bulunduğunuz şehrin en sevdiğiniz tarafları

Yaşanmış düşündürücü ve duygulandığımız yazılar.
Kullanıcı avatarı
hattusili
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 146
Kayıt: 19-01-2007 23:21
Konum: ordan burdan şurdan.....

Mesaj gönderen hattusili »

kuşadasının hiçbir yerini sevmiyorum hatta nefret ediyorum diyebilirim
DENİZİ HARİÇ EN ÇOK DENİZİNİ SEVİYORUM
...gίџé мє sσмєтнίηg тσ кίℓℓ тнє ραίη...
Kullanıcı avatarı
Enchanting
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 7916
Kayıt: 09-06-2005 14:13
Konum: Ankara

Mesaj gönderen Enchanting »

Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar,buz tutardı resmi yalanlar...
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalınsın balolarında
diye yapılmış
gri sisli binalar...
alnının ortasında
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz
ama tanrım neyi?)

kahve önü çatlak mozaik
bel kemiğine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
öğrenciler
bir daha asla yaşayamayacağı
aşkları teğet geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabalıklara kaçarak
karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardeş olacak değiliz ya,
yaşasın halkların sevgililiği!)

soyut bir sevdaya
beşik kertilmiş olan
dağda çoban,
şehirde şark çıbanı sayılan,
Fırat'ın büyük elleri
Ararat'ın kız yelleri
Cilo'nun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
anadolu çocukları,Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar
belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
sevdiğimiz kızlar
çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman
bu kar mevzuu
kızlara yeterince ilginç gelmemiştir
hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
Ankara'da,
yoksa bugün bir hayat
yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra.
kimse keman çalmaz belki
belki bu film hiçbir zaman
o kadar fiyakalı olmayacak ama
hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
tadını vermeyecek bir daha
çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat Urfa'da hatta
ama hiçbirinde
o kadar aç oturmadım sofraya
Ankara'ya
öyle yakışırdı ki kar
çok yabancı bir soluk duyulur bazı
bilinmez bir dilin ıslığından
anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanın neden Ankara'yı sevdiğini anlamadan
Ankara'da yaşamak
yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık
kül ve betondan mürekkep
yaşadıkça yaşanılası gelen
o tuhaf bozkır kokusunda.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar.
asfaltlar ışıldar...
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
rakıyı bol sulu içen
dokunmasın için deği!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
hep kağıtlara bakarak,
hep kağıtlardan bakarak
hem Neşet Ertaş'ı hem Bülent Ersoy'u
aynı anda sevmeyi başararak,
karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
çok beğenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
yürüyen...
memurlar...
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar...
biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi
dükkanının -ki bütün plan kar altında
tuzsuz ay çekirdeği çitileyip
yanı sıra bafra içmektir-

kötü ışıklandırılmış vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,
-yani sistem kendi verdiği kimliği
zırt pırt geri istemektedir-

doğduğu yer yüzünden
doğuştan kavgacı zannedilen ama
pek çoğu kavgadan nefret eden
kavgacı esmer cesur korkak
çoğu Kürt çoğu Türk çocuklardık...
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar....
ha sonra belki Ahmed Arif'in aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha Ankara' yı
O'nun kadar sevemeyecek-

bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır Ankara...
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
asfaltlar ışıldar...
yalanlar...
şimdi ve sonra ne zaman Ankara'ya kar yağsa
elim,gönlüm,çocukluğum buz tutar..


Yılmaz Erdoğan
Ankara...
bir gün ve gerçekten, her şey çok güzel ölecek!
Kullanıcı avatarı
ilayda
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2203
Kayıt: 01-05-2004 16:27
İletişim:

Mesaj gönderen ilayda »

Benim de Afyon'u sevmemin tek nedeni Ankara'ya yakın oluşu..
Kullanıcı avatarı
argetlam
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1147
Kayıt: 02-02-2006 15:29
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen argetlam »

İSTANBUL

Bu gece seni terkediyorum sevgilim
Köpekler ulurken sessizliğinde
Bir ses de ben ekledim ayak seslerimle
Sokak lambalarının aydınlattığı yüzümde
Bir iki damla gözyaşı sileyim diye
Bekleme beni dönmem geriye...

Acı çektirdi bana varlığın
Kaldırımların,yolların
Güzelliğini kıskanmışım
İstanbul kalbimi sende bırakmışım


Havanı solurken nefes alamıyorum artık
Bırak beni gideyim yeter bu kalabalık
Dolambaçlı sokaklarında kaybolmuşum
Aklım karışık,sana duyduğum hayranlık
Bulutlar kaplamış kaybolmuş aydınlık
Yüzlerini göremediğim bir çok yaratık


Deniz kıyısında esen rüzgar
Anam babam ardımdan yas tutar
Ağzımda tek bir HOŞÇAKAL
Soğuk sularında bana da yer var

Duygu Erkan
21-03-2008

istanbul bir labirent ve ben de kaybolmayı seviyorum
[b]ѕüтℓü çαу[/b]
Kullanıcı avatarı
turunculum
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2450
Kayıt: 17-02-2008 23:03
Konum: ihtimaller denizinden

Mesaj gönderen turunculum »

anakar şiiri süpermiş ya bayıldım
seni seviyorum diyene sakın inanma beni en son bırakıp giden beni herseyden cok severdi boşver
Kullanıcı avatarı
fatduv
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 334
Kayıt: 01-10-2006 21:24
Konum: BEYKOZ
İletişim:

Mesaj gönderen fatduv »

bend istanbul u en çok beykoz da için de diye seviyorum çünki beykoz aşığıyım
nöbetleri sırasında uyuyanların idam edildiği bir ülke istiyorum!!!!
Kullanıcı avatarı
turunculum
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 2450
Kayıt: 17-02-2008 23:03
Konum: ihtimaller denizinden

Mesaj gönderen turunculum »

Hey gidi Ankara hey
Beni de benzettin ya kendine
Astin suratimi, resmilestirdin beni
Hey gidi Ankara hey
Beni de benzettin ya kendine
Yüzümde bürokrat gülümsemesi
Içimde politik çikmazlar
Kaçinci askti tattigim aksamlarinda
Kizilay'da yürüyemeden el ele ayrildigim
Bir gecelik duygu esnemesinde
Yalnizligimla kendimi evime attigim
Tutamadigim mevsimlerini doya doya
Kaybettigim kendimi herhangi bir sokagin
Herhangi bir ayriminda...
Geçerken ömrüm giris katlarinda, üsüdüm titredim.
Otuz yasima girerken bir yaz aksaminda,
Bekar evlerinin soluk aydinliginda kötü aliskanliklar edindim.
Hiçbir kiza yalan söylemedim Ankara.
Ama bir ebruli aksamda, ezan seslerine karisti çigligim.
Oyaliyormusum kendimi geçici heveslerde.
Kar çiçekleri açiverdi yüregimde,
Sen ask de buna, ben çikmaz sokak Ankara.
Delik olan cebime koyacaktim tüm hüzünlerimi
Yine siirler çalip sairlerin soluk nefesli kitaplarindan,
Sarkilar sarkilar düzecektim ona ve Ankara,
Çelik renkli gecelerine dagittigim yildizlardan,
Taç yapacaktim sari saçlarina.
Gözlerindeki yesilden sürecektim antik yalnizligina.
Ikimizin de paylasacagi birisi olacakti hayatimda.
Anlarsin ya sen Ankara, ben ve o.
Üç kisilik bir dünya kuracaktik,
Gözyaslarinin kahkahaya karistigi su dünyada.
Duygu sevinecekti,
Telefon edip Zeynep'e evleniyormus diyecekti.
Frekansini yakalamisken tam da mutlulugunun,
Çankaya'dan bir rüzgar esti.
Kiskandin ya bizi helal olsun sana
Su ölümlü dünyada kendin gibi bir dünya görmeden,
Bogacaksin öylemi, kalabalik kaldirimlarinda beni.
Hüzne doyacagim öylemi, senin gibi gecekondularinda.
Benim gibi bir bozkir çocugu,
Meram aksamlarinda çiçeklerin nasil olgunlastigini bilirim ben.
Çözmüsken sifresini tam da hayatin
korkma Ankara korkma
Yazilmamis bir siirin okundukça çogalan ilk kelimesinde,
Akip giderken kaderimiz iki ayri yöne,
Mutlaka bulusacak vuslat denizinde.
Ankara korkma okudugu dualari anamin ikimizi de kurtaracak.
hiç ummadigin bir günde, söyle günes burcundayken sevinçlerin
sen bana alisacaksin ben de sana Ankara



Bedirhan Gökçe
seni seviyorum diyene sakın inanma beni en son bırakıp giden beni herseyden cok severdi boşver
Kullanıcı avatarı
piquant_e
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 22
Kayıt: 11-05-2008 17:04

Mesaj gönderen piquant_e »

Tatlıca Şelaleleri (Erfelek)

Sinop ili Erfelek ilçesine 15 km. uzaklıktaki Erfelek Barajı yakınında yirmi sekiz adet şelale bulunmaktadır. Dar bir vadi içerisinde 2 km. uzunluktaki yürüyüş yolu çevresinde şelaleler sıralanmıştır.

Yörenin doğa harikası olarak nitelendirilen bu şelalelerin aktığı yerde yüzmeye elverişli göller bulunmaktadır. Şelalelerin sırtlarındaki dağlık alanlarda ise dağ sporları, doğa yürüyüşü ve trakkking gibi spor faaliyetlerine uygun ortamlar vardır. Ayrıca bu şelalelerin çevresi yöre halkı tarafından dinlenme ve mesire yeri olarak kullanılmaktadır.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]



Akgöl

Ayancık ilçesinin güneyinde, deniz seviyesinden 1.200 m. yükseklikte bulunan Akgöl iki çayın birleşmesi ile oluşmuştur. Yaklaşık üç dönümlük bir alanı kaplayan gölün çevresinde köknar ormanları bulunmaktadır. Gölün çevresinde Orman İşletmesine ait bir tesis bulunmaktadır.

Tekne ile turistik geziler yapılan gölün etrafındaki ormanlarda yaban domuzu, ayı, kurt, çakal ve tavşan gibi hayvanlar bulunmaktadır. Ayrıca yol üzerinde İnatlı Mağarası, küçük kayak pistleri ve dağ turizmine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]


Sarıkum Gölü

Sinop yarımadasının batı kesiminde, il merkezine 5–6 km uzaklıkta yer alan Sarıkum Gölü tektonik hareketler sonucu oluşmuştur. Sarıkum Gölü ve çevresi Tabiatı Koruma Alanı olarak ilan edilmiştir. Gölün çevresinde karaca, yaban domuzu, çakal, tilki, vaşak, gelincik ve yılkı atları yaşamaktadır. Ayrıca çeşitli kuş türleri, sürüngenler ve göl içerisinde de başta kefal olmak üzere balık türleri yaşamaktadır. Göl çevresi göçmen kuşların konaklama yeridir.

Gölün bulunduğu çukur alanın ortasında yer alan gölünü uzunluğu 2 km, genişliği ise 750 m.dir. Doğal etkiler ve rüzgarlar nedeniyle göl kumlarla dolarak kıyıdan uzaklaşmış ve 500-600 m. içeride kalmıştır. Küçük akarsularla beslenen gölün fazla suları denize dökülmektedir. Ancak gölün güneyindeki bataklık alan genişlemektedir. Çevresi her geçen gün biraz daha bataklık alana dönüşmektedir.

Gölün denize yakın kenarlarında iri taneli kumları olan uzun bir kumsal bulunmaktadır. Bu kumsaldaki kumların renginden ötürü de buraya Sarıkum ismi verilmiştir.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]


Küre Dağları (İsfendiyar Dağları)

Küre dağlarının doğu kesimleri Sinop il toprakları içerisinde bulunmaktadır. Karadeniz’e paralel doğu-batı doğrultusunda uzanan Küre Dağları’nın doğu bölümleri Sinop il toprakları içerisindedir. Yükseklikleri 1.200–1.400 m. arasında uzanan dağların yükseltileri çok fazla olmamakla beraber vadilerle bölündüğü de görülmektedir. Küre dağlarının en yüksek tepeleri Sarıdökük Tepesi (1.600 m), Çangal Dağı (1.605 m), Zindan Dağı (1.700 m) ve Göktepe’dir (1.375 m). Bu dağların hemen hepsi zengin çam ve köknar ormanları ile kaplıdır.

Bu dağlar Alp Dağlarının sonucu olarak II. Zaman içerisinde kuzeyden gelen tektonik hareketler sonucu oluşmuşlardır. Bu dağlardan kaynaklanan çok sayıdaki akarsu ise Karadeniz’e dökülmektedir.

Sinop dağlarının arasında kalan alanlar platolarla kaplıdır. Bunların en önemlisi ilin güneye doğru uzanan Sinop Platosudur. Bunun yanı sıra Gerze ve Boyabat ilçelerinde de platolar bir araya gelmiştir. Ayrıca Boyabat’ta Mehmetli, Aluç, Murat, Gündüzlü, Kumlu, Darıözü, Doğançam, Yaylacık, Uzunöz, Sakızlı, Bayat, Yassıalan, Gökalan, ve Buzluk yaylaları bulunmaktadır. Gerze de ise Altmışdört, Güdekoğlu, Avlağısökü, Kuzfındık, Cam ve Altınyayla vardır. Erfelek ilçesinde, ilçe merkezine 8 km. uzaklıkta Domuz Dağı ormanlarının zirvesinde Karaçayır Yaylası, ilçe merkezinin güneybatısında Sorkun Köyü sınırlarında Gebegüneyi Yaylası, Yine Erfelek ilçe merkezinin güneydoğusunda Ormantepe Köyü sınırları içerisinde Hacıbey Yaylası; Ayancık da ise Kocaoğlu Yaylası onları tamamlamaktadır. Sinop Platosu yaşlı ve genç oluşumlardan meydana gelmiştir. Burada değişik yeryüzü şekilleri ortaya çıkmıştır. Plato değişik tektonik oluşumlardan ötürü farklı yüksekliklerdedir. Bu yükseklikler 60-70 m.yi aşmamaktadır. Akarsular platoyu derin biçimde parçalamış, orta kesimlerde de bir takım çukurluklar oluşmuştur. Bunlardan birisinde de Sarıkum gölü meydana gelmiştir.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]


Hamsilos (Hamsoraz) Koyu

Sinop il merkezine 11 km. uzaklıkta bulunan Hamsilos Koyu ve çevresi doğa harikası olarak nitelendirilmekte olup, Kültür Bakanlığı tarafından da 1991 yılında, birinci derece doğal sit alanı olarak ilan edilmiştir.

Karadeniz’in kıyılarında bulunan koylarından en çok kaya içine kadar sokulanı olmasından ötürü ilginç bir görünümü bulunmaktadır.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]


Sinop Paşa Tabyası

Sinop Yarımadası’nın güney ucunda bulunan Paşa Tabyası XIX.yüzyılda Osmanlı-Rus Savaşları sırasında yapılmıştır.

Tabya Karadeniz’den gelecek Rus saldırılarını önlemek amacı ile yapılmıştır. Moloz taştan yapılan tabya yarım ay şeklinde olup, on bir top yatağı duvarlara yerleştirilmiştir. Tabya içerisinde cephanelik bölümü ile çeşitli mahzenler bulunmaktadır.

Günümüzde bu tabya turistik tesis olarak ziyarete açılmıştır. Bunun yanı sıra bir başka tabya olan Korucuk Tabyası da özel bir şahsın mülkiyetindedir.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]


İnaltı Mağarası

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]


BOYABAT KALESİ

M.Ö. 600'lü yıllarda yapılmıştır. Sonraki dönemlerde
onarımlarla bugüne kadar gelmiş, görkemli bir yapıdır. İl merkezini batısında, bir tarafı Gazidere Çayı, diğer tarafı şehir ile birleşmektedir. Sur kapısından girildiğinde iç kaleye ulaşılır. İç kalenin batısında sarp kayalık, girilmesi imkansız bir doğal kesitlik bulunmaktadır. İç kaleden su almak için Gazideresi Çayı'na bir yol bulunmaktadır. Halk bu kaya tünele "cirabazan" demektedir. Tünelde toplam 252 basamak bulunmaktadır.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]

Boyabat -Kırkızlar

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]

Boyabat - Tarihi evleri
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]



SİNOP KALESİ:

M.Ö. 7. y.y. da şehri korumak amacıyla yarımadanın üzerine kurulmuştur. Roma, Bizans ve Selçuklular döneminde onarılarak kullanılmıştır. Günümüzde hâlâ özelliğini koruyan kalenin 2050 m. uzunluğu, 25 m. yüksekliği, 3 m. genişliği olup, iki ana giriş kapısı bulunmaktadır. Kale duvarı şehri çevrelemektedir.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]

Akliman

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]

Sinop Müzesi

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]


Alaüddin (Alaeddin-Ulu Cami) Camisi (Merkez)

Sinop il merkezinde bulunan bu cami Ulu Cami, Büyük Cami ve Alaüddin Camisi isimleri ile de tanınmaktadır. Sinop’un en büyük camisi olan bu yapının, Selçuklu Sultanı I.Alâüddin Keykubat tarafından 1214 yılında yapımına başlanmış ve Selçuklu Veziri Muinüddin Süleyman Pervane tarafından 1267 yılında tamamlanmıştır. Candaroğlu Beyi Beyazıt tarafından 1385 yılında genişletilmiş, Sinop Mutasarrıfı Tufan Paşa tarafından da 1851 yılında da onarılmıştır.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]



Sinop Genel
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]
[ resmi görüntülemek için tıklayın ]





Gelde sevme şimdi bu şehri...
Ama Sinop'ta denize karşı,birde şöyle tek başıma ve ya sevdiğim herhangibi bir insanla soğuk ve puslu bir havada iki çay içmek...
Türk evladı ecdadını tanıdıkça , daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Kullanıcı avatarı
yas_min_tete
New Friend
New Friend
Mesajlar: 8
Kayıt: 09-05-2008 13:51

Mesaj gönderen yas_min_tete »

insanların kültür seviyesinin çok yüksek olması ve modern bır şehir nitaliğine sahip olması
Kullanıcı avatarı
se7en_Up2
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 21
Kayıt: 10-06-2008 13:19

Mesaj gönderen se7en_Up2 »

istanbuL olması yeterli
Ben Hüsrana Komşuyum...
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir