Denize açıldım sevmeye sevilmeye anladım sevmek gibisi yok;
Kim anlar sevdanın dilinden kim korkusuzca süzülür açık kapılardan içeri,
Kim kırar zincirleri, kim sever, kim dürüst, kim açık, kim aşık olur pervasızca.
Oyunsa bu evet bir aşk oyunu, kim bilerek ve isteyerek acıtır canını..
Ben ateşle yanılan acıyla sevdim.
Yağmura soyundum yavaş yavaş yağar diye damlalarda yüzmek gibisi yok;
Dünü unutmadan bu günü yaşayabilmek, bir hiç olmadan sevebilmek...
Bir bir hatırlayabilmek söylenmiş tüm sözleri, dokunamadan dokunabilmek,
Aşk/sevda sanıpta mayın tarlasında yürümek kimin harcı.
Kimin harcı bırakıp gitmek, hemde severken gidebilmek.
Ben gelmiyeceğini bilerek sevdim.
Yokluğum varlığım bir, dünüm yok yarınım sır;
Elde var acı, sevdalı ömrümün bedeli beş para etmedi ödedim.
Kapını çalan o hiç tanımadığın, hiçkimse kadar hiç'im.
Görmediğin kadar görülmez, duymadığın kadar duyulmaz, sevmediğin kadar sevilmezim işte.
Ben saklambaç oynarken bulunma korkusunun heyecanıyla sevdim.
Nasıl inanırım sana bu yürek ağır bana sevgin öyle uzaklarda nefes alsanda yanımda;
Adına anlamlar yüklemekten yoruldum, yoruldum ve uzak bir yerlerde kayboldum,
Seni sevmeyi ağır ödüyorum, sıratını geçtim yaşarken korkmadan,
Uzak olsanda bana, ben seni bir gün beni sevebilmen için sevdim.
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim, senli dört mevsim, zaman senden önce benden sonra
Akrebe küs yelkovan, saniyeler şaşırmış, aylardan sendeyim..
Saatim desen sana geç...
Yanarak, yıkılarak, varlığında yok olarak,
BU AŞK FAZLA SANA.....