen içgüdüsel olarak tanıyor ve süt üretimindeki artışla tepki veriyor. Terk edilmişlik duygusundan kaynaklanan ağlamanın, doğuştan gelen bir hayatta kalma stratejisi olduğu düşünülüyor. Tensel temas yaşayamayan bebek, unutulduğunu ya da terk edildiğini sanıyor. Kulakları tırmalayan bir ağıtla ebeveyninin ya da çevresinin dikkatini çekmeye çalışıyor.

Bir başka varsayıma göre, bebekler hayatta kalabilmek için bu yolla kardeşlerini dışlamaya çalışıyorlar. Yeterli besin maddesinin bulunamadığı dönemlerde kardeşler önemli bir rakipti: Anne, bebeğe her ağladığında meme verdiği için, buna bağlı gerçekleşen hormon üretimi, yeni bir kardeşe dönüşecek yumurtanın olgunlaşmasını engelliyordu. Ayrıca, eski çağlarda ağlayan bebek çevrede bulunan vahşi hayvanların dikkatini çekeceğinden, susturabilmek için annesi sürekli yiyecek bir şeyler veriyordu.

Peki yetişkin insanları ağlamaya iten şey ne? Akraba ya da arkadaşların ölümü, aşk acısı, ayrılık, kavga, dışlanmışlık gibi acı deneyimler; evlenme, terfi, ödül gibi mutluluklar; müzik, duygusal filmler...

Hayvanlara bakıldığında, onlar bu nedenlerle gözyaşı dökmüyorlar, ama her geçen gün daha çok insan, fillerin ağladığına tanık olduğunu iddia ediyor. Hayvan terbiyecisi George Lewis, kızdığı için Sadie adlı genç filin gözyaşına boğulduğunu söylüyor. Serengeti Ulusal Parkı'nın yöneticisi Dr. Michael Boer, acı çektiklerinde ya da sevindiklerinde fillerin ağladığından emin. "Timsah gözyaşları" deyimi aslında gerçeklere dayanıyor. Yalnız, gözyaşları çeşitli duygusal heyecanlar nedeniyle değil, avını yemek için gösterişli ağzını açtığında ortaya çıkıyor. Bu hareket, gözlerine o kadar büyük baskı yapıyor ki, hayvanın gözyaşı dışarı akmak zorunda kalıyor.

Ağlamak evrensel bir olgu. Her kültür, duygusal gözyaşını tanıyor. Bu konudaki en eski edebi bulguya, Sümerlerin yaklaşık 4000 yıl önce yazdığı Gılgamış Destanı'nda rastlanıyor: Karamsarlığa kapılan Gılgamış'ın nasıl gözyaşı döktüğü ayrıntılı tasvir ediliyor.
Ağlama konusuna Eskiçağ'da yaşayan bilgeler de açıklık getirmeye çalışmışlardı. Sokrates ile aynı dönemde yaşayan Yunanlı hekim Hippokrates, M.Ö. 5. yüzyılda ağlamanın nedeniyle ilgili şöyle bir tahmin yürütmüştü: "Ağlamanın merkezi beyinde gizli. Gözyaşı dışarı akarken beyindeki fazla sümüksü sıvıyı da birlikte atıyor ve beyni hasta olmaktan koruyor." Dönemin bilimsel bilgilerine göre, insanın karakterini belirlediği düşünülen dört vücut sıvısı (kan, sümüksü sıvı, siyah ve sarı atık) vardı. Bu sıvıların dengesi bozulduğunda insan hastalanıyordu.

İyileşebilmesi için fazlalığın dışarı atılması gerekiyordu. Hippokrates, bu olayı tanımlamak için, "temizlenmek" anlamına gelen "katarsis" kelimesini kullanmıştı. Sümük birikimi olmasa bile, ağlamak yararlıydı. Ne de olsa sürekli gözyaşı üretiliyor ve bunların dar kafatasından dışarı atılması gerekiyordu. Bu düşünce, Avrupa'da geçerliliğini Rönesans dönemine kadar korudu. Bu başarının nedeni, tezin insan fizyolojisiyle uyumlu olmasıydı: Ağlamak da kusmak, dışkı ve idrar atımı gibi işliyordu. Dolayısıyla, neden o da istenmeyen atıkları vücuttan uzaklaştırıyor olmasın? Gerçi gözyaşı diğerleri gibi kötü kokmuyordu, hem zaten duygular kötü kokamazdı ki...

Vücut sıvılarıyla ilgili bu tez, bilimsel çalışmalara 17. yüzyıla kadar temel oluşturdu.1662 yılında Danimarkalı anatomi uzmanı Niels Stensen, kadavra üzerinde çalışırken gözyaşı bezlerini keşfetti. Nihayet, gözyaşının nereden geldiği ortaya çıkmıştı. Ancak ağlama eyleminin nedeni aydınlatılamadı.

focus yayıncılık
Karanlık Aydınlıktan, Yalan Doğrudan Kaçar.
Güneş Yalnızda Olsa Etrafa Işık Saçar.
Üzülme Doğruların Kaderidir Yalnızlık.
Kargalar Sürüyle Kartallar Yalnız Uçar.
Kullanıcı avatarı
ibryapici
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1448
Kayıt: 27-07-2004 12:52
Konum: anadoludan
İletişim:

Mesaj gönderen ibryapici »

Dede mi özleyince
Dedemi hatırlayıp, onunla yaşadığım geçmişimi yazmak isteyince, ister istemez kalemime mürekkep yerine gözyaşı dolduruyorum. Kalın, demir belbetlerden yine dışarıya bakıyorum o günleri yeniden yaşayınca, hayalimde. Kuşların, bir adam boyundaki ahşap pencerelere yaptığı yuvalardan dökülen tüyleri, tandır başındaki sıcak ve uzun sohbetleri anımsayarak yürüyorum yine, dedemin evine giden dehlizden. Bir soba bacasından çıkan duman kadar koyulaşıyor düşüncelerim. Şosede yürürken hatırlıyorum, hiçbir şeyi umursamadan önümde koşturan çocukluğumu. Dedem demek, zaman demek, geçen zaman, buruk hatıralar, sararmış bir fotoğraf karesi. Başım önde, düşüncelerimi biriktirerek yürüyorum geleceğim olan en kısa yarına, bir saniye ileriye ve sonrasına. Neye? Nereye?
Karanlık Aydınlıktan, Yalan Doğrudan Kaçar.
Güneş Yalnızda Olsa Etrafa Işık Saçar.
Üzülme Doğruların Kaderidir Yalnızlık.
Kargalar Sürüyle Kartallar Yalnız Uçar.
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

tk

Mesaj gönderen commando »

Kastamonu ya bagli tosya ilcesinin kucuk bir koyunde gecirirdim ben yaz tatillerimi lise hayatima kadar.. okullar kapanır kapanmaz solugu yesilin her tonunu barindiran kepceler koyunde alirdim..
Koyde sadece 7 ev vardi. Birbirine gecmis cam agaclarindan duvarlari camurdan sivalari olan evler..Ben istanbul da dogmustum ama istanbulluyum diyemedim hic bir zaman icimden gelmedi.. Koy bendendi bu beton yigini, kesmekes ve kalabaliga isinamadim cocuklugumdan beri.. Muthis bir misafirperverlik ve samimiyet klasik anadolu insani.. Belki de doganin guzelliginden cok beni cezbeden bu yonuydu koyumun..Evlerin kapisinda kilit yoktu sadece bir iple tuttururlardi.. Yureklerinde de kilit yoktu. Evet cahillerdi ucurtma yaptıgım zaman bizim internette veya gazetede rastladigimiz yeni bir kesif veya teknolojik cihaza sasirdigimizdan daha fazla merakli gozlerle bakiyorlardi..
Luks evlerin havuzu kadar buyuk bir su deposu vardı dedemin bostaninda onun icinde yuzerken ayni merakli bakislarla nasil suyun ustunde kalabildigimi kestirmeye calisiyorlardi. Saf temiz ve yalin insanlardi. Ben sabah kus seslerini derenin uzaklardan gelen hafif muzigi andiran siriltisini duymak icin insanlardan uzaklasipbalkona gittigimde icinde bulunduklari guzelliklerin farkinda olmayan akrabalarim tek tek yanima gelip canin biseye mi sıkıldı veya biri bisey mi dedi gibi sorular sorupnedenini acıklamaya calissamda bir anlam veremiyorlardi. Gece ayri bir guzellik uzanip tutacakmissin kadar yakin yildizlar circir boceklerinin seslerine uzaklardan gelen kurt ulumalari eslik ediyordu ve yine balkonda bu sesleri dinlerken ayni sorular ve anlamadiklari cevaplarım...
Sabah namazindan sonra cikarlardi basak tarlalarina misafir oldugum icin calistirmazlardi beni. Zaten onlar gibi yapmaya heveslensem tirpan dedikleri ekin bicme aletini ya tasa carpar koreltirdim yada topraga saplardım bir turlu ogrenemedim.. Onlar calisirken bende basak tarlalarinda geziyor yada uzaklardan onlari calisirken izliyordum.
Birbirine bitisik tarlalar ruzgarin her dokunusunda sanki denizin uzerindeki dalgalar gibi ruzgarin ne tarafa estiginin ipuclarini veren bir sekilde egilip muthis bir goruntu olusturuyorlardi..Sonra uzaniyordum basaklarin arasina ayni resimdeki gibi gorunuyorlardi.. Her gun kurdugum hayalleri tekrar zihnimden gecirirken yuzumde tatli tebessumler olusuyordu.. İstanbul da yasayacak orta halli bir servet biriktirip eşim ve cocuklarimla bu guzel yerlerde bu guzel insanlarla sade bir hayat surecek ve cok ama cok mutlu olacaktık..
O zamandan bu zamana çok seyler oldu butun akrabalarım istanbula goc etti tahta evler bile marangozlara 3 paraya satıldı..
Ne akrabalarım kaldı ne tahta evler ne hayallerim ne de tatlı hayallere daldigim basak tarlalari.
..
En son commando tarafından 07-07-2005 06:11 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
arven

Mesaj gönderen arven »

Süper yaa çok güzel olmuş eline ,yüreğine sağlık commando_.Hayallerin için üzüldüm.Ama hayallerini hala gerçekleştirebilirsin.
Kullanıcı avatarı
aaKe
R.Ö.Y. 2. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 2. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 1271
Kayıt: 14-04-2005 22:55
Konum: Çıktın: Karşıma:

Mesaj gönderen aaKe »

çok süper olmuş gerçekten commando ellerine sağlık...
[size=75][color=grey][b]I found her...[/b][/color][/size]
Kullanıcı avatarı
maXimuS
Moderator
Moderator
Mesajlar: 315
Kayıt: 23-03-2005 16:22
Konum: istanbuL
İletişim:

Mesaj gönderen maXimuS »

Güzel olmus abi elleni yuregine saglik



helal olsun aslanıma (beş gayme) :D
[color=#d10000]<?PHP [/color]
[color=#0000ff]echo ("[/color][b][color=#0051ff][i] When the rain keeps falling can't you hear me calling? For somebody new Someone just like you [/i][/color][/b][color=#002dff]");[/color]
[color=#e30000]?>[/color]
Kullanıcı avatarı
Muystafa
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 247
Kayıt: 15-04-2005 06:28
Konum: Guetamala

Mesaj gönderen Muystafa »

commando abim yazarda guzel olmazmı :D
M&M
Kullanıcı avatarı
problem_cocuk
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 21
Kayıt: 25-05-2005 14:33
Konum: bilmem

Mesaj gönderen problem_cocuk »

okuduklarım içinde en guzeli commando nun hikayesi olmuş tebrikler
leylanın güzelliğini görmem için mecnunun gözleriyle bakmam lazım
Kullanıcı avatarı
melekseda
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 139
Kayıt: 04-06-2005 23:39
İletişim:

Mesaj gönderen melekseda »

commando süper olmuş...
bende yazmak isterim acaba süre doldumu?
www.dilkonus.en101.com
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir