GayrİmÜslİmİ MÜslÜman Yapmak Nasil MÜmkÜn Olur?

İslam dinimiz hakkında sormak istedikleriniz, merak ettikleriniz, paylaşmak istediklerinizi bu foruma yazabilirsiniz.
Cevapla
mumin
Slow Friend
Slow Friend
Mesajlar: 15
Kayıt: 25-12-2008 18:12

GayrİmÜslİmİ MÜslÜman Yapmak Nasil MÜmkÜn Olur?

Mesaj gönderen mumin »

GAYRİMÜSLİMİ MÜSLÜMAN YAPMAK NASIL MÜMKÜN OLUR?

Günümüzde bazen internette ,bazen yazılı ve görsel basında gayrimüslimlerin, Müslüman olmaları hemen bir yer bulur , heleki eğer bu Müslüman olan eğer ünlü ise manşetlerden haber verilir. O bu hikayesini ; doğru yolu nasıl bulduğunu şevkle anlatır. Bizde dinleriz ve mutlu oluruz. (örn;avusturalyalı rubin) Ama işin şu boyutunu; Onun hayattan tat alamadığını, taşıdığı vasfın onu mutlu etmediğini, bu isteklerininde kendisinde bir ihtiyaç oluşturması sonucu arayışa ittiğini , araştırıp ,akledip ,doğruyu bulduğunu hiç incelemez ,sadece güzel bir hikaye gibi dinler seviniriz. Bu ise onun kendi kendine araştırıp bulması sonucu yaptığı bir iştir.

Benim anlatmak istediğim ise ; Müslüman olarak biz bir gayrimüslimi nasıl ikna eder ve Müslüman yaparız?

Hayatta, hangi insan olursa olsun fıtraten, ALLAH ın varlığına iman eder ki; bu cahiliye döneminde yaşayan Ebu Cehl ve diğer kişiler tarafından defalarca ikrar edilmiştir. Asıl sorun insanın, hayatına yaratıcıyı karıştırma boyutunda insanın bakışı ile yaratıcı tarafından geldiği iddia edilen insan hayatının düzenlenmesi için gerekli Kitabın, gerçekten hak kitap olduğumu olmadığımıdır.
Andolsun, onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka, “Onları mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen (Allah) yarattı” diyeceklerdir.(zuhruf 9)

(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin (zümer 41)

İnsan normal olarak , bir toplumda doğar büyür ve toplumun yaşam şeklini kopyalayarak hayatına şekil verir. Annesi ve babası ise insan için en güvenilir kişilerdir. Buna göre hristiyan anne babadan doğan hristiyan ,Yahudi bir anne babadan doğan Yahudi, Müslüman bir anne babadan doğan ise Müslüman olur. Bu ise sadece taklidi bir iman olup, insanın kendi tefekkürü sonucu ortaya çıkan bir iman değildir. Günümüzde her din mensubu, anne ve babasına, toplumunun hadaratına bakarak kendi kitabının hak kitap, peygamberinin hak peygamber olduğunu savunur.

Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. Yahut, “Bizden önce babalarımız Allah’a ortak koşmuşlar. Biz onlardan sonra gelen bir nesiliz. Şimdi batılcıların işlediği yüzünden bizi helâk mı edeceksin?” dememeniz içindir. Araf 172-173

Biz Müslüman olarak ilk önce Kur-an’ı Kerim’i okuyup incelemeli ,onun içeriğine bakmalı nasıl iman etmemiz gerektiğine dikkat etmemiz gerekir. Allah cc kitapta , bizi hep akletmeye yarattıklarına bakarak kendi varlığına inandırmaya yönelik deliller sunmuştur. Çünkü akıl her insanda mevcuttur, aklı olmayan ise zaten masumdur.

Gerçekten de göklerin ve yeryüzünün yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde aklı tam olanlara deliller var. Ali imran 190

Bu ayette insanın algılayabildiği ve bir fiil şahit olduğu şeylere , bizim tabirimizle tabiat olaylarına dikkat çekerek, bu mekanizmanın kendi başına mı çalışıyor? , tesadüfen mi çalışıyor? yoksa biri tarafından mı çalıştırılıyor ? sorularına düşünerek cevap aramamıza teşvik ediyor. Yaratıcının varlığına iman, insanın yaratıcısı ile arasındaki münasebeti sorgulamaya ve cevap aramaya iter,bu münasebeti bize bildirecek olan ise ALLAH cc dır.
Yani bunu bir nizamla düzenleyip kendisinin razı olacağı fiilleri belirler, bunu insana bırakmaz. Bu aynı zamanda insanın toplum içerisindeki ilişkileri düzenleyen ferahça yaşayabileceği fiillerdir.

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.(zariyat 56)

Geçmişten bu güne gelene kadar insanlar, çeşitli sapkınlıklara başvurmuş ve yaşadığı toplumu bu sapkınlıklar bozmuş, yaratıcıya kulluktan başka her şeye kul olmaya itmiş ve bir uyarıcı ile karşılaşmadan da kendi kendine düzelme olmamıştır. Bu insanın örfe dayalı amel işlediğinin bir göstergesidir. Böylesi durumlarda ALLAH cc insana,kendisine nasıl kulluk edileceğini göstermesi için elçilerini ve takip edilecek yolu belirleyecek kitap göndermiştir.

Tüm insanlık için gelen, ancak uygulama sahasında Müslümanların kitabı olan Kur-an’ı Kerim’de onu bize ulaştıran Resulullah (sav) da ALLAH’tan bütün insanlığa gönderilmiş bir elçi ve kitaptır,içeriğinde ise insanın hayatına dair her şey vardır. Yani sadece fikir olmaktan farklı olarak, hayatta yaşanabilir bir nizamdır.

Andolsun hikmetli Kur’an’a, Gerçekten sen gönderilen (elçi)lerdensin. Dosdoğru bir yol üzerinde(sin). (Kur’an) Güçlü ve üstün olan esirgeyen (Allah’)ın indirmesidir. Babaları uyarılmamış böylece kendileri de gafil kalmış bir kavmi uyarman için (gönderildin). (Yasin /2-6)

Günümüzde yaşadığımız topluma ve toplumla olan ilişkilerimize baktığımızda ; ALLAH’ın cc gönderdiği kitap ve Resulullah’ın (sav) bu kitaba istinbad etmiş hayatla sadece bireysel manada, çok cüzzi kısımları ile şekil aldığını bunun da örfi bir yapısının olduğunu görmekteyiz. Yani yaşam şekli olarak bir gayrimüslim toplumuyla karşılaştırdığımızda aslında pek farkımızda yoktur. En basit bir tanımla , vergi dairelerimizde VERGİLENDİRİLMİŞ KAZANÇ KUTSALDIR. Yazısını görmekteyiz, bu yazıya göre vergisini verdiğiniz her kazanç kutsal, randevu evi işletmeniz, içki satmanız, faizli alışveriş yapmanız, vs. buna dahil. Bu saydıklarım Kur-an da haram kılınmış fiillerdir. Böylesi bir durumda ise gayrimüslimlerin yaşadığı toplumdan pek farkı olmadığını görmek içten bile değildir.

Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Maide 3

Bu pozisyonda, Müslüman yaşar iken bir gayrimüslimi ikna edebilmek onu Müslüman yapabilmek için Kuran’ın hak kitap olduğunu, onu getirenin hak bir elçi olduğunu, bu fikirle insanı, arzularına yenik düşmüş hayvani bir yaşantıdan , izzetli bir vaziyete mutlu bir yaşama ulaştırdığını ıspatlamak gerekir. Bu da ancak örnek teşkil eden an be an yaşanan bir şekille mümkün olur, onun zaten kendi örfüne yönelik güvendiği kişilerden tapınma iç güdüsünü tatmin edecek, kendini ruhen tatmin edecek bir yaşam şekli vardır. Fikirler hayata geçmediği sürece insan üzerinde, tercih edici bir unsur oluşturmaz. Vakaya baktığımızda bir gayrimüslim tercihini İslam’dan yana kullanabilmesi için kendi yaşamı ile diğer bir yaşamı kıyas etmesi gerekir , inceleme sahasında araştırmasını sürdürürken yaptığı görsel kıyaslarda, Müslüman bir toplumun yaşam şekli ile kendi yaşam şeklini karşılaştırır ve fark göremez. Bu onda herhangi bir etki yapmadığı için siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın o vaziyetini değiştirmez. Teklif ettiğiniz şey bütün yaşam şeklini değiştirmesi ile ilgili olduğu için bu kendisinde verilmesi çok zor bir karar oluşturur. Bu kararı vermesini engellemek içinde önüne şeytan sürekli engeller çıkaracak ve onu kandıracaktır. Çünkü şeytan ve şeytanlaşmış insanlar , var olan tahakkümlerini , menfaatleri doğrultusunda kullanabilmek ve bekalarının devamı için, İslam’ı, her daim kendi dinleri gibi ruhani bir boyutta, yani; Dünya hayatına dinin karışmasını engelleyecek bir boyutta göstermek için can siperhane çalışırlar. Hatta günümüzde toplumlarının, İslam’a ön yargı ile yaklaşması için İslam’ı terörizm, Müslüman’ı terörist gibi göstermeyide başarmışlardır.

Bu , onların çok akıllı olmalarından değil , kendini Müslüman olarak nitelendiren toplumların İslam’ı , onların dinlerini algıladığı gibi algılamasından, hayat sahasında ise Kur-an’dan ve sünnetten olmayan nizamları uygulamasındandır.Yaşadığımız çağda bir gayrimüslimi veya gayrimüslim toplumu İslam’a kazandırabilmenin yolu onun kafasında şimşekler çaktıracak örnek bir hayat şekli ortaya koyarak, onların bu fikre akıllarını yatırmakla mümkün olur. Buna en güzel örnek Mekke dönemi ile Medine dönemindeki Müslümanlığa geçiş zamanındaki insan sayıları arasındaki uçurumdur, Mekke’deki dönemde, toplam on üç yılda Müslüman sayısı bir rivayete göre iki yüz kişi iken , Medine’deki dönemde bu sayı onbinlere ulaşıyordu. , artık Medine’de İslam toplumsal olarak hayata geçmiş, ALLAH’ın cc haramları haram , helalleri ise helal olarak kabul edilmiş , şerri hükme bağlı bir ototrite oluşmuştu. Bu o zaman ki insanı, eşrefi mahluk yapmış ve asrı saadeti yaşatmıştı. Böylesi bir hayatı, sadece oraya giden ticaret kervanlarından edindiği bilgi ve onların bu bilgiye dayalı hayat tarzlarını , analiz eden Endonezya hemen İslam’a girmişti. Endonezya şuan Müslüman nufüsu en kalabalık ülkelerden birisidir . İşte böylesi bir hayatı başlatan fikre bağlanan insanlar sabırla yollarına devam ederek ,Dünyaya İslam’ı hakkıyla yaymışlardır. Bu fikre bağlanmak daha önce atalarını buldukları yoldan kurtulup, Allah ve Resulune (s.a.v) tam bir teslimiyetle bağlanmaları , menfaatleri ne olursa olsun, asla ondan vazgeçmemeleri sonucunda olmuştur.ALLAH onlardan razı olsun.

Ya şimdi ! Biz ne yapıyoruz ?
1 ) Menfaatimiz nasıl şekil almamızı gerektiriyor ise öyle şekil alıyoruz. (bunu gayrimüslimlerde yapıyor)
2) Hayattan nasıl fazla zevk alırız onu hesaplıyoruz . (bunu gayrimüslimlerde yapıyor)
3) Cüzzi meselelerde bile birbirimizi yiyoruz. ( bunu gayrimüslimler yapmıyor )
4) ALLAH rızası diyoruz ama menfaatlerimiz ağır basıyor (onların hayat sahnesinde yaratıcı zaten yok)
5) Hayatta her şeyi kar zarar olarak görüyoruz. ( bunu gayrimüslimlerde yapıyor )
5) Liderlik sevdası, koltuk sevdası ALLAH rızasından önce geliyor ( bunu gayrimüslimlerde yapıyor)
6) ELHAMDULİLLAH MÜSLÜMANIZ DEYİP ONLAR GİBİ YAŞIYORUZ. (onlar zaten yaşıyorlar)

Şimdi soruyorum kardeşlerim ; Biz Müslüman olmadan başkasını Müslüman yapabilir miyiz?
Kendi içimizde birbirimizi karalarken dünyaya ışık olabilir miyiz ?
Hayrı ve sabrı yaşamazken başkalarına tavsiye edebilir miyiz ?
Allah cc ın nizamını top yekün başımıza geçirmeden İslam’ı yaşayabilir miyiz ?

Evet biz asla kendimizi , Allah a toplum olarak, kulluk edecek boyuta halkı ve yönetimi ile getirmez isek, hiç kimseyi Müslüman yapamayız. Müslüman olanda kendi akletmesi sonucu Müslüman olmuştur. Bulunduğumuz hal üzere devam edersek şu bakışları ve sözü üzerimizden def edemeyiz .

ŞÖYLE Kİ ; SİZ NASIL MÜSLÜMANSINIZ ? BİZ SİZİN GİBİ OLMAKTANSA ASLA MÜSLÜMAN OLMAYIZ !

Bu tabuyu yıkmak için gelin el ele verelim. Nasıl namazda yan yana duruyorsak hayattada tek saf olalım. Sen sucusun, sen bucusun deyip birbirimizi kerih görmemeli ALLAH ve Rasulunun koymuş olduğu hududları aşmadan , ALLAH rızası için yaşayıp, öldükten sonra kendimize hayrı dokunmayacak şeyler için birbirimizi çiğnemeden , fasıktan gelen haberlere bakıp birbirimize terörist demeden , kibir yapmadan , unutmayın ki; bu kibir şeytanın uslubudur . ALLAH ve Resulune tam bir teslimiyetle teslim olalım ve risaleti kaldığı yerden kendimizi örnek teşkil ettirerek dünyaya taşıyalım. İşte o zaman göreceğiz ki gayri Müslimler akın akın Müslüman olacaklar inşaALLAH

"Hayır, Rabbine yemin olsun ki, onlar aralarında çıkan ihtilafta seni (İslam şerîatını) hakem kabul etmedikleri ve sonra senin verdiğin hükümden dolayı kendilerinde bir sıkıntı duymadan ve tam teslimiyetle teslim olmadıkları müddetçe iman etmiş olmazlar." (Nisa 65)

Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir. (Ali İmran 110)

Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. (Ali imran 104)
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 7 misafir