Atatürk, yaşamı boyunca, Masonların faaliyetlerinden hoşlanmamış, yakın arkadaşları Mason localarına kayıtlı olmalarına rağmen, cemiyetin gizliliğinden rahatsız olmuş ve ülke çapında bunu yasaklamıştır. 18. ve 19. yüzyıl boyunca İstanbul başta olmak üzere Anadolu’daki birçok ilde kurulan Mason locaları, M. Kemal Atatürk’ün 10 Ekim 1935’te mason localarının kapatılması emri ile sarsılmış ve 13 Ekim 1935’te de tüm localar İçişleri Bakanlığı tarafından resmen kapatılmıştır. Gizli faaliyetleri engellenen Masonlar, bu dönemi ‘uyku dönemi’ olarak tanımlamışlardır. Ancak İsmet İnönü döneminde, 1948’de masonluk yeniden serbest bırakılmış, ve rahatça örgütlenmiştir.
Atatürk, milli olmayan akımların ülkeye girmesine ve bu gibi kuruluşlara karşıydı. Atatürk, hayatı boyunca milliyetçiliğin yerleşmesi için çalışırken, millete zarar verebilecek akımlarla da mücadele etmiştir.
Büyük Önder, milletine ve dinine olan sevgisini şu sözleriyle belirtirken, komünizm ile ilgili düşüncesini de dile getirmiştir:
“Şurasını unutmamalı ki, bu tarz-ı irade, bir Bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne Bolşevikiz ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız.” 4