Biriktirmiştim kelimeleri,
telefonda çoğunu söyleyemedim,
siliniyordu sesine değince sesim.
Oysa neler söylecektim sana...
Bu cumartesi geleceksin.
Hayatımda ilk kez boya yaptım,
salonu ve küçük odamızı boyadım.
Acemi işi gibi dursa da güzel oldu.
geçmiyorken günler biraz oyalandım.
hani seni çıldırtan musluk vardı ya,
merak etme canım onu da onardım.
Ne kadar çok sana karışmışım,
nasıl alışmışım sana böyle.
Gittiğin gün kuru ayaz vardı,
sıcak bir hüzün vardı yüzünde.
Buğulu ve titrek sesinle,
çabuk geçer aylar demiştin
üzülme.
Aylar geçti ve uykusuz geceler.
Alışmak mümkün değil yokluğuna.
Çoğu zaman geç geliyorum eve.
Kaldırımlar da daha yavaş adımlarım.
Bilirsin karanlıktan korkarım,
sabaha kadar yanıyor ışıklarım.
Birde kendi kendime anlamsız konuşmalarım.
yalnızlıktan bunaldım...
Bu cumartesi geleceksin.
Kokun değecek ilk önce
seninle uyanırken sabahıma.
Henüz düşmüşken sen yollara.
Girerken şehre kapa gözlerini ki,
kanıp gözlerinin rengine
bademler çiçek açmasın.
Ela gözlüm bitmedi henüz kış,
sana pervane olup Ankara yanmasın.
Mevsimlik bir heves değilsin içimde.
İçimde sonu olmayan bir baharsın.
Başkaları gitmiş olur, gidince;
Bir sen yakınsın, uzakta kalınca..
Ben senden ayrı durabilir miyim..?
Kavga ederken de aşığım sana..
Bu hayattan düşmez miyim..?
Üzülürken de aşığım sana..
Alemin oyununa gelir miyim..?
Üzerken de aşığım sana..
Canımı canından çok sever miyim..?
Serzenirken de aşığım sana..
Ayrılıktan bahsederken ciddi olabilir miyim..?
Uzaksan da aşığım sana..
Burdayım bebeğim,hiç gider miyim..?
Tenini bir koklayayım,koynuna bir gireyim..
Özlemimi gidereyim,
Bak o zaman hiç sitem eder miyim..?
Burdayım bebeğim,hiç gider miyim..?
Ne dava haramisi, ne entelektüel sanat çığırtkanı, ne ütopya devşirmeni. Kuş olup uçtuk semaya..