mitolojik efsaneler

Paylaşmak istediğiniz aklınıza gelen konular, olaylar..
Kullanıcı avatarı
sametx340
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3933
Kayıt: 25-03-2005 14:40
İletişim:

Mesaj gönderen sametx340 »

HERMES ( MERCUIUS )


Hermes rüzgar tanrısıdır, babası Zeus annesi ise yağmur perilerinden biri olan Maia'dır. Kanatlı sandalları olan Hermes aynı zamanda tanrıların habercisidir. Arkadia da Kylleni dağının dik yamaçlarında bulunan oldukça geniş ve derin bir mağarada doğdu. Ve doğar doğmaz kundağından kurtulup mağaradan çıktı ve dağlarda dolaşmaya başladı. Doğduğu mağranın yakınlarında ki bir çayırda çiçekler arasında gezinen bir kaplumbağa buldu ve onu alıp hemen mağarasına getirdi. Önce kabuğun içini boşalttı ardından bu kabuğu yumuşak bir öküz derisiyle kapladı. Kamışlar keserek arasından geçirdi ardından yedi tane kuvvetli tel taktı..böylece lir denilen ve ahenkli sesler çıkaran müzik aleti yapmış oldu. Parmaklarını gergin teller üzerinde gezdirerek yumuşacık melodiler çalıp şarkı söylemeye başladı.

Bu arada karnı da acıkmıştı..lir'I beşiğine bırakarak tekrar mağaradan çıktı. Canı et yemek istiyordu bu yüzden Apollon'un semiz öküzlerinin bulunduğu yere doğru yola koyuldu. Apollon öküzleriniPieria'nın gölgeli dağlarının yamacında ki bir çayırda otlatıyordu. Akşam karanlık çökünce Hermes çabucak elli tane semiz öküzü çaldı ve izleri belli olmasın diye hayvanları kumlu yoldan yürüttü böylece esen rüzgarla birlikte izleri yok olmuştu.

Ancak yolda meyve bahçesi ile uğraşa yaşlı bir adamla karşılaştı ve ona:

"Eğer bol meyve almak ve zengin olmak istiyorsan bak fakat görme, işit fakat dinleme seninle ilgisi olmayan herşey hakkında susmayı söylememeyi tercih et..dedi

Güneş'in doğmasına yakın Alheios suyunun kıyılarına vardı öküzleri orada gizli bir mağaraya sakladı ama açlık canına tak etmişti. Aralarından besili iki tosun seçerek güzelce kızarttı ve yedi. Hemen sonra ise gizlice mağarasına döndü. İçeri kapı deliğinden rüzgar gibi girdi.Bu yüzden gelişini ne peri kızları nede köpekler duymuştu. Beşiğine kıvrılıp yattı.

Güneş doğduğunda Apollon öküzlerin yokluğunu fark edip küplere bindi. Tanrısal sezgileriyle kısa sürede hırsızın izini bulmuştu. Apollon, Hermes'in mağarasına geldi ve ona öküzleri nereye sakladığını sordu ancak Hermes anlamamazlıktan geldi, öküzleri çaldığına dair kendisine yöneltilen suçlamaların hepsini red ediyordu.

"Ben küçücük bir kundak çocuğuyum nasıl senin öküzlerini çalabilirim ki..banyo yaptırmak dışında beni beşiğimden bile çıkarmıyorlar.

Ama Apollon'u ikna edememişti. Güneş'in tanrısı daha da öfkelenerek Hermes'I alıp Zeus'a götürdü. Ancak Hermes en sevimli halini takınarak yaptıklarını Baş tanrının huzurundada inkar etti. Ama Zeus her şeyi duyar ve görürdü. Öküzleri kimin çaldığını çok iyi biliyordu ama küçük oğlunun sevimliliği onunda aklını çelmişti bu yüzden onu cezalandırmadı. Bunun yerine iki kardeşi barıştırıp aralarını düzeltti ve Hermes'e öküzlerin yerini ağbisine göstermesini söyledi.

Hermesin başka şansı kalmamıştı. Apollon ile birlikte öküzleri sakladığı yere gitti ve öküzlerini güneş tanrısına teslim etti. Ancak Apollon'un öfkesi hala geçmemişti, bunun üzerine Hermes onun gönlünü almak için kendi elleriyle yaptığı Lir'ini Apollon'a hediye etti. Apollon ahenklisesler çıkaran bu müzik aletine hayran kalmıştı. Hemen yumuşak melodiler çalmaya başladı. Sesler öylesine güzeldi ki Apollon çalarken kendinden geçiyordu.

Böylece iki kardeşin arası düzeldi ve Hermes'in herzaman Apollon'unkalbinde ayrı bir yeri oldu. Ölümsüzler arasında en sevdiği tanrı rüzgar tanrısı olan Hermes idi. Ona duyduğu sevgi hiç azalmadı tersine arttı.


HERMES'İN GÖREVLERİ

Hermes tanrıların habercisiydi, Zeus'un emirlerini diğer tanrılara iletir, tanrılar arasında haberleşmeyi sağlardı. Bu yüzden sürekli hareket halindeydi. Sürekli seyahat ettiği için aynı zamanda gezginlere, yolunu kaybeden yolculara yol gösterir onların emniyetini sağlardı.

Yolculara yardımcı olan Hermes aynı zamanda kazanç peşinde koşan tüccarlarında Tanrısıydı. Gemileri ile yük taşıyan tüccarlara yelkenlerini şişirerek onların limanlara ulaşmasına yardım ederdi. Ama habercilik görevlerinin en başında yer alırdı, asıl görevi tanrıların emirlerini yerine getirmekti ve bunda da çok başarılıydı. Çok çevik ve hızlıydı. Haberleri anında gereken yere ulaştırır
CyClopS and DeNToX
Kullanıcı avatarı
sametx340
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3933
Kayıt: 25-03-2005 14:40
İletişim:

Mesaj gönderen sametx340 »

HYAKINTHOS ADLI GENCİN SÜMBÜL OLUŞU


Kral Amyklos'un Hyakinthos adında çok yakışıklı bir oğlu vardı, Apollon da onun bu güzelliğine hayran olmuştu, kısa sürede genç delikanlı ile Tanrı Apollon çok yakın dost olmuşlardı. Boş zamanlarında Eurotas'ın çiçekli kıyılarında çimenler üzerinde disk atarak birlikte vakit geçirirlerdi. Bir gün gene her zamanki gibi disk atmaya gitmişlerdi. Hyakinthos'a deli gibi aşık olan kelebek kanatlı güzel Zephiros (Batı rüzgarı) onların bu kadar yakın olmalarını çekemiyor adeta kıskançlıktan kuduruyordu. Zephiros gemicilerin en çok sevdiği rüzgar olduğu halde artık görevini yapmıyor, hatta kıkançlığının neden olduğu öfke ile gemileri kayalara bile çarpıyordu. Kıskançlıktan ne yaptığını bilmez bir hale gelmişti. O günde kuvvetli bir esintiyle Apollonun fırlattığı diskin yönünü değiştirdi. Ve disk hızla genç Hyakinthos'un kafasına çarptı. Zavallı delikanlı kafasında kanlar akarak yere yuvarlandı, Apollon bu felaket karşısında deliye dönmüştü. En sevdiği dostunu çok kötü yaralamıştı. Hyakinthos'un yaralarına oğlu Askleipos'un en tesirli ilaçlarından koydurdu ama fayda etmedi zavallı Hyakinthos çok kan kaybetmişti ve oracıkta can verdi. Bunun üzerine Apollon onu her ilk bahar açan sümbül çiçeğine dönüştürdü. :)
CyClopS and DeNToX
Kullanıcı avatarı
sametx340
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3933
Kayıt: 25-03-2005 14:40
İletişim:

Mesaj gönderen sametx340 »

POSEİDON


Zeus'un kardeşidir.Zeus ona denizlerin,deniz canlılarının ve tüm akarsuların hakimiyetini vermiştir.Poseidon'a yer altında yürüyen denir.Depremler yaratır ve karaları sarsar.Aynı zamanda atlarında tanrısıdır.Tunç nallı atların çektiği arabası ile hem denizin altından hem de üstünden gidebilir.Yunus balığının yanı sıra Poseidon'un elinde taşıdığı üç çatallı yaba onun simgesidir.(atribü).Bu yabayı fırlattığı zaman,denizde fırtınalar korkunç dalgalar meydana gelir.Görünüşü Zeus'a benzer,orta yaşlı ve sakallıdır.Poseidon,Zeus ve Athena ile devamlı mücadele


halindedir.Özellikle Atina kentinin baş tanrısının belirlenmesi için mücadele vermişlerdir.Poseidon kente at,Athena da zeytin ağacı bağışlamıştır.Atinalıların Athena'nın bağışını seçmeleri üzerine kızan Poseidon yabasını yere vurmuş kentin de içinde bulunduğu yarım adanın tuzlu sular altında kalmasını sağlamıştır.

Poseidon,Nereidlerden (su perisi) Amphirite ile evlidir.Bu tanrı çiftinin Triton adındaki çocuklarının vücudunun üst yarısı insan,alt yarısı balık şeklindedir.Birleşme yerinde de bir çift at bacağı vardır.Daha sonraları bu tür deniz canavarlarının hepsine birden Triton denmiştir.Triton deniz kabuğundan (deniz minaresi) borusunu öttürerek,denize hükmeder.Tatlı ve güzel nağmelerle denizin azgın dalgalarının yumuşamasına neden olur. Poseidon'un başka sevgililerinden çocukları da olmuştur.Bunlardan biri de insan yiyen bir dev olan Polyphemos'tur.Odysseus arkadaşlarını yiyen devi sarhoş edip,tek gözünü kör etmiştir.Bu nedenle de Poseidon'un düşmanı olmuştur
CyClopS and DeNToX
Kullanıcı avatarı
sametx340
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3933
Kayıt: 25-03-2005 14:40
İletişim:

Niobe'nİn Kaya OluŞu

Mesaj gönderen sametx340 »

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]l]

Niobe, Lydia kralı Tantolos'un kızı, Thebai kralı Amphion'un ise karısıydı. Çok kibirli ve hırslı bir kadındı. Hepsi birbirinden güzel tam oniki tane çocuğu vardı. Altısı kız, altısıda erkekti. Bundan dolayı kendini öyle beğeniyordu ki Thebai kadınlarının büyük saygı duydukları Tanrıça Leto'yla sadece iki çocuğu var diye alay ediyordu. Niobe daha fazla çocuğu olduğu için tanrıça Leto'dan daha çok saygı görmesi gerektiğini söylüyordu.

Leto bunları duyunca çok üzüldü. Bunun yanında çok da öfkelenmişti. İki tanrıya ana olan bir kadına hakaret ettiği için Niobenin cezalandırılmasını istedi. Çocukları Artemis ve Apollon'u yanına çağırarak durumu anlattığında iki kardeş Niobe'ye hak ettiği cezayı vermek için derhal harekete geçtiler.

Niobenin altı oğlu Kitheron dağının kayalıklarla örtülü sarp yamaçlarında avlanırlarken Apollo öğle vakti onları kıstırdı ve görünmez okları ile altısınıda yere serdi. Haber duyulunca altı kız kardeş, kardeşlerinin ölülerinin bulunduğu dağa koştular. Fakat yol çok uzundu veonlar oraya ulaşana kadar gece olmuştu. Karanlıkla birlikte Artemis de gök yüzünde parlamaya başladı. Annesini üzen kadının kızlarını görünmez okları ile avladı. Tam dokuz gün hiç kimse dağa çıkıp oniki kardeşin cenazelerini almaya cesaret edemedi. Bu yüzden cenaze törenleri de yapılamadı. Niobe çocuklarının başına gelen bu felaketten dolayı günlerce ağladı kendini yerden yere vurdu. Acısı öyle büyüktüki çocuklarının öldükleri dağa çıkıp Zeus'tan kendisini kayaya çevirmesini istedi, ve Zeus'ta bu acılı anne'nin isteğini yerine getirip onu çocuklarının cenazesinin başında kayaya çevirdi.
CyClopS and DeNToX
Kullanıcı avatarı
sametx340
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3933
Kayıt: 25-03-2005 14:40
İletişim:

Mesaj gönderen sametx340 »

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]

KEÇİ AYAKLI PAN


Hermes'in bütün çocuklarının en efsanevi olanı, sürülerin, çobanların ve kırların tanrısı olan Pan idi. Pan dağlık Arkadia'da doğmuştu. Efsaneye göre Hermes genç bir Nympha ile evlenmek için kızın babasının yanında çoban olarak çalışmaya başlamış. Onun koyunlarını gütmüş ve kısa bir süre sonra hem babanın hemde kızın gönlünü kazanmış. Böylece sevdiği kızla evlenebilmiş. Bu evliliğin sonucunda keçi ayakları ve kuyruğu ile Pan dünyaya gelmiş. Alnında iki boynuzu çenesinde de bir teke sakalı varmış.

Ormanlarda, kayalarda ve mağaralarda yaşayan Pan, sürüleri göz etmekten, perileri seyretmekten, flüdünün ahenkli sesleri ile çobanları şaırtmaktan büyük zevk alırdı. Ama bazen de kötü niyetli kötü bir varlık gibi ıssız yerlerde, dağ başlarında, yolunu şaşıran, tek kalan insanlara görünür onları korkuturdu. Bütün tabiat zevkleri ve aynı zamanda korkuları Pan'dan gelirdi.
CyClopS and DeNToX
Kullanıcı avatarı
SeLvi
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 427
Kayıt: 01-10-2005 03:05

Mesaj gönderen SeLvi »

çok ilginç paylaşım için saol çok güzel.
[b]Kanla karışık yağmurlarla üstümüze özgürlük yağıyor gökyüzünden, ölmeyi öğrendim ben daha yürümeyi öğrenmeden...[/b]
Kullanıcı avatarı
sametx340
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3933
Kayıt: 25-03-2005 14:40
İletişim:

Mesaj gönderen sametx340 »

okuduysanız ne mutlu bize :D
CyClopS and DeNToX
Kullanıcı avatarı
sametx340
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 3933
Kayıt: 25-03-2005 14:40
İletişim:

Mesaj gönderen sametx340 »

MISIR MİTOLOJİSİ

Mısır mitolojisi ve Mısır dini Hristiyanlık ve İslam dinlerinin yükselişinden önce, yaklaşık 3 bin yıldan uzun bir süre Mısır'daki insanların inançlarının ve dini uygulamalarının bütünüdür.

Mısır mitolojisi/dini genel olarak politeistik-henoteistik bir yapıdadır, zaman zaman monoteistik bir yapıya da sahip olmuştur.

Erken dönem inançlar beş farklı gruba ayrılabilir:

Heliopolis'in dokuz tanrısı, Ennead. Bunların baş tanrısı Atum'du.
Hermopolis'in sekiz tanrısı, Ogdoad. Bunların baş tanrısı Ra idi.
Elefantin'in üç tanrısı/üçlemesi, Chnum-Satet-Anuket. Bunların baş tanrısı Chnum'du.
Tebes'in üç tanrısı/üçlemesi, Amun-Mut-Chons. Bunların baş tanrısı Amun'du.
Memfis'in üç tanrısı/üçlemesi, Ptah-Sekhmet-Nefertem. Diğerlerinden farklı olarak, üç tanrıdan hiçbirinin üçleme oluşana kadar bir bağlantısı olduğuna inanılmıyordu. Bunların baş tanrısı Ptah'dı.

Mısır'ın kompleks ve uzun tarihi süreci boyunca, Antik Mısırlıların inançları, farklı bölge, ırk ve gruplardan çıkan liderlerin arzu ve inançlarıyla birleşerek belli süreçlerden geçmiş, bazı önemli kavramlar birbirinde erirken bazıları kaybolmuştur. Antik Mısır uygarlığının çöküşünden sonra bile bu değişim süreci devam etmiştir. Örneğin, Yeni Krallık döneminde Ra ve Amun birleşerek Amun-Ra olmuştur ki bu birleşme ve tek bir tanrı haline gelme senkretizm olarak tanımlanır. Tarihi süreç içinde tanrılar birden çok senkretik ilişkinin içinde yer almışlardır, örneğin Ra ve Horus'un Ra-Herakty'yi oluşturması gibi. Fakat bu tür senkretik ilişkilerde dahi, orijinal tanrılar birleşmiş tek tanrının içinde tamamen kaybolmamış, bireysel varlıklarını kaybetmemişler, fakat bireysel varlıkları zayıflamış ve önemsizleşmiştir. Ayrıca, zaman zaman bu senkretik ilişkiler ikiden çok tanrıyı içermiştir, örneğin, Ptah, Seker ve Osiris birleşip Ptah-Seker-Osiris`i oluşturmuşlardır. Tanrıçalar da benzer bir süreçlerden geçmişlerdir. Ayrıca, bazen resmi veya duyurulmuş bir senkretizm olmasa da bazı tanrıların çeşitli özellikleri bir başkasınınkiyle yakından ilişkilendirilmiş, özdeşleşmiştir. Örneğin, tanrıçalardan Hathor ve İsis'in (zayıf) ilişkilendirilmesi gibi.

Antik Mısır dininin ilginç bir yönü tanrı ve tanrıçaların bazen farklı ve çelişkili rol ve özelliklere sahip olmasıdır. Bunun bir örneği, aslan tanrıça Sekhmet'te bulunur. Başta Ra tarafından kendisine (Ra'ya) karşı çıkmış insanları avlayarak cezalandırması için gönderilmiş olan Sekhmet daha sonraları krallığın, genel olarak hayatın ve hastaların koruyucusu olmuştur. Daha karışık bir roller bütünü ise Set'e aittir. Modern bir bakış açısından, Set rahatlıkla kötülüğün kaynağı olarak tanımlanabilir, özellikle de Osiris ile olan ilişkisi nedeniyle. Fakat bu erken dönem mitolojisine bakınca çok yanlış bir yorumdur, zira erken dönemlerde Set, Ra'nın hizmetinde, Apep'i yok eden ve böylece de Ma'at'ı (Hakikat, Adalet ve Ahenk) devamlı kılan, destekleyen bir tanrıydı.


SetHer ne kadar sonuç olarak genel bir bakış açısıyla, Antik Mısır dininin ilahi sisteminin bütünü politeistik veya henoteistik bir yapı gösterse de, kendi içinde farklı dönem ve bölgelerde farklı teizm biçimleri içermiştir. Genellikle henoteistik bir doğaya sahip olan inanış, Akhenaten tarafından ortaya konduktan sonra bazı noktalarda monoteizme dahi dönüşmüştür. Antik Mısır inancını belirli bir teistik biçimde ele almak sakıncalıdır. Ayrıca, genel kanının aksine Mısır uygarlığının çöküş döneminde monoteizme karşı bir yönelim yoktu. Aslında, bu Greko-Romen dönemin delilerine göre, senkretizm hâlâ devam etse de, özellikle Mısırlı olmayan tanrılarla Mısırlı tanrılar arasında, birçok tanrı hâlâ kabul görmekte ve tapınılmaktaydı. Ayrıca bu dönemlerde Mısır inancı farklı bölgelere yayılmış ve özellikle Roma inancını etkilemiştir

Ölüm ve Mumyalama

Antik Mısır'da çok kompleks ve gelişmiş bir ahiret inancı ile birlikte ölü bedeni ve ruhu huzurlu bir ahiret hayatına hazırlamak için yapılan birçok ayin ve uygulama vardı. Ruh ve ahirete dair inanç özellikle vücudun korunmasında yoğunlaşmıştı. Buna göre tahnit ve mumyalama, kişinin kişiliğini ve kimliğini ahirette koruyabilmesi için uygulanmaktaydı.

Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır.Bu işlem insanların yanı sıra boğa,timsah,kedi gibi hayvanlar içinde yapılmaktaydı.Arapça ve Farsça'da "Mumiya" doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir,ilaç olarak da kullanılırdı.Gerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "Tahnit" işleminde katranın kullanılması,onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.

Mumyalama işlevi şöyle gerçekleştirilirdi:

Önce ölü yıkanir. Burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılır.

Göz ve ağız boşukları,yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı.

Rahip habeş denilen keskin bir opsidyenle vücudun sol tarafını açarak,içindekileri tamamen boşaltır ve bunları "Kanopik" denilen çömlek ve vazoların içine koyardı.Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri,hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın,soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı,yerleştirilirdi.

Açılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ın "Net-jeryt" denilen ve kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan "Natron" tozu sodyum karbonat veya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 veya 70 gün(soylular için 272gün) bekletilirdi.Böylece vücuttaki nem absorbe edilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdı.Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücut yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu.

Son dönemlerdeki inanca göre, ölünün ruhu Duat'taki bir mahkeme salonuna Anubis (mumyalama tanrısı) tarafından götürülür ve ölünün kalbi, ki kalbin kişinin ahlaki durumunun kayıdı olduğuna inanılırdı, Ma'at'ı (Hakikat ve Adalet) temsil eden bir tek tüye karşı tartılır. Eğer sonuç olumlu ise, ruh Osiris tarafından Aaru'ya götürülür, yok eğer sonuç olumsuzsa iblis Ammit (Kalp Yiyici) - yarı timsah, yarı aslan ve yarı hippopotam - tartılmış olan kalbi yer (ve böylece yok eder) ve ruh Duat'ta kalmaya mahkûm edilir.


RA

Mısır mitolojisinde güneş tanrısıdır. Kutsal merkezi Heliopolis'dir. Genellikle başında bir disk bulunan şahin kafalı insan biçiminde canlandırılmıştır. Eski tanrı Atum'la bir tutularak; IV. sülale döneminde devlet tanrısı olmuştur.

Kefren'den başlayarak firavunlar, onun soyundan geldiklerini ilan etmişlerdir.

[ resmi görüntülemek için tıklayın ]



Ra daha sonra Horus'u da kapsamış ve Ra-Horakhty (ya da Ra-Horus) ismini almıştır.

Güneş Ra'nın sembolüdür; tüm vücudunu ya da gözünü temsil eder. Ra'nın sembolleri güneş sembolleridir, Phoenix'e benzer bir özelliği vardır; her sabah ateşlerin içinden tekrar doğar. E.A. Wallis Budge'a göre; Ra Mısır'ın tek tanrısı (monoteizm) idi. Diğer tüm tanrılar ve tanrıçalar; Ra'nın parçalarını oluşturuyordu.



Tanrılığı 8'inci saltanatta (M.Ö. 2400); ulusal bir tanrılığa ulaştı, ve daha sonra Amun ile birleşip Amun-Ra'yı oluşturdu. Amun-Ra en güçlü tanrıydı ve Mısır'ı bir teokrasi'ye çevirdi. Sonraki zamanlarda; yeryüzü tanrısı Atum Güneş'i batıran tanrı olduğuna inanıldığı için; Ra'nın güneş battıktan sonraki haliydi. Khepri; güneşi gökyüzünde hareket ettiren tanrı; zamanla Ra'nın bir parçası oldu; Ra'yı doğan güneş kıldı.

Amon-Ra'nın kimliği Yunan ve Roma Mitolojilerinde Jupiter ile birleşmiş; Zeus'un şehri Diospolis; Thebes'a adanmıştı. M.Ö. 14'üncü yüzyıla kadar aynı şekilde varolan Ra; Akhenaten zamanında Aten tek tanrısına inanış geçtiğinde tek tanrılığını yitirdi.

Ancak; Ra her zaman tek tanrı olarak görülüyordu. Ra'ya İlahi (M.Ö. 1370), panteizm doğasında; Ra'nın gelen çoktanrıcılıkla olan savaşını anlatıyordu. İçinde birçok tanrı'nın ayrı bir tanrı olarak değil de; Ra'nın bir parçası olarak varolduğunu anlatıyordu. Örnek olarak:

"Şükürler olsun o Ra'ya; Gücü yaratan, Ament'in alışkanlıklarının içine giren; bakın Temu'nun vücuduna."
"Şükürler olsun o Ra'ya. Gücü yaratan, Anubis'in gizli yerlerine giren, bakın Khepera'nın vücuduna."



Güneş Saltanat Kayığı
Ra HeykelciğiRa her gece Duat (öbür dünya)'a geçmek için; bir saltanat kayığı ile yolculuğa çıkardı. Sabahları Atet, öğleden sonraları da Sektet eşlik ederdi. Maat, kaos antitezinde; kayığın gideceği yolu belirlerdi.

Ay'ın sembolü Thoth eşlik eder; Horus'un yanında geceleri beklerdi.

Bir çok diğer tanrı bu kayıkla beraber eşlik etmiştir Mehen'in yardımcılığında. Mehen kayığı; karanlık canavarlardan korurdu. İlk Mitoloji'de; Set kayığı koruyordu ve Apep saldırıyordu. Ancak daha sonraki mitolojilerde; Set şeytan olarak görüldü ve Thoth Set şeytanına karşı kayığı koruyordu. Güneş tutulmalarını da; kayığın korunamaması yüzünden olduğuna inanılırdı.

Ra'yı Güneş tanrısı olarak kabul edenler için; Mısır'da; Tanrı yaşam ve ışıktı. En iyi şekilde Güneş tarafından temsil edilebiliyordu; çünkü Dünya'yı ıstıyordu ve fotosentez sayesinde enerji veriyordu. Güneş bu noktada; insanların Ra'yı anlaması için bir metafordur.


Hathor ve Ra Tanrıça Hathor ve Ra bir zamanlar kavga ederler, ve Hathor Mısır'ı terkeder. Ra hemen O'nu özlediğini anlar; ama Hathor dişi bir aslan'a dönüşmüştür ve kendisine yaklaşan her insan ve tanrıyı yokeder. Bu Hathor-Sekhmet tanrıçalarının da özelliğini belirler. Daha sonrasında; Thoth; Hathor'a bir şişe iksir hazırlar ve sonra tekrardan Hathor'a dönürşür.
CyClopS and DeNToX
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Ahrefs [Bot] ve 5 misafir