ümit ile saglıklı yaşam

En önemli konumuz, sağlığımız hakkında bilgilerimizi paylaşalım
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Moringa Çayı Nedir ve Faydaları Nelerdir?
Moringa çayı, çok besleyici profili ve diğer birçok sağlık yararları ile güçlü anti-enflamatuar, antioksidan ve doku koruyucu etkisi gösteren bir çay çeşididir. Renk olarak matcha çayı ile benzerlik göstermektedir.

Ayrıca horseradish ağacı, ben ağacı veya baget ağacı olarak bilinen Moringa oleifera, Hindistan, Pakistan ve Nepal’de diyabet, kalp hastalığı, anemi gibi hastalıkların tedavisinde ve önlenmesinde kullanılmaktadır. Ayrıca, artrit, karaciğer hastalığı ve solunum, deri ve sindirim bozukluklarına da iyi gelmektedir.

Birçok hastalık için geleneksel bir çare olarak kullanılan moringa çayının bir çok faydası bulunmaktadır.



Moringa Çayı Faydaları
1. Besin Deposu
Moringa çayı, zengin bir vitamin, mineral ve amino asit kaynağıdır. Önemli miktarda A vitamini, C vitamini ve E vitamini içerir; kalsiyum; potasyum; ve protein açısından da zengindir.

2. Serbest Radikallerle Savaşır
Antioksidanlar, serbest radikaller, oksidatif strese neden olan moleküller, hücre hasarı ve inflamasyonla savaşırlar.

Moringanın yaprakları, flavonoidler, polifenoller ve askorbik asit adı verilen antioksidanlar içerir.



Bir çalışmada moringa ekstraktlarının çiçek ve tohumlara göre daha yüksek antioksidan aktivite, serbest radikal temizleme kapasitesi ve lipid, protein ve DNA oksidasyonunun daha yüksek inhibisyonu olduğu bulunmuştur.

Bu, serbest radikallerin vücutta farklı organlardaki hücrelere verdiği zararı ve bozulmayı önleyerek, bunların sağlıklı ve çalışır durumda kalmasını sağlar.

3. İltihapla Savaşır
Enflamasyon diyabet, solunum problemleri, kardiyovasküler hastalık, artrit ve obezite gibi kronik hastalıklara yol açabilir. Moringa, vücuttaki enflamatuar enzimleri ve proteinleri baskılayarak inflamasyonu azaltır ve moringa yaprak konsantrasyonu, hücrelerdeki inflamasyonu önemli ölçüde azaltabilir.

4. Bazı Diyabet Semptomlarını Azaltır
Moringa çayı, şeker ve glikoz seviyelerini düşürmede ve diyabetik hastalarda oksidatif stresi düzenlemede etkili olmuştur, bu da kan şekerini ve kolesterolü düşürdüğü ve hücre hasarına karşı korumayı geliştirdiği anlamına gelir.

5. Kardiyovasküler Sistemi Korur
Moringa çayı, özellikle kan lipid kontrolünde, arterlerde plak oluşumunun önlenmesinde ve kolesterol seviyelerinin düşürülmesinde kalp sağlığı açısından faydalıdır.

6. Beyin Sağlığını Destekler
Moringa, antioksidan ve nöro-güçlendirici aktiviteleri nedeniyle beyin sağlığını ve bilişsel işlevini destekler. Ayrıca Alzheimer hastalığı için uygun ön sonuçlara sahip bir tedavi olarak test edilmiştir.

E ve C vitaminlerinin yüksek içeriği, nöron dejenerasyonuna yol açan, beyin fonksiyonlarını iyileştiren oksidasyonla mücadele eder. Aynı zamanda beyindeki nörotransmitterler serotonin, dopamin ve noradrenalini normalleştirebilir, bu da bellek, ruh hali, organ fonksiyonu, stres ve haz gibi uyaranlara ve ruhsal sağlında, örneğin depresyon ve psikozda önemli bir rol oynar.

7. Karaciğeri Korur
Moringa çayı, yaprak ve çiçeklerinde oksijeni, toksisite ve hasara karşı karaciğeri koruyan yüksek polifenol konsantrasyonları içerir.

Moringa karaciğerin hasar ve fibrozisini azaltabilir ve karaciğerde oksidasyonu tersine çevirebilir. Moringa yağı ayrıca karaciğer enzimlerini normal seviyelere geri döndürerek oksidatif stresi azaltır ve karaciğerdeki protein içeriğini arttırır.

Karaciğer, kan detoksifikasyonu, safra üretimi, fruktoz metabolizması, yağ metabolizması ve besinlerin işlenmesinden sorumludur ve bu fonksiyonları yalnızca karaciğer enzimleri yardımıyla yerine getirebilir, bu yüzden normal seviyelerde kalmaları hayati önem taşır. Örneğin, daha düşük seviyelerde hepatik enzimler kanı filtreleme yeteneğini bozabilir.

8. Antimikrobiyal ve Antibakteriyel Özellikler İçerir
Moringa’nın enfeksiyonlarla savaşan antibakteriyel ve anti-fungal özellikleri vardır. Kan ve idrar yolu enfeksiyonları ve sindirim problemlerinden sorumlu bakterilerin cilt sorunlarına ve enfeksiyonlara neden olan mantar türlerine karşı etkili olmuştur.

9. Yaraların İyileşmesini Hızlandırır
Moringa yaprakları yaralararda iyileşmeyi sağlayan ve pıhtılaşma süresini azaltabilen kan pıhtılaşma özelliğine sahiptir, bu da yaralanmalarda kanamanın durma süresini yani pıhtılaşmayı hızlandırır.

Moringa Çayı Nasıl Kullanılır?
Moringa tozunu çay olarak kullanabilirsiniz. Moringa çayı kullananlar tadının hafif toprak tadına benzediğini söylerler fakat bu tat kesinlikle rahatsız edici değildir.

Ancak, bağışıklık hücrelerinde toksisite gösterdikleri için tohum ekstresi tüketiminden uzak durmak isteyebilirsiniz.

Moringa çayı büyük miktarlarda laksatif etkilere sahip olabilir, sindirim problemlerinden kaçınmak için günde 1 çay kaşığı kadar tüketmeniz önerilmektedir.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Çinden Gelen Mucize: Yeşil Çayın Faydaları ve Zararları
Yeşil çay özellikle Çin ve Hidistan’da sıklıkla tüketilen ve bu ülkelere özgü bir çay çeşidi. Günden güne popülerliği artıran yeşil çayın sağlığınız için bir çok faydası vardır. Günümüzde suyun ardından en çok tüketilen 2. içecek olan yeşil çay son zamanlarda popülaritesini iyice artırdı.

Bitkisel çay hariç her türlü çay, camellia sinensis isimli bitkinin kurutulmuş yapraklarından elde edilir. Yaprakların oksidasyon seviyesi ise çay türünü belirlemektedir.

Yeşil çay, okside edilmemiş yapraklardan yapılır ve daha az işlenmiş çay türlerinden biridir. Bu nedenle antioksidan ve polifenol açısından zengindir.



Yeşil çaydaki antioksidanlar ve diğer maddeler, kalbi ve kan damarlarını korumaya yardımcı olabilir.

Polifenoller inflamasyonu ve şişmeyi önleyebilir, kemikler arasındaki kıkırdağı koruyabilir ve eklem dejenerasyonunu azaltabilir. Ayrıca, insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonları ile savaşabilir ve servikste (servikal displazi) anormal hücrelerin büyümesini azaltabilir.

Yeşil Çayın Faydaları
Yeşil çay ülkemizde giderek daha popüler hale gelmeye başladı. Bu popülerliğin bir kısmında yeşil çay içmenin keyifli olduğunu düşünenlerin katkısı olsa da çoğunluk yeşil çayın faydaları ve sağlığa olan etkisi sebebiyle bu çayı tüketmeyi tercih ediyor.



Yeşil çayın sağlığınıza olan faydaları yeni bir konu değil aslında! Yıllardır Çin’de ve Hindistan’da kanamayı kontrol etmek, yaraları iyileştirmek, sindirime yardımcı olmak, kalp ve akıl sağlığını geliştirmek ve vücut ısısını düzenlemek için kullanılan bir çay türüdür.

Yakın zamandaki çalışmalar yeşil çayın potansiyel olarak kilo verme, karaciğer rahatsızlıklarına, tip2 diyabet ve alzheimera kadar bir çok konuda olumlu etkileri olduğunu göstermiştir.

Kanser Hastalığına İyi Gelir
Ulusal Kanser Enstitüsü‘ne göre, çaydaki polifenollerin, laboratuar ve hayvan çalışmalarında tümör büyümesini azalttığı ve ultraviyole UVB radyasyonunun neden olduğu hasara karşı olumlu etkiye sahip olduğu gösterilmiştir.

Yeşil çay tüketiminin yüksek olduğu ülkelerde, kanser oranlarının daha düşük olduğu gözlemlenmiş fakat tek başına bu etkinin yeşil çaydan mı kaynaklandığı henüz netleşmemiştir.

Bazı çalışmalar ayrıca yeşil çayın aşağıdaki kanser türlerine olumlu etkileri olduğunu göstermiştir:

Meme Kanseri
Yumurtalık Kanseri
Mesane Kanseri
Bağırsak Kanseri
Gırtlak Kanseri
Akciğer Kanseri
Mide Kanseri
Cilt Kanseri
Yapılan araştırlamalar göre, yeşil çaydaki kanserli hücreleri öldürmeye ve büyümelerini engellemeye yardımcı olan etkenin yüksek polifenol seviyesi olduğuna inanılmaktadır.

Kalp Sağlığınız için Faydalıdır
Amerikan Tabipler Birliği Dergisi’nde yayınlanan 2006 tarihli bir çalışma, yeşil çay tüketiminin, kardiyovasküler hastalıklar da dahil olmak üzere tüm nedenlere bağlı olarak azalan mortalite ile ilişkili olduğu sonucuna varmıştır.

Çalışma, 1994’ten başlayarak, 11 yıl boyunca 40 ila 79 yaşları arasında,günde en az 5 bardak yeşil çay içen, 40.000’in üzerinde Japon katılımcı ile yapılmış ve araştırma sonucunda günde bir fincan çay içenlere göre daha az ölüm riskine (özellikle kardiyovasküler hastalık) sahip oldukları belirlenmiştir.



Yeşil çay, özellikle kardiyovasküler sistem üzerinde çok sayıda koruyucu etki gösterdiği düşünülen kateşinler, polifenolik bileşikler içerir.

İlginizi Çekebilir: Kalbe iyi Gelen Besinler ve Faydaları
Kolesterole İyi Gelir
2011 yılında yayınlanan çalışmalar, yeşil çayın içecek veya hap olarak tüketilmesinin LDL veya “kötü” kolesterolde etkili olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Tip 2 Diyabet Gelişimini Azaltır
Yeşil çay ve diyabet arasındaki ilişki ile ilgili çalışmalar çok net olmamakla birlikte, yapılan araştırmalarda sıklıkla yeşil çay tüketenlerin, tükeymeyenlere göre tip 2 diyabet risk seviyesinde azalma olduğu görülmüştür.

Zayıflamaya Yardımcı Olur
Yeşil çay, aşırı kilolu kişilerde az da olsa kilo vermeye yardımcı olabilir. Buna ek olarak hali hazırda bir diyet programı uygulamaktaysanız, diyet listenize yeşil çayı da ekleyerek zayıflamanızı hızlandırabilirsiniz.

Cilt Hastalıklarına Karşı Etkilidir
2007 yılında yapılan bir çalışma, yeşil çayın sedef ve kepek gibi cilt hastalıkları için yeni bir tedavi olarak vaat edilebileceği sonucuna varmıştır. Araştırmacılar, enflamasyon ve cilt hücrelerinin aşırı üretimi nedeniyle sıklıkla kuru, kırmızı olan ciltlerin, yeşil çay ile tedavi edilmesi ile deri hücrelerinin daha yavaş büyümesini ve hücrelerin yaşam döngülerini düzenleyen bir genin oluştuğunu gözlemlemiştir.

Hafızanızı Güçlendirir
Psikofarmakoloji dergisinde yayınlanan araştırmalar, yeşil çayın beynimizin bilişsel işlevlerini, özellikle de hafızayı kuvvetlendirme konusunda etkisi olduğunu kanıtlamıştır.

Ayrıca yeşil çayın demans gibi nöropsikiyatrik bozukluklarla ilişkili bilişsel bozuklukların tedavisinde umut verici olabileceği de belirtilmiştir.

Alzheimerı Riskini Azaltır
2011’de yayınlanan bir çalışmada, araştırmacılar, Alzheimer hastalığında önemli bir proteini nasıl etkilediğini görmek için, sindirildikten sonra kullanılabilir kolon yeşil çay ekstresi bileşeninin etkisini test ettiler. Çalışma sonucunda yeşil çayın alzheimer riskini azaltabilceği gözlemlenmiştir.

Yukarıda saydığımız yeşil çayın faydaları dışında çayın ek faydaları da diş boşluklarını, stres, kronik yorgunluğu, cilt rahatsızlıklarını tedavi etmede ve iltihabı azaltarak artriti önlemede yardımcı olmasıdır.





Yeşil Çayın Zararları Var Mıdır?
Yeşil çay, normal sevilerde tüketilirse herhangi bir yan etki veya zararı yoktur.

Bazı insanlarda yeşil çay mide rahatsızlığına ve kabızlığa neden olabilir. Yeşil çay ekstrelerinin nadir durumlarda karaciğer ve böbrek problemlerine neden olduğu da kullananlar tarafından bildirilmiştir.

Yeşil çayı, uzun süreli veya yüksek dozlarda kullanıyorsanız, içeriğine bulunan kafein yüzünden çeşitli yan etkilere sebep olabilir. Bu yan etkiler hafif ila ciddi arasında değişebilir ve baş ağrısı, sinirlilik, uyku problemleri, kusma, ishal, düzensiz kalp atışı, titreme, mide ekşimesi, baş dönmesi, kulaklarda çınlama, konvülsiyonlar ve kafa karışıklığı olabilir. Yeşil çay ayrıca yüksek dozlarda kullanıldığında karaciğer hasarı ile bağlantılı bir kimyasal içerir.

Yazımızda da görüldüğü gibi normal seviyelerde, aşırıya kaçmadan, yeşil çay tüketilmesinin sağlığa bir çok faydası bulunmaktadır. Siz de yeşil çayı alışkanlıklarınız arasına katarak kendiniz için bir iyilik yapabilirsiniz.

Sağlıkla kalın.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Vitamin Nedir: Vitaminler ne işe yarar ve nelerde bulunur?
Vitaminler, yaşamımızı sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz organik bileşiklerdir. Vitamin kaynaklarımızın çoğunu besinler oluşturmakla birlikte vitamin hapları ile de vitamin takviyesi yapılabilir.

Vitamin desteğine ihtiyaç duymamızın sebebi vitaminlerin vücudumuz tarafından üretilememesidir.

Her organizmanın farklı vitamin gereksinimleri vardır. Örneğin, insanların C vitamini veya askorbik asit tüketmesi gerekir, ancak köpeklerin buna ihtiyacı yoktur. Köpekler kendi ihtiyaçları için yeterli C vitamini üretebilir veya sentezleyebilir, ancak insanlar yapamazlar.



D vitamini ihtiyacımız için en önemli kaynak ise güneştir. D vitaminini besinlerden ihtiyacımız olan kadar alamamız sebebiyle güneş ışığı en büyük D vitamini kaynağıdır.

Farklı vitaminlerin farklı rolleri vardır ve bunlar farklı miktarlarda gereklidir.

Bu makale, vitaminlerin ne olduğunu, ne iş yaradıklarını ve hangi besinlerden hangi vitaminleri alabileceğimizi açıklamaktadır. Her tip vitamin hakkında daha fazla bilgi için linkleri takip edebilirsiniz.





Vitaminler Hakkında Genel Bilgiler

İşte vitaminler hakkında bazı önemli noktalar. Daha fazla detay ve destekleyici bilgi ana makaledir.

• Bilinen 13 vitamin çeşidi vardır.
• Vitaminler ya suda çözünür ya da yağda çözünür.
• Yağda çözünen vitaminler vücutta suda çözünenlerden daha kolay saklanır.
• Vitaminler daima karbon içerir, bu yüzden “organik” olarak tanımlanırlar.
• Besinler en iyi vitamin kaynağıdır, ancak vücudunuz için gereken vitamini yeterince alamıyorsanız doktor tavsiyesi ile vitamin takviyesi alabilirsiniz.

Vitamin Nedir?
Meyve ve sebzeler, en iyi vitamin kaynaklarıdır.

Vitamin, besinlerde bulunan bir grup organik maddeden biridir. Vitaminler metabolizmamız için gereklidir. Herhangi bir vitamin eksikliği sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmamıza sebep olabilir.

Kaç Çeşit Vitamin Vardır?
Vitamin ailesinde yağda çözülen ve suda çözülen olmak üzere 13 çeşit vitamin bulunmaktadır. Yağda çözünen vitaminler, A, D, E ve K, suda çözünen vitaminler ise B-kompleks grubu ve C vitaminidir.

Yağda Çözünen Vitaminler ve Suda Çözünen Vitaminler



Vitaminler, çözünme tipi açısından ikiye ayılır. Yağda çözünen vitaminler ve suda çözünen vitaminler.

Yağda Çözünen Vitaminler
Yağda çözünen vitaminler, vücudun ve karaciğerin yağ dokularında depolanır. A, D, E ve K vitaminleri yağda çözünürdür. Bunlar suda çözünen vitaminlerden daha kolay depolanır ve vücutta günlerce ve bazen de aylarca saklanabilir.

Yağda çözünen vitaminler, yağların veya lipitlerin yardımıyla bağırsak yoluyla emilir.

Suda çözünen vitaminler
Suda çözünen vitaminler vücutta uzun süre kalmaz. Vücut onları depolayamaz ve çok geçmeden idrarla atılır. Bu nedenle suda çözünen vitaminlerin yağda çözünenlerden daha sık takviye olarak alınması gerekir. C vitamini ve tüm B vitaminleri suda çözünürdür.

Vitamin Çeşitleri ve Özellikleri
A vitamini
A vitamini Türevleri: Retinol ve beta karoten olmak üzere iki çeşittir.
Yağda çözünebilir.
A vitamini eksikliği durumunda gece körlüğü ve keratomalazi oluşabilir, bu durum korneanın kurumasına sebep bir rahatsızlıktır.
A vitamini nelerde bulunur: Karaciğer, havuç, brokoli, tatlı patates, tereyağı, lahana, ıspanak, balkabağı, lahana, bazı peynirler, yumurta, kayısı, kavun karpuz ve süt.


B vitamini
B vitamini Türevi: Tiamin
Suda çözünür.
B vitamini eksikliği, beriberi hastalığına ve Wernicke-Korsakoff sendromuna neden olabilir.
B vitamini nelerde bulunur: maya, tahıllar, ayçiçeği, kahverengi pirinç, tam tahıllı çavdar, kuşkonmaz, lahana, karnabahar, patates, portakal, karaciğer ve yumurta.
Vitamin B2
B2 vitamini türevi: Riboflavin
Suda çözünür
B2 vitamini eksikliği deri hastalıklarına neden olabilir.
B2 vitimini nelerde bulunur: kuşkonmaz, muz, hurma, bamya, süzme peynir, süt, yoğurt, et, yumurta, balık ve
taze fasulye.
B3 vitamini
B3 vitamini türevleri: Niasin, niasinamid.
Suda çözünür.
B3 vitamini eksikliği, diyare, dermatit ve zihinsel rahatsızlıklar ile birlikte pellegra hastalığına neden olabilir.
B3 vitamini nelerde bulunur: Karaciğer, kalp, böbrek, tavuk, kırmızı et, balık (ton balığı, somon), süt, yumurta, avokado, hurma, domates, yapraklı sebzeler, brokoli, havuç, tatlı patates, kuşkonmaz, fındık, kepekli tahıllar, baklagiller , mantarlar.
B5 vitamini
B5 Vitamini Türevi: Pantotenik asit
Suda çözünür.
B5 vitamini eksikliği, paresteziye veya vücutta batmalara neden olabilir.
B5 vitamini nelerde bulunur: etler, tam tahıllar, brokoli, avokado, arı sütü ve balık yumurtası.
B6 Vitamini
B6 vitamini türevleri: Piridoksin, piridoksamin, piridoksal.
Suda çözünür.
B6 vitamini eksikliği anemiye sebep olabileceği gibi sinir sistemi hastalıklarına da yol açabilir.
B6 vitamini nelerde bulunur: et, muz, tam tahıllar, sebzeler ve fındık.


B7 Vitamini
B7 vitamin türevi: biyotin
Suda çözünür.
B7 vitamini eksikliği, dermatite veya enterite veya bağırsak iltihabına neden olabilir.
B7 vitamini nelerde bulunur: yumurta sarısı, karaciğer, bazı sebzeler.
B7 Vitamini, Biotin Nedir ve Nelerde Bulunur?

Vitamin B9
B9 vitamini türevleri: Folik asit, folinik asit
Suda çözünür.
B9 vitaminin eksikliği, hamilelik esnasında doğum kusurlarına neden olabilir. Hamile kadınlar hamile kalmadan önce 1 yıl boyunca doktor tavsiyesi ile folik asit takviyesi takviyesi almalıdır.
B9 vitamini nelerde bulunur: yapraklı sebzeler, baklagiller, karaciğer, ekmek mayası.
Folik Asit Nedir ve Faydaları Nelerdir?

B12 vitamini
B12 vitamini türevleri: Siyanokobalamin, hidroksokobalamin, metilkobalamindir.
Suda çözünür.
B12 vitamini eksikliği, megaloblastik anemiye neden olabilir, bu durum kemik iliğinin olağandışı büyük, anormal, olgunlaşmamış kırmızı kan hücreleri ürettiği bir durumdur.
B12 vitamini nelerde bulunur: balık, kabuklu deniz ürünleri, et, kümes hayvanları, yumurta, süt ve süt ürünleri, bazı güçlendirilmiş tahıllar ve soya.
Vejetaryenlerin B12 takviyeleri almaları tavsiye edilir.

C vitamini
C vitamini türevi: askorbik asit.
Suda çözünür.
C vitamini eksikliği,megaloblastik anemiye neden olabilir.
C vitamini nelerde bulunur: Portakal, greyfurt, mandalina, limon, kivi, kavun, çilek, yaban mersini, maydanoz, yeşil biber, kırmızı biber, kuşburnu, roka, karnabahar, papaya, brokoli, taze fasulye, tatlı patates, bezelye, soğan.


D vitamini
D vitamini türevleri: Ergokalsiferol, kolekalsiferol.
Yağda çözünür.
D vitamini eksikliği, rikets ve osteomalazi veya kemiklerin erimesine neden olabilir.
D vitamini nelerde bulunur: Güneş ışığından veya diğer kaynaklardan ultraviyole B (UVB) maruz kalmak, D vitamininin cilde üretilmesine neden olur. Ayrıca yağlı balıklarda, yumurtalarda, sığır karaciğerinde ve mantarlarda bulunur.
D Vitamini Nedir ve Hormonlar Üzerindeki Etkileri Nelerdir?



E vitamini
E vitamini türevleri: Tokoferoller, tokotrienoller
Yağda çözünür.
E vitamini eksikliği nadir görülmekle birlikte yeni doğan bebeklerde hemolitik anemiye neden olabilir. Bu durum alyuvarların (kırmızı kan hücrelerinin) normal ömürlerini tamamlamadan yıkıma uğrayarak kan dolaşımından uzaklaşması durumudur.
E vitamini nelerde bulunur: Kivi, badem, avokado, yumurta, süt, fındık, yeşil yapraklı sebzeler, bitkisel yağlar, tahıllar.
K vitamini
K vitamini türevleri: K1 vitamini (filokinon) ve K2 vitamini (menakinon), K3 vitamini (menadion).
Yağda çözünür.
K vitamini eksikliği, vücutta kanamalara sebep olabilir.
K vitamini nelerde bulunur: yeşil yapraklı sebzeler, avokado ve maydanoz.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Oil Pulling-Ağızda Yağ Çekme Zararları ve Yan Etkileri
Hepimizin bildiği gibi, ağızda yağ çekme yönteminin sağlığa bir çok faydası bulunmaktadır. Oil pulling olarak da bilinen bu yöntem, ağzınızda yağ tutarak, yağda çözünen vücutta bulunan bakterilerden ve toksinlerden kurtulabileceğiniz, böylece ağız ve genel sağlığınıza faydalı olan bir yöntemdir.

Bu yöntemin vücudunuza bir çok faydası varken, Ağızda yağ çekme (Oil Pulling) yönteminin zararları da bulunmaktadır.

(Oil Pulling) Ağızda Yağ Çekme Zararları ve Yan Etkileri
Ağız Kuruluğu
Ağızda yağ çekmek, çoğu zaman boğaz kuruluğunu engellediği gibi bazı zamanlar boğaz kuruluğuna sebep olabilir. Ağız sağlığınız için uyguladığınız bu yöntemi sürekli uygulamak, ağız kuruluğuna sebep olmaktadır. Bunun sebebi ise, ağzınızda bulunan salgının yağ ile karışması sonucu, tükürük yolu ile atılması ve bunun da ağız kuruluğuna sebep olmasıdır.



Lipoid Pnömoni
Yağ çekmenin en önemli yan etkilerinden biri lipoid pnömonidir. Oil pulling uygulamasına yeni başladıysanız en çok dikkat etmeniz konuların başında lipoid pnömoni gelmektedir. Doğru uygulanmayan yöntem, ağzınızda bulunan bakteri ve toksinleri teneffüs etmenizle oluşur. Bu durumu engellemek için oil pulling uygulaması esnasında yağ yutmamaya özen göstermelisiniz.

İshal
Yağ çekme, mide veya ishal rahatsızlıklarına yol açabilir. Yine, uygulama esnasında, yağı yutmanız sebebiyle bakteriler sindirim sisteminize ulaşarak, ishale sebebiyet verebilir.

Balgamlı Öksürük
Yağ çekme yöntemi uygulayanlar tarafından bildirilen şikayetlere göre, 10-15 dakika boyunca uygulanan bu yöntem sonucu, ağzınızda bulunan salgının yoğunlaştığı görülmüştür. yoğunlaşır. Bu yoğunlaşma ise, balgama ve öksürüğe sebebiyet olmaktadır.



Mide bulantısı ve Kusma
Oil pulling aç karnına yapıldığı zamanmide bulantısına sebep olabilir. Yağ çekme yöntemini uygulayan bazı kullancılar bulantıdan şikayet etmişlerdir. Yöntemi uygularken az miktarda mide bulantısı olabilir. Aşırı mide bulantısı yaşıyorsanız, ağızda yağ çekme sizin için uygun olmayabilir.

Akşamdan Kalma Hali
Özellikle hindistan cevizi yağı ile yağ çekme işlemi yapıyorsanız, akşamdan kalma hissiyatı yaşayabilirsiniz. Bunun sebebi, yağda bulunan orta zincirli trigliseritlerdir.

Mide Krampları
Yağ çekerken kullandıkları yağa karşı alerjisi olan bazı insanlar var. Kullanılan en yaygın yağlar, aspir, susam, hindistancevizi, zeytin ve ayçiçeği. Bu yağlardan herhangi birine karşı alerjiniz varsa, yağ çekme işlemi sonrasında mide krampları oluşabilir.

İştah Kaybı
Yağ çekme yönteminin yan etkilerinden biri iştah kaybıdır. Bu yöntemi uygulayanlar, oil pulling işlemini uyguladıktan sonra yemek yemekten çekindikleri için psikolojik bir faktör olarak ortaya çıkar. Buna ek olarak, yağ çekme işlemini uyguladıktan sonra metabolizmik olarak iştay kaybı da olabilmektedir.

Çene Kasılması
Yağ çekmenin yan etkilerinden biri de çene kasılmasıdır. Ağızda yağ çekme işlemi, yağın 10-15 dakika ağzınızda çalkalanması şeklinde uygulandı için bu esnada çenenizde kasılma oluşabilir. Bu durum geçici olmakla birlikte çok fazla ağrı hissetmeniz durumunda işlemi durdurmanız önerilmektedir.

Grip Semptomları
Oil pulling işleminden sonra ani grip benzeri semptomlar yaşayabilirsiniz. Bunun nedeni, yağ çekme işlemi esnasında bakterilerin metabolizmanıza etkilemesidir. Bu bakterilere karşı bağışıklık sisteminizin harekete geçmesi sonucu grip benzeri belitiler hissedebilirsiniz ve bu gayet normaldir. Belirtilerin aşırı olduğunu düşünüyorsanız yöntemi uygulamayı bırakmalı ve doktorunuza danışmalısınız.

Yüz yıllardır insanlar tarafından uygulanan yağ çekme diğer bir adı ile oil pulling yöntemi, vücudumuz için bir çok fayda sağlarken yukarıda bahsettiğimiz gibi yan etkilere de sebep olur. Yöntemi uygulamadan önce veya uygularken ağızda yağ çekmenin zararlarını da dikkate almanızı ve uygulamaya karar vermenizi tavsiye ederiz.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Sağlıklı Kilo Vermenin Yolları: 3 Basit Yöntemle Zayıflayın
Çok hızlı kilo vermenin bir çok yolu olmasına rağmen önemli olan sağlıklı kilo vermenin yollarını bilmektir. Piyasada bulunan bir çok diyet planını uygularken ya yeterince beslenemez ya da yaptığınız diyetten tatmin olmazsınız. Özellikle de iradeniz zayıf ise uyguladığınız diyetlerden hemen vazgeçersiniz.

Burada bahsedeceğimiz bir diyet planı değil, genel anlamda nasıl sağlıklı beslenmeniz gerektiğidir. Sağlıklı kilo vermenin yolları diyince akla bir çok yöntem gelmesine rağmen bu yöntemlerden en basit 3’ünü sizler için özetleyeceğiz.

Sağlıklı Kilo Vermenin Yolları
İştahınızı önemli ölçüde azaltın.
Aç kalmadan kilo verin.
Metabolizmanızı geliştirin.
Şeker ve Nişastayı Hayatınızdan Çıkarın
Sağlıklı kilo vermek için, en önemli kısım şeker ve nişasta (karbonhidratlar) üzerinde kesinti yapmaktır. Bunu yaptığınızda, açlık seviyeniz düşer ve daha az kalori tüketirsiniz. Böylelikle vücudunuz karbonhidratı enerji için yakmak yerine, depolanmış yağları yakmaya başlayacaktır.



Karbonhidratı kesmenin bir diğer yararı, böbreklerin vücudunuzdan fazla sodyum ve su atmasına neden olarak insülin seviyesini düşürmesidir. Bu, şişkiliği azaltacaktır.

Bu şekilde yemek yiyerek bir haftada , hem vücutta hem de su ağırlığınızda 5 kilo (bazen daha fazla) kaybetmek mümkündür.

Karbonhidratı eksilterek, beslenme alışkanlığınızı değiştirebilirsiniz. Böylelikle daha az kalori tüketmeye başlayacaksınız. Bu sayede otomatik olarak kilo kaybetmeniz kaçınılmaz olacaktır.



Protein, Sebze ve Yağ ile Beslenin
Yediğiniz besinlerin her biri bir protein kaynağı, bir yağ kaynağı ve düşük karbonhidratlı sebzeleri içermelidir. Diyetinizi bu şekilde oluşturmak, karbonhidrat alımını günde 20 ila 50 gram aralığına otomatik olarak getirecektir.

Protein Kaynakları

Et: Sığır eti, tavuk, kuzu, vb.
Balık ve Deniz Ürünleri: Somon, alabalık, karides vb.
Yumurta
Yüksek proteinli diyetler aynı zamanda yeme istiğiniz ve obsesif düşünceleri % 60 oranında azaltabilir, gece yarısı atıştırma isteğini yarı yarıya azaltabilir ve otomatik olarak günde 441 kalori daha az almanızı sağlar ve sadece diyetinize protein ekleyerek bunu gerçekleştirebilirsiniz.

Kilo vermek söz konusu olduğunda, protein besinlerin kralıdır.

Düşük Karbonhidratlı Sebzeler

Brokoli
Karnıbahar
Ispanak
Domates
Lahana
Brüksel lahanası
Pazı
Marul
Salatalık
Tabağınızı bu düşük karbonhidratlı sebzelerle doldurmaktan çekinmeyin.

Çoğunlukla et ve sebzeye dayalı bir diyet, sağlıklı olmanız için gereken tüm lif, vitamin ve mineralleri içerir.

Yağ Kaynakları

Zeytin yağı
Hindistancevizi yağı
Avokado yağı
Tereyağı
Günde 2-3 öğün yemek yiyin. Öğleden sonra acıkmış hissedersiniz, ara öğün yapabilirsiniz.

Hem düşük karbonhidrat hem de az yağlı beslenirken, yağ tüketmekten korkmayın.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Scandi Sense Diyeti :İskandinavlar Gibi Beslenin
İskandinavlar tarafından hayatımıza katılan Hygge’den sonra şimdi sıra scandi sense diyetinde! Dünyadaki en basit diyetlerden biri olduğu düşünülen ve hızla popüler olup yaygınlaşan İskandinav diyeti, özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde sıkça uygulanan, sağlıklı ve fazla yağlardan kurtulmaya yardımcı olan bir diyettir.



Karbonhidratları, kalorileri ve yiyemeyeceğiniz şeylerin uzun listesini saymayı unutun. Zaten dengeli bir diyet ve egzersizin sağlıklı bir yaşam tarzının anahtarı olduğunu biliyoruz. Ama bazen hedefinize nasıl ulaşacağınıza dair küçük bir rehberliğe ihtiyacınız var.

Scandi sense diyeti, avuç içi porsiyonların ölçülmesini baz alarak ölçüm yapılan bir diyettir. Bu nedenle, avuç içinizle ölçtüğünüz porsiyonlarla kendinize dengeli bir tabak oluşturabiliyorsunuz.



Bu diyette ana kural; Her öğünde dört avuç yemek bulunmalıdır. Bir avuç protein + bir avuç karbonhidrat + iki avuç sebze + 1 tatlı kaşığı yağ.

Kalorileri sayma zorunda olmamanız bu diyeti sizin için pratik yapıyor, özellikle zamanınız olmadığı durumlarda kolay bir şekilde öğününüze karar vermeniz pratikleşiyor.

Scandi sense diyeti, beslenme danışmanı ve şimdi diyetisyen olan Suzy Wengel’in kendisi için geliştirdiği beslenme programından ortaya çıkmış ve popülerleşmşitir. Bu diyet mantıklı beslenme dürtüsünü baz almaktadır. Diyette teknik olarak yasaklanmış bir şey olmadığı için, biraz tatlı isterseniz kendi ince ayarınızı kendinizin oluşturmanız gerekiyor. Ufak bir kaçamak yapmak istediğiniz zaman öğününüzden karbonhidratı atlayarak dengeleme işlemini yapabilirsiniz.



Scandi Sense Diyeti Planı
Sağlıklı beslenme ve basitliğin bir arada olduğu bu diyette, öğününüzü rahatlıkla kendiniz oluşturabilirsiniz. Tek yapmanız gereken dört avuç kuralını hatırlamak olacaktır. Bu kural baz alındığında, size fikir vermesi amacıyla örnek bir liste oluşturduk.

İskandinav Diyeti Planı;

Kahvaltı

Sebzeler : 2 avuç çeri domates ve 1 tane salatalık

Protein: 2 yumurta

Karbonhidrat: 1 dilim ekmek

Yağ (1 çay kaşığı): Ekmeğe yayılmış tereyağı

1 fincan sütlü kahve

Öğle yemeği

Sebzeler (2 porsiyon): Havuç, salatalık, biber, domates, mantar

Protein: Bir yumurta, bir porsiyon ızgara tavuk-balık

Karbonhidrat : 1 dilim ekmek

Yağ (1 çay kaşığı):

Akşam yemeği

Sebzeler (2 porsiyon): Havuç veya brokoli

Protein: Köfte veye et ızgara

Karbonhidrat (1 porsiyon): Haşlanmış patates

Yağ: 1 çay kaşığı

Sağlıkla Kalın.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Zayıflama Nedenleri: Ani Kilo Kaybı Belirtileri
Genellikle kilo almak kişiler için daha büyük bir sorun olsa da nedensiz yere zayıflamak da çeşitli hastalıkların habercisi olabilir. Zayıflama nedenleri, kişinin metabolizmasına göre farklılık gösterse de kısa sürede aşırı kilo kaybı yaşıyorsanız doktora görünmek sizin için doğru bir tercih olacaktır.

Zayıflama nedenleri için net bir çıkarım yapılamasa da aşağıdaki hastalıklar kilo kaybınızın sebebi olabilir.

Zayıflama Nedenleri
1. Yetersiz Beslenme
Özellikle hastanede yatan hastaların maruz kaldığı yetersiz beslenme durumu, hastalar için aşırı kilo kaybı riski oluşturmaktadır. Yetersiz beslenme uzun sürerse, kişinin sağlığı üzerinde açıklanamayan kilo kaybı da dahil olmak üzere olumsuz etkilere neden olabilir. Yaşlılar ilaç veya doğal iştah kaybı nedeniyle risk altındayken, dengesiz beslenme de zayıflama nedenleri arasındadır. Yetersiz beslenmeyi önlemenin en iyi yolu, protein, yağ ve karbonhidratların doğru karışımı ile iyi dengelenmiş besinler tüketmektir.



2. Kas Kaybı (Sarkopeni)
Araştırmalar, yaşlıların yaklaşık yüzde 45’inin kas kaybına uğradıklarını ve kas sağlığını korumayı ihmal ettiklerini göstermektedir. Açıklanamayan kilo kaybı sonucunda, güç, enerji ve hareket kabiliyetinin azalmasına sarkopeni denir.

Kas kaybını önlemenin ve tedavi etmenin en iyi yollarından biri:

Beslenme alışkanlıklarınız arasına daha fazla protein ve D vitamini içeresen besinler eklemektir. Yeni kas oluşumu için protein olmazsa olmazlardandır, protein ağırlıklı beslenirken aynı zamanda antreman da yapılırsa kas erimesinin de bir nebze de olsa önüne geçilmiş olacaktır.



Kanser
Kanser genel olarak zayıflama nedenleri arasındadır, ancak açıklanamayan kilo kaybına yol açtığı bilinen akciğer, pankreatik, safra ve kolon gibi çeşitli kanser türleri vardır. Anormal derecede yayılan kanserli hücreler kontrolsüzleşir, metabolizmanızı hızlandırır ve kilo kaybına neden olan kaynaklarını kullanarak tüm vücudunuzu yıpratır. Kanser tedavisi de zayıflama nedenleri arasındadır. Radyasyon ve kemoterapi genellikle iştahta azalmaya neden olur ve bulantı, kusma ve yemek yemeyi engelleyen ağız yaraları gibi yan etkilere yol açabilir.

Hipertiroidi
Açıklanamayan kilo kaybı tiroid probleminin işaretlerinden biri olabilir. Graves hastalığı olarak da bilinen hipertiroidizm, tiroid bezinin aşırı miktarda tiroid hormonu üretmesine neden olan bir tür otoimmün hastalıktır, bu da metabolizmanın vücudun tükettiği miktardan daha fazla kalori yakmasına neden olur. Hipertiroidizm nedenleri arasında Hashimoto tiroiditi, radyasyon tedavisi, gebelik ve iyot eksikliği bulunmaktadır.

HIV ve AIDS
AIDS olarak da bilinen edinsel immün yetmezlik sendromu, immün yetmezlik virüsünün (HIV) neden olduğu kronik, potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir hastalıktır. HIV, vücudunuzun besinleri emmesini zorlaştırabilir, bu da yetersiz beslenmeye neden olur ve iştahın azalmasına neden olabilir. HIV veya AİDS için bir çare yokken, hastalığın ilerlemesini önemli ölçüde yavaşlatacak ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmenizi sağlayan ilaçlar da bulunmaktadır.

Peptik Ülser Hastalığı
Peptik ülserler, midenin iç tabakasında ve ince bağırsağın üst kısmında gelişen açık yaralardır. Acıya neden olur ve asit üretimini artırır. Peptik ülser hastalarının yaşadığı mide ağrısı iştah azalmasına sebep olmaktadır. Farklı ilaçlarla kombinasyon halinde yaşam tarzı değişiklikleri, hastalığın ve onunla ilişkili kilo kaybının tedavi edilmesinin en iyi yoludur.

Depresyon
Muhtemelen depresyonun çoğu şeyde kalıcı bir hüzün hissi ve ilginin kaybolmasına neden olan bir duygudurum bozukluğu olduğunu biliyorsunuzdur. Kilo alımının depresyonla ilişkili ortak bir semptom olduğunu da biliyor olabilirsiniz, fakat aynı zamanda kilo kaybına da yol açabilir. Tek bir depresyon nedeni olmamakla birlikte, birçok vaka ilaç ve tedavi ile etkin bir şekilde tedavi edilebilir – bazı antidepresanlar da kilo kaybının önlenmesini sağlayabilir.

Şeker Hastalığı
Genellikle diyabet, kilo alımı veya obezite ilişkilendirilmesine rağmen, kilo kaybına da sebep olabilir. Vücut yeteri kadar insülin üretemediğinde, glikoz enerji olarak kullanılmak üzere kan dolaşımına girmez. İnsülin yetmezliği olduğunda, vücut yağ ve kasları enerji için yakmaya başlayarak genel vücut ağırlığında bir azalmaya neden olabilir. Açıklanamayan kilo kaybının sorumlusunun şeker hastalığı olduğunu düşünüyorsanız, doktorunuza danışmanızı tavsiye ederiz.

Parazitler
Parazitler vücuttaki besinleri emerek çoğalırlar. Azalan iştah ve kilo kaybına sebep olabilirler, ancak vücudunuzda bulunan parazitleri çoğu zaman farketmeyebilirsiniz. Vücudunuzda parazit bulunuyorsa, bulantı, kusma ve ishal oluşumuna sebep verebilirler ve bu belirtilerde kişilerde aşırı kilo kaybına sebep olur.

İlginizi Çekebilir:Yeme Bozuklukları ve Tssb Nedir?

Addison Hastalığı
Bir kişi Addison hastası olduğu zaman, böbreküstü bezleri zarar görür ve stres hormonu kortizolü yeterli miktarlarda üretemez. Eğer stresli olursanız, vücudunuz yeterli kortizol üretemediği için mücadele eder, bulantı, baş dönmesi sebebiyet verebilir. Vücudunuzun verdiği bu yanıt, kilo kaybına sebep olabilecek belirtilerin oluşmasına sebep olacaktır.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Simetri Hastalığı(OKB) Belirtileri ve Tedavisi
Simetri hastalığı, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) türlerinden biridir. Simetri takıntısı olan kişiler, belirli nesnelerin konumu ve düzeni üzerinde takıntı yapmaya müsait olurlar ve doğru şekilde hizalanmayan ya da bir şekilde eksik olan nesneler ile karşılaşıldığında rahatsızlık hisseder.

OKB hastalığı olan kişiler, yazdıkları kelimeler istenmeyen bir şekilde ortaya çıktığında veya çizgide mükemmel bir uyum görmedikleri zaman bu durumu takıntı haline getirebilirler.

Kişinin simetri hastlığından muzdarip olması, öğeleri yeniden düzenlemeye yönelik güçlü çabalar yaşamasına ve nesneleri mükemmel bir şekilde konumlandırmaya çalışmak için zaman harcamasına sebep olacaktır. Bu tür davranışlar, arkadaşları ve sevdikleri için sinir bozucu ve mantıksız gözükse de, obsesif kompulsif bozukluk yaşayan hastalar için gayet mantıklı bir durumdur.



Simetri Hastalığı ve Obsesif Kompulsif Bozukluk
Simetri olan insanlar genellikle daha erken bir yaşta, OKB’nin diğer alt tiplerini yaşayanlara göre teşhis edilir. OKB’nin bu formuna sahip birçok insan mutsuz ve çaresiz hissetmektedir, çünkü bu durumdan nefret etmelerine rağmen, bu davranışları durdurmaya çalıştıklarında ortaya çıkan yoğun kaygı, durumu kontrol altına almalarını güçsüzleştirir. Diğerleri davranışlarının ve meşguliyetlerinin gerekli, mantıklı ve uygun olduğunu düşünüyor.

Simetri hastalarında meydana gelen bazı yaygın obsesyonlar şunlardır:

• Evde ya da işte bir nesne düzgün değilse bir şeylerin olacağından endişe duymak (kitaplıktaki kitaplar gibi)
• Asimetri sebebiyle yoğun anksiyete
• Denge için aşırı ihtiyaç, her bir ayağa aynı miktarda baskı yapmak gibi.



Simetri Hastalığı ve OKB’nin Ortak Yönleri
OKB’si olmayan insanlar da simetriyi severler ve bunu cazip bulurlar, ancak OKB’si olanlar bu konuda son derece titiz ve saplantılı olurlar. Bu nedenle, simetriden muzdarip bireylerin, obsesif kompulsif bozukluk hastalığınnda muzdarip olması sık sık görülen bir durumdur.

Simetri OKB’sinde meydana gelen bazı yaygın komplikasyonlar şunlardır:

• Sayfadaki her satırdaki kelimelerin tam sayısını yazmak ve kelimeleri doğrudan simetrik tutmak
• El yazısında görünür kusur veya asimetri oluşmayana kadar sözcük ve harflerin yeniden yazılması
• Dolapta elbiselerini veya ayakkabılarını belli bir şekilde düzenlemek
• Simetrik geometrik şekillere sahip alanlardan kaçınmak, böylece kenarlarını gözleriyle izlemeye mecbur hissetmemek

Obsesif Kompülsif Bozuklukların Nedenleri
OKB hastalıklarının kaynağı hakkında net bir şey söylenemese de iki tane olası nedeni vardır:

Biyolojik Faktörler: Beyinde bulunan bazı anormallikler simetri hastalığı (OKB hastalıklarına) sebep oluyor olabilir. Beyin ameliyatı geçiren bazı OKB hastalarının takıntılarından kurtulmaları bu teoriyi destekliyor.

Serotonin Teorisi: Serotonin hormonunun düşük seviyede olmasının OKB hastalığını tetiklediği de düşünülmektedir. Bunun sebebi serotonin hormonunun miktarını artıran ilaçlar tüketen bazı OKB hastalarında belirtilerin azaldığının görülmesidir.

OKB’nin Diğer Nedenleri
Genetik yatkınlık
Doğum sonrası dönem
Çevresel faktörler
Tacize uğramak
Hastalıklar
Çocuk doğurmak
Evde ve yaşam koşullarında değişiklikler yapmak
Simetri Hastalığı Tedavisi
Simetri hastalığı olan kişiler obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde uzmanlaşmış bir psikologdan ya da psikiyatrdan destek almalıdır. Aldığınız destek sonucunda doktorunuz durumun psikolojik mi yoksa genetik mi olduğu konusunda teşhisini ortaya koyabilecek ve tedavi yöntemi konusunda kararını verecektir.

OKB tedavisi psikolojik tedavi ile çözülebileceği gibi, ilaç kullanımına da gerek olabilir. OKB’de hastalık belirtilerini giderecek doğru ilaç seçimini yapana kadar birden fazla ilaç kullanmanız gerekebilir. Tedavinizin tahmininizden daha uzun sürmesi olağan bir durumdur.

Tedavi sürecinde hastalığınızın iyiye gittiğini düşünseniz bile doktorunuza danışmadan ilacınızı kesmemenizi tavsiye ederiz. İlacı erken bırakmanız belirtilerinizin tekrarlanmasına sebep olabilir. Dolayısıyla tedaviyi bırakmak, doz aşmak, alım atlamak kopukluk sendromu gibi yan etkiler doğurabilir. Doktorunuz dozajı yavaş yavaş düşürecektir.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Sağlıklı Yaşam: Fiziksel ve Ruhsal Sağlığınıza İyi Bakın
Ne kadar sağlıklısın? Sağlıklı bir diyetin var mı? Düzenli olarak egzersiz yapar mısın? Günde en az 8 bardak su içiyor musun? Her gün yeterince uyuyor musun? Sağlıklı yaşam hayatınızda ne kadar yer ediyor?

Vücudumuz bizim en önemli hazinemiz ve onunla ilgilenmemiz gerekiyor. Vücudunuzu hayatınız boyunca yaşayayacağınız bir kabuk gibi düşünün, bu kabuğu ne kadar iyi kullanırsanız ömrünüz o kadar uzun olacaktır.

Bugün, hayati organlarınız sağlıklı olabilir, ancak yarının garantisi yoktur. Gereksiz sağlık sorunları ile kendinizi boğmak istemeyeceğiniz için sağlığınızı iyi bir şekilde yönetmeniz gerekmektedir.



İyi sağlık, sadece sağlıklı beslenme ve egzersiz ile ilgili değildir – aynı zamanda olumlu bir tutum, olumlu imaj ve sağlıklı yaşam tarzı hakkındadır. Bu yazıda daha sağlıklı yaşam sürmek için gereken bir çok ayrıntıya sahip olacaksınız.

Sağlıklı Yaşam Rehberi
1. Sağlığınız için Su tüketin
Çoğumuz her gün yeteri kadar su içmiyoruz. Vücudumuzun sağlık bir şekilde çalışması için su şarttır. Vücudumuzun fonksiyonlarını yerine getirmek, atıkları uzaklaştırmak ve besin ve oksijeni taşımak için suya ihtiyaç vardır. Suyu günlük olarak idrar, bağırsak hareketleri, terleme ve nefes yoluyla kaybettiğimiz için, yeteri miktarda su tüketimimiz gerekir.

Ayrıca, su içmek kilo vermek isteyenlere de yardımcı olmaktadır. Fazla su içerek midenizi doldurabilir böylece daha az acıkmanıza ve daha az yemek yemenize sebep olursunuz. Buna ek olarak güne limonlu su ile başlamak kio vermenize yardımcı olacaktır.



Günlük ihtiyacımız olan su miktarı, nem, fiziksel aktiviteniz ve ağırlığınız gibi çeşitli faktörlere bağlıdır, ancak genellikle günde 3-4 litre suya ihtiyacımız vardır. Besin alımı sıvı alımımızın yaklaşık% 20’sine katkıda bulunduğundan, bunun anlamı yaklaşık 2.0-3 litre su veya yaklaşık 8-10 bardak içmemiz gerektiği anlamına gelir.

Yeterince sıvı alıp almadığınızı anlamak için idrarınızın hafif sarı olup olmadığını kontol edebilirsiniz. Eğer koyu sarı ya da turuncu gibi ise, yeterince su almıyorsunuz demektir. Şimdi bir nefes al ve bir bardak su içerek yazımıza devam edelim.

2. Yeterince Uyuyun


İyi dinlenmediğiniz zaman daha fazla yiyerek – genellikle de abur cubur – sağlıksız beslenmeye yönelirsiniz. Yeterince dinlenin ve atıştırmalardan uzak durun. Ayrıca, uyku eksikliği erken yaşlanmaya neden olan etkenlerden biridir ve sanıyorum ki kimse bunu istemez.

3.Sağlıklı Yaşam için Meditasyon Yapın
Meditasyon zihninizi sakinleştirir ve ruhunuzu sakinleştirir. Nasıl meditasyon yapacağınızı bilmiyorsanız, endişelenmeyin, hemen meditasyon yapmayı öğrenin.

4. Egzersiz Yapın
Hareket hayattır. Araştırmalar, günlük egzersiz uygulamasının, yaşam süresinde bir artış, hastalık riskini azaltma, daha yüksek kemik yoğunluğu ve kilo kaybı da dahil olmak üzere sağlığımıza muazzam faydaları olduğunu göstermiştir. Hayatınızdaki aktiviteyi artırın. Yürüyün, asansör yerine merdivenleri tercih edin ve spor yapın. Evde spor yapmak isterseniz size yardımcı olabilecek çeşitli applikayonlardan yararlanabilirsiniz.

Bir spordan keyif aldığınızda, doğal olarak yapmak istersiniz. Egzersiz, acı çekmek ve kendinize itmek değildir; Aynı zamanda sağlıklı olmak ve eğlenmekle ilgilidir. Egzersizlerinizde varyasyon eklemek onları ilginç tutacaktır.



Vücudunuzun farklı bölümlerini çalıştırınız. Sadece kardiyo yapmayın (koşu gibi). Vücudunuza uygun bir antrenman yapın. En kolay yol, farklı kas gruplarını çalıştırdıkları için spor yapmaktır. Popüler sporlar, basketbol, ​​futbol, ​​yüzme, tenis, squash, birini deneyin.

5. Sağlıklı Yaşam için Meyve ve Sebze Tüketin




Meyvelerin vitamin ve mineral yükü vardır. Portakalların C vitamini haplarından daha fazla sağlığa yararı olduğunu biliyor musunuz?

Bu besleyici meyvelerle damağınızı tatlandırın hem de vitamin alın: Karpuz, Kayısı, Avokado (evet, avokado bir meyvedir!), Elma, Kavun, Greyfurt, Kivi, Guava, Papaya, Çilek.



Sebzeler, birçok önemli vitamin ve mineralin kaynağıdır. Sağlıklı yaşam için de önemlidir. Soğan, pırasa ve sarımsak prebiyotiklerdir – iyi bağırsak bakterileri için gerekli besinlerdir. Ispanak, lahana, pazı ve şalgam yeşillikleri, yüksek mineral içeriğine sahip koyu yeşil yapraklılardır. Bağışıklık sisteminizi geliştiren çok çeşitli iyi bağırsak bakterileri için farklı sebzeler tüketin.

6. Lifli Gıdalar Sağlığınıza Faydalıdır
Yediğimiz zaman, sadece kendimiz için yemiyoruz – bağırsaklarımızdaki bakteriler için de yiyoruz. İyi bakterilerin gelişmesi için, iyi bağırsak bakterileri için fermente olabilen liflere ihtiyacımız var.

İki tip fermente edilebilir lif vardır:

Çözünebilir
Çözünmez
Bütün meyve ve sebzeler, bir çeşit çözünür ve çözünmez lif içerir. Dayanıklı nişasta, kan şekeri düzeylerinin düşürülmesine ve insülin duyarlılığının artmasına yardımcı olan önemli bir çözünmez liftir (olgunlaşmamış muzlarda ve pişirilmiş ve soğutulmuş pirinç / patateslerde bulunur). Meyveler, sebzeler, kabuklu yemişler ve tohumlar gibi doğal olarak meydana gelen lifleri tüketmek önemlidir.

Mevcut bağırsak problemleriniz varsa, sindirim ve kabızlık sorunlarına neden olabileceğinden aşırı miktarda lif tüketmeye dikkat edin. Mevcut bağırsak problemleri olanlar için fazla lif alımı kolonik geçiş süresinin yavaşlamasına neden olabilir, bağırsaklarınızı hareket ettirmeyi daha da zorlaştırır, bu da kabızlığa, kazıklara, anal fissüre yol açar. Mevcut bağırsak problemleriniz varsa gaz ve şişkinliğe neden olabilir.

7. Antioksidan Bakımından Zengin Besinler Tüketin
Parlak renklere sahip meyveler / sebzeler, genellikle antioksidan bakımından zengin besinlerdir. Anti-oksidanlar sağlık için iyidir çünkü hücrelerimize zarar veren serbest radikalleri uzaklaştırırlar. Farklı renklerde meyve / sebze yiyin: Beyaz (Muz), Sarı (Ananas, Mango), Portakal (Turuncu, Papaya), Kırmızı (Elma, Çilek, Domates, Karpuz), Yeşil (Avokado, Marul, Salatalık), Mor / Mavi (Böğürtlen, Kuru erik).

8. Makro Besin İhtiyacınızı Karşılayın
Makro besinler, vücudumuzun geişimini, metabolizmayı ve refahını sağlamak için gerekli besinlerdir. İnsanların ihtiyaç duyduğu 3 makro besin maddesi: karbonhidratlar (şeker), proteinler (amino asitler) ve yağlar (lipitler).

