Anneler günü ''Anne ve Babaya İtaat

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Sonsuz_Nur
Fast Friend
Fast Friend
Mesajlar: 414
Kayıt: 22-08-2005 12:03

Anneler günü ''Anne ve Babaya İtaat

Mesaj gönderen Sonsuz_Nur »

ANNE VE BABAYA İTAAT


Batı dünyasının genel olarak ticari amaçlarla dünya gündemine soktuğu günlerden bir tanesi olan anneler gününü vesile edinerek; Dinimiz İslam daki yerine bir göz atalım...

Dinimizde sabit olarak bir anneler v.b. gün yoktur.

Çocukların dünyaya gelişine vesile olan anne-baba, insanın çocukluk devresinde, muhtaç olduğu bir zamanda en büyük hamidirler. Çocuklar için her çileye katlanırlar, her zorluğa göğüs gererler. Karşılığında hiçbir şey beklemeden hizmet ederler. Böylesine feragat ve fedakarlık timsali anne ile babanın insan üzerindeki hakları büyüktür ve tartışılamaz.

Ailenin ilk temeli anne ile babadır. Cenab-ı Hak, kendisine şirk koşulmasını istemediği gibi anne-babaya karşı itaatsizliği de istemediğinden onlara ihsanı emir buyurmuştur.

Yüce Allah; ''Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anne-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer, onlardan biri ya da ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ''öf ! '' bile deme; onları azarlama, onlara tatlı ve güzel söz söyle.'' ; '' Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki; ' Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetişdirdikleri gibi sen de onlara acı.'' ( İsara,23-24) buyurmuştur.

Bırakın Anne-babaya karşı gelmeyi onlara eziyet etmeyi Allah öf bile dememizi istemiyor.

Anne ve Babaya karşı sözler ve hareketlerle kalpleri kırılıp incitilmemeli, güler yüzlü olunmalı, daima hizmet ve yardımlarına koşulmalı, hoşnutlukları kazanılmalıdır. Anne-babaya şefkatli, saygılı, alçak gönüllü, edepli ve terbiyeli davranılmalı, hayatta bulundukları sürece hayır duaları alınmaya çalışılmalıdır.

Biz evlatlara düşen vazife onları daima saygı ile anmak, her türlü ihtiyaçlarını tevazu ile karşılamaya çalışmaktır. Hayırlı evlatlar yalnız hayattayken değil, vefatlarından sonra da anne ve babalarına hürmeti unutmayanlardır.

İşte Allah için sevmek, Kul un görevidir.

En son Sonsuz_Nur tarafından 14-05-2006 23:06 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
ACIDA OLSA DOGRUYU SÖYLEYİNİZ HZ.MUHAMMED (SAV)
لا إله إلا الله محمد رسول الله
jok3r_88

Mesaj gönderen jok3r_88 »

Eline sağlık güzel paylaşım Sonsuz_Nur abi.
Kullanıcı avatarı
commando
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
R.Ö.Y. 1. Etap Şampiyonu
Mesajlar: 2119
Kayıt: 14-04-2005 13:18

Mesaj gönderen commando »

PEYGAMBERİMİZİN ANNE BABA SEVGİSİ


Dünyaya geldikten sonra öğrendiğimiz ilk kelimelerden biri anne ise diğeri babadır. Çünkü bizi onlar dünyaya getirdi. Canlarından can, kanlarından kan, sevgilerinden sevgi kattılar. Hayâtı onlarla tanıdık, onlardan öğrendik, onların sayesinde bugünlere geldik. Bizi onlar kadar içten, karşılıksız ve ücretsiz seven bir başka insan yoktur. Onların varlığı, insana varlık kattığı gibi, yoklukları da hiçbir zaman doldurulamaz ve yerleri hep boş kalır.

Peygamber Efendimiz henüz dünyaya gelmeden önce babasını, dört yaşında bir çocukken de annesini kaybetmişti. Hem yetim, hem de öksüz büyümüştü. Yüce Allah onu annesiz babasız bırakmıştı, ama kendi özel himayesine ve terbiyesi altına almıştı. "Beni Rabbim yetiştirdi ve eğitti" diyordu.

Onun kadar annebabanın hakkını ve değerini öğreten bir başkası yoktur. Kur'ân'ın ifadesiyle insan üzerinde Allah ve Resulünden sonra en çok hakkı olan annebaba olduğu gibi, en çok sayılması ve sevilmesi gerekenler de onlardır. Rabbimiz, Peygamberimize hitaben annebaba hakkının önemini şöyle bildiriyor:

"Rabbin şunu da emretti: Ondan başkasına ibadet etmeyin. Anne ve babaya da iyilikte bulunun. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olurlarsa onlara sakın 'Öf!' bile deme. Onları azarlama, onlara güzel söz söyle.

"Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, sen de onlara öylece merhamet buyur."
(İsrâ Sûresi, 22-23.)


Anne-babanın insan üzerindeki hakkı bu şekilde açıkça belli olmakla beraber daha geniş ve kapsamlı olarak Peygamberimizin ifadelerinde buluyoruz. Bu konudaki hadisleri birarada okuyunca meseleyi daha iyi kavramış olacağız.

Adamın biri Peygamber Efendimize geldi, şöyle dedi: "Allah'tan sevap ve manevî karşılık beklemek niyetiyle cihat etmek ve hicret etmek üzerine sizinle biat etmeye geldim."

Peygamber Efendimiz:
"Anne-babandan birisi sağ mı?"
"Her ikisi de sağdır."
"Allah'tan sevap ister misin?"
"Evet, yâ Resulallah."
"Öyle ise anne-babanın yanına dön, onlara hizmet et."


Abdullah bin Amr rivayet ediyor: Peygamber Efendimize bir adam geldi ve sordu: "Yâ Resulallah yurdumu terk ederek sizin emrinize girmeye geldim. Annemi-babamı da ağlayarak bıraktım."

Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

"Öyle ise onlara dön, ağlattığın gibi onları güldür."



Abdullah bin Mes'ud anlatıyor: Peygamber Efendimize sordum: "Allah katında en iyi amel nedir?"
"Vaktinde kılınan namazdır."
"Sonra hangisidir?"
"Anne-babaya iyilik ve itaat etmektir."
"Sonra hangisi?"
"Allah yolunda cihattır."

Hiçbir şekilde anne-baba ayırt edilmez, biri öbürüne tercih edilmez, birinin sevgisi diğerinin önüne geçmez. Çünkü iki gözümüzden hangisini ötekinden üstün tutarız? Ancak Efendimizin hadislerine baktığımızda anne hakkının baba hakkından üç misli fazla olduğunu öğreniyoruz. Şöyle ki:

Ebû Hüreyre rivayet ediyor:

Peygamber Efendimize bir kişi geldi ve sordu:

"Yâ Resulallah, en çok kime iyilik ve ihsan etmeliyim?"

"Annene."
"Sonra kime?"
"Annene."
"Sonra kime?"
"Annene."
"Sonra kime?"
"Sonra babana."

Bu hadisten hiçbir şekilde babayı üçüncü plâna atma anlamı çıkmamalı, ancak her zaman annenin öncelik taşıdığı gerçeğini de gözardı edemeyiz. Çünkü bazen insan farkında olmadan annenin şefkatini ve karşılıksız sevgisini anlayamıyor, istismar edebiliyor. Ayrıca babaya nazaran anne kalbinin daha nazik ve ince olduğunu da unutmamalıdır.

Yine çoğunlukla babanın ağırlığı insanı mecburi saygıya yöneltiyor ve insan, ister istemez ondan çekiniyor, fakat anne öyle mi? Onu hep kendimize daha yakın, daha sıcak ve daha samimi buluruz. Bazen olur, onun bu samimiyeti bizi saygısızlığa sürükleyebilir, ona sert davranma gibi bir yanlışlığa düşebiliriz. Bunun için Peygamberimiz bizi uyarıyor, anne konusunda çok dikkat etmemizi tavsiye ediyor.

Dünyada hakkı ödenemeyen bir insan varsa o da annedir. Çünkü annenin çocuğu üzerinde o kadar değişik hakları var ki, bunların birisini ödemek bile mümkün değildir. Bu konuda güzel bir örneği Hz. Büreyde'den öğreniyoruz.

Adamın biri Peygamber Efendimize geldi, şöyle dedi:

"Yâ Resulallah, ben annemi sıcak bir günde omuzuma alıp iki fersah yol yürüdüm. Hava o kadar sıcaktı ki, eğer bir et parçası yere atılsa hemen pişerdi. Acaba onun hakkını ödemiş oldum mu?"

Peygamber Efendimiz şu cevabı verdi:

"Senin bu hizmetin, onun bir doğum sancısını belki karşılar."
Hemen hemen çoğumuzun bildiği bir hadis vardır. Cennetin, anaların ayağı altında oluşudur. Bu husustaki hadisin metni şöyledir:

Bir adam Peygamberimize geldi ve;

"Yâ Resulallah, savaşa gitmek istiyorum, size danışmaya geldim" dedi.

Peygamber Efendimiz sordu: "Annen hayâtta mı?" "Evet."

"Ondan ayrılma, çünkü Cennet onun ayağının altındadır."

Bu ifade bir mecazdır. Yoksa hiçbir annenin ayağının altında Cennet olmaz ve bulunmaz. Burada anlaşılması gereken mana şudur: İnsan annesine karşı çok mütevazı ve engingönüllü olmalı, onun kalbini kazanmalı, hatırını yıkmamak, ayağının altındaki toprak gibi olmalıdır. Çünkü toprak tevazuun bir sembolüdür. Mevlânâ Hazretleri, "Tevazuda toprak gibi ol" derken bu manayı bize hatırlatıyor.

Annenin ardından iyilik, sevgi, saygı, itaat ve ilgilenme açısından sırayı baba alır. Baba, hayâtı boyunca hiçbir karşılık beklemeden çocuğunu yetiştirir, masrafa girer ve imkânlarını sarf eder. Bu arada baba da çocuktan tek bir şey bekler: Saygı.

Bu meseleyi yine Peygamberimizden öğreniyoruz: Hazret-i Âişe rivayet ediyor:

"Bir gün Peygamber Efendimizin yanına bir adam geldi. Beraberinde yaşlı birisi vardı. Peygamber Efendimiz adama,

"Bu ihtiyar kim?" diye sordu. Adam, "Babamdır" dedi. Peygamber Efendimiz:

"Öyle ise önüne geçme, o oturmadan sen oturma. Onu adıyla çağırma ve ona kimseyi küfrettirme."

Anne-baba insanın hem dünyasını, hem de âhiretini mutlu edecek veya alt üst edecek birer sebeptir. Bu önemli yönü hadisten şu şekilde öğreniyoruz:

Ebû Ümame anlatıyor: "Bir adam Peygamber Efendimize sordu: "Anne-babanın çocukları üzerindeki hakkı nedir?"
"Onlar senin ya Cennetin ya da Cehennemindir." Yani anne-babaya gereken iyilik ve itaati gösteren insan, onları seven, sayan ve başı üzerinde tutan çocuk mesut, mutlu ve huzurlu olacağı gibi; onları üzen, kıran ve mağdur eden çocuk da kendi eliyle hayâtını zehir ettiği gibi, âhiretini de yıkmakta ve tehlikeye atmaktadır.

Zaten anne-babaya karşı gelmek ve isyan etmek büyük bir günahtır. Hatta en büyük günahlar arasında bulunmaktadır.

Abdurrahman bin Ebî Bekir'in rivayetine göre, Peygamber Efendimiz bu günahı şöyle bildiriyor:

"Size en büyük günahları bildireyim mi?"

"Evet yâ Resulallah bildir."

"Allah'a ortak koşmak, anne-babaya âsi olmaktır."

Anne-babaya yapılan iyilik ve saygının karşılığını insan dünyada iken peşin alabiliyor. Bu konuda Peygamberimizin müjdesi çok açıktır:

"Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, anne-babasına iyilik ve ikramda bulunsun ve akrabalarını ziyaret etsin."

Diğer taraftan çocuk, günü gelince kendisi de anne baba olacak, çocuklarından bir karşılık bekleyecek, yaptığının karşılığını görecek, anne-babasına ne yapmışsa aynısını kendi çocuklarından görecektir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular: "Anne-babanıza iyilik edin ve ihsanda bulunun ki, çocuklarınız da size itaat etsin ve saygı göstersin."
Bu konuda okuyucağımız iki hadis ve hâdise anne-babaya isyanın ve itaatin dünyada iken peşin cezasını ve mükâfatını göstermesi bakımından hiç gözümüzün önünden gitmeyecek derecede hayatî önem taşımaktadır:

Abdullah bin Ebî Evfâ anlatıyor:

Peygamberimizin huzurunda bulunuyorduk. Bu sırada birisi geldi:

"Yâ Resulallah ölüm döşeğinde yatan bir genç var. Kendisine, 'La ilahe illallah' de, dendiği halde bir türlü bunu söyleyemiyor" dedi.

Peygamber Efendimiz sordu: "Namaz kılar mıydı?" "Evet, kılardı."

Bunun üzerine Peygamberimiz kalktı. Biz de onunla birlikte kalktık. Peygamberimiz gencin yanma girdi ve ona:

"La ilahe illallah de" buyurdu.

Genç, "Bunu söyleyemiyorum" dedi.

"Niçin söyleyemiyorsun?" deyince, gelen adam:

"Annesine âsi idi" dedi.

Peygamber Efendimiz, "Annesi sağ mı?" diye sordu.

"Evet, sağdır" dediler.

Peygamber Efendimiz, "Çağırın, buraya kadar gelsin" buyurdu.

Onlar da kadım çağırdılar. Kadın geldi. Peygamber Efendimiz kadına;

"Bu hasta senin oğlun mudur?" diye sordu.

Kadın, "Evet, oğlumdur" dedi.

Peygamber Efendimiz: "Bak, şurada bir ateş hazırlansa ve, 'Oğluna şefaat edersen, onu bu ateşte yakmayız, fakat şefaat etmezsen bu ateşte yakarız' deseler ne yapardın? Şefaat eder miydin?" diye sordu.

Kadın, "Onun şefaatçisi ben olurdum" dedi.

Peygamber Efendimiz, "O halde sana âsi olan bu oğlunu Cehennemden kurtarmak için hakkım ona helâl edip ondan razı olduğuna Allahu Teâlâyı ve beni şahit göster" buyurdu.

Kadın, "Allah'ım! Seni ve Resulünü şahit tutuyorum, oğlumdan razı oldum, hakkımı ona helâl ettim" dedi.

Bunun üzerine Peygamberimiz hasta gence, "La ilahe illallahü vahdehû la şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühû de" diye buyurdu.

Hasta hemen şehadet getirdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

"Allah'a hamdolsun ki, benim vasıtamla bu genci Cehennem ateşinden kurtardı."
[b] Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy [/b]
veronica
Best of TurkiyeForum
Best of TurkiyeForum
Mesajlar: 1134
Kayıt: 05-05-2006 16:47
Konum: Türkiye

Re: Anneler günü ''Anne ve Babaya İtaat

Mesaj gönderen veronica »

Sonsuz nur çok teşekkür ederim, sabah sabah beni ağlattın, evden çıkarken annemle kavga ederek çıkmıştım ve bu yazı kendime gelmemi sağladı, elerine sağlık...
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 8 misafir