coronavirüs haberleri

En önemli konumuz, sağlığımız hakkında bilgilerimizi paylaşalım
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

KORONAVİRÜS NE ZAMAN BİTECEK!!!
Bilim Kurulu üyesi tarih verdi!
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, koronavirüse ilişkin son rakamların Bilim Kurulu'nun beklentilerinin üstünde olmadığını belirterek salgının nisan ayının üçüncü haftasında zirve yapıp inişe geçme olasılığının yüksek olduğunu kaydetti.
Koronavirüs ile ilgili merak edilen en önemli konuların başında gelen "Koronavirüs ne zaman bitecek, hayat ne zaman normalde dönecek?" sorusu yanıt buldu.
Sabah gazetesine konuşan Bilim Kurulu Üyesi, Kayseri Şehir Hastanesi Başhekimi ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İlhami Çelik, "Hastalığın nisan ayının üçüncü haftasında zirve yapıp inişe geçme olasılığı yüksek." ifadelerini kullandı.
Bilim Kurulu olarak bunlar öngördüğünüz rakamlar mıydı?
Rakamlar beklediğimiz gibi geliyor. Yükselişin normal olduğunu düşünüyorum. Bilim Kurumu olarak bizim amacımız salgının pik yapmasını zamana yaymaktı. Amacımız da sağlık iş yükünü arttırmamak ve zamana yaymaktı. Şu anda sağlık iş yükü açısından bir sıkıntı gözükmüyor. Hastanelerde ve yoğun bakımlarda doluluk oranları iyi gidiyor. Ölüm oranlarının düşük seyretmesine de şükrediyoruz.
"HASTANELERİMİZ 10 KAT BAŞVURUYU DA KALDIRABİLİR"
Hastanelerde aşırı bir hasta başvurusu var mı?
Hayır, hastanelerimizdeki başvurular belli bir seviyede gidiyor. Aşırı bir yükseliş ve düşüş yok. Ağır bir yükümüz söz konusu değil şu anda. Samimi olarak söylüyorum Hastanelerimiz bu başvuruların 10 katını 20 katını kaldırabilecek kapasitede.
Avrupa ile kıyaslayınca Türkiye'nin çok iyi durumda olduğunu görüyoruz. Batı'da o kötü fotoğrafları neden gördük?
Buradaki en önemli faktör bulaşıcılığı engellemekti. Onun yerine tedaviye yönelirseniz bu sonuçlarla karşılaşırsınız. Öncelikle salgını engellemek gerekiyordu. Sıkıntı buradan kaynaklandı. Mesela biz 83 milyonluk bir ülkeyiz. Salgını engelleyemezsek aynı sonuçlarla biz de karşılaşabilirdik. Salgını ciddiye almamız gerekiyor.
"3 HAFTA SONRA İNİŞE GEÇER"
Peki bu salgın Türkiye'de ne zaman zirve yapar ve inişe ne zaman geçeriz? Bilim Kurulu olarak pik yapma zamanı ile ilgili bir beklentiniz var mı?
Nisan ayının üçüncü haftasında hastalığın zirve yapıp inişe geçeceği olasılığının yüksek olduğunu düşünüyorum. Yani önümüzde çok kritik 2-3 haftamız var. Ama bu 2-3 haftayı çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Hastalığın bulaşmasını engellemek için elimizden gelen azami gayreti göstermemiz gerekiyor. Hükümetin aldığı önlemlere sıkı sıkı uymamız gerekiyor. Bunu yapmazsak hem hastalığın süresi artar hem de sağlık iş yükümüzde aşırı bir artış görürüz.
"TOPLUM VİRÜSLE KARŞILAŞTIKÇA ETKİSİNİ KAYBEDECEK"
Şöyle bir endişe de var... Aşı bulunmadığı sürece biz bu hastalıktan kurtulamayacağız. Bu görüşe katılıyor musunuz?
Toplum virüs ile karşılaştıkça salgının etkisi de azalır. Aşı bulunmasa bile etkisini zaman içerisinde kaybedecektir. Kızamık ve tüberküloz aşısı bulunmadan önce olduğu gibi. İnsanların büyük kısmı bu hastalığı belki bilmeden geçirecek ve antikor oluşturacak. Bunun yanı sıra genetik koşullar önemli, iklim koşulları önemli. Sıcak iklimde bu salgının zor ilerleyeceğini düşünüyorum. Sıcak bölgelere dikkat edin hep dışarıdan gelen vakalar. Türkiye yaza doğru ilerledikçe etkisini kaybedeceği kanaatindeyim. Sars ve Mers'te de benzer tecrübeyi yaşadık.
İstanbul'da rakamlar neden yüksek geliyor?
İstanbul'daki kalabalığı görüyorsunuz. İnsanlar toplum taşıma araçlarında birbirine temas ederek yolculuk ediyor. Virüsün sevdiği bir ortam. Burada yayılmayacağını düşünmek anlamsız olur.
"İKİ AYA NORMALLEŞME BEKLİYORUZ"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "tedbirleri dikkate alırsak Ramazan'da hayat yeniden başlar" demişti. Siz de katılıyor musunuz?
Tabii ben de onu demeye çalışıyorum. Tedbirleri alırsak, havanın da sıcak gideceğini varsayarsak Ramazan Bayramında hayatın normalleşmeye başlayacağı kanısındayım. Ama burada tedbirlere uymak ve temastan kaçınmak çok önemli.
Aşı ve tedavi yöntemlerinde Türkiye olarak hangi durumdayız?
Türkiye'de çalışmalar yapılıyor. Bu konuda yoğun çalışılıyor. Kızılay'ın da bir kan çalışması var. İyileşen insanlardan antikor alınacak ve hastalara verilecek. Burada bir ümit olabilir mi bunu birlikte göreceğiz. Antikorun nasıl etki ede edeceğini denemekte kesinlikle fayda var.
Dünyadaki tedavi ve aşı çalışmalarından ümitli misiniz?
Bu konuda benim bazı endişelerim var. Bazı romatizmal ilaçların çok ön plana çıkarılması ve ısrarla başka hastalıklarla ilgili ilaçların ön plana çıkarılması bu virüsle mücadelemizi sekteye uğratıyor. Dikkatimizi dağıtıyor. Bu ilaçlar antiviral değildir. Sıtma ilacı gündeme getirildi. Çin'de ve ABD'de kullanıldığı söylenen ilaçlarla ilgili de tam bir veri elimizde değil.
"MUCİZE YÖNTEM YOK"
Hastalıkla hiç tanışmamış insanların kullanacağı bir mucize korunma yöntemi mevcut mu?
Kesinlikle böyle bir yöntem veya ilaç yok. Yalnızca kullanılan ilaçların yan etkileri ile karşılaşırsınız o kadar. Bazı ilaçların varlığından söz ediliyor. Bunlar gripte kullanılıyor. Ancak bu covid 19 ile ilgili bir durum söz konusu değil. Beslenme konusu benim alanım değil. Ama dengeli beslenmek ve zararlı alışkanlıklardan korunmak gerekir. Ancak "şunu yaparsanız virüsten korunursunuz" sözü çok kolay telaffuz edilecek bir söz değil. Çünkü böyle bir bilimsel gelişme henüz yok.
"SOSYAL MEDYA YALANLARINA DİKKAT"
Sosyal medyada bu konunun abartıldığını düşünüyor musunuz?
Bu konuyu sürekli dile getirmek insanlarda korkuya sebep oluyor. Kötü niyetli insanların olması mücadeleyi olumsuz etkiliyor. İnsanların dudağında neden uçuk çıkar. Çünkü bağışıklık sistemi baskılanmış ve çökmüştür. Korktuğunuz zaman uçuk çıkarırsınız. Korku ve paniğe kapılırsanız bağışıklık sisteminiz çöker. Bu şekilde virüs ile mücadele edemezsiniz. İnanın o kadar kronik hasta var ki? Hiçbirini kaybetmek istemiyoruz. Sosyal medyada bu dedikoduları yayanlar nereye varmak istiyor? Bu yalan haberleri neden üretiyorlar?
Bu konuda ümitli görünüyorsunuz...
Elbette ümitliyim. Türkiye ve dünya daha kötü salgınlar atlattı. Bunları yenen insanlığın bu virüsü yenmemesi için bir sebep yok.
POPÜLER HABERLER
TSK'nın bombardıman atışları Yunan basınında yankılandı: Türkler neye hazırlanıyor?
Koronavirüs ne zaman bitecek? Bilim Kurulu üyesi tarih verdi!
Kovid-19'un zaafı bulundu
Çernobil'de orman yangını radyasyon seviyesini 16 kat artırdı
Koronavirüsü yenen mucize ilaç
18 saat süren korkunç yangın 3 bin 500 aracı küle çevirdi
YENİ HABERLER
Koronavirüs tedavisi gören İngiltere Başbakanı Boris Johnson, yoğun bakıma alındı
Buzdolabını yazı tahtasına çevirdi, internetten öğrencilerine ders anlattı
Bakan Akar, İran Genelkurmay Başkanı ile telefonda görüştü
Türkçe'de yalın zamanlı bir fiille ek fiilin iki zamanının birlikte kullanılmasına ne ad verilir?
Bakan Kurum'dan koronavirüsle mücadele sürecinde bilinçli su kullanılması uyarısı
Erzurum'da koronavirüs tedavisi görüp taburcu olanların sayısı 50'ye ulaştı
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

İstanbullulara uyarı: Korona günlerinde suyu idareli kullanın

Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs nedeni ile uzmanlar, vatandaşlara hijyen ve evde kalmaları yönünde uyarılarda bulunurken, akıllara İstanbul’da barajların doluluk oranları geliyor. Aralık 2019’da yüzde 36 ile son yılların en düşük su seviyesini görerek uyarı veren barajların doluluk oranı, bugün itibariyle yüzde 65.13 olarak ölçüldü.

Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ardından tüm dünyaya yayıldıktan sonra Türkiye’de de görülen ve 425 vatandaşın ölümüne yol açan yeni tip korona virüs (Covid-19) ile ilgili uzmanlar hemen her gün evden çıkılmamasını ve hijyene önem verilmesi uyarısında bulunuyor. Uyarıların ardından mega kent İstanbul’da milyonlarca vatandaşın evden çıkmayarak, uyarıları dikkate alıyor. Ancak bu süreçte akıllara birkaç ay öncesine kadar susuzluk tehlikesi hissettiren İstanbul’un barajları akıllara geldi. İstanbul’da barajların doluluk oranı Aralık 2019’da yüzde 36 ölçülerek son yılların en düşük su seviyesini görmüştü.



Geçen yıla oranla yüzde 30 düştü

İSKİ'den alınan son verilere göre İstanbul barajlarında doluluk oranı son yağmurlar ile birlikte yüzde 65.13 seviyesine kadar çıktı. Geçen yıl 03 Nisan'da ise doluluk oranı yüzde 93.51 olarak ölçülmüştü. Oranın yaklaşık yüzde 30 düştüğü görüldü.



İstanbul'da bulunan barajların doluluk oranı şöyle; "Ömerli 97.21 Pabuçdere 9.35, Sazlıdere 42.97, B. Çekmece 40.42, Alibeyköy 37.84, Terkos 58.89, Kazandere 10.23, Elmalı 87.63, Darlık yüzde 100, Istrancalar 32.21”

Uzmanlar, hijyene ekstra önem verildiği bu dönemde şimdilik İstanbul halkının suyu idareli kullanıdığını ancak ilerleyen günlerde israf yapılırsa hava sıcaklıklarının da artmasıyla birlikte barajların tehlike verebileceği uyarısında bulundu.

KAYNAK: İHA
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

Bakan duyurdu: Covid-19 taraması yapılacak
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Covid19-virüsünün su ve atık sulardaki varlığının araştırılacağını ve bu konuda olası risklere karşı erken uyarı sisteminin geliştirileceğini söyledi.
Bakan duyurdu: Covid-19 taraması yapılacak
Bakan Pakdemirli, Türkiye'deki Covid-19 virüsünün dağılımı hakkında detaylı bilgi edinmek ve olası erken uyarı sisteminin geliştirilmesi amacıyla Türkiye Su Enstitüsü Başkanlığı tarafından bir çalışma yapılacağını belirtti.

Bu çerçevede, Covid19- virüsünün su ve atık sulardaki varlığının araştırılması için Türkiye Su Enstitüsü Başkanlığı koordinasyonunda Marmara Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Doç.Dr Bilge Alpaslan Kocamemi ve Moleküler Biyolog Dr. Halil Kurt danışmanlığında, Türkiye çapındaki atık su arıtma tesisleri giriş ve çıkışlarında 24 saatlik kompozit atıksu numuneleri alınacak.

Numune alma çalışmalarına Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü de katkı sağlayacak. Alınan numunelerin Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Laboratuvarlarında kantitatif PCR (qPCR) analizleri ile Covid-19 miktar tayinleri yapılacak.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

Aslında koronavirüs kabusunu farkında bile olmadan Ocak ve Şubat'ta yaşamışız
Eğitimci Nusret Tokur, dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgınıyla ilgili yeniakit.com.tr için çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Tokur yazısında, "Meğer ülke genelinde birçok öğretmen ve öğrenci, henüz Türkiye’deki ilk vaka (11 Mart) açıklanmadan önce, bu virüsü kapmış ve belirtilerin 'neredeyse tamamını' iliklerine kadar hissetmiş! Şükür ki; birçoğu, acı çekmiş de olsa, kısa süre içerisinde hastalığı atlatmış ve kendini toparlamış." ifadelerini kullandı






-


Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve küresel bir salgına dönüşen koronavirüs dünya genelinde 70 binden fazla can aldı. Eğitimci Nusret Tokur koronavirüs salgınıyla ilgili yeniakit.com.tr için önemli bir yazı kaleme aldı. Tokur'un yazısı şu şekilde;
Neredeyse son bir aydır aralıksız şekilde ülkemizin bir numaralı gündem maddesi olan "Koronavirüs" ya da diğer adıyla "Kovid19" virüsü, hem ülkemizde hem de dünyanın dört bir yanında hızla yayılmaya ve maalesef can almaya devam ediyor.
Süreci baştan ele alarak özetleyecek olursak; Korona virüsü ilk olarak 2019 yılının son günlerinde Çin'in Hubei Eyaleti'ne bağlı "Wuhan şehrinde" ortaya çıktı. İlk vaka, Wuhan'daki "hayvan pazarı"nda balık satıcısı olan 49 yaşında bir kadındır. Bu vakada hastalık, 23 Aralık 2019 tarihinde "ateş, öksürük ve göğüste sıkışma" hissiyle belirti vermiştir. Çin’den sonra dünyanın farklı coğrafyalarına yayılmaya başlayan ölümcül virüs konusunda, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ne yazık ki başlangıçta kötü bir sınav vererek, "salgının korkulacak bir boyutta olmadığını" belirtmiştir. 11 Şubat'ta koronavirüs kaynaklı hastalığa "Covid-19" adını veren ve işin ciddiyetinin farkına varan örgüt; bu hastalığı, "küresel salgın" anlamına gelen "pandemi" olarak ilan etmiştir.
Çin’de başlayan ve dünyayı adeta esir alan "Koronavirüs" hastalığında bugün itibariyle başlangıçtaki tablo değişmiş ve "dünyada en fazla vaka" görülen ülke, 220 bini aşan sayı ile "ABD" olurken, bu ülkeyi "İtalya" ve "İspanya" takip etmektedir. En fazla can kaybı da "14 bin ölüm"le İtalya'da. 5 Nisan itibariyle dünya genelinde görülen koronavirüs vakalarının toplamı "1 milyon"un üzerine çıktı. Toplam can kaybı "50 bin" i aştı. 200 binden fazla kişi ise gördüğü tedavi sonucu iyileşti.

Türkiye'de ilk vaka 11 Mart'ta görüldü
Gelişen süreci bu şekilde aktardıktan sonra gelelim ülkemizdeki duruma…
Koranavirüs’le ilgili gelişmeler "Çin"de başlayıp dünyada yankı bulmaya başladığı andan itibaren, "Türkiye kamuoyu"nda çokça konuşulmaya başlandı ve bütün medya organlarının "bir numaralı gündemi" haline geldi. Sağlık Bakanlığımız da süreci yakından takip ederek ilk aşamada bir "Bilim Kurulu" oluşturdu. Yine Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin Koca ise, dünyada "yaşanan gelişmeler" konusunda halkı muntazaman bilgilendirdi.
27 Şubat’ta başlayıp 6 Mart’a kadar süren "Bahar Kalkanı Harekâtı"nın icra edildiği günlerde Koronavirüs tamamen gündemimizden düşerken, "Türkiye'de ilk koronavirüs vakası" ise 11 Mart'ta tespit edildi. Bu tarih itibariyle ülkenin tekrar ana gündemi haline gelen "Koronavirüs" konusunda devletimiz gerekli tüm tedbirleri süratle alarak, "başarılı bir kriz yönetimi" sergiledi. Yaşanan süreci ve Sağlık Bakanımız nezdinde devletimizin üstün performansını hepiniz yakından takip ettiğiniz için konunun detaylarına girmiyorum.

Virüs Ocak ve Şubat aylarında toplumu kuşattı
Her ne kadar Türkiye’de "ilk vaka" '11 Mart'ta açıklanmış olsa da; ben bu virüsün ülkemize çok daha öncesinden girdiği ve "Ocak-Şubat" aylarında toplumun büyük bir kesimini etkisi altına aldığı kanaatindeyim. Beni bu düşünceye sevk eden sebebi, içinde bulunduğum "eğitim camiası"ndan örneklerle aşağıda açıklayacağım; fakat öncesinde, konu daha net anlaşılsın diye, Koranavirüsün etkilerinden ve belirtilerinden kısaca bahsetmek istiyorum:
Belirtiler, hastaların neredeyse tamamında "yüksek ateş", "kuru öksürük", "bulantı-kusma", "nefes darlığı" ve "bitkinlik" olarak gösteriliyor. Bu emarelere bakıldığında yılın her döneminde yaşanan "soğuk algınlıkları"na benziyor gibi gözükebilir; ancak virüs, bir noktadan sonra şiddetini artırıyor. Ayrıca bu virüsün, damlacık ve yakın temas ile bulaştığı tespit edilmiştir. Özellikle yaşı ilerlemiş ve kronik hastalığı olanların "Covid-19"u daha ağır yaşadıkları da bilinenler arasında. Birçok kişi ise hastalığı hafif belirtilerle ve evde atlatıyor.


Öğretmen ve öğrenciler hastalığı farkında olmadan atlattı
Dert de Allah’tan devası da, hastalık da O’ndan şifası da… Hepimiz zaman zaman çeşitli hastalıklarla "imtihan" edilebiliyoruz. Kronik rahatsızlıkların yanında bazı dönemsel "hastalık" ve "salgınlar" da toplumda yaygın vaziyette. "Grip" başta olmak üzere dönemsel salgınların birçoğu kalabalık ortamlardan, özellikle de küçük çocukların bir arada bulunduğu "okullar"dan yayılmakta. Hasta olan öğretmen ve öğrenciler, duruma göre ayakta da atlatabiliyor rahatsızlığı rapor da alabiliyor.
Ancak "işim gereği" içinde bulunduğum için, benim bu yıl bir şey dikkatimi çekti: Ocak ve Şubat ayları ile okullar kapanana kadarki süreçte, "geçmiş yıllara nazaran", rapor alan öğretmen ve öğrenci sayısında "gözle görülür bir artış" yaşandı. Başta, sadece "kendi okulumuzda böyledir" diye düşünüp çok da ciddiye almamış olsam da, farklı okullarda görev yapan idareci ve öğretmen arkadaşlarımdan da "benzer duyumları" aldıktan sonra durumun normal olmadığına kanaat getirdim. Ayrıca, rapor alanların ekseriyetinde, yukarıda zikredilen belirtiler mevcuttu!
Öte yandan; sosyal medyada yaklaşık 250 bin üyesi bulunan bir "öğretmen grubu"nda dün gündeme getirilen, "Aramızda coronavirüse yakalanan var mı?" sorusuna verilen yüzlerce cevap da, "yukarıdaki kanaatimi" destekler mahiyette. Meğer ülke genelinde birçok öğretmen ve öğrenci, henüz Türkiye’deki ilk vaka(11 Mart) açıklanmadan önce, bu virüsü kapmış ve belirtilerin "neredeyse tamamını" iliklerine kadar hissetmiş! Şükür ki; birçoğu, acı çekmiş de olsa, kısa süre içerisinde hastalığı atlatmış ve kendini toparlamış.
Kendisi küçük tahribatı büyük virüs
Bu örnekler sadece "eğitim camiası"ndan… Peki ya toplumun kalan kesimi? O dönemde okullarda bu kadar yaygınlaştıysa bu "virüs", varın gerisini siz hesap edin. Henüz test de yapılmadığı için, kim bilir o süreçte belki de bu virüsten sebep "hayatını kaybeden" niceleri olmuştur!
Tarih boyunca birçok "büyük salgın" yaşandı ve bu salgınlar milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. İnsanlık son yüzyılda "büyük gelişmeler" yaşadı ve tıp alanında enfeksiyonlarla mücadele edebilmek için "önemli keşiflere" imza atıldı. İnanıyorum ki; vaka ve ölü sayısı hızla artmasına rağmen "bir çıkış yolu" bulunacak ve büyük tahribatlara sebep olan bu süreç de inşallah "suhuletle" atlatılacaktır. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, hastalıkla mücadele edenlere de acil şifalar diliyorum.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

Prof. Pullukçu: Koronavirüs sürecinde telefonları doğru kullanmanın iki yolu var
Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu, cep telefonlarının çok sayıda virüs barındırdığını ifade ederek, koronavirüs sürecinde telefonları doğru kullanmanın iki yolu olduğu söyledi

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde cep telefonlarını streç filme sararak kullanmak gerektiğini belirterek, "Cep telefonlarımız hayatımızın büyük bir kısmını kapsıyor, gün içinde sürekli elimizde. Pek çok bateri ve virüs bulunduruyor" dedi.
"Bu süreçte telefonlarımızı doğru kullanmanın iki yolu var" diyen Pullukçu, DHA'ya yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Biri telefon suya dayanıklıysa, dezenfektanla temizlemek veya alkol bazlı bir mendil ile silmek. İkincisi cep telefonlarını streç film ile sarmak. Aksi takdirde, günlük hayatımızda çok fazla bakteri bulunan telefonlar bu süreçte bizim için daha tehlikeli olacaktır. Sabah streç filme sarıldıktan sonra akşam eve gidildiğinde çıkarmak yeterli olacaktır. Gün içinde streç filmin koruyucu özelliği yetecektir. Tabi şunu da unutmamak lazım. Streç filme sarılsa da sonuçta o telefonlar sürekli olarak elimizde, telefonla görüştükten sonra elimizi yine yüzümüze gözümüze değdirmememiz gerekiyor."
"CAM ÜRÜNLER TERCİH EDİLMELİ"
Salgın dolayısıyla pek çok yurttaşın plastik ürünleri tercih ettiğini ancak tam tersi cam ürünlerin daha sağlıklı olduğunu söyleyen ve yurttaşların bu süreçte cam ürünler tercih etmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Pullukçu, şöyle devam etti:
"Bu süreçte cam eşyalar yerine plastik bardakların tabakların kullanılması son derece yanlıştır. Çünkü, plastik yüzeyler cam yüzeylere göre virüsü daha uzun süre barındırıyor. Bazı araştırmalar plastik yüzeyler üzerinde 4 güne kadar, bazı araştırmalar ise plastik yüzeylerde 7 güne kadar bakterinin kaldığını söylüyor. Bu yüzden cam bardaklar, tabaklar çok daha sağlıklıdır. Kullanılan bardak veya tabak gibi eşyalar su, sabun, deterjanla temizlenebilir ancak plastik ürünler, nerede tutuldu, kim dokundu? Bunlar bilinmiyor, o yüzden cam eşyalar daha sağlıklı olduğu için cam ürünler tercih edilmeli."
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

23 Nisan’da 4 günlük sokağa çıkma yasağı geliyor
Bugün toplanacak olan Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde ilk gündem maddesi, 23 Nisan'daki bayramda başlaması planlanan sokağa çıkma yasağının, 26 Nisan'a kadar uzatılarak 4 güne çıkarılması olacak. Bu hususta son kararı tüm gözlerin çevrildiği Cumhurbaşkanı Erdoğan verecek.


Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, koronavirüs tedbirleri kapsamında dördüncü kez telekonferans yöntemiyle toplanacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki kabine toplantısında salgınla mücadele kapsamında alınan önlemler, uygulamalar ve ekonomiye etkileri en önemli gündem olacak.
Toplantı telekonferans yöntemiyle gerçekleştirilecek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıya, çalışmalarını sürdürdüğü İstanbul'daki Huber Köşkü'nden katılacak. Ayrıca Erdoğan, toplantının ardından kamuoyuna gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulunacak.



DÖRT GÜNLÜK YASAK

Hürriyet'ten Erdinç Çelikkan'ın haberine göre, toplantıda ilk olarak 23-24-25-26 Nisan'ı kapsayan dört günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi önerisi tartışılacak. Ancak bir süre önce gündeme gelen bu formüle Ramazan ayı öncesine denk geldiği için marketlerde yığılmaya yol açabileceği gerekçesiyle sıcak bakılmıyor.
SADECE MARKETLER AÇIK
İkinci formül ise 23-24 Nisan'da dışarıdaki yoğunluğun artmaması için sadece marketlerin açık kalması ve diğer işyerlerinin tamamının kapalı olmasına dönük öneri olacak. Yine formüle göre, 25-26 Nisan'da 30 büyükşehir ve Zonguldak'ta son iki haftadır uygulanan hafta sonu sokağa çıkma yasağının devam etmesi öngörülüyor.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

İstanbul'da bazı bölgeler riskli alan ilan edildi
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan kararda, İstanbul'un Bağcılar ilçesi Yenimahalle Mahallesi ile Güngören ilçesi Tozkoparan Mahallesi sınırlarında bulunan bazı alanlar "riskli alan" ilan edildi.


İstanbul ve Bitlis'te bazı bölgelerin "riskli alan" olarak ilan edilmesi hakkında karar Resmi Gazete'de yayımlandı.
Bitlis'in Merkez ilçe, Atatürk, Devrim, Gazibey, Hersan ve Müştakbaba mahalleleri sınırlarında yer alan bazı bölgelerin de "riskli alan" ilan edilmesine karar verildi.
Kararda, "6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" kapsamında "riskli alan" ilan edilen bölgelerin harita ve krokileri ile sınır ve koordinatları da yer aldı.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

Bilim Kurulu Üyesi Ateş Kara'dan yaz tatili açıklaması!
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Ateş Kara, koronavirüs kısıtlamaları ve yaz tatiline ilişkin açıklamalarda bulundu.




Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Ateş Kara, koronavirüs kısıtlamaları ve yaz tatiline ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un Mayıs sonunda turizm sezonunun açılacağını açıklaması turizm sektör paydaşları tarafından heyecanla karşılanırken, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara Haziran ayında Koronavirüs tedbirlerinde bir miktar azalma olacağını işaret etti.

Prof. Dr. Kara, “Ama daha biz bu virüsün her şeyini görüp tam netleştirene kadar, gerçekten ısıdan, güneşten ne kadar etkileniyor, toplum içerisindeki yayılımı ne kadar, o anki vaka sayımız ne, bunu tam kesinleştirene kadar önümüzdeki dönemde de kurallarımızın büyük kısmına uyarak devam edeceğimizi söylememiz lazım. Deniz ve havuz suyuyla bulaşmaz, onu çok net olarak söyleyelim. Bugün hiç öyle bir bilgimiz yok, bulaşmasını da çok fazla beklemiyoruz” dedi.

Virüsün kanda çok fazla bulunmadığı için kan taşıyan sivrisinekler ile geçme ihtimali olmadığını belirten Prof. Dr. Kara “Virüsün en azından sıcaktan etkilendiğini gösteren ilk veriler yayımlandı. Bulaşma sıcaklığını gösteren veriler daha önceden yayımlanmıştı. Sıcaklardan çok ciddi olmasa da bir miktar etkilenmesi mutlaka olacaktır.'' ifadelerini kullandı.

Bu yaz herkesin tüm önlemlere bire bir devam edeceğini ancak geçen yaz gibi bir yaz olacağınının düşünülmemesi gerektiğini söyleyen Kara ''Bitecek anlamına gelmesin, öyle bir yanılgıya girmeyelim. Aktivitesi devam edecek ama bulaştırıcılığı şu anki kadar olmayacak. Ama bunun anlamı şu sahillerde geçen yaz ki gibi iç içe geçmek gibi bir şey olmayacak. Bir miktar rahatlamamız olacaktır sadece” ifadelerini kullandı.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

Ramazan pidesinden koronavirüs bulaşır mı?
Bilim Kurulu Üyesi, Prof. Ateş Kara, koronavirüsle mücadelede gelinen son noktayı değerlendirirken, Ramazan pidesinden virüs bulaşır mı sorusunun cevabını da verdi.

Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan Bilim Kurulu Üyesi, Prof. Ateş Kara, koronavirüsle mücadelede gelinen son noktayı değerlendirdi.
Ramazan ayı ile koronavirüs önlemleri arasındaki ilişkiyi anlatan Prof. Kara özellikle eldivenin verdiği sahte güvene dikkat çekerek fırıncıları uyardı: Eldiven takmayın, ellerinizi her fırsatta sabunlu suyla yıkayın, bunu yapamıyorsanız mutlaka el antiseptikleriyle dezenfeksiyonu sağlayın.

Türkiye'de ilk kez iyileşen sayısı yeni vakaları geçti.. 24 Nisan 2020 Koronavirüs vaka sayısı



Bilim Kurulu Üyesi Prof. Ateş Kara'nın açıklamalarından satır başları:
"TEDAVİ EDİLEN HASTALARIMIZIN SAYISI ARTIYOR"
Hep birlikte evdeyiz. Ramazan'ın ilk günündeyiz. Güzel bir haberle başladık. İlk defa gün olarak baktığımızda iyileşen hasta sayımız, yeni tanı koyduğumuz hasta sayısından fazla. Toplum içerisinde virüsün yayılımında öyle bir noktaya geldik ki, artık vaka sayımızda belli oranda azalma olduğunu görüyoruz. İyi olan hastanedeki hasta sayımız azalmaya başladı. Büyük grubunu da başarılı tedavi ile evlerine gönrderiyoruz.
Bu kırılma noktası. Vatandaşlarımızın kurallara sıkı sıkıya uymaları önemli, sağlık çalışanlarımızın da çabaları önemli. Bundan önce bizim vaka sayımız çoktu. Hastaneye yatan vaka sayımız fazlaydı. Bugün yeni koyduğumuz vaka sayısı onlardan daha az anlama geliyor. Biz başarıyla hastalarımızı taburcu edebiliyoruz. Canımız yanıyor, hayatını kaybedenler var.

Gönül istiyor ki kimse hayatını kaybetmesin ama kayıplarımızda da azalma var. Türkiye erken ilaç tedavisine başlayan bir ülke oldu. Böyle olunca da hastalarımızın yoğun bakıma gitme ihtimali azalıyor. Bu da bize tedavide erken eve gönderme başarısını sağlıyor. Tedavi edebildiğimiz hastaların sayısı gittikçe yukarı doğru çıktı.
"HAZİRAN AYINDA BİR PARÇA RAHATLAMA SAĞLARIZ"
Pik noktası dediğimiz en tepeye gelip, aşağıya döndüğü noktadır. Şimdi biz artık aşağıya doğru inme noktasına geldik. Son beş gündür de aşağıya inme eğilimi devam ediyor. Bizim yokuş aşağıya giden kontrolsüz giden bir aracımız vardı. Bu araç her an hızlanarak gidiyordu. Yeni tanı koyduğumuz vaka sayımız aşağıya doğru hızlanarak gidiyordu. Biz şu anda önce aracın hızının sabitlenmesini sağladık. Bizim aracımız belli bir hıza ulaştı ve sabit kalıyor. Pik noktası artık aracın hızının azalmaya başlaması. Şu günler kırılım günleri.
Bu rakamlar 3 bin, 2 900 giderse, aradaki hızımızı kontrolümüzü kontrol edip yavaşlatıyorsak, başarılıyız. Bu rakamlar bizim için iyiye işaret ama asla ve asla kurallarımızdan vazgeçmememiz gerekiyor. Önce eğimin nasıl olacağını görmek istediğimizi söylemiştik. Rakamlar bizim istediğim yöne doğru kaymaya başlıyor. Bunun için büyüklerimizi, çocuklarımızı evde tutuyoruz. Hepimizin toplum olarak kurallara sıkı sıkıya bağlı kalırsak Haziran ayının başında biraz da olsun rahatlamaya ulaşırız. Bu şekilde devam edersek önümüzdeki 6 ila 7 günde o pik noktasından aşağıya inişimizi başlatacağız anlamına geliyor.
"İLAÇLARA ERKEN BAŞLAMAMIZ AVANTAJIMIZ OLDU"
Bir kişiyi hastaneye yatırdığımızda ortalama kalış süresi yoğun bakımda 13-14 gün. Bizim canımızın yandığı noktada, kayıplarımızda azaldığını görmemiz için önceki rakamları gördükten sonra 10-14 güne ihtiyacımız olmalı. Ama biz azalmayı yakaladık. Bugün kayıp sayımız 109. Bunu nasıl sağlıyoruz? Etkili olduğunu düşündüğümüz ilaçlara erken başlama gibi şansımız var. Yoğun bakımlarda çok iyi yetişmiş sağlık personelimiz var. Onların sayesinde erken aşağıya inişi sağladık.
"30 KİŞİ İÇİN DİĞER DİĞER HASTALARI RİSKE ATAMAYIZ"
Bazı hastanelerimizi sadece Kovid'li hastalara ayıralım demek ilk bakışta mantıklı görünüyor. Vakaların yani şikayeti gelişen, semptomu olan, ateşi, öksürüğü, halsizliği olanlar bunlar bizim ana hastalarımız ama bir de hiç şikayeti, problemi olmayan, Kovitli olduğunu bilmeyen yüzde 30 var. Şikayeti olup da kendisini hasta hissedenler 100 kişi ise öbür tarafta hiçbir şikayeti olmayan 30 kişiyi oluşturuyor. Bizim 30 kişi dediğimiz grup Kovidsiz hastaneye gidebilir mi? Evet.
O 30 kişi hastane içerisinde çok kolay bulaşa neden olabilir. Ben de olabilirim, kameraman arkadaşım da olabilir. Önlemleri çok sıkı almamız lazım. Biz hastanelerde şöyle haraket ediyoruz. Hastanelerin giriş kısmında tiryaj dediğimiz, ayrım noktasında sizin şikayetiniz varsa ya da evinizde Kovid olmuş birisi varsa, bunlardan herhangi birisi varsa o zaman 'sizi bu tarafa alalım' diyoruz. Testiniz sonucuna göre hareket edelim. Ateşiniz yok, şikayetiniz yoksa 'sizi öbür bölüme yönlendirelim' diyoruz. Böyle düşünmek yakalama şartımızı arttırıyor. Bugün bizim her yerde eğer iki kişiysek mutlaka karşımızdakini Kovidli gibi düşünüp önlemimizi alması lazım.
"LÜTFEN DOKTORUMUZA DANIŞARAK ORUÇ TUTALIM"
Kovid aslında yüzde 80'i hastalığın hafif geçiriyor. Bir grup hiç semptomu olmadan geçiriyor. Onlar istedikleri gibi ibadetlerini yerine getirebilirler. Yüzde 10-15'lik gruba geldiğimizde. Bazı hastalarımızın durumu iyi oluyor bazı hastalarımızın düzenli ilaç almaları gerekiyor. Genel tabir söylemek doğru değil. Siz bir hastalığı çok hafif geçirirken bir başka kişi çok ağır geçiriyor olabilir.
Doktor arkadaşlara danışarak karar vermeleri çok daha doğru olacaktır. Lütfen doktorumuza danışalım ve öyle yapalım. 5-6 günde virüsü atmayı durduracakken belki 10 gün uzatıp etrafımıza bulaştırma riskine yol açabiliriz. En doğru kararı izleyen doktor arkadaşımız verecektir. Genelleme yaparsak hataya yönelebiliriz.
"FIRINCILARIMIZ BÜYÜK ÖZVERİYLE ÇALIŞIYOR"
Bilim Kurulu'nda da konuşmalarımız oldu. Kurallarımız artık çok net. Bazı aksamalarımız oluyor ama ona da kural koyarak, kısıtlama getirerek uyum sağlanıyor. Artık toplumumuzda vatandaşlarımız gerçek anlamda bireysel izolasyona dikkat ediyor. Toplu alanda sosyal mesafeyi koruyor, maskeyi takıyor. Pide salonlarımız, fırınlarımız çok ciddi destek veriyor. Çok yakınımızdaki böyle bir fırında sitemizin içine kadar gelip, bize o olanağı sağladılar. Bu topraklarda yaşayan insanlar birbirine yardımı çok iyi yapıyorlar. Pide salonunun böyle bir lüksü yok iken sitemize getirerek tek tek Ramazan pidesi getiriyor. Ramazan pidesi benim çocukluğumun olmazsa olmazıydı.
"ELDİVEN TAKMANIN SAHTE GÜVENİNE ALDANMAMALI"
Virüsün bulaşma şekli damlacık şekliyle, yani aslında solunum yoluyla. Yemek yemeyle, gıdayla bugüne kadar bulaştığını gösteren hiçbir bilimsel bulgu yok. Virüsün özelliği gereği pişme esnasında 60 derecede aktivitesini yitiriyor. Böyle bir şansa sahibiz. Eldivenden ziyade el yıkamaya, el hijyenine dikkat edilmeli. Özellikle pide için arkadaşlarımız su ve sabunla el yıkamalıdırlar. En kötüsünü düşünelim, pideyi aldık evimize getirdik. Mutfağa bıraktık, elimizi, yüzümüzü yıkayınca o risk bitmiş oluyor. Diyelim ki pideyi böldük, yiyoruz, hiçbir sıkıntı ama o anda elimizi yüzümüze götürmeyelim. Yemekten sonra mutlaka elimizi yıkayalım.
"BU KONUDA ATILAN HER ADIM ÇOK ÖNEMLİDİR"
Türkiye dünyada açıkçası aşının ilk uygulandığı, aşının başlangıcının olduğu ülke. Bir İngiliz bilgiyi Osmanlı topraklarından çiçek açısı uygulandığı notunu gönderiyor. Yapılan her araştırma, çaba bir başarıdır, Türkiye açısından olumludur. Her bir adım da bu bakımdan kıymetlidir. Virüsü tanıyıp, iyice öğrenip, nasıl hareket ettiğini görüp sizin neler yapabileceğinizi düşünüp attığınız adımlar önemlidir. Bilim insanı olarak birkaç çekincem var.
Aşıları yaparken genelde şöyle bir yöntem izlenir; vücuda virüsü göstermek. Ama öğrenirken bedel ödemeden öğrenmesi. Koronavirüsü o kadar zayıflatmamız, o kadar öldürmemiz lazım ki, zarar vermesin. Sokaktaki vahşi koronavirüsle karşılaştığında 'ben seni tanıyorum' diyerek etkisizleştirsin.
"PROFESÖR OVALI'NIN ÇABALARI ÖNEMLİ AMA..."
Bizim savunma sistemimiz koronavirüslere karşı çok etkili bir cevap vermiyor. Bazı virüsler vardır, vücud ona bakar, 'bu çok önemli problem değil çok da ciddiye almayayım' diyebiliyor. Koronavirüsü zayıflatıp da verdiğimizde vücudumuzun cevap vermeme oranı yüksek. Prof. Ovalı'nın çabası önemli. Ancak öldürerek verdiğimizde vücudun cevap vermeme olasılığı çok yüksek.
Bir olumsuzluk anlamında değil ama bunu aklımızda tutalım. Koronavirüslerin özellikle yeni koronavirüsün hayvanlarda tam olarak nasıl seyrettiğini bilmiyoruz. Hayvan deneyini nasıl yapacağımızı, çıkacak sonucun insanlar için geçerli olup olmayacağını bilmiyoruz. Sayın Ovalı onu deneyecek ama denediğinde sonuç alamama ihtimali yüksek. Güzel bir nokta, iyi haber ama çok ciddi anlamda kısıtlayıcılığı var.
"VİRÜSLERİN VÜCUTLARDAN İSTEDİĞİ ŞEY TAMAMEN BU"
Biz bazı virüs ve bakterileri biliyoruz. Onlara soruyoruz, 'ne istersiniz' diyoruz, tabii mecazi anlamda söylüyorum. Biz virüsün, bakterinin ne istediğini öğrenmek istiyoruz. Şimdi stüdyodaki kameraman arkadaşımıza, Volkan'a şunu soruyorum, 'Volkan Milli Piyango'nun büyük ikramiyesini her sene 1 Ocak'ta sana vereceğiz, artı Boğaz'da sana yalı vereceğiz, dünyanın en iyi yerinde sana ev alacağız, özel uçak alacağız' diyorum. Volkan hala kayıt yapıp, beni kameraya çekmeye devam eder mi? Mikroorganizmaya diyoruz ki, 'ne istiyorsun', o da 'hızla çoğalmak istiyorum' diyor. Biz de ona gıdaları veriyoruz, hızla çoğalıyor.
Çocuğuna, torunlarına gıdayı veriyoruz. Sonra silahları bırakıp, tembelleşiyor.Biz bazı mikropları bunu yaparak vücuda veriyoruz. Silahı olmadığı için artık bir şey yapamıyor. Ondan sonra silahlısı gelse de onunla çok kolay başa çıkabiliyor vücut. Bazılarını bu şekilde zayıflatamıyoruz. Öldürüp veriyoruz. O aşıları birkaç defa.
"AŞILARIN SADECE ETKİLİ OLMASINA BAKMIYORUZ"
Şöyle bir problememiz var, uygulandığı zaman vücut gerçekten bunu tanıyıp, ceva verecek mi bilmiyoruz. Ölü kullanmak avantaj olabilir ama hiç cevap vermediği için yanına acaba başka bir şey eklenebilir mi düşünülüyor. Cevap alma ihtimalleri düşük olacak, ama bunların hepsi bir adımdır. Aşılarda sadece etkili olmasına bakmıyoruz. İstediğimiz en önemli şeylerden biri etkili olsun aynı zamanda güvenilir olsun. Siz A aşısını da yapsanız, B'yi, C'yi de yapsanız bunların hepsi için güvenlik süresi lazım. Bunların hiçbirisinde 6 ila 8 aydan önce sonuç vermesi mümkün değil...
"BÖLGELER İÇİN FARKLI ÖNLEMLER GÜNDEME GELEBİLİR"
Plazma ile bir silah vermeye çalışıyoruz. Hastalığı iyileşenlerin kanlarından elde ettiğimiz plazmalardan. Burada silahı ve silahı kullanabilecek askeri vermeye çalışıyoruz. Ama bunlar zor işler. Uygulamaların bireysel, kişiye özgü olması gereken işler. Bugünden yarına sonuç alınabileceğini düşünmüyorum.
Öncelikle aramızdaki mesafeyi korumuya uzunca bir süre devam edeceğiz. 1 metre kuralı devam edecek. Maskeyi ne zaman bırakacağız? Dikkat ederseniz ilk dönemlerde 'maske kullanın' dememiştik, çünkü vaka sayısı azdı. Vaka sayısı belli seviyeye gelince, asemptomatikler de belli seviyeye gelince maskeyi önerdik. O nedenle Ankara için farklı, İstanbul için farklı, benim güzel kasabam Niksar için farklı olacak. Buna bölge bölge karar vermemiz gerekecek.
"YURT DIŞINA GİDEN BÜTÜN HEKİMLERİMİZ ÇOK BAŞARILI"
Hiçbir şeyin tıpta tek kuralının olduğunu söyleyemeyiz. Çük mükemmel olabilirseniz, dünyanın en iyi cerrahı olabilirsiniz ama kullandığınız alet ve edevatınız yoksa başarılı olamazsınız. İtalya'nın yaşadığı sıkıntı şöyle oldu. İtalya'da genel anlamda çok iyi doktorlar var. Ama sizin hizmet verebilme kapasiteniz var. Aynen seller gibi. Karadeniz'de yağan yağmuru bütün yıla yayarsanız hiçbir zaman sel olmaz. Ama onu bir güne yayarsanız sel olur.
Ülkenizin nüfusuna göre planlama yaptığınızda, hastalık bir anda on binlerle karşınıza gelince hiçbir hastane buna hazır olamaz. Türkiye'de doktor, hemşire, yardımcı personeli çok ciddi anlamda eğitim aldı. Çok güçlü bir eğitim. Biz bunu yurt dışına gidince görüyoruz. Türkiye'den gidip de yurt dışında başarılı olamayan hiçbir doktorumuz yok.
Eğitim bugünden yarına olan bir şey değil. O kadar kuvvetli hocalarımdan eğitim aldım ki, herşey hocalarımın sayesinde. Bir doktor için 15-20 yıl gerekiyor. Bugün Türkiye'de en başta desteklenmesi gereken yerler tıp fakülteleridir. En güçlü olması gereken yerlerdir.
umiturkmez
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1426
Kayıt: 12-03-2018 09:12

Re: coronavirüs haberleri

Mesaj gönderen umiturkmez »

Tarihi hastane koronavirüs için hazırlanıyor
Sultan 2, Abdulhamit tarafından 128 yıl önce yaptırılan ve pandemi hastanesi olarak kullanılacak olan tarihi hastanede restorasyon çalışmaları aralıksız sürüyor.

45 gün sürecek restorasyon çalışmaları kapsamında tarihi hastanenin çatı ve dış cephe çalışmalarında sona yaklaşıldı. Restorasyon çalışmalarının yanı sıra çevre düzenlemesinin de başlandığı tarihi hastanenin Ramazan Bayramı’na kadar tamamlanıp hizmete açılacağı öğrenildi. Hastane, başta koronavirüslü olmak üzere diğer hastalara da hizmet vermek üzere Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nin Hadımköy Ek Binası olacak.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 11 misafir