Günümüzde yüksek / düşük karbonhidrattan yüksek / düşük proteinli, yüksek / düşük yağlara kadar pek çok diyet vardır. Sağlıklı bir vücut için karbonhidratlara, proteinlere ve yağlara (makro besin olarak bilinir) ihtiyacımız var. Karbonhidratlar bize anında enerji verir. Proteinler dokuları onarmaya, yaraları iyileştirmeye ve enzimler ve hormonlar oluşturmaya yardımcı olur. Hücre zarlarını oluşturmak için yağ gereklidir; kan pıhtılaşması, kas hareketi için; belirli vitaminler ve mineraller gereklidir.



9. Mikro Besinleri de İhmal Etmeyin
Makro besinler vücudumuzun işleyişini sağlayan enerjiyi sağlarken, bir dizi fizyolojik fonksiyonu düzenlemek için mikro besleyicilere, yani vitaminlere ve minerallere ihtiyaç duyarız. Herhangi bir vitamin veya mineral eksikliği, vücudumuzda korkunç etkilere neden olur. Mikro besin ihtiyaçlarınızı karşıladığınızdan emin olun. Farklı besinler tüketerek, sağlıklı yaşam için önemli olan gut florasına sahip olabilirsiniz.

10. İşlenmiş Gıdalardan Uzak Durun
İşlenmiş gıdalar iyi değildir çünkü bu besinler üretilirken besin değeri kaybolur ayrıca koruyucu maddeler sağlığımız için kötüdür. Birçok işlenmiş gıda, yüksek tansiyona ve hiper tansiyona ve kalp hastalığına neden olur. Günde 50 gram işlenmiş et yemek kolorektal kanser riskini% 18 oranında artırmaktadır. Bu yüzden krmızı et tüketiminizi azaltın ya da tamamen bırakın. Tavuk ve balık gibi beyaz etleri tüketmeyi seçin. Özellikle balık da sağlıklı yağlar, omega-3 yağ asitleri, protein ve D vitamini bulunur.

11. Sağlıklı Yağlardan Tüketin
Yağ bir makro besindir ve sağlıklı bir vücut için gereklidir. Yağ düşman değildir – trans ve doymuş yağlar düşmanımızdır. Tekli doymamış ve çoklu doymamış yağ olan sağlıklı yağlara ihtiyacımız vardır.

Trans yağ (Kötü yağlar): Zararlı LDL kolesterolü artırır ve yararlı HDL kolesterolü azaltır. Katı margarin, ticari çerezler ve hamur işleri, fast-food patates kızartması, gıda bileşenlerinde “kısmen hidrojene yağ” gibi yağlarda trans yağ bulunur.
Doymuş yağlardan kaçının (Kötü yağlar): Doymuş yağlar açısından zengin bir diyet kolesterolünü artırabilir. Kırmızı et, tam yağlı süt ve tam yağlı süt ürünleri, peynir, hindistancevizi yağı, fırınlanmış gıdalarda bulunur.
Tekli doymamış yağlar (İyi yağlar) tüketin: Zeytinyağı, yer fıstığı yağı, kanola yağı, avokado, fındık ve ayçiçeği yağı.
Çoklu doymamış yağlar (İyi yağlar) tüketin: Çoklu doymamış yağlar temel yağlardır. Bunlar normal vücut işlevleri için gereklidir, ancak vücudunuz bunları üretemez, bu yüzden onları yiyeceklerden almalısınız. Bu yağlar LDL ve trigliseritleri düşürür ve kolesterol profilini artırır.
12. Duruşunuza Önem Verin
İyi bir duruş nefes almanızı iyileştirir ve daha sağlıklı ve çekici görünmenizi sağlar. Yoga yaparak hem nefesinizi hem de duruşunuzu geliştirebilirsiniz. Yogaya başlamak sağlıklı yaşam için hayatınızda atacağınız olumlu bir adım olacaktır.

13. Duygusal Yeme Alışkanlığınıza Son Verin
Duygusal yeme, gerçek açlıktan ziyade bir duyguyu doyurmak için yiyor. Stresli, stresli veya sinirli hissettiğiniz zaman yiyor musunuz? Duygusal beslenme sizi asla mutlu etmeyecektir çünkü yiyeceklerle ilgisi olmayan bir boşluğu doldurmaya çalışıyorsunuz. Gıda size sevgi ya da mutluluk vermez; sadece yemektir. Bu gibi yeme bozuklukları için doktora danışmanızı ederiz.

14. Masadan Tam Doymadan Kalkın


Yemek yerken masadan doymadan kalkmanız enerji dağıtımınızı düzenler. Aynı zamanda mideniz için de daha iyidir, çünkü bir seferde çok miktarda yiyecek sindirmek zorunda kalmaz.

Kendinizi dinleyerek, mideniz için yeterli olan yemek miktarını belirleyebilirsiniz. Tabakta yiyecek olması hespini bitirmeniz gerektiği anlamına gelmiyor, yemeği yapan sizseniz porsiyonlarınızı küçük tutmayı deneyebilirsiniz. Midenizin 3/4’ünü dolu hissediyorsanız bu miktar sizin için yeterli olacaktır.

15. Kendinize Bir Amaç Bulun
Sağlıklı yaşam için bir hayat amacınızın olması önemlidir. Pozitif düşünce, hem size hem de çevrenize olumlu etkileyecektir. Kendinize bir amaç bularak hayatınıza anlam katabilirsiniz.

16. Sağlığa Zararlı Kızartmaları Hayatınızdan Çıkarın
Kızartılmış yiyecekler, kansere neden olan potansiyel bir kimyasal olan akrilamid içerir. Yağlı yiyecekler halsiz hissetmemize sebep olurlar, bunlar yerine ızgara, buğulanmış veya çiğ yiyecekler gibi sağlıklı yöntemlerle hazırlanan yiyecekleri tercih edin. Fast food, patates kızartması, çörek, cips ve derin yağda kızartılmış yiyecekleri hayatınızdan çıkarın.

17. Sağlıklı Yaşam için “Şekere Hayır”
Şekerler, hamur işleri, çikolata, kurabiye ve kekler, sadece sağlıksız beslenmenize neden olmaz aynı zamanda iştahınızı açar ve sizi daha fazla yemeniz için tetiklerler. Şekerli gıdalar yerine sağlıklı atıştırmalıkları tercih edebilirsiniz.

18. Alkolden Uzak Durun
Kafein gibi, alkol bir diüretiktir. Vücudumuza zararlı olan alkol, beynimizin, karaciğerin, akciğerlerimizin ve diğer başlıca organlarımızın düzgün işleyişini etkiler. Düzenli olarak alkol kullanıyorsanız belki de azaltmanın ya da bırakmanızın zamanı gelmiştir.

19. Glisemik İndeksinizi Takip Edin
Glisemik indeks, bir karbonhidratlı gıdanın kandaki glikoz seviyesini artırma yeteneğini gösteren bir indeksdir. 100, saf glikozu temsil eder, bu da hızlı sindirim ve glikozun kan dolaşımına emilmesi anlamına gelir. Yüksek GI ile uzun vadede diyabet yol açacaktır. 55 veya daha düşük bir GI düşük olarak kabul edilir. Yüksek GI gıdalar patates püresi (> 80), beyaz ekmek (> 70), beyaz simit (72), beyaz pirinç (65) içerir.

Bununla birlikte, glisemik indeks hikayenin sadece bir parçasıdır – glikemik yüke bakmamız gerekir, bu da bize tüketilen miktarı bağlı olarak gıdayı tüketirken kan şekerinizin ne kadar yükseldiğini gösterir. Glikemik yük, GI’nın tüketilen karbonhidrat miktarı ile 100’e bölünmesiyle hesaplanır. 10 veya daha düşük bir glisemik yük düşük olarak kabul edilir; 20 veya üzeri yüksek kabul edilir.



Bu nedenle, meyveler normal olarak tüketilen miktar için yüksek GI’ye fakat düşük glisemik yüke sahiptir. Örneğin, karpuzun yüksek bir GI değeri 80’dir. Fakat bir karpuz porsiyonunun glisemik yükünün sadece 5 olduğu çok az karbonhidrat (6 gram) vardır. Düşük GI içeren bir yiyeceği yiyerek büyük miktarda aynı şekilde sağlıksızdır. Makarnaların GI değeri 50’dir, ancak her zamanki 180 gramlık porsiyon glisemik bir yüke yol açacaktır. Bir yiyeceğin glisemik yükünü yağ ve protein ile eşleştirerek azaltabilirsiniz.

20. Organik Beslenmeye Önem Verin
Organik gıdalar, pestisitler ve kimyasal gübreler gibi sentetik girdiler olmadan üretilen, genetik olarak değiştirilmiş organizmalar içermeyen ve ışınlama, endüstriyel çözücüler veya kimyasal gıda katkı maddeleri kullanılarak işlenmeyen gıdalardır. Ükemizde olan organik hareket sayesinde organik seçenekler sunan daha süpermarketler ile yavaş yavaş yaygılaşıyor. Organik gıda daha pahalıya mal olmasına rağmen kimyasal katkı maddeleri olmadan beslenmek sağlık yaşam için önemlidir.



21. Hayır Demeyin Öğrenin


Birçok insan için sınırları belirlemek ya da başkalarına hayır demek zor. Bu, özellikle insan-memnuniyeti veya işkolik olarak kendini tanımlayanlar için zorlayıcı olabilir. “Evet’in gücü” hakkında tonlarca makale, kitap ve görüşmeler var. Tabii ki, evet diyince çok güzel şeyler var! Fakat sınırları nasıl belirleyeceğinizi ve nasıl hayır diyeceğinizi öğrenmek, kendiniz ve başkaları ile sağlıklı ilişkiler kurmanın gerçek anahtarıdır.

Her şeye evet diyerek ve insanlarla sınırlar koymadığınız zaman, stresli, bunalmış hissedebilirsiniz. Çoğumuz sevilmek ve başkalarını memnun etmek istiyoruz. Başkalarının bize sunduğu fırsatları veya isteklere “hayır” demek zor olabilir fakat kendimiz için hayır demeyi de seçeneklerimiz arasında tutmalıyız.

22. İhtiyaçlarınızı Doğru Tespit Edin
Aşırı tüketerek aynı zamanda egzersiz yapıyorsanız bu mantıklı bir yöntem olmayabilir. Aşırı kalori alımını, aşırı egzersiz yaparak dengeleyemezsiniz. Bunun yerine tüketiminizi azaltarak, sindirim sisteminize bir iyilik yapmış olursunuz.

23. Sağlıklı Yaşam için Sigarayı Bırakın
Sigara içmek sağlığa zararlıdır, akciğer kanseri, böbrek kanseri, gırtlak kanseri, kalp krizi ve daha fazlasının riskini ciddi şekilde artırır. Sigara içiyorsanız, sadece kendiniz için değil, aileniz ve arkadaşlarınız için bırakmayı deneyin.

Pasif sigara içmekten kaçının. Pasif içicilik, doğrudan sigara içenler ile aynı hastalıklara yakalanma riskinizi artırır.

24. Rutin Doktor Kontrolünden Geçin
Rutin olarak doktor kontrolünden geçin. Bazı hastalıklar çok geç olana kadar semptomlar ortaya çıkmaz. Kan şekeri, vitaminler ve mineraller için yapılan kan testleri, idrar testleri ile birlikte yapabileceğiniz standart testlerdir. Mamogramlar (kadınlar için), kolonoskopi vb. gibi daha ayrıntılı testler, önerilen aralıklarla yapılmalıdır.

25. Diyetinizi Zenginleştirin
Vitamin ve Mineraller
Sağlıklı yediğimizde bile, belirli vitaminler / mineraller açısından eksik olduğumuz zamanlar olacaktır. Yaygın besin eksikliği demir, iyot, B12 vitamini, kalsiyum ve magnezyumdur. En iyisi, gerekli vitaminleri / mineralleri tüm gıdalar aracılığıyla tüketmektir, ancak mümkün değilse, bu boşlukları gidermek için takviye almayı düşünebilirsiniz.

Prebiyotik Gıdalar
Prebiyotikler bağırsak bakterilerinin gelişmesi için önemlidir – bunları vücudumuz için gübre olarak düşünün. Prebiyotik gıdalar arasında çiğ soğan, çiğ pırasa, çiğ sarımsak, patates nişastası ve olgunlaşmamış muzlar bulunur.

Fermente Gıdalar
Prebiyotiklere ek olarak, büyük bir probiyotik kaynağı olan fermente gıdalar lahana turşusu, kefir, turşudur. Marketlerde satılan ürünler yerine doğal yollarla fermente gıdaları tüketmeniz daha sağıklı olacaktır.

26. Bir Hobi Edinin
Dans dersleri, aerobik dersleri, tenis dersleri, tüplü dalış gibi kursları deneyebilirsiniz. Böylelikle yeni insanlarla tanışabilir ve sosyalleşme fırstını elde edersiniz.

27.Güzel Arkadaşlıklar Edinin
Çevrenizde en çok zaman geçirdiğiniz 5 arkadaşınızın ortalaması siz oluyorsunuz, bu yüzden sağlıklı yaşayan insanlarla ne kadar çok zaman harcarsanız o kadar iyidir. Sağlık yaşam bilincine sahip insanlarla vakit geçirin, onlarla antremanlara gidin. Bu bilince sahip arkadaşlarınız sağlıklı yaşamı sizin için daha eğlenceli hale getirecektir
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: ümit ile saglıklı yaşam

Mesaj gönderen umiturkmez »

Böğürtlenin Faydaları ve Sağlığınıza Yararları
Böğürtlenin faydaları bir değil birden fazladır. Lezzetli olmasının yanısıra sağlığa da faydalı bir yiyecektir. Böğürtlen, C vitamini, K vitamini ve manganez gibi vitamin ve mineraller açısından zengin lifli bir besindir.

Böğürtlenin Faydaları ve Sağlığa Yararları
C vitamini deposudur
Sadece bir fincan çiğ böğürtlende 30.2 miligram C vitamini vardır. Bu, günlük önerilen değerin yarısıdır. C vitamini, kemiklerde, bağ dokularında ve kan damarlarında kolajen oluşumunu sağlayan bileşenlerden birisidir.

C vitamininin sağlığa faydaları:



Yaraların daha kolay iyileşmesi
Cildi yeniler
Vücutta serbest radikallere karşı dirençlidir
Vücudunuzdaki fazla demiri emer
Soğuk algınlığa karşı vücut direncinizi arttırır
Tam netleşmemek ile birlikte, bazı çalışmalar C vitamininin vücutta kansere neden olan maddelerin oluşumunu azaltmaya yardımcı olduğunu ileri sürmektedir. C vitamini, kansere yol açabilecek vücuttaki oksidatif stresi azaltabilen bir antioksidan görevi gördüğü ileri sürülmüştür.

Yüksek Lifli Yapısı
Çoğu insan diyetlerinde yeterince lif alamıyor. Bu bir problem: Düşük lifli bir diyet, şişkinlik, kabızlık ve mide ağrısı gibi sindirim sorunlarına sebep olabilir.

Siz de beslenme alışkanlıklarınız arasına böğürtleni alarak böğürtlenin faydalarından yararlanabilirsiniz.



Kolesterolü düşürür
Düzenli bağırsak hareketlerini teşvik eder
Şeker emilim hızını yavaşlatarak kan şekerini kontrol altına alır
Lifli yapısı sebebiyle daha sağlıklı kilo vermenizi sağlar
Sağlıklı bağırsak bakterilerini besler
K vitamini kaynağı
K vitamini, bir kesik durumunda oluşan kanamanın çabuk pıhtılaşmasına yarayan ve bu pıhtılaşmayı hızlandıran vitamindir. K vitamini ayrıca kemik sağlığınız için de önemlidir. K vitamini eksikliği, kemik erimesi ve sağlıksız kemik oluşumuna yol açabilir.

Sadece bir fincan çiğ böğürtlen, yaklaşık 300 mikrogram – günlük önerilen değerin üçte biri – K vitamini sağlar.

Kan inceltici alırsanız, böğürtlen, yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi ve fermente sütlü gıdalar gibi K vitamini içeren yiyeceklerden tüketin.

Yüksek Manganez Miktarı
Manganez hakkında diğer mineraller kadar fazla şey duymuyoruz, ancak sağlıklı kemik gelişimi ve sağlıklı bir bağışıklık sistemi için hayati önem taşıyor. Ayrıca manganez, vücudunuzun karbonhidrat, amino asit ve kolesterolü metabolize etmesine de yardımcı olur.

C vitamini gibi, manganez de kollajen oluşumunda önemli bir rol oynar. Manganez formundaki kollajen ve prolidaza yardımcı olan enzim de yaraların düzgün iyileşmesine yardımcı olur.

Manganez, osteoporozun önlenmesine, kan şekeri seviyelerinin yönetilmesine ve epileptik nöbetlerin azaltılmasına yardımcı olabilir.

Bir fincan çiğ böğürtlen, günlük önerilen değerin neredeyse yarısı olan 0.9 miligram manganez içerir. Çok fazla manganezin zararlı olabilme ihtimaline karşı aşırıya kaçmamaya özen gösterin.

İlginizi Çekebilir: Ketojenik Diyet ile Sağlıklı Zayıflama
Beyin Sağlığı için Faydalıdır
Sık sık böğürtlen tüketen biriyseniz şanslısınız. En son yapılan araştırmalara göre, böğürtlenin beyin sağlığını iyil geldiği ve yaşlanmanın neden olduğu hafıza kayıplarını önlediği tespit edilmiştir. Araştırmalar, böğürtlende bulunan antioksidanların serbest radikallerle savaşmaya ve beyin nöronlarının birbirleri ile olan bağına katkı sağladığı gözlemlenmiştir. Bu durum, yaşlanma ile ilgili bilişsel ve motor sorunlara yol açabilen beyin iltihabının azaltılmasına yardımcı olabilir.

Ağız Sağlığınıza Faydalıdır
Böğürtlenin faydaları arasında ağız sağlığına olumlu katkısı da vardır. Oral hastalığa neden olan bazı bakteri türlerine karşı antibakteriyel ve anti-inflamatuar özellikleri barındıran böğürtlen ayrıca dişeti hastalıkları ve kavitelerini önlemeye ve kontrol etmeye de yardımcıdır.

Sonuç olarak,

Böğürtlen, gıdadan tıbba kadar bir çok alanda kullanılmaktadır. Böğürtlenlere renk veren antosiyaninlerin varlığı nedeniyle bile doğal boya ve gıda boyası olarak da kullanılır.

Böğürtlenlerin, köklerinin, gövdelerinin ve yaprakların terapötik amaçlar ve benzersiz ve ferahlatıcı tatları için geleneksel kullanımı, daha fazla araştırma için tüketicilerden ve tıp araştırmacılarından büyük ilgi görmektedir.

Bu nedenle, pişireceğiniz bir sonraki pastada böğürtleni unutmayın.

Sağlıkla kalın.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir