Ses Kısıklığı

En önemli konumuz, sağlığımız hakkında bilgilerimizi paylaşalım
Cevapla
selenataman
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 19
Kayıt: 08-06-2011 17:03

Ses Kısıklığı

Mesaj gönderen selenataman »

Kişinin aynası olarak da tanımlanan sesin kısıklığı; alerjiden reflüye, psikolojik sebeplerden gırtlak tümörlerine kadar pek çok hastalığın ortak belirtisi olabilir. ENT Tıp Merkezi KBB ve Baş-Boyun Cerrahisi uzmanlarından Op. Dr. Sinan Yücel ses kısıklığı hakkında bilgi verdi.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]

Akut Larenjit:
Genellikle burun, sinüsler ve yutakta başlayan enfeksiyonun gırtlağa yayılmasıyla olur. En sık adeno ve influenza virüsleri ile oluşup, damlacık yoluyla bulaşır. İklim değişiklikleri, vücut direncinin düşmesi, fiziksel veya psikolojik stres olayı başlatabilir.
Ses kısıklığı, gırtlakta ağrı ve rahatsızlıkla kendini gösterir. Bu şikayetlere çoğu zaman öksürük de eşlik etmektedir. Ses tamamen kaybolmaz, ancak kaba bir ses vardır. Muayenede ses tellerinin beyaz görünümünü kaybettiği ve şiştiği gözlenir. Tedavide ses istirahati ve buhar tedavisi önerilir. Sigara, kirli hava, asitli ve alkollü içeceklerden kaçınılmalıdır.
Koyu ve iltihaplı balgamın varlığı, bakteri dediğimiz mikropların da var olduğunu gösterir. Bu durumda tedaviye antbiyotikler ve balgam yumuşatıcı ilaçlar eklenmelidir. Bu tedavi ile akut larenjitler birkaç gün içerisinde düzelir.

Kronik Larenjit:
Kronik akıntılı sinüzit, farenjit, boğaz enfeksiyonları, sigara, hava kirliliği, endüstriyel gaz-duman, reflü varlığı, sesin kötü kullanımı-devamlı ağız solunumu yapılması; gırtlak ve ses tellerini uzun süre tahriş ederek kronik larenjit oluşturur. Uzun süreli ses kısıklığı, boğazda gıcık hissi ve öksürük başlıca şikayetler arasında yer alır.
Muayenede ses telleri beyaz renklerini kaybetmiş, matlaşmış, hafif pembe-kırmızı bir renk almıştır. Ses istirahatı, kirli ortamdan uzaklaşma, sigara ve alkol yasağı ve uygun medikal tedavi ile iyileşme sağlanabilir. Ancak gırtlak mukozası pürüzsüz ve düzenli özelliğini kaybetmişse, lökoplaki veya keratoz denilen beyaz lekeler oluşmuşsa, şişlik, kitle varsa mutlaka biyopsi uygulanmalı sonuca göre de tedavi protokolü düzenlenmelidir.

Ses Teli Nodülü:
Nodüller ses telleri üzerinde oluşan iyi huylu şişliklerdir. Sıklıkla sesin zorlanması ve hatalı kullanımı ile oluştuğu için bunlara şarkıcı nodülü de denmektedir. Ses tellerinin titreşiminin en yoğun olduğu öne yakın bölgededir. Nodülü olan hastalar genellikle agresif, sinirli kişilerdir. Ses kısıklığı dışında şikayet yoktur.
Endoskopik muayenede erken dönemde nodül, ses teli serbest kenarında yumuşak, kırmızı şişlikler olarak görülür. Hastalık süresi arttıkça fibrotik veya sert nodül denilen nasırlaşma oluşur.
Başlangıçta ses terapileri ile nodüle sebep olabilecek sesin hatalı kullanımının önlenmesi tedaviyi sağlar. Nodül oluşumunu artırabilecek sinüzit ve reflü gibi diğer hastalıklarda ortadan kaldırılmalıdır.
Nasırlaşmanın olduğu geç dönemlerde cerrahi tedavi gerekir. Klasik mikrolarengeal ya da tecrübeli ellerde lazer cerrahisi yapılabilir. Tedavi başarısı ve hastalığın tekrarlamaması için cerrahi öncesi-sonrası ses terapisi yapılmalıdır. Çocukluk çağı ses teli nodüllerinde ise cerrahiye ihtiyaç çok nadirdir. Sıklıkla ses terapisi yerlidir.

Ses Teli Polibi:
Ses tellerinin iyi huylu tümörlerinden olan polipler, genellikle alerji, sigara ve kirli havanın yol açtığı tahrişle oluşur. Bu nedenle erkeklerde ve sigara içenlerde sıktır. Hastalığın oluşumunda kronik travma yanında sesin kötü kullanımı da etkilidir. Poliplerin ilk belirtileri ses kısıklığı ve solunum problemidir. Ses telinde titreşimi etkileyerek seste çatallaşmaya neden olurlar. Polipler büyüdüğünde solunumla ilgili ciddi sıkıntı oluşturabilir.
Poliplerde tercih edilen tedavi yöntemi mikrolarengeal cerrahidir. Cerrahide klasik cerrahi yanında lazerle eksizyon da yapılabilmektedir. Ses teli nodüllerinde olduğu gibi tekrarları önlemek için ameliyat öncesi ve sonrası ses terapisi uygulanmalıdır.

Reinke Ödemi (Polipoid Dejenerasyon):
Ses tellerinde mukoza denilen cilt dokusu altında yer alan Reinke boşluğunda sıvı toplanması yani ödem oluşumudur. Nedenleri arasında alerji, enfeksiyonlar ve tahrişler yer alır. Sigara kullanımının, kronik sinüzitin ve reflü denilen mideden gelen asit kaçağının Reinke ödemi gelişmesinde önemli rol aldığı bilinmektedir. Son yıllarda kadınlarda da sık görülmesinin nedeni sigara kullanımının artışı olduğu düşünülmektedir.
Ses tellerinin hacmi, reinke boşluğundaki sıvı nedeniyle arttığı için saniyedeki titreşim sayısı (frekans) azalır, ses de kısılma ve kalınlaşma olur. Ayrıca kuru öksürük ve boğazda yabancı cisim hissi de mevcuttur.
Muayenede ses telleri hacimce artmış ve kızarık olarak izlenir. Ödemin çok arttığı durumlarda aşırı şiş ve polipoid görünüm oluşur.
Tedavide mikrolarengeal cerrahi veya laser cerrahisi uygulanmalı ve sonrasında ses terapisi yapılmalıdır. Kirli, dumanlı ortamdan, özellikle sigaradan uzaklaşılmalıdır.

Gırtlak Kanseri:
Gırtlak kanseri çoğu zaman ses kısıklığı yaparak erken bulgu veren ve bu nedenle erken saptanabilen kötü huylu bir hastalıktır. Bir başka özelliği ise, gırtlağı oluşturan yapıların tümörün yayılım hızını sınırlandırmasıdır. Gırtlak kanseri bu iki özelliğinden dolayı solunum yollarının diğer kötü huylu tümörlerine göre tedavi ve yaşam süresi açısından daha iyi sonuçlar vermektedir. Erkeklerde tüm kötü huylu tümörlerin yaklaşık % 2,5’ini, kadınlarda tüm kötü huylu tümörlerin ise % 0,5’ini oluşturur. Günümüzde sigara kullanımına bağlı olarak kadınlarda da görülme sıklığı giderek artmaktadır. Genellikle 50- 60 yaş civarında görülür. 20 yaş altında nadirdir.
Gırtlak kanseri için risk faktörleri arasında sigara yanısıra mesleki faktörler, kirli hava, radyasyon, alkol kullanımı ve son yıllarda oldukça popülerlik kazanan larengofarengeal reflü de yer almaktadır. Sigaranın alkolle birlikte kullanımının özellikle ses tellerinin üst bölgesinde kanser gelişiminde etkili olduğu düşünülmektedir. Gırtlak kanserinin başlıca bulgusu ses kısıklığı, yutma güçlüğü, kulağa vuran ağrı ve boğazda yabancı cisim hissidir. Geniş ülsere tümörlerde nefes darlığı başlar, ağızdan kan gelebilir.
Gırtlak kanseri sıklıkla boyun lenf dokularına yayılır. Başta akciğerler olmak üzere nadiren uzak dokulara yayılabilir. Bu oran yaklaşık % 1–4 arasındadır. İlerlemiş gırtlak kanserlerinde uzak dokulara yayılma ihtimali artar.

Gırtlak kanserlerinin % 40'ı supraglottik bölgede (ses tellerinin üzeri), % 59'u glottik bölgede (ses tellerinde) ve % 1'i de subglottik bölgede (ses tellerinin altı) oluşmaktadır.
Kesin tanı biyopsi ile konulur. Gırtlak kanserinin en önemli tedavi şekli cerrahidir. Bazı tümörlerde cerrahi ile birlikte ya da tek başına ışın tedavisi yapılabilir. İleri tümörlerde kemoterapide tedaviye eklenebilir. Kanserin bulunduğu bölgeye ve büyüklüğe göre çeşitli cerrahi tedavi protokolleri vardır. Son yıllarda cerrahi lazer kullanımının yaygınlaşması özellikle ses teli tümörleri için önemli bir alternatif oluşturmuştur. Cerrahi tekniklerin gelişmesi sonucu gırtlağın tamamının alınmasının azaldığı ve gırtlak kanserlerinin yaklaşık % 15’inde uygulandığı bilinmektedir.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir