Tarihi gerçekler

Yaşanmış düşündürücü ve duygulandığımız yazılar.
Kullanıcı avatarı
vişne
Super Friend
Super Friend
Mesajlar: 575
Kayıt: 25-06-2003 01:25

Tarihi gerçekler

Mesaj gönderen vişne »

Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz
gibi değilse eskiden Ingiltere'de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün.
1500'lerde Ingiltere'de işler şöyle yapılıyordu:

Insanların çoğu Haziran'da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs
ayında yapıyorlar, Haziranda hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de
kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak
amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu.
Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları
ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak
ta bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale
geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.
Ingilizce'deki banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın! (Don't throw the
baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir.

Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların
altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer
olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yatıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. Ingilizce'deki "kedi-köpek yağıyor" (It's raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.
Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu.
Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir
sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan
Ingiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.

Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden
yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır.
Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı
zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi "eşik") idi.

Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir
kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler
ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. "Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük" (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin
menşei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı.

Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna "yağ çiğnemek" (chew the fat) adı veriliyordu.

Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu.
Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep
oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler
buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca
domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.

Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun
yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat
ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman
kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar
ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanlaryn
ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.
Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. işçiler yanık olan alt kabuğu, aile
orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı.

Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim
insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen
insanlar bunlaryn öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu.
Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor, aile
etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna
"uyanma" nöbeti deniyordu.

Ingiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer
bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor,
kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı.
Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri
olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı.
Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan
dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu
mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti (graveyard shift)
denirdi. Bazıları zil sayesinde kurtulur (saved by the bell) bazıları da
"ölü zilci" (dead ringer) olurdu.
Kullanıcı avatarı
Jedi
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1444
Kayıt: 08-08-2004 15:48
Konum: A galaxy far far away

Mesaj gönderen Jedi »

ingiltere tarihinin en kanli ve dramatik zamanlarindan biri, kral viii. henri zamanidir.veba , katliam , savaslar ve buna benzer sebeplerle ülkenin nüfusu nerdeyse yari yariya düsmüs, kral ülkesinin geleceginden ciddi bir biçimde endiselenmeye baslamistir. Ama yaptirdigi arastirmalar sonucunda ülke hapisanelerinde çok sayida serseri, hirsiz, katil vs .. ve çok sayida ..ospu oldugunu tesbit etmis ve nüfus artisini saglayabilmek amaciyla kral, kontrolünde çiftlesmeler organize etmistir.
böylece ortaya "fuck" sözcügü yani "fornication under control of the king" çikmistir.
anlayacaginiz ingiliz halkinin yarisi o.... çocugudur.
sahsi olarak ingiliz halkina bir garezim olmasa da, tarihi gerçekleri de görmemezlikten gelemeyiz
[b]I'm the haunter of the embracing dark.
I'm the bringer of fear.
I'm the scorner of peace and tranquility.
I ride the stormcloud and the night!
I seek to be Sith, in all its manifestations. [/b]
Kullanıcı avatarı
ComiC
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 6250
Kayıt: 18-01-2004 13:00

Mesaj gönderen ComiC »

Bunu öğremem iyi oldu :twisted:
enjoy the silence..
Ninni

Mesaj gönderen Ninni »

saçlarının pisliklerini örtmek için peruk taktıkları, yüzlerinin pisliklerini beyaz pudrayla kapattıklarıda bir gerçek. :) ayrıca erkeklerde dahil topuklu ayakkabı giyme alışkanlıkları tuvalet adaplarının olmayışı ve buldukları yerlere pislemeleri ve sonra bu pisliklere paçalarının bulaşmaması için topuklu ayakkabıyı kullanmaya başladıkları bir gerçektir... ayrıca tüy dikmek terimide vardı:) tuvalet yok evin hanımı bulduğu yere pisler ve hizmetçi arkadan gidip üzerine bir tavuk tüyü diker daha sonra kuruduğu zaman tüyün ucundan tutularak atılırmış :P buda bir gerçek... çok pis olduklarını tarih kanıtlıyor.. ayrıca mandalında pisliklerindne dolayı icat edildiği söylenir sokaklarda kötü kokular yüzünden burunlarına mandal takıyorlarmış.. bu günkü mandalın hikayesi buymuş.. ne kadarı gerçek bilemiyorum ama tarihten gelen bir rivayet.. yalnız şunu unutmayalım ateş olmayan yerden duman çıkmaz-mışşşş :D
Kullanıcı avatarı
alaybozan
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1240
Kayıt: 23-05-2004 22:01
Konum: Atlantis'ten

Mesaj gönderen alaybozan »

avrupa o zamanlar vebadan kırılırken osmanlıda veba ceviz kabuguyla bile iyileştiriyomuş...
türk ve temizlik....
ufo gören masum köylü!! Koçum benim!!
Kullanıcı avatarı
maTime
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 68
Kayıt: 30-12-2004 03:42
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen maTime »

hepinizi Türk tarihini okumaya davet ediyorum..ama öyle ders kitaplarından değil..ingiliz tarihini bu denli kopyala yapıştır yaparak öğreniyorsunuz ..kendi tarihimizin gerçekleriyle uğraşan yok..yukarıdaki metnin kimin tarfından yazıldığını araştırın bakalım (orjinalleri ingilizcedir) karşınıza ne çıkacak :) ..sonra sorun bakalım "acaba biz kendi tarihimizi böyle objektif yorumluyormuyuz?" diye..
Keep This Frequency Clear !!
Kullanıcı avatarı
ChristmasTime
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1174
Kayıt: 01-08-2004 01:24
Konum: Paradise City
İletişim:

Mesaj gönderen ChristmasTime »

Valla bizde bu tür vebasıydı salgın hastalıktı felan pek rastlamadım. Hatta hç rastlamadım diim. Onlarda olmuş bu hep.
[size=150][color=red][b]Ateşe Dayanabileceğin Kadar Günah İşle...[/b][/color][/size]
Kullanıcı avatarı
maTime
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 68
Kayıt: 30-12-2004 03:42
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen maTime »

yazdıklarımın ana fikri : hep başkalarını eleştiriyoruz..evet anlı şanlı tarihimiz var inkar etmiyorum katılıyorum..ama bazen öyle bir o tarihe sarılıyoruz ki sarhoş olup bazı şeyleri unutuyor yada gözden kaçırıyoruz..buda bizi yanlış yerlere yönlendiriyor.
Keep This Frequency Clear !!
Ninni

Mesaj gönderen Ninni »

matime madem öz eleştiri diyorsun sen bize kendi tarihimizden elle tutulur gerçekler gösteresene merak ettim ben doğrusu. neymiş bizim kendi tarihlerimizin gerçekleri... neymiş atalarımızın ayıpları.....
madem tarihini okumuşsun bir kaç örnek verebilirsin bize diye düşünüyorum.. hadi bakalım... bekliyoruz...!
Kullanıcı avatarı
maTime
Quick Friend
Quick Friend
Mesajlar: 68
Kayıt: 30-12-2004 03:42
Konum: izmir
İletişim:

Mesaj gönderen maTime »

neymiş atalarımızın ayıpları
1.si yukardaki gibi bi' cümle sarf etmedim..(saptırmaya gerek yok)..senin yorumun...

2.si zaten olayı buraya çekerek özeleştiri yapma fırsatınıda kapattın..
Keep This Frequency Clear !!
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir