Türk Musikîsi Enstrumanları

UYARI: Hiç bir sanatçıya veya kişiye ait MP.3 ve benzeri müzik dosyaları ya da linkleri yayınlamak ve paylaşmak yasaktır.
Sevdiğiniz şarkılar, yeni çıkan albüm tanıtımları, sevdiğiniz yerli ve yabancı sanatçılar hakkında yorumlar.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Itri
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 22
Kayıt: 20-02-2008 21:58
Konum: Ankara
İletişim:

Türk Musikîsi Enstrumanları

Mesaj gönderen Itri »

KANUN
Kökeni çok eski çağlara kadar uzanan Kanun Türkiye'nin yanı sıra Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde iran , Özbekistan , Ermenistan , Makedonya , Kosova ve Yunanistan 'da da kullanılan "kithara" cinsinden bir çalgıdır. Çin , Hindistan ve Pakistan'da bu çalgının benzerlerine rastlanmaktadır. Uzun geçmişi boyunca bir çok değişiklik geçiren kanunun temel yapısal özellikleri günümüzde bütün ülkelerde aynıdır. Üzerine tellerin gerildiği ses kutusu işlevi gören dar ahşap kasa , dik yamuk biçimindedir. Göğüs tahtasında ise standart olmayan kafesler bulunur. Dik kenarlı tarafta deri gerilmiş bir bölüm vardır. Üstünden tellerin geçtiği uzun köprünün ayakları bu deriye basar. Tellerin çoğu üçlü pest(alt) taraftakilerin bir kaçı ise ikilidir. Dik açılı bölümde bulunan tel tahtasından çıkan ve köprüyü aşan her tel eğik kenar boyunca uzanan "mızgılık" taki özel yarığından geçerek bir akort burgusuna sarılır. Üç sıra oluşturan burgular , mızgılığa paralel olan burguluğa üstten girer. Üst uçları kesik piramit biçiminde olan burgular özel metal akort anhtarıyla döndürülür. Bağırsak teller günümüzde yerini naylon tellere bırakmıştır. Günümüz kanununda üçer telli 24 ,25 veya 26 tel takımı bulunur.( genellikle toplam 75 tel). "Mızgılık" tan hemen sonra tellerin altına yerleştirilen küçük mandalların indirilip kaldırılması sayesinde seslerin tizleştirilip , pestleştirilmesi sağlanır. Böylece çalgıdan seslendirme sırasına yarım tondan daha küçük aralıklar elde edilebilir. Eskiden mandal sisteminin olmadığı dönemlerde perdeler sol elin baş parmak tırnağı ya da akort anahtarının kavisli kısmı ile bastırılarak sağlanırdı.Bu çalgının eğik kenarlı ya da yamuk dikdörtgen şeklinde yapılmasındaki amaç , tel boylarının kısadan uzuna doğru takılması ile inceden kalına yönelen farklı seslere ayarlanabilmesidir. icrac bir iskemleye oturarak dizlerine yatay durumda koyduğu kanunu her iki elinin işaret parmaklarına taktığı yüksüklere tutturduğu mızraplarla çalar. Son dönemlerde bazı ustalar daha yoğun ses elde edebilmek için bu çalgıyı sehpa üzerinde de çalmaktadırlar.
www.neyuretim.com
ITRİ

THE KANUN

The kanun whose origin extends to very early times is an instruments of the Kithara type that is played in North Afrikca and the countries of the Middle East as well as in Iran Uzbekistan Macedonia Kosova and Greece together with Turkey.Some instrumants similar to the kanun have been encountered in China pakistan and India.

During its long history , the structural characteristics of the kanun which has had many changes , are the same in all countries.The narrow and wooden case, which functionsas the sound box and on whichthe strings arestreched has a tra pezoidal shape. There are non-standard cages on the sound plate. Thereis a part where the leather is stretched at the side of the upright edge.The legs of the bridge over which the strings extend press on this leather . Most strings are arranged in trios afes in the lower part are duos. Every stringwhich gomes out from the string wood andgoes past the bridge at the right angled partis wrapped around the tuning peg passing through the special slot in the "mızgılık" extending alog the sloped edge. The pegs forming a line of there files go into the pegplate parallel to the "mızgılık" .The pegs whosetop ends are in the shape of a truncated pyramid are twisted by a special metal tuning key . Thecatgut strings have been replacedwith nylon ones today.There are set of 24,25, or26 Strings eachhaving two or there strings in the in the kanuns oftoday ( generally strings in total) The stringsare tuned in B flat. The length of the stringscan be increased and decreased by moving the latches up and down these small satches areplaced under the strings just after the "Mızgılık" Thus the intervals less than a semi tone canbe obtained from the instrument during the performance. ın the past the pitches wereplayed by pressing the strings with the thumbnail of the left hand or with the curvedpart of the tuning key when there was no latchsystem. The reason why this instrumant wasmade in the shape of a trapezoidal rectangle or slope -edged was so that could be tuned to the differend sounds heading towards the low pitch from the high by mounting the strings from long to short.The performer plays the kanun with plectrums made of vory attached to his both hands foreingers with thimbles sittig on a chair and placing the kanun on his lap Nowadays some masters play it putting on a special table to obtain an intrnse sound.
www.neyuretim.com
ITRİ

KLASİK KEMENÇE



Kemençe , biri Osmanlı Müziğinde , diğeri Karadeniz yöresi Halk Müziğinde kullanılan iki ayrı yaylı çalgının ortak adıdır. Bunlardan ilki için 20. y.yılın ortalarına kadar kullanılan "armudi kemençe" , "fasıl kemençesi" gibi adlar artık yerini Klasik Kemençe'ye bırakmış gibi görünmektedir. Bir halk çalgısı olan ikincisi ise "Karadeniz kemençesi" olarak anılır. " Klasik kemençe" 40-41 cm boyunda 14-15 cm. genişliğinde küçük bir çalgıdır. Yaarmudu andıran gövdesi elips biçimindeki burguluğu (kafa) ve sapı (boyun) tek bir ağaç parçasından yontularak ve oyularak yapılır. Göğsünde yuvarlak kenarları dışarda kalmak üzere D biçiminde iki iri delik bulunur. Eşik bir ucu can direğine , diğer ucu göğse basacak biçimde ve bu iki deliğin arasına yerleştirilir. Tellerin titreşen uzunluklarını eşitleyen bir baş eşik yoktur. Üç tel , sırasıyla Yegâh ( Pest Re) , Rast ( sol) ve Neva (tiz re) akortlanır. Çalgının arka tarafında bir "sırt oluğu" vardır. Gövdenin alt ucundaki özel çıkıntıya " kuyruk takozu" takılan kiriş veya metal kuyruğa bağlanan tellerden her biri , eşiğin üzerinden geçip kendi burgusuna sarılır. Eskiden kemençenin kafası boynu ve sırt genellikle fildişi , sedef veya bağa kakmalı yapılırdı.Çalınırken kuyruk takozu sol dize, burguları göğse yaslanarak düşkonumda tutulan ya da iki diz arasına konan kemençenin telleri , tuştan 7-10 mm. yüksektedir. Çünkü sesler telli çalgıların çoğunda olduğu gibi tellerin üstüne parmak uçlarıyla basılarak değil , teller tırnakla yandan hafifçe itilerek elde edilmektedir. Yaklaşık 60 cm. uzunluğunda olan ve avuç içi yukarı bakacak biçimde tutulan yayın kılları , seslendirme sırasında sağ elin orta parmağıyla gerilip gevşetilebilir.
www.neyuretim.com
ITRİ


REBAB
Organlojinin "Ayaklý Kemaneler" arasýnda incelediði çalgýlardandýr. Ayaklý Kemane silindirik biçiminde bir gövde ile uzunca bir saptan oluþmaktadýr. Rebab( Kemançe) köken bakýmýndan "küçük yay" anlamýna gelen Farsça bir sözcük olup , daha çok "küçük yaylý çalgý" anlamýnda kullanýlýr. Kesik küre biçimindeki gövdesi , genellikle hindistan cevizi kabuðundan ve göðsü deridendir. Ýki ya da üç telli olan çalgýnýn tornada yapýlan iri burgularý sapa yandan girer. Geçmiþte kemançeye at kýlý demetinden ya da ibriþimden teller takýlmýþtýr. Yuvarlak sap gövdeye üsten girip alttan çýkar. Sapýn gövdeden çýkan uzantýsý bir tür dayama çubuðudur. Ýki diz arasýnda sapý yere dik olacak þekilde tutularak çalýnan Rebabýn ses alaný iki veya bir buçuk sekizliyi kapsar. 18. yüzyýla kadar Türk Müziðinin tek yaylý çalgýsý olan Rebab din dýþý olduðu gibi Tasavvuf Müziðinde de büyük bir ilgiyle kullanýlmýþtýr. Hatta Rebab adýyla kullnýldýðý Mevlevî dergâhlarýnda bu çalgýya kutsallýk bile yakýþtýrýlmýþtýr.18. Yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Avrupadan gelen Sine Kemanýnýn din dýþý müzikte büyük ilgi görmesi üzerine gözden düþen ve terk edilen Rebab daha sonra yalnýzca Mevlevi müziðinde kullanýlmýþtýr. Günümüzde ise nadiren de olsa kullanýlmaktadýr.
www.neyuretim.com
ITRİ

THE REBAB

It is an instrument that the organlogy classifies as one of the " Kemanes having a foot" The " Kemane having a foot " is composed of a rather olng handle and a cylindirically shaped body."Rebab" which is a Persian word , meaning "small bow " in terms of its origin is used in the meaning of the " little bowed-instrument" .Its body which is in the shape of a truncated sphere

is generally made of the shell of coconut and the sound plate is made of leather. The big pegs of the instrument , which are carved in a lathe , go into the handle from the side. In the past the strings were mounted made of horse hair or of catgut. The round handle goes into the body from the top and comes out from the body is a kind of "base stick" The Rebab is played holding it between the knees and keeping its handle upright position to the floor and the interval of its pitch is two or two and a half octaves.Up to the eighteenth century the Kemançe was the only bowed instrument of Turkish Music and it was used in both non - religious and sufic music ,witch great ceremony. Furthermore in the Mevlevi Dergahs , where it was played under the name of Rebab , the kemançe was thought to be sacred.In the second half of the eighteenth century since the "sine keman" was of great concern in non-religious music the Rebab which was disgraced and abandoned was only used in Mevlevi music. Even if rarely it is still used today.
www.neyuretim.com
ITRİ


TANBUR

Osmanlý dönemi müziğinin en gözde telli mızraplı çalgılarından biri , belki de en önemlisidir. Organologlar tanbur teriminin kökeni olarak genllikle Sümerce "Pantur" u gösterir. Kökeni çok eski tarihlere uzanan ve " Bağlama" nın geliştirilmiş bir biçimi olduğu yönünde görüşler olan bu çalgı 16. y.yılın sonundan itibaren Osmanlı Sarayında ilgi görmeye başlamış. 17. y. yılın sonlarından itibaren de Klasik Türk Müziğinin vazgeçilmezi olmuştur. Tanbur günümüzde yalnız Türkiye'de kullanılan belki de tek çalgıdır. Tanburun gövdesi ahşap dilimlerin yan yana yapıştırılması ile elde edilen bir yarım küre bçiminde olup , çapı 35 cm. kadardır. Yaklaşık 104 cm. olan sap , bir takoza gömülerek gövdeyle birleşir. Burguluk sapın uzantsıdır. Gövdenin kenarındaki delikli tel takozundan çıkan tellerin her biri köprüyü aştıktan ve sap boyunca uzandıktan sonra genellikle kemikten yapılan ve sapa takılan çentikli baş eşiği ve bitişiğindeki yine kemikten ya da benzeri bir maddeden yapılıp sapa takılan delikli eşiğe geçip burgusuna bağlanır. Çoğunlukla ardıç ağacından yapılan köprü oldukça ince bir çam (genellikle köknar ) levha olan göğse basar. Tellerin basıncı köprünün altına rastlayan böümünde göğsün çukurlaşmasına yol açar. Sapın altı yuvarlak üstü düzdür. Perde bağları eskiden bağırsak kirişten yapılırken günümüzde büyük oranda naylon tellerden yapılmaktadır. Tanburun perde sayısı eskiden 35-36 iken günümüzde 60'ı geçmiştir. Tanbura 7 ya da 8 tel takılır. Tanbur mızrabı çoğunlukla Bağa'dan ( Kaplumbağa kabuğu) yapılır. Yaklaşık 12 cm. uzunluğunda 9-10 mm eninde ve 1- 1 ,5 mm. kalınlığında esnemez bir çubuk olan mızrabın iki ucu da kullanlır. Bir mızraplı çalgı olmasına karşın Tanburi Cemil Bey tarafından ilk kez mızrap yerine yay kaullanılarak yapılan uygulama hemen benimsenmiş ve bu biçime de Yaylı Tanbur denmiştir.

www.neyuretim.com

THE TANBUR

The Tanbur was one of the most favourite stringed instruments of the Ottoman age, an perhaps was the most important one.Organologist state that the root of the term Tanbur is pantur in Sumerian. This instrumaent whose origin extends to very early times and which is believed to be an improved version of the baðlama, started to be popular at the Ottoman court, and as of the end of the seventeenth century , became an essential ofClassical Turkish music. The Tanbur is perhaps the sole instrument today , which is played only in Turkey. The body of the tanbur is in the shape of a semi - sphere , of which the perimeter is approximately 35 c. it is produced by sticking the wooden slices side by side. The handle, which is approximately 104 cm , joins with the body , embedded into a wedge. The peg plate is the extension of the handle. Each string coming from the string 's wedge with holes in the side of the body , after crosing over the bridge and lying along the handle , they are tied to their pegs ,passing through the holed bridge carced into the handle which is generally made of bone or similar material from within the neighbourhood.The bridge which is mostly made from the juniper tree, presses down the sound plate , which is a thin plate made from the pine tree. The pressure of the strings causes the sound plate in the part under the bridge to be concave. The bottom of the handle is round and the top is flat. Whereas the cord of frets was made of catgut in the past , it is now produced from nylon. Whereas the number of frets on the tanbur was 35-36 in the past , it exceeds 60 today. Seven or eight strings are mounted on the tanbur. The plectrum of the tanbur is generally made up of "baða" , the shell of tortoises. The plectrum is an inflexible stick , approximately 12 cm long , 9-10 mm wide and 1-1.5 mm thick. Both ends of the plectrum are used. Although the tanbur is a plucked instrument, is was first played by Tanburi Cemil Bey with a bow and this style having been adopted , this new instrument was called the " Yaylı Tanbur".

www.neyuretim.com
ITRİ




UD

Türkiye'nin yanı sıra Tunus,Fas ve Cezayir de dahil olmak üzere bütün Arap ülkelerinde İran ve Ermenistanda da aynI adla kullanılmakta olan iri gövdeli ,kısa saplı telli bir çalgıdır. Bu çalgı İranda "Barbat "adıyla da bilinmektedir. Avrupa "lavta" sı yalnız biçimini değil adını da ud dan almıþtır. Bu gün Türkiye'de kullanılmakta olan udun diğer ülkelerdeki udlardan hemen hiç bir yapısal farkı yoktur. Ancak şunu da belirmek gerekir ki , Arap udlarının gövdeleri biraz daha iridir ve göğüslerinde de çoğunlukla iki küçük bir büyük delik yerine tek büyük delik vardır. Gerek Türk ,gerek Arap, İran ,Ermeni ve Yunan(uti) udlarında bu dairesel göğüs delikleri birer gül ile süslenir. Ud bugünkü yapsını bir iki küçük değişiklik dışında çok eski dönemlerden beri korumaktadır. Çalgının insan kucağını dolduran büyük armudi gövdesini 20 kadar hilal biçimli ahşap dilim oluşturmaktadır. Kısa yassı sap , bir takoz aracılığıyla gövdeye takılır. Burguluğa doğru daralan sapın gövde ile birliştiği yerdeki genişliği yaklaşık dört parmaktır. Sap ile yaklaşık 45 derecelik bir açı yapan burguluk belli belirsiz bir S çizer ve burgular buraya yandan girer. Bam teli ( Fa#) teli dışındaki teller çifttir. Teller Türk Müziğine göre inceden kalına doğru ( SOL-RE-LA-Mi-Si-FA#) şeklinde sıralanır. En alttaki iki çift eskiden bağırsaktan yapılırmış. Günümüzde misinadan üretilmektedir. Diğer teller ipek üstüne gümüş veya bakır sargılıdır. Bu teller en yaygın olarak tizden peste doğru akortlanır. Her tel doğrudan göğüse yapışık tel takozundan çıkar,burgulukta spın birleştiği yerdeki baş eşikten aşarak kendi burgusuna sarılır. Udun göğsü yaklaşık 1 mm. kalınlığında ladin ağacından düzgün elyaflı bir levhadır. Göğsü alttan destekleyen çıtalara "balkon" denir. Ud önceleri tavuk ve kartal kanadı ile çalınırdı. Bazı ustalar , sert köseleden ya da kiraz kabuğundan yapılmış mızraplar da kullanmışlardır. Günümüzde ise plastik mızraplar kullanılmaktadır.

www.neyuretim.com

THE TURKISH UD

THE UD

It's a stringed , short-handled big -bodied isntrument used in Turkey as well as in all the Arab countries including Tunisia , Marocco and Algeria and also known as the "barbat" in Iran. The lavta of Europe has taken not only its name but also its from the "ud".There is no structural difference used in the ud in Turkey today from the ones used in other countries. Hower , it must be amphasised that the body and there is mostly one big hole instead of one big both the ud of Turkey and of the others ( Arab,Iran,Armenia and Greece) are embellisehed with roses ,one for each hole.The ud has kept its current sructure exept for a few small changes ,since very old times. Approximately 20 crest-shaped wooden slices form the pıar-shaped body of the isntrument. The short and flat handle is mountted onto the body via the wedge. The width of the handle , which narrows towards the peg plate , being at an angle of 45 degrees drws a hardly sisible S and the pegs fit into this part from the side. The five strings other than the one giving the lowest sound are pairs. Whereas the two pairs. at the bottom were made from catgut in thepast , they are made from fishing line today.The other strings are bandeget with silver or copper over the silk. These strings are tunedextensively to the low pitch from the high.Every string comes out from the string wedge which adheres directly to the sound plate and each string is wound to its peg past the mainbridge of the place where the peg plate and thehandle meet. The sound plate of the ud is a 1 mm thick board made from the spruce tree with straght fibres. The laths supporting the sound table are called "balcony" . The ud was played with a chicken wing or eagle wing in the past. Some masters used plectrums wich were made of stiff stout leather or the bark of cherry trees. Today , plectrums made of plastic are used.

www.neyuretim.com
ITRİ
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Bing [Bot] ve 0 misafir