Beyaz Türk'ün mizah anlayışı

Kültür ve sanat haberleri
Cevapla
Kullanıcı avatarı
sumenalti
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 22
Kayıt: 24-09-2008 20:04

Beyaz Türk'ün mizah anlayışı

Mesaj gönderen sumenalti »

Mizah dergileri eskisi gibi satmıyor. Neydi o eski günler...’ Bu şikáyetlere verilecek tek cevap var: Mizahın gereğini yaptınız, muhalif oldunuz da almadık mı, pardon gülmedik mi? Neredeyse ‘üçüncü yolcu Erkenekoncu’ bir çizgi, parti kapatmadan yana bir tavır, başörtüsü konusunda postalın diliyle konuşmak.... Ehhh, herkes Beyaz Türk değil ki!

NURHAYAT KIZILKAN*

EFSANEVİ Gırgır’dan sonra çok şey değişti, mizah dergileri eskisi gibi satmıyor, diyen karikatüristlerin neden şikáyetçi olduğu pek anlaşılır gibi değil. Mizahın gereğini yaptılar, muhalif oldular da okumadık mı? Pardon gülmedik mi? Anlaşılan o ki pek çok karikatürist artık sokaktan beslenmiyor. Daha doğrusu hangi sokaktan besleniyor? Sadece İstiklal Caddesinden mi? Devamlı, (erkek egemen) küfürlü esprilerle nereye kadar devam edecekler? Uzun zamandır espri üretemeyen bir mizah var.. Sokağın yakın zaman içinde çok değiştiğini gözlemleyemediklerini karikatürlerindeki tutucu havadan anlıyoruz.

Bunda çalışan sınıfındaki karikatüristlerin patron sınıfına geçmesi, standartlarının yükselmesi ve yaşam şekillerinin değişmesi de neden olmuş olabilir. Yani belli çevrelerde takılan bir çizer ne zaman değişimi gözleyecek de onu mizahına aktaracak? Ama ‘hiç mi bir Kürt karikatürist, hiç mi bir dindar karikatürist yok bu dergilerde?’ diye sormadan edemiyoruz. Çünkü bu dergilerin Kürt ve başörtüsü sorunlarını ele alışlarında bir potada eritilmiş, tek tip ‘beyaz Türk’ tutumunun yaygın olduğunu görüyoruz. ‘Hani nerede muhalif olmak?’ diye insanın sorası geliyor. Demek ki ancak belli sınıflardan gelen mizahçılar homojen yapıda görünen bu dergilerin kadrolarını oluşturuyor.

Merkez basının çizgisinde

Özellikle AKP’nin kapatılma davası sürecinde bu yapı farkedilir hale geldi. Bildiğiniz gibi Penguen, Leman, Uykusuz gibi dergiler o hafta kapaklarında kapatma davasını ele aldı. Örneğin Uykusuz dergisi AKP’nin kapatılmayarak sadece yaralandığını, ‘Artık daha saldırgan olacak’ başlığı ile karikatürleştirdi. Karikatürleri dava eden bir Başbakan’a karşı bu bir reaksiyondur denebilir. Ancak ‘karikatürlerimize dava açmak antidemokratik bir tavırdır’ diye düşünenlerin parti kapatmada demokrasi yönünden bir beis görmeyişleri enteresandı. Şimdi aynı dergilerin DTP’nin kapatılma sürecinde nasıl bir tavır alacaklarını merakla bekliyoruz. Aslında çok da merak etmiyoruz. Ya da halkta bir merak yok ki bu dergiler artık eskisi gibi çok satmıyor. Nüfus o günlerden bu yana arttı, üstelik hedef kitle olan gençlerin nüfus içindeki yüzdesi olağanüstü boyutlara ulaştı fakat bu dergilerin satış rakamı aynı oranda artmadı.

Çünkü, bu dergiler mizahtan çok ideolojik bir tutum içindeler ve neredeyse devletçi çizgide bir Beyaz Türk yaklaşımı sergiliyorlar. İçinde zaten ‘ne olmadığı’ bilinen bir dergiyi kim niye merak etsin ki? Politik mizah yaptıklarını düşünen çizerlerin, onları yeterince politik bulmayanlardan haberleri yok sanırım.

Eğer bu yaptıkları politik eleştiri ise ancak tektipleşmiş, ortak bir potada eritilmiş, rengi, kimliği yok olmaya yüz tutmuş bir politiklik... Üstelik artık sol da degil. Özellikle Ergenekon’un çizgilerle ele alınış biçimi son zamanlarda pek çok yazıda işlenen sol gruplarda yaşanan kırılma noktasını aynen yansıtıyorlar.

Çakma solcu espriler gerçek solcuları kesmiyor artık. Her ‘solcuyum’ diyenin otomatikman ilerici sayıldığı günlerin geçmekte olduğunu farkedememeleri de cabası. Solcu olmanın tarifi, şu günlerde özgürlüklerin ve demokrasinin altını çize çize yeniden yapılırken, hızla değişen sol içi bu yeni tartışmalardan bihaber olmak başka nasıl açıklanabilir?

Üçüncü yolcu Ergenekoncular

Mizah dergilerinin solcu olduğu ve bu sebeple otomatikman özgürlükçü de olduklarını varsaymanın bir hata olduğu ortada. Bazı çizerlerden ise hiç bahsetmiyorum onlar için herhalde en doğru tanımlama ‘üçüncü yolcu Ergenekoncular’ olabilir. Hem sol adına hem de ülke adına çok yazık.

Gerçekten de son zamanlarda en çok garipsenen ve bu yazının yazılmasına neden olan şey mizah dergilerinin Ergenekon’a sessiz kalması oldu. Bir mizahçı için müthiş malzemeler sunan bir davada bu sessiz kalış şüpheler doğuruyor. Dinazor köşe kadıları gibi dinazor çizer takımımız mı varmış? Tam mizahçı takımına göre bir dava var ortada. Ama tıss yok.

Örneğin Uykusuz dergisinin ‘Ergenekon’u sulandıranları’ hicvettiği kapağındaki eski siyasetçiler arasında nedense bir tek kendini ‘Ergenekon’un Avukatı’ ilan eden Baykal eksikti.

Bir başka konu da aman AKP ile aynı safta gözükmesinler diye ister istemez egemen güçlerin yanında durmalar. Özellikle çizimlerde bu çok bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Büyükanıt yakışıklı, üniforma içinde ‘doğru’yu ‘gerici’lere gosteren bir şekilde, Erdoğan şeytan gibi bir figur. Askerler hep düzgün çiziliyor. (Ordu halkımızın en çok güvendiği kurum malum, sanırım çizerlerimizin de.) Erdogan ve Gül ise surekli çirkin çiziliyor. Ki buna bir itirazım yok. İktidara muhalefet edilmesi ve kötü çizilmesi mizahın bir gereği ve gayet normal. Ancak özellikle başörtüsü konusunda tavır almayış hatta bazen ideolojik denebilecek bir tavır alış var ki, başörtülü, özellikle okumaya çalışan hiç bir genç kadının bunlara espri diye gülmesi mümkün değil.

Örneğin hatırlarsanız Leman, Hayrünisa Gül’ü Playboy tavşan kızı şeklinde kapak yapmıştı. Bir de imam hatip lisesi mezuniyet töreninde kep yerine başörtülerin havaya atıldığı ‘esprisi’ yapılmış bir başka kapak vardı.

Öte yandan kimilerince Leman’ın destek verdiği şeklinde algılanan, okul töreninde asker uyarısı ile kovulan başörtülü bir kızı konu ettiği bir başka kapakta kız koca bir asker botu ile devriliyordu. Öyle çirkin ve aciz görünümdeydi ki kız, bence o çizimde mağdur olanın asil bir şekilde çizilmesi gibi ince bir ayrıntı atlanmıştı. Asker ise koca bir postalla temsil edilmişti. Gaddar bir asker figürü çizmek çok daha açık bir muhalefet mi olacaktı?

Asker güzel sen çirkin

Ülke yetişmiş kadınlarının yüzde 63’ü başını örtüyor (Bu yüzde başörtülüler ‘çoğunluk’ demek için verilmemiştir. ‘Azınlık’ olsalar ne fark edecek ki?) Merkez medyanın her gün hiç bıkmadan yaptığı başörtülü kadınları ötekileştirici yayınlarını ve bunlardan hergün incinen kadınları hakkıyla çizecek bir karikatürist yok mu bu dergilerde?

Öte yandan şu anda orta yaşlarını süren ve ‘o bölgede’, özellikle de 1990’larda askerliğini yapmış tüm erkeklerin ‘asker anısı’ gençler öğrensin diye anlatacak bir esmer ‘Türk’ var mı acaba? Bir zamanlar Kürtleri güzel çizen çizerler vardı ancak modernite diye belli bir süreden sonra beyaz Kürtlük yapmayacak Kürt karikatüristlere de ihtiyaç var görünüyor.

Mizah dergilerinin iktidarı ‘güzel’ çizmesi beklenemez. Ama iktidara karşıtı olacağım diye bir başka iktidarın ‘kucağına niçin oturuluyor’? İktidar karşıtlığı mizahçıları askerin ve devletin safına itiyor ki, bunun için 3 YTL çıkarıp vermeye değmiyor doğrusu. Eh o zaman kendileri bilir. Espri yoksa mama da yok. Herkes beyaz Türk değil. nurhayat.kizilkan@gmail.com / star gazetesi
http://sumenalti.blogspot.com
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